MHP Genel Başkan Yardımcısı Demirel
MHP Genel Başkan Yardımcısı Demirel: - "Bizim tezkereye 'evet' derken ki asıl gayemiz sınırımızın içinde ya da dışında olsun hangi etnik sınıftan olursa olsun insanların başta IŞİD gibi kural tanımaz vahşete bu kadar aç grupların, bu vahşet hislerinin bir güç tarafından engellenmesinin temin edilmesidir"ESKİŞEHİR (AA) - MHP Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel, "Bizim tezkereye 'evet' derken ki asıl gayemiz sınırımızın içinde ya da dışında olsun hangi etnik sınıftan olursa olsun insanların başta IŞİD gibi kural tanımaz vahşete bu kadar aç grupların, bu vahşet hislerinin bir güç tarafından engellenmesinin temin edilmesidir" dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Demirel: - "Bizim tezkereye 'evet' derken ki asıl gayemiz sınırımızın içinde ya da dışında olsun hangi etnik sınıftan olursa olsun insanların başta IŞİD gibi kural tanımaz vahşete bu kadar aç grupların, bu vahşet hislerinin bir güç tarafından engellenmesinin temin edilmesidir"ESKİŞEHİR (AA) - MHP Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel, "Bizim tezkereye 'evet' derken ki asıl gayemiz sınırımızın içinde ya da dışında olsun hangi etnik sınıftan olursa olsun insanların başta IŞİD gibi kural tanımaz vahşete bu kadar aç grupların, bu vahşet hislerinin bir güç tarafından engellenmesinin temin edilmesidir" dedi.Demirel, MHP İl Başkanlığınca düzenlenen bayramlaşma törenindeki konuşmasında, TBMM'den geçen Irak ve Suriye tezkeresine, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülke güvenliği konusunda her tür imkanının bulunması adına partisinin "evet" dediğini belirterek, hükümetin halen tezkerenin gereğini yapamadığını söyledi.Tezkerenin gereklerinin yerine getirilmesi gerektiğini ifade eden Demirel, şöyle konuştu: "Önce kendi sınırlarımız içerisindeki vatandaşlarımızın can, mal güvenliği ile milli bütünlüğümüz adına sınır güvenliğimiz sağlansın daha sonrasında da yurt dışında bulunan bizim memleketimizin vatandaşı olup olmaması hiç önemli değil, her insanın can ve mal güvenliği için Türkiye olarak, ülke olarak, askeri güç olarak, yapabileceğimiz ne varsa bunlar temin edilsin. Bu tezkereye 'evet' derken önceliğimiz sınır güvenliğimizdir. TSK'nın sınır güvenliğimizi temin etmesi ve onun ötesinde de oluşturulacak bir güvenlik bölgesinde koalisyon hükümetleri ile sağlanacak diğer ülke insanlarının can güvenliği temin edilmesi esası ile buna 'evet' dedik. Ama şu ana kadar hükümet 12 yıldır elinde bulunan hiç bir tezkerenin gereğini yapmadı. Bu seferde yapmıyor. İnşallah en kısa sürede bu sorunlar aşılır hükümet bu tezkerenin gereklerini yapar. "- "Hükümetin bir pozisyon alması gerekiyor" "Kendi insanlarımızın can, mal güvenliği ardından da bütün dünya insanları için daha huzurlu, barışçıl, can yakmayan günlerin yaşanması adına koalisyon hükümetleri ile birlikte güvenlik sağlar diye düşünüyoruz" diyen Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz yalnızca hükümeti görevini yapmaya davet ediyoruz bu aşamada. Bir muhalefet partisi olarak çekincelerimizle birlikte kendilerine hem askeri anlamda hem uluslararası alanda ellerini güçlendirecek imkanı sunduk, bunun ötesi hükümetin vereceği karardır. Kimin, kime ne dediği, kapalı kapılar ardında konuşulanların ortaya dökülmesinden sonra 'ben ondan özür diledim, o benden özür dilesin' ne oldu ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden 'herkesten özür diliyorum' dedi ama kapalı kapılar arkasında ne konuşulduğunu da iyi kötü artık herkes öğrendi. İki kişi arasında konuşulmuş bir sohbetin izinsiz ortaya çıkmasıdır bu olay. Dolayısıyla kişiselleştirmeleri bir kenara bırakılıp hem Türkiye'deki sınır bölgesinde yaşayan il ve ilçelerimizde yaşayan vatandaşlarımız adına hem de komşu ülkelerdeki insanların can güvenliği adına artık hükümetin bir pozisyon alması gerekiyor."- "Bazı grupların tezkereye 'hayır' demesi düşündürücü"Tek arzularının Türkiye içerisinde ve dışında insanların canının yanmaması olduğunu vurgulayan Demirel, şunları kaydetti: "Bizim tezkereye 'evet' derken ki asıl gayemiz sınırımızın içinde ya da dışında olsun hangi etnik sınıftan olursa olsun insanların başta IŞİD gibi kural tanımaz vahşete bu kadar aç grupların, bu vahşet hislerinin bir güç tarafından engellenmesinin temin edilmesidir. Sınır ötesinde bazı etnik yapıda kişilerin bu kadar şiddete uğradığında, onların terör üzerinden uzantısı olan Türkiye'deki bağlantısı bazı siyasi partilerin de tezkereye neden 'hayır' dediğini anlamak da mümkün değil. Orada biliyorsunuz Kürtlere karşı uygulanan bir katliam da var ve Kobani denilen bölgenin ne olacağı tartışılırken burada PKK ile bağlantılı bazı grupların tezkereye 'hayır' demesi de düşündürücü. Biz hem ülkemiz hem de bölgemiz adına huzurun, sükunetin sağlanması için hükümetin ihtiyacı olan bir tezkereye 'evet' dedik. Hükümet gereğini yapmadı." .
