Fetö'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu
Adana Emniyet Müdürü Osman Ak, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) nedeniyle yetişmiş istihbarat elemanlarının hepsinin tasfiye edildiğini belirterek, "Devletin istihbarat birimlerini tamamen kontrol altına aldılar.
Adana Emniyet Müdürü Osman Ak, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) nedeniyle yetişmiş istihbarat elemanlarının hepsinin tasfiye edildiğini belirterek, "Devletin istihbarat birimlerini tamamen kontrol altına aldılar. Giderken de bütün ajan ilişkilerini, haber kaynaklarını deşifre ettiler, yok ettiler." dedi.
Ak Parti Burdur Milletvekili Reşat Petek başkanlığında toplanan TBMM FETÖ'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu, Adana Emniyet Müdürü Ak'ı dinledi.
Emniyet içerisinde FETÖ ile ilgili ilk çalışmanın 1992 yılında Polis Başmüfettişi İzzet Sezgin Şener tarafından "Polis Akademisinde sahte kura torbası" iddiaları üzerine yapıldığını belirten Ak, o ödem Polis Akademisindeki örgütlenmeyle ilgili çalışma yapıldığını, bu ve daha sonra FETÖ'ye yönelik yürütülen çalışmaların bir şekilde akamete uğratıldığını söyledi.
Ak, 1998 yılında Akın Birdal suikastinin ardından gözaltına alınan kişinin cemaatin para aklamasıyla ilgili beyanları olduğunu, bu bilgiyi "basit bir bilgi notu" şeklinde üst makamlara intikal ettirdiklerini, bunun ardından cemaatten şiddetli dönüşler yaşadığını anlattı.
Osman Ak, daha sonra FETÖ'nün yayın organı Zaman gazetesinde kendisi ve emniyet müdürü aleyhinde yazılar çıkmaya başladığını, bunun nedenini araştırdıklarında örgütün kara para aklamasıyla ilgili bilgi notundan duyulan rahatsızlık olduğunu kaydetti.
Emniyet müfettişlerinin Fetullah Gülen ile ilgili çalışma yapmak istediklerini, istihbarattan destek almakta zorlandıklarını belirterek, bu konuda Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesinden yararlanmak istediklerini bildirdiğini, kendisinin ve ekibinin de üstlerinin talimatıyla bu çalışmada yer aldığını ifade eden Ak, "Sürece girildiğinde başımıza gelmeyen olay kalmadı. Bu örgütle ilgili tespitlere başladığımızda eş zamanlı olarak örgüt tarafından bize karşı da hareket gelişti. Özel hayatımız didik didik edildi, çevremiz araştırıldı, 'Bunlar telefon dinliyorlar.' diyerek üzerimize gelindi. FETÖ, suç uydurma, oluşturma yönündeki çabalarını ilk bizim dönemimizde yaptı." diye konuştu.
"Telekulak" soruşturmalarına muhatap kaldığını, yoğun idari ve adli soruşturma süreci yaşadığını ve "görevi kötüye kullanma" iddiasıyla 43 ay açıkta kaldığını vurgulayan Ak, meslekten ihraçla cezalandırıldığını ancak sicilinin çok temiz olması dolayısıyla bir alt cezayla cezalandırıldığını, böylelikle teşkilatta kaldığını vurguladı.
FETÖ hakkında Ankara ve İstanbul'da açılan davalarda müşteki olarak bulunduğunu, bütün rütbe terfilerini yargı yoluyla aldığına dikkati çeken Ak, "Soyadım gibi 'ak'ım. Yıllar yılı dik bir duruş sergiledik. Bugünkü noktaya geldik." dedi.
Osman Ak, "Bize '28 Şubatçı' dediler. Bizi mütedeyyin İslami çevrelere dahi olumsuz insanlar olarak yansıtmaya çalıştılar. Ben Ofluyum, kendi köyüme gittiğim zaman çevreme bunu anlatmakta zorlandım. Bizim hazırladığımız raporun hiçbir yerinde Hazreti Peygamber aleyhinde hiçbir kelime yoktur ama bu alçaklar o şekilde lanse edip bizi toplum dışına itmenin her türlü yöntemini denediler. Ergenekon'a sokmaya çalıştılar ama cesaret edip gözaltına aldıramadılar." ifadelerini kullandı.
"Eski Gülenci" diye tabir edilen ve televizyonlarda FETÖ aleyhine beyanlarda bulunanların kripto olduğunu anlatan Ak, "Bizde itirafçı ile iftiracıyı ayırırlar. İtirafçı gelir, devlete sığınır, bağırsağında ne varsa döker. Devletin görevlisi onu dinler, verdiği bilgileri kendi bilgileriyle eşleştirir, ona göre operasyon yapar. İtirafçı hiçbir zaman operasyon yapmaz, devleti yönlendirmez. Biz bunları maalesef yaşadık. İtirafçılar hala zannediyorlar ki devlet kanar. Devlet kanmaz." değerlendirmesinde bulundu.
Emniyet Müdürü Osman Ak, FETÖ elebaşı Gülen'in ailesine ilişkin de komisyona bilgi vererek, şöyle devam etti:
"Adama baktığınızda, bir kitabında babası başka türlü, öbür kitabında annesi başka türlü olan bir insan. İki rapor hazırladık, birinci raporu yayımladık, 3 gün sonra Amerika'ya kaçtı. O dönemdeki istihbarat daire başkanı örgüte mülayimdi ama özel kalem amiri örgütün mensubuydu. İkinci raporu yazdık, bizi açığa aldılar. Üçüncü raporda Ankara mütevellisini, şu andaki örgütün aranan büyük adamları Ankara mütevellisindeydi. Örgütün mali kaynaklarıyla ilgili rapor hazırlığına girdik, bizi görevden aldılar.
'Tapınak şövalyeleri' diyen, Fetullah'la iş birliği içinde olan aldırdı bizi açığa, ismini söylemeyim. Adam, pozisyonu itibarıyla tam bir Batıni, Haşhaşi. 2000 yılında ben ilk mahkemede kullandım o tabiri, daha sonra DGM'de kullandım bunun Haşhaşi olduğunu.
Bunun dedesi tarafından bakıldığında Bahai olduğu ortaya çıkıyor. Batıni, İsmaili gibi değişik pozisyonu olduğu ortaya çıkıyor. Bunun ismi 'Fetullah'dır, 'Fethullah' değil. Fetullah'ın kim olduğu tarihte belli, İran şahına suikast düzenleyen bir Bahai militanı. Dedesi zamanında Bahai isyanından kaçıp Türkiye'ye sığınmış bir adam. Yaşar Tunagür ile ilgili raporlar incelendiği zaman bu şahsın cinsel tercihleri de açıkça ortaya çıkıyor. Böyle bir insanın böyle bir lider olarak topluma lanse edilmesine anlam verebilmiş değilim. Sosyal, psikolojik vakadır, özellikle incelenmesi gereken bir vakadır."
"FETÖ, yetişmiş istihbarat elemanlarının hepsi tasfiye etti"
Osman Ak, FETÖ'nün planlı operasyonlarla devletin bütün kanallarına hakim olduğunu, devletin bütün organlarını felce uğrattığını, istihbarat sistemini, terörle mücadele unsurlarını tamamen zafiyete sürüklediğini belirterek, "FETÖ nedeniyle yetişmiş istihbarat elemanlarının hepsi tasfiye edildi. Devletin istihbarat birimlerini tamamen kontrol altına aldılar. Giderken de bütün ajan ilişkilerini, haber kaynaklarını deşifre ettiler, yok ettiler. Eş zamanlı olarak Kobani olaylarını, hendek savaşlarını yaşadık. Bizim mücadele gücümüzü tamamen zafiyete uğrattıklarını zannederek arkasından bu saldırıları gerçekleştirdiler." değerlendirmesinde bulundu.
FETÖ'nün 1980'li yıllarda emniyette ciddi bir iş gören "sorgucu" ve "sorguculuk" tekniğini de yok ettiğini, şu anda emniyette sorgu konusunda yetişmiş eleman sıkıntısı yaşandığını anlatan Ak, FETÖ ile mücadelenin bu koşullarda yürütüldüğünü söyledi.
Ak, çözüm sürecinde görülen "barış anaları"nın da FETÖ'nün projesi ve incelenmesi gereken bir husus olduğunu öne sürdü.
Polis okulları ile askeri okullardaki yapılanmanın 1974 yılında başladığını, eş zamanlı olduğunu ve 15 Temmuz'dan sonra yapının unsurlarının deşifre edildiğini belirten Ak, darbe girişiminin ardından o dönem görev yaptığı Zonguldak'ta 16 Temmuz sabahı açığa alma işlemini ilk kendisinin başlattığını, FETÖ mensuplarındaki bir dolarlık banknotların da ilk olarak Zonguldak'da kendi ekibince bulunduğunu anlattı.
"Fetoş"
FETÖ operasyonlarında gözaltına alınan kişilerin iş yerlerinde ve üzerlerinde özenle saklanmış bir dolarlık banknotların bulunması üzerine bunun dikkatlerini çektiğini vurgulayan Ak, "Biz dolarları bulurken Kocaeli'den, doğudaki iki ilimizden de bir dolar bulunduğu haberi geldi. O zaman aklımıza videolarda Fetoş'un, bayramda çocuklara bir dolar dağıttığı geldi." diye konuştu.
Osman Ak'ın "Fetoş" ifadesini kullanması üzerine Komisyon Başkanvekili, AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, "Literatürümüze bir tabir daha eklediniz." dedi.
Ak da "Ben onu 20 sene önce kullanmıştım. Dil sürçmesi taktiğiyle kullanmıştım, anlayan anlamıştı." ifadelerini kullandı.
"Karşımızda planlı, uluslararası istihbarat organizasyonu var"
FETÖ'cülerin terörle mücadeleyi sekteye uğrattığına dikkati çeke Osman Ak, şunları dile getirdi:
"Karşımızda planlı, uluslararası istihbarat organizasyonu var. Menbiç'te, Fırat Kalkanı ile bizim engellemeye çalıştığımız bölücü faaliyetin dayanağının bugün olduğunu mu düşünüyorsunuz? O zaman kesinlikle yanılırız. Adana'da 5 tane Silopi var belki de. Güneydoğu'dan gelen insanlarımızın olduğu bölgeye polis yıllardır sokulmamış. Son 2 yıldır arkadaşlarımız orada operasyon yapıyor. Oralarda müzahir kesim yaratılmak için özel çaba sarf edilmiş. Çözüm süreci var diye Ankara'dan yanıltılırken Güneydoğu'da örgüt hazırlık yapmış, sistemli şekilde organize olmuş.
Bunu Kobani olaylarında, hendek savaşlarında gördük."
Ak, "Biz evimizin mutfağını biliyorduk. Teşkilattaki, Polis Akademisindeki yapılanmanın giderek filizlendiğinin de farkındaydık. Herkes kendi mutfağını bilir, buzdolabındaki peynirin ne zaman alındığını bilir. Biz, emniyet teşkilatında, Polis Kolejinde, Polis Akademisinde meslek içerisinde kimin ne olduğunu çok iyi biliriz." görüşünü paylaştı.
Komisyon Başkanvekili Selçuk Özdağ, eski Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral'ın Fetullah Gülen hakkında çalışma yapmak için dönemin Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'dan müsaade istediğini ve Yılmaz'ın da "Böyle bir çalışmayı eğer Sayın Bülent Ecevit, Başbakan duyarsa hükümeti bozar." dediğini anımsattı.
Bunun üzerine Osman Ak, "Doğrudur, şahidim. Biz orada Akın Birdal soruşturmasıyla ilgili kritik, hassas birtakım bilgilere ulaşmıştık, bunları sunmaya gitmişti. Cevdet Bey, operasyonu yürüten olarak beni de yanında götürmüştü." dedi.
Ak, "Sayın Cumhurbaşkanı hayatta ve ayakta olduğu sürece FETÖ ile mücadelenin gereği yapılacaktır. ByLock operasyonu var. İstihbarat örgütlerinin rekabetleri değerlendirilebilir. MİT'in yürüttüğü harika bir operasyon, eli öpülesi bir operasyon. ByLock bir güvenlik kuvvetleri için, devletin bekası amacıyla uğraşanlar için çölde klimalı bir ortam diye düşünmek gerek." ifadelerini kullandı.