Rusya Uzmanı Akademisyen Toğrul İsmayıl Türkiye-Rusya İlişkilerini Değerlendirdi
Rusya uzmanı akademisyen Toğrul İsmayıl Türkiye-Rusya ilişkilerini değerlendirdi TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Toğrul İsmayıl: "Rusya'nın Ankara'ya büyükelçi atanması ikili ilişkilerde ciddi bir adım, ciddi bir ivme" "Aleksey...
Rusya uzmanı akademisyen Toğrul İsmayıl Türkiye-Rusya ilişkilerini değerlendirdi
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Toğrul İsmayıl:
"Rusya'nın Ankara'ya büyükelçi atanması ikili ilişkilerde ciddi bir adım, ciddi bir ivme"
"Aleksey Yerhov'u büyükelçi olarak ataması Rusya'nın ikili ilişkileri iyileştirme çabasında olduğunun göstergesidir"
"Türkiye ile ikili ilişkilerde tekrar krizlerin yaşanmaması için böyle deneyimli bir ismin atanması bana göre maksada uygun olmuştur"
"En büyük meselelerden biri Rusya'nın Türkiye vatandaşlarına tekrar vize uygulama meselesidir. O henüz kalkmış değil"
ANKARA - Rusya uzmanı akademisyen Toğrul İsmayıl, Rusya'nın Ankara büyükelçiliğine atadığı Yerhov'a ilişkin,"Tanıdığımız bir ismin, daha önce İstanbul Başkonsolosu olarak görev yapmış Aleksey Yerhov'un Ankara büyükelçisi olarak atanması Rusya'nın ikili ilişkileri iyileştirme çabasında olduğunun göstergesidir" dedi.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Toğrul İsmayıl, Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un geçen yıl Aralık ayında suikast sonucu yaşamını yitirmesinin ardından boş bulunan göreve Aleksey Yerhov'un atanması ve son dönemde Rusya-Türkiye arasındaki normalleşen ikili ilişkileri İhlas Haber Ajansı'na değerlendirdi.
"Tanıdığımız bir isim"
Rusya'nın geçen yıl suikast girişimi sonucu öldürülen önceki Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un Türkiye-Rusya arasındaki ikili ilişkilerin geliştirilmesi için "elinden geleni yapan" isimlerden birisi olduğunu belirten Toğrul İsmayıl, Karlov'un halefi Aleksey Yerhov'a ilişkin de, "Tanıdığımız bir ismin, daha önce İstanbul Başkonsolosu olarak görev yapmış Aleksey Yerhov'un büyükelçi olarak atanması Rusya'nın ikili ilişkileri iyileştirme çabasında olduğunun göstergesidir" değerlendirmesinde bulundu.
Yehov'un ayrıca Rusya Dışişleri Bakanlığı Kriz Departmanı Direktörü olarak görev yaptığına dikkat çeken İsmayıl, "Türkiye ile ikili ilişkilerde tekrar krizlerin yaşanmaması için böyle deneyimli bir ismin atanması bana göre maksada uygun olmuştur. Bu düşünülmüş bir adımdır" yorumunu yaptı.
"Büyükelçinin atanması ikili ilişkilerde ciddi bir adım"
Türkiye-Rusya arasındaki uçak krizinden sonra ilişkilerin normale dönme yolunda ilerleme kaydettiğini ancak ilişkilerin eski haline dönmesi konusunda Rusya'nın Türk vatandaşlarına yönelik uyguladığı vize meselesinin aşılması gerektiğini ifade eden Toğrul İsmayıl, "Büyükelçinin atanması ikili ilişkilerde ciddi bir adım, ciddi bir ivme. Fakat ikili ilişkilerin tamamen düzeldiğini söyleyemeyiz. Bana göre kriz tamamen çözüldü dememiz için kriz öncesi ilişkilerin yeniden oluşması gerekiyor. Burada en büyük meselelerden biri Rusya'nın Türkiye vatandaşlarına tekrar vize uygulama meselesidir. O henüz kalkmış değil. Domates ve diğer meseleler gündeme geliyor. Onlar ayrı bir mesele; ekonomik meseleler. İkili ilişkiler normal olduğu halde de olabilecek şeylerdir ama vize uygulama meselesi bana göre krizin tamamen çözülmediğinin göstergesidir. Tabii ki bu meselede aşılır ama burada biraz daha zamana ihtiyaç var" diye konuştu.
"S-400 füzelerin alım meselesi yeniden gündeme gelmiş durumda"
Son dönemde Rusya ve Türkiye arasında başata ekonomi, enerji, askeri ve sosyo-kültürel alanlardaki ilişkilere de değinen İsmayıl şunları söyledi:
İkili ilişkilerde ekonomik ilişkiler ön plana çıkıyor. Son dönemlerde yine bu alanda iş birliği geliştirme meselesi söz konusu. Daha önemli meselelerden biri askeri alanda iş birliği. S-400 füzelerin alım mesele var ki, bu mesele yeniden gündeme gelmiş durumda. Bu tür meseleler geliştikçe iki ülke arasındaki ilişkilerin gayet yüksek seviyede olacağını görüyoruz. Yavaş yavaş sosyo-kültürel ve diğer alanlarda da özellikle akademik çerçevede üniversiteler arası ilişkilerin de geliştiğini görüyoruz. Fakat burada da eksiklerimiz var. Bu tür meselelerin de çözülmesi gerekiyor. Bunlar da çözüldükten sonra umarım iki ülke arasında sorunlar tamamen ortadan kalkmış olur ve herhangi bir kriz ortamı da yaşanmaz.