Başbakan'ın Danışmanı Mahçupyan: AK Parti'nin 3 Hatası Var
Etyen Mahçupyan AK Parti'nin 3 hatasını "sosyalle ilişki kuramama, batı dünyası karşısında kendini anlatamama ve medya üzerindeki baskı" şeklinde sıraladı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun başdanışmanı Etyen Mahçupyan, eski mahallesindeki liberal-sol kesim tarafından sıklıkla eleştirilse de AK Parti içindeki siyasal ve sosyal dinamikleri bağımsız bir noktadan eleştirebilen, analizler yapabilen bir isim.
Habertürk gazetesinden Kübra Par'ın sorularını yanıtlayan Mahçupyan, bu kez AK Parti'yle ilgili de özeleştiri yaptı ve 3 hatası olduğunu belirtti. Mahçupyan'a göre bu hatalar; "sosyalle ilişki kuramama, batı dünyası karşısında kendini anlatamama ve medya üzerindeki baskı."
İşte röportajdaki ilgili kısım:
AK PARTİ'NİN 3 HATASI
AK Parti otoriterleşme, ötekileştirme, medya baskısı gibi eleştiriler konusunda hiç özeleştiri yapıyor mu?
AK Parti ne yaptığını biliyor. Doğrusu bu olduğu için değil yapmak zorunda hissettiği için yapıyor. Kavga AK Parti'yi otoriterleştiriyor. Karşı taraf da otoriter. Hücum ediyor, konuşmayı reddediyor.
Keskin bir kutuplaşmanın oluşmasında AK Parti'nin hataları olmadı mı?
Herkes kendi cemaatinin siyasi partisi, kendi kültürel grubunun uzantısı. Diğerini sadece siyaset üzerinden algılıyor. Örneğin AK Parti Kürt dünyasının içine de nüfuz edemedi. Özellikle HDP tabanına. Öcalan'la ilişki kurarak o ilişkiyi Öcalan'ın kurmasını istedi. Buna karşılık kendi tabanını çözüm sürecine hazırladı. Aynı şeyi Kılıçdaroğlu'ndan da bekledi. İnsanlar Gezi sürecini öne çıkarıyorlar ama o süreçte en önemli başarısızlık CHP'nin başarısızlığıydı. CHP o tabanı seslendirebilseydi, mesele kamusal alana çıkardı ve AK Parti de bunu görürdü. Türkiye'de bütün okumalar siyaset üzerinden yapılıyor. AK Parti'nin böyle bir eksikliği var ama bunu fark ettiler.
SİZCE AK PARTİ'NİN EN BÜYÜK HATALARI NELER?
İlk olarak, işte bu sosyalle ilişki kuramama önemli bir eksiklik. Siyasete yansımamış her türlü toplumsal tepkiyi, algıyı anlamaya çalışmak, ona dokunmaya çalışmak, kamusal alana davet etmeye çalışmak gerekir. Oysa AK Parti bunu hiç yapmadı.
Başka?
İkinci yanlış, Batı dünyası karşısında kendini anlatamama. Brüksel'deki büroyu bile yeni kurdular. Enerjilerini çok fazla içerideki kavgaya doğru sevk ettiler. Bu kavga ortamı AK Parti'yi esir aldı. Ama böyle davranmasaydı AK Parti diye bir şey kalır mıydı bilmiyoruz... Ama unutmayalım ki bu aynı zamanda CHP ve laik kesimin tıkanmasının da tarihi. AK Parti Anayasa konusunda CHP'nin kapısını her çaldığında reddettiler.
Ya medya üzerindeki baskı?
Medyanın geldiği durum çok acıklı... Zaten problemliydi. AK Parti de bunu kullandı. Reforme etmek yerine kendi çıkarının gereğini yaptı...
"TEŞKİLAT HER ZAMAN ERDOĞAN'I DİNLEMİYOR"
Meclis oylamasından sonra AK Parti içinde ilk kez bir konuda görüş ayrılığı olduğu çok net ortaya çıktı.
Görüş ayrılığı değil görüş çoğulculuğu var. "Lider benden şunu istiyor" diye yapan çok azdır AK Parti'de. Grupta insanlar hakikaten serbest bırakıldılar.
Erdoğan ret oyu kullanmalarını teklif etmedi mi?
Her bir AK Partilinin zihninde Tayyip Erdoğan'ın söylediği kaygılar mevcut. AK Parti, içinde çok yoğun tartışmalar olan bir parti. Milletvekili aday seçme usulü bile çok yönlü ve karmaşık. Lider istedi diye olmuyor bu işler. Örneğin, 30 Mart seçimlerinde Erdoğan belirli bir kadın ve genç kotası istedi ama teşkilat buna direndi ve yapmadı. Tayyip Erdoğan bunu engelleyemedi.