MHP Grup Toplantısı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “HDP, anayasa ve yasalara alenen karşı gelmiş, şiddet ve vahşete çok net, çok açık bulaşmıştır.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "HDP, anayasa ve yasalara alenen karşı gelmiş, şiddet ve vahşete çok net, çok açık bulaşmıştır. Bir siyasi partinin anayasa ve yasaları kasten, taammüden çiğnemesinin hukuk devletinde bir karşılığı, demokrasi nezdinde de bir diyeti vardır ve bellidir" dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye'nin iç huzurunu çekemeyen, iç barış ortamını hazmedemeyen odakların Kobani bahanesiyle sokaklara döküldüğünü belirterek, özellikle 6 Ekim'den 11 Ekim'e kadar süren şiddetin, yağma ve talan vakalarının milleti tedirginliğe ve endişeye sevk ettiğini söyledi. Kontrollü ve planlı sokak eylemlerinin Türkiye'nin tertemiz havasını kirlettiğini, emniyet ve esenliği bozduğuna vurgu yapan Bahçeli, "Mübarek Kurban Bayramı'nı idrak ettiğimiz 6 Ekim akşamı, PKK şubesi HDP, sözde Kobani katliamını gerekçe göstererek yandaşlarını sokağa, alan tutmaya ve harekete geçmeye çağırarak olayların fitilini ateşlemiştir. Terörizmin siyasetteki piyonları, 'her yer Kobani' tahripkar açıklamasıyla kan tutkunu destekçilerini yakmaya-yıkmaya davet etmiş, Türkiye'yi karıştırmak, kardeşi kardeşe kırdırmak için alçakça provokasyon yapmışlardır. HDP, anayasa ve yasalara alenen karşı gelmiş, şiddet ve vahşete çok net, çok açık bulaşmıştır. Bir siyasi partinin anayasa ve yasaları kasten, taammüden çiğnemesinin hukuk devletinde bir karşılığı, demokrasi nezdinde de bir diyeti vardır ve bellidir" dedi.
"YARGI SUSKUN KALMAYACAKTIR"
Bahçeli, " Türkiye'nin dört günlük kan ve karanlık bir çıkmaza sürüklenmesinde baş aktörlük görevini üstlenen mazbatalı bölücülere başta Gazi Meclis, ardından adalet ve yargı camiası inanıyorum ki suskun kalmayacaktır" diye konuştu.
"Söyler misiniz bana, 'Kobani düşerse Ankara düşer' diyenlerin Yunan işgal kuvvetlerinden ne farkı vardır?" diyen Bahçeli, "Bu milletin ekmeğini yiyen, suyunu içen, nimetlerinden istifade eden güruhun Kobani kılıfıyla can almasının, kan dökmesinin, vurup kırmasının özgürlükle, insanlıkla, insan haklarıyla nasıl bir bağı olacaktır?" diye sordu.
"TÜRKİYE'NİN SAHİPSİZ OLDUĞUNU KİMSE DÜŞÜNMESİN"
Kobani olaylarını sert bir dille eleştiren Bahçeli, PKK'lıların Kobani bahanesiyle 37 ilde bin 419 olay çıkardığını, 212 okul binası, 67 emniyet binası, 25 kaymakamlık binası, 29 parti binasının kundaklandığını hatırlattı. Türk bayrağının, Atatürk büstleri ve heykellerinin peş peşe ateşe verildiğini belirten Bahçeli, "Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türkiye'nin hak ve hukukuna, milletin kutsal miras ve kazanımlarına sistematik saldırıları şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz. HDP Eşbaşkanı'nın 'Bunlar batıdan doğuya destek gelmesin diye yapılan provokasyondur' sözlerini ise bir bölücünün kurnazca dile getirdiği sızlanma olarak gördüğümüzü ifade ediyorum. Hiçbir meşum eylem ve girişimin karşılıksız bırakılmamasını, aksi halde doğabilecek sonuçların telafi edilemeyecek boyutlara ulaşabileceğini muhataplarına önemle duyuruyorum. Türkiye'nin sahipsiz olduğunu kimse düşünmesin. Akıl tutulması yaşayanları, vicdan erozyonu ve milli kimlik sefaletine kapılanları uyarıyorum ki, Türk milletinin badireleri yenme konusundaki tecrübesi ihanetin cüretine soluk aldırmayacaktır" ifadelerini kullandı.
"OYUN BÜYÜK DEMEKTİR"
Hükümetin görevinin Türkiye'nin milli hak ve hukukunu korumak ve talimat altına almak olduğunu kaydeden Bahçeli, Suriye ve Irak'ın toprak bütünlüğünü tartışmaya açacak her siyasi önerme ve tekliften sakınılması gerektiğini belirtti. Bahçeli, Suriye'nin bölünmesi durumunda Türkiye'nin bundan uzak kalamayacağını söyleyerek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Düne kadar Ayn el-Arap olarak bilinen Suriye kasabasının iki yıl içinde PYD'nin işgaliyle Kobanileşerek Şam'dan koparılmak istenmesi bile Türkiye'ye ağır yük bindirmiştir. 1988'de Halepçe katliamının, 1991 Körfez Savaşı'nın, 2003 Irak işgalinin nelere mal olduğu bilinmektedir. IŞİD, küresel çıkarlara hizmet eden dolaylı ve kanlı bir müdahale vasıtası olarak Ortadoğu'daki taşları kaldırmış, siyasi ve ekonomik hedeflere memur edilmiştir. Bir terör örgütü aynı anda hem Irak'ta hem de Suriye'de cephe açabiliyor, stratejik önemdeki yerlere mobil silahlarla hakim olabiliyor ve dünya da bunu seyrediyorsa gerçekten oyun büyük demektir. Geçmişte Şerif Hüseyin ve oğullarına Osmanlı toprakları nasıl yağmalatılmışsa, şimdi de bir benzeri yaşanmaktadır. Bunun ismi yeni sömürgeciliğin yeni Ortadoğu ve dünya tasarımıdır. Aktörler hep aynı, senaryolar ise birbirine yakındır. Paylaşım ve bölüşüm kavgası IŞİD vekaletiyle kanlı mecrasında ilerlemektedir. Eğer AK Parti hükümeti, vahşi emperyalizmin önünde yuvarlanmaya devam eder, teröristlerle müzakerede inat ederse vatanı ve milleti bugünkü haliyle bir arada tutmak imkansızlaşacaktır. Tehlikeleri sezmek, buna uygun stratejik ve politik planlamalar yapmak, hepsinden de önemlisi milli birlik ve kardeşliğimizi emniyete almak devleti yönetenlerin asıl ve asli görevidir."
"TÜRKİYE'NİN ŞU ANDA ÇOK CİDDİ BİR HUKUK VE ADALET SORUNU VARDIR"
MHP Lideri Bahçeli'nin gündeminde HSYK seçimleri de vardı. Bahçeli, HSYK'nın 10 asil, 6 yedek üyeliği için yapılan seçimde Türkiye genelinde 13 bin 770 adli, idari yargıç ve savcının oy kullandığını ifade etti. Yüksek Seçim Kurulu geçici sonuçlarının açıkladığını da vurgulayan Bahçeli, "Öncelikle seçilen yeni HSYK üyelerine başarılar diliyorum. Anayasal bir kurum olan HSYK'nın günlerce söz düellolarının merkezinde yer alması, planlanan ele geçirme ve çoğunluğu sağlama hesapları hepimizin gözü önünde cereyan etmiştir. Adaletin örselendiği, hukukun rafa kaldırıldığı, belgeli rüşvet ve yolsuzluk olaylarının örtüldüğü bir dönemde HSYK seçimleri elbette daha bir önem kazanmıştır. Meselenin talihsiz tarafı, HSYK seçimlerinin hükümetle cemaat arasında geçtiği izleniminin çok yoğun ve yaygın şekilde verilmesidir. Şunu iyi bilmek lazımdır ki, yargı hiçbir vesayetin tesir ve telkininde olmaması gereken özel ve kritik bir alandır. Hakim ve savcılarımız vicdanlarını cüzdanlara hapsetmemenin yanında, grup veya siyasi görüşün hakimiyeti altında da bulunamayacaktır. Siyasallaşan, bağımsızlığını ve tarafsızlığını kaybeden adalet kurumlarının itibarı ve inandırıcılığı doğal olarak olmayacaktır. Türkiye'nin şu anda çok ciddi bir hukuk ve adalet sorunu vardır. Yargı bir ring alanı, dövüş zemini, güç yarışı ve siyasi rekabet ortamı değildir. Adaletin soluk alması, önce kural ve normların bulunmasına, sonra da bunu tavizsizce uygulayacak tertemiz vicdanlı hukuk insanlarının varlığına bağlıdır. Türkiye'nin üstesinden gelmesi gereken öncelikli mesele de bu bağlamdaki zaaf ve zayıflıklardır" dedi. - ANKARA