Memur-Sen'den Öğretmenlere Tam Destek
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, "Hak ettiği için astsubayına 3600 göstergeyi veren devlet, hak ettiği halde meslek erbabına, ihtisas mesleği olan öğretmenine, öğretmenliğe bunu halen vermiyor ve sayısının çokluğunu bahane ediyorsa bu sadece öğretmenlere değil eğitime ve eğitimin bu ülkenin inşasına bakıştaki eksikliği gösterir" dedi.
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, "Hak ettiği için astsubayına 3600 göstergeyi veren devlet, hak ettiği halde meslek erbabına, ihtisas mesleği olan öğretmenine, öğretmenliğe bunu halen vermiyor ve sayısının çokluğunu bahane ediyorsa bu sadece öğretmenlere değil eğitime ve eğitimin bu ülkenin inşasına bakıştaki eksikliği gösterir" dedi.
Eğitimciler Birliği Sendikası'nın (Eğitim-Bir-Sen) düzenlediği Türkiye Yazarlar Birliği'nin Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Kurucu Genel Başkanı, eğitimci, yazar ve şair Mehmet Akif İnan anısına ortaklaşa düzenlenen "Eğitim ve Ahlak Şurası"nın açılışı Ankara Bera Oteli'nde yapıldı.
Şuranın açılışına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Yardımcısı Halil Etyemez, AK Parti Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi, Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şişman ile 34 bilim insanının yanı sıra siyaset ve bürokrasiden de isimlerin katıldığı şurada akademisyen, gazeteci, yazar ve yöneticiler eğitimin ahlakiliği ve ahlak eğitimi hususunda görüşlerini paylaştı. Öte yandan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve MEB'in diğer üst düzey yöneticilerinin, bakanlığın Meclis'teki bütçe görüşmelerinin bugün yapılacak olması nedeniyle katılamadığı öğrenildi.
Şuranın açılış konuşmasını yapan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, 3 gün sürecek şurada alınan kararların kitaplaştırılacağını belirtti.
Şurada en çok konuşulacak konunun "Çocuklarımıza ve gençlerimize ahlak eğitimi konusunda hangi noktadayız?" sorusu olduğunu vurgulayan Gündoğdu, "Eğitim sistemimize baktığımızda bilgiye dayalı ahlakçılık mı yoksa eyleme dayalı ahlaklılığı mı esas alıyor sorusunu sormamız lazım. Maalesef eğitim sistemimiz, gençleri öğrenci sıfatına hapsediyor, onların insan sıfatını örtüyor. Öğrenci olup insan olamayınca da sadece eleyen, test ile tost arasına sıkıştırılan, sınavların amaç olduğu bir sistemle karşı karşıyayız. Son 1.5 yıllık bakanlığın gayretlerini elbette takdir ediyoruz ama bunun yeterli olmadığının altınız çizmemiz lazım" dedi.
"DEĞERLERE DAYALI İNSAN OLMAYA YETERİNE ÖNEM VERİLMİYOR"
Menfaate dayalı olmaya verilen önemin değerlere dayalı insan olmaya yeterince verilmediğinden yakınan Gündoğdu, "İyi bir meslek, iyi bir makam, bunun için daha çok test çözmek lazım. Gençlerin, çocukların önüne koyduğumuz değer bu. Sınavlar bilgi ve zekaya dayalı olunca eleğimizi koyup eliyoruz. Esas olan iyi insan olmak olmalıdır. İyi insan olmayı, iyi meslek sahibi olmanın önüne koyamadığımız sürece ülke olarak kaybetmeye devam edeceğiz. Karakter ve şahsiyet eğitiminden sadece din kültürü öğretmenleri sorumluymuş gibi baktığımız sürece, bütün öğretmenlerin değerler eğitiminde öncü olması gerektiğini beklemediğimiz sürece hatta 77 milyonun adanmış, birey olmuş, sivil itaatsizliği kavramış, araştıran gençleri yetiştiren sancısını çekmediği sürece sıkıntılarımızın devam edeceğini biliyoruz. Bu kurgunun en önemli öznesi elbette öğretmendir. Öğretmenler iyi insanın, güzel ahlakın canlı fotoğrafı olmak durumundadır. Akademisyenler de elbette buna dahil. Öğretmenin toplumdaki itibarının ve saygınlığının bu hedef doğrultusunda oluşması ve korunması gerekiyor. Öğretmenlerin mali ve sosyal hakları, çalışma şartları bu itibarı oluşturacak biçimde geliştirilmelidir" ifadelerini kullandı.
"ASTSUBAYA VERİLEN 3600 GÖSTERGE ÖĞRETMENLERE VERİLMİYOR"
"Akademisyenlere olan borcumuzu Allah'a hamd olsun, bugün söz olarak yerine getirdik" diye konuşan Gündoğdu, "Katkısı olan YÖK, Milli Eğitim, Maliye Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı, Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız hepsine teşekkür ediyorum. 15 Aralık'tan itibaren maaşlarına yansıyacak ama hak ettiği için astsubayına 3600 göstergeyi veren devlet, hak ettiği halde meslek erbabına, ihtisas mesleği olan öğretmenine, öğretmenliğe bunu halen vermiyor ve sayısının çokluğunu bahane ediyorsa bu sadece öğretmenlere değil eğitime ve eğitimin bu ülkenin inşasına bakıştaki eksikliği gösterir. Öyleyse gençlerde gördüğümüz her eksik ve onlara yaptığımız her eleştiri, devlet, millet ve sivil toplum olarak yanlışlığımızın itirafıdır. Birey ve topluma yönelik ahlak eğitimi kadar ahlaklı fikir, ahlaklı düşünce, ahlaklı siyaset, ahlaklı sendikacılık ve ahlakı önemseyen devlet probleminin öne çıkması da zaruridir" değerlendirmesinde bulundu.
"SİSTEM VE MEVZUAT YALANA VE YANLIŞ BEYANA TEŞVİK ETMEMELİ"
Gündoğdu, ahlaklı aydın ihtiyacının da karşılanması gerektiğine dikkat çekti. Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hala 'Ordu göreve' pankartının altında yürüyenlerin caka sattığı ve bilim adamı geçindiği bir ortamdaysak, yürüyecek çok yolumuzun olduğunu da bilmemiz gerekiyor. İdeolojilerin ahlakiliğini konuşmamız gerekiyor. Materyalizmin, kapitalizmin, dünyanın baş belası siyonizmin ürettiği ahlaksızlığın dünya mazlumlarına ödettiği faturayı, bedeli ve bunun geleceğe yansımasını konuşmamız gerekiyor. Sistemin ahlakiliğini tartışmak ve Anayasa'dan başlayarak yönetmeliklerin ahlakiliğini konuşmamız lazım. 'Şapka giyin' diye emreden bir kanun yürürlükte olmasına rağmen, şapka giymediği için ceza alan bir tek ferdin olmadığı bu ülkede, 1982 yılında çıkarılan bir yönetmelikle 31 yıl Allah'ın emri olan başörtüsü yasaklanıyor ve bunun üzerinden millet tokatlanıyorsa, Anayasa'da teorik olarak 'demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti' gibi kulağa hoş gelen devletin nitelikleri içerisinde laikliğin tanımıyla, tarafsızlığıyla Sütçü İmam'ın üniversitesindeki başörtülü kızlar bile dövülmüş ve Batı'ya sürgün edilmişse sistemin, mevzuatın, Anayasanın, yönetmeliklerin, yasaların ahlakiliğini uygulayıcıların ahlakla mesafesini konuşmamız ve tartışmamız lazım. Sistem ve mevzuat yalana ve yanlış beyana teşvik etmemeli. Geçmişte yapılan baskı ve yasaklar vatandaşı yalana zorlayan ya da en hafif tabiriyle gerçeği saklamak zorunda bırakılan vatandaş profili üretmiştir. Bu, dil öğretmeyi teşvik ettiğimiz bir ülkede İngilizce'yi, Almanca'yı, Arapça'yı, Fransızca'yı yeterince öğretemedik ama geriye dönük darbeler dönemine, 12 Eylül, 12 Mart, 27 Mayıs, 28 Şubat gibi dönemlere baktığımızda, yasaklarla, baskılarla ezanın Türkçe okutulduğu dönemde, camilerin ahıra dönüştürüldüğü dönemler, bilim adamlarına yapılan baskılarla insanları inanmadığı ikinci bir dili konuşmaya mecbur eden bir devlet profili. Bu devletin vatandaşını kategorize eden hastalıklı anlayıştan kurtulup, bütün vatandaşlarına eşit yakınlıkta şiddete dönüşmeyen her düşünceyi saygın bulan sosyal devlet olma zorunluluğu var."
MESCİD-İ AKSA'YA YAPILAN SALDIRILAR
"Merhamet yerine menfaat, adalet yerine ticaret öne çıkıyorsa insani değerlerden ülkemizde de dünyada da bahsetmek mümkün değil" diyen Gündoğdu, şunları kaydetti: "Maalesef bugün Batı ülkelerinin temel sorunu obezite, Afrika'nın temel sorunu açlık, dünyanın temel sorunu, temel insan haklarına saygının gösterilmemesi ya Batı'nın desteğiyle ya da seyirci kalmasıyla yapılan zulümler. Dünyanın en zengin 100 kişisinin mal varlığı, 7 milyar insanın mal varlığından fazlaya tekabül ediyorsa gücün ahlaksızlığının ulaştığı boyutu da görmek için Suriye'ye, Mısır'a, Filistin'e, Somali'ye, Orta Afrika'ya, Arakan'a ve Doğu Türkistan'a bakmamız lazım. Onun için Mescid-i Aksa ve oraya yapılan saldırılar, altını çizerek söylüyorum, Müslümanların birinci kıblesi olduğu için değil sadece küçük kültür mirasını bile korumak için can atan dünyadaki bütün örgütler Mescid-i Aksa'da hiç ses çıkarmıyorlar. Bunun için Türkiye'de Türk'ün, Kürt'ün, Çerkez'in, Laz'ın kardeşliğini yeniden tesis etmek için başlatılan, 30 yıllık sadece arkasında 'Kim var'ı konuştuğumuz terör sorununun çözüm süreciyle yol alıyor olması içerisindeki 6-7-8 Ekim olaylarındaki dün Kürtler adına geçmişte 'Derin devlet, beyaz Kürt oluşturarak Kürtlere zulmetti' diyenlerin, Kürtler içerisinde 'Beyaz Kürtlüğe' soyunup muhafazakar, dindar Kürtlere zulmetmesine dönüşmesi bu ülkenin çözmesi gereken en önemli projesidir. Eğer biz bu sorunu çözersek bölgemizdeki ülkelerdeki sıkıntılarda daha büyük öncülük yaparız. Eğer biz bu sorunumuzu çözer, kendi başını bağlayan ülke olursak, siyonizmin Mescid-i Aksa'nın bahçesine bile giremeyeceğini garanti etmiş oluruz. Gücü ahlakla dizginlemeyince ya da ahlaklılar güç sahibi olmayınca insan ahlaksız ve adaletsiz bir düzenin avı olabiliyor."
Gündoğdu, konuşması sırasında şuraya katılanlardan sık sık alkış aldı. - ANKARA