Mimarlar Odası Ankara Şubesi: AOÇ'nin özgürleşmesi için umut doğacak
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Atatürk Orman Çiftliği'nin (AOÇ) kuruluşunun 98'inci yıl dönümü dolayısıyla açıklamalarda bulundu. AOÇ'nin tarihini ve önemini anlatan Candan, özgürleşmesi için bir umut doğacağını belirtti.
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Atatürk Orman Çiftliği'nin (AOÇ) kuruluşunun 98'inci yıl dönümü dolayısıyla; "Bugün 14 Mayıs'a doğru giderken AOÇ mücadelesinin yarattığı kaçak saray mücadelesi, hukuksuz bir şekilde orada oturan cumhurbaşkanlığı, toplumsal bellek alanı olan Çankaya Köşkü'nün terk edilmesi siyasetin belirleyeni haline geldi. Bugün Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Çankaya Köşkü'nde oturacağım sarayda oturmayacağım' sözü en çok alkış alan söz çünkü bu toplumsal belleğin yıkımına dair yeni bir onarım demek. AOÇ'nin özgürleşmesi için bir umut doğacak hepimize 9 gün sonra. Burada ilk yapılması gereken şey Devlet Denetleme Kurulu'nun 13. Cumhurbaşkanı ile yeniden göreve çağırılması. AOÇ arazilerinin son durumunun bütün belgeleri ve evraklarıyla açığa çıkartılması" açıklamasını yaptı.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Atatürk Orman Çiftliği'nin (AOÇ) kuruluşunun 98'inci yıl dönümü dolayısıyla, bugün genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. AOÇ'nin tarihini ve önemini anlatarak söze başlayan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan şunları dile getirdi:
"ATATÜRK ÖLDÜKTEN 9 AY SONRA İLK SATIŞI GERÇEKLEŞİYOR AOÇ'NİN"
"Bir toplumsal bellek alanı, o bütünlüğü içerisinde ele alınması gerekiyor. 98'inci yılında hala o kuruluş değerlerinin ne kadar kıymetli ve önemli olduğunu hissediyoruz. Çok büyük bir talan yaşadığını da biliyoruz. 11 Haziran 1937'de Atatürk, Gazi Çiftliği'ni halkına emanet ettiğinde tam 102 bin dekarlık bir alandı orası. Atatürk öldükten 9 ay sonra ilk satışı gerçekleşiyor AOÇ'nin. 1950 yılına kadar çiftliğin kayıtlarında 19 bin dekar ama tapu kayıtlarında 22 bin dekar satılmış. Öylesine karanlık bir dönem ki AOÇ'nin talanı süreci. 1950'de Demokrat Parti iktidara geldiğinde kayıtlarda 97 bin dekardan bahsediliyor. Bu 97 bin dekarın 50 bin dekarı 1987 yılında Orman Genel Müdürlüğü'ne devrediliyor fakat AOÇ arazisi iken bir devir işlemi, bunun kanunla yapılmadığı çok açık. Aydos Yaylası AOÇ arazisi. Bu 50 bin dekarın hesabı bugüne kadar hiç sorulmadı, biz bu 50 bin dekarı da takibe alıyoruz çünkü orası AOÇ arazisi.
"2003 YILINDAKİ RAPOR AOÇ ARAZİSİNİN 33 BİN DEKAR OLDUĞUNU SÖYLÜYOR"
AOÇ en büyük tahribatını AKP iktidarı döneminde yaşadı. 2003 yılında Ahmet Necdet Sezer Devlet Denetleme Kurulu'nu göreve çağırdı ve AOÇ üzerinde Cumhurbaşkanlığı bir rapor hazırladı. AOÇ'nin tapu olmadan, tahsis olmadan, karar olmadan bazı kamu ve özel kişilere devredildiğinden bahsediyor bu rapor. Birçok arazinin kayıp olduğundan, mahkeme ile geri iade edilmesi gerektiğinden... Bunların hiçbiri iade edilmiyor. 2003 yılındaki rapor AOÇ arazisinin 33 bin dekar olduğunu söylüyor. AKP iktidarı ikinci bir karanlık dönem yaşattı.
"KEMAL KILIÇDAROĞLU'NUN 'ÇANKAYA KÖŞKÜ'NDE OTURACAĞIM SARAYDA OTURMAYACAĞIM' SÖZÜ BU TOPLUMSAL BELLEĞİN YIKIMINA DAİR YENİ BİR ONARIM DEMEK"
İktidarın toplumsal belleğimizi altüst eden bu yaklaşıma karşı Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nin 2012 yılından sonra yürüttüğü hukuksal mücadele ile ortaya çıktı. Bu mücadele kolay kazanılmadı, ilmek ilmek ördük biz. Şu anda 350 hukuksal süreç devam ediyor. Bir toplumsal bellek alanında 350 hukuk dosyası açılan dünyada başka alan yoktur. Ne kadar büyük bir talan sürecini, bellek yitimi sürecini yaşattıklarının ifadesidir bu. Aynı zamanda mücadelenin de ne kadar kararlı olduğunun göstergesidir. Bugün 14 Mayıs'a doğru giderken AOÇ mücadelesinin yarattığı kaçak saray mücadelesi, hukuksuz bir şekilde orada oturan cumhurbaşkanlığı, toplumsal bellek alanı olan Çankaya Köşkü'nün terk edilmesi siyasetin belirleyeni haline geldi. Bugün Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Çankaya Köşkü'nde oturacağım sarayda oturmayacağım' sözü en çok alkış alan söz çünkü bu toplumsal belleğin yıkımına dair yeni bir onarım demek.
"İLK YAPILMASI GEREKEN ŞEY DEVLET DENETLEME KURULU'NUN 13. CUMHURBAŞKANI İLE YENİDEN GÖREVE ÇAĞIRILMASI"
AOÇ'nin özgürleşmesi için bir umut doğacak hepimize 9 gün sonra. Burada ilk yapılması gereken şey Devlet Denetleme Kurulu'nun 13. Cumhurbaşkanı ile yeniden göreve çağırılması. AOÇ arazilerinin son durumunun bütün belgeleri ve evraklarıyla açığa çıkartılması, bu özgürleşme sürecinin ilk adımlarından birisi olması gerekiyor. Bu noktada bizim bedenimizi ve yüreğimizi koyduğumuz bu mücadele sorumluluk almaya hazırız. Çünkü burası sadece bir çiftlik değil. Biz bugün özgürleşme mücadelesine doğru taşıdığımız 11 yıllık mücadelenin sonraki sürecini yakın takip ve doğrudan sorumluluk alma talebi ile ifade ediyoruz.
"AOÇ'NİN GEÇMİŞİ VE YÜRÜTTÜĞÜMÜZ MÜCADELENİN SERGİSİNİ AÇTIK"
Yukarıda geçmişini anlatan ve o geçmişi korurken bizim yürüttüğümüz mücadelenin sergisi yani şimdinin sergisi ve geleceğin sergisi var. AOÇ'nin geleceğine dair Kent Düşleri Proje Fikir Yarışması açtık. AOÇ için iktidar değişirse biz ne yapacağız yaklaşımına hazır olsun diye Kent Düşleri Proje Fikir Yarışmasını uluslararası ölçekte açtık. AOÇ'nin geleceğine dair Kent Düşleri Fikirleri oluşturan hem mimar hem de mimarlık öğrencilerinin ödül alan projeleri de yukarda. Bu rejime karşı yapılmış bir müdahale. Bu sürecin biz istiyoruz ki bir demokratik ortama dönüşmesi. Bir ağaç dikmek bir tarımdaki kalkınma değil mevzu. Bizim yüreklerimizde hissettiğimiz ve bugün çok özlediğimiz gün saydığımız bütün değerlerin ana mekanını bize emanet ettiği için, umarım emanetini koruma konusunda üzerimizde düşen sorumluluğu azıcık da olsa yapmışızdır diye düşünüyorum.
"BU 9 GÜN İÇERİSİNDE YAPILMASI GEREKEN HEDEFE KİTLENMEK, KULAKLARIMIZI TIKAMAK BÜTÜN OLUMSUZLUKLARA"
Çok az günler kaldı 14 Mayıs'a Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak herkesi sandıklara oy kullanmaya, toplumsal bellek alanımızı tahrip eden bu iktidarı göndermek için oy vermeye davet ediyoruz. Havadaki bu değişim kokusu AOÇ'de açan çiçeklerin kokusu gibi. Bu kuvvet 14 Mayıs'ta bir kudrete dönüşecek. Hedefe kitlenmek lazım, hedefimiz 14 Mayıs'ta o sandıklardan bir özgürleşme umudu çıkartmaksa kulağımızı kapacağız. O sandıklardaki sonuçları almadan da oraları terk etmeyeceğiz. Bu 9 gün içerisinde yapılması gereken hedefe kitlenmek, kulaklarımızı tıkamak bütün olumsuzluklara. Çok büyük bir değişim var, bu değişimi engellemek isteyenler harekete geçecekler."
Basın toplantısının ardında, Mimarlar Odası Ankara Şubesi Üyeleri ve konuklar sergi alanını dolaştı.