Şahin: Yeni Anayasa İçin Gidişat Hızlanmazsa Mart Sonunda Metni Ortaya Çıkaramayabiliriz
Mehmet Ali Şahin, Karabük'te partisinin il danışma meclisi toplantısına katıldı.
Mehmet Ali Şahin, Karabük'te partisinin il danışma meclisi toplantısına katıldı. Vali Nafiz Kayalı Gençlik Merkezi'nde yapılan toplantıda konuşan Şahin, Ak Parti iktidarı olarak terör örgütüne silah bıraktırmayı ve terör unsurlarını yurt dışına çıkartmayı hedeflediklerini belirterek, "Bunun zor bir süreç olduğunu kuşkusuz ki herkes takdir edecek. Bir anda olup bitecek bir şey de değildir. Ancak bir çözüm umudu ortaya çıkmıştır. Bu çözüm boyutu işinin güvenlik boyutunu da ihmal etmeden mutlaka sürdürmek durumundayız. Terör örgütünün başı terör örgütünün silah bıraktırılması konusunda elinden gelen insiyatifi kullanacağı mesajını verince, bu noktada hükümetimiz ve Adalet Bakanlığı ve tabii ki sayın başbakanımızın da talimatlarıyla bir çözüm süreci başlamıştır. Bu süreç devam edecektir" dedi.
KENDİ IRKINI ÜSTÜN GÖRME HASTALIKTIR
Şahin dünyanın ırkçılık hastalığı nedeniyle çok çileler çektiğini ifade ederek, "Ülkemizde bir ırkçılık hastalığı içimize girince ve geçmişte yapılmış olan bir takım hatalar devam ettirilince ve istismar kapısı da açık olunca işte böylesine bir terör belasıyla karşı karşıya geldik. Kendi ırkını üstün görme bir hastalıktır. Ben Türküm Oğuzların kayı boyundan geliyorum. Bir başkası kendisini farklı bir etkin köke bağlı olarak ifade edebilir. Ne benim Türk olmam, ne birinin Arap olması, Kürt olması, Alman olması tek başına bir üstünlük aracı değildir, üstünlük hakkı da vermez. Dünya bu ırkçılık hastalığı nedeniyle çok çileler, sıkıntılar, eziyetler çekmektedir" diye konuştu.
YENİ ANAYASA İÇİN GİDİŞAT HIZLANMAZSA METNİ ORTAYA ÇIKARAMAYABİLİRİZ
Yeni bir anayasa kazandırma çalışmalarında hedeflerinin oldukça gerisinde olduklarını açıklayan Şahin, şöyle konuştu:
"90'a yakın madde üzerinde çalışma yaptık, ancak 33 maddede şu ana kadar mutabakat sağlayabildik. Peki Mart sonunda ne olacak? Bir metin ortaya çıkarabilirsek 4 siyasi parti olarak ya da bir anayasa diyebileceğimiz bir metin ortaya çıkarabilirsek tabii ki bunu parlamentodan geçirerek yasalaştırmak, yeni bir anayasaya ülkemizin kavuşmasına temin etmek tabii ki mümkün olacaktır. Diyelim ki gerçekleşmedi bütün çabamıza rağmen, anayasayı parlamentodan geçirebilmek için referanduma gitmeyi göze alırsanız 330 ve üzerinde parlamentere sahip olmanız lazım. Şu anda biz bir anayasa değişikliğini parlamentoya verebilecek tek partiyiz. Ancak genel kurula indirdiğinizde 330 ile 367 arasında bir oyla geçerse referandum yapılmak zorunda. 367 ve üstünde olursa referandumsuz da anayasanın parlamentodan geçmiş olması ve yasalaşması mümkündür. Büyük bir samimiyetle çalışmalarımızı yürütüyoruz. Ama şu andaki gidişat eğer biraz daha hızlanmazsa, orada bulunan gruplar, grupları temsilen görev yapan milletvekili arkadaşlarımız uzlaşma konusunda biraz daha esnek olmazlarsa korkarım ki mart sonunda bir metni ortaya çıkaramayabiliriz. Sonra ne olacak. Bu işten vaz mı geçeceğiz? hayır. Bizim halka vaadimiz var. Biz sonuna kadar Türkiye'yi yeni bir anayasaya kavuşturma meselesini kovalayacağız. Yeni bir anayasa teklifimizi parlamentoya, Meclis Başkanlığı'na vereceğiz. Anayasa Komisyonu'na gelecek. Gerekirse Anayasa Komisyonu'nda da görüşeceğiz. Eğer 330 ve üzerinde bir destek görürsek genel kurula da indirerek, genel kurulda da bu anayasayı görüşürüz."
HAKİM VE SAVCILARA HAKSIZLIK YAPILIYOR
Şahin, Türkiye'de birkaç yıldır devam eden önemli davalar olduğunu belirterek, "Bu davalar Türkiye'nin vesayet rejiminden kurtulması için, derin devlet denilen yapılanmalarının deşifre olması ve Türkiye'nin bu tür anti demokratik yapılanmalardan temizlenmesi için bir yargısal süreç başladı. Bu ülkemizin demokrasileşmesi için önemle üzerinde durulması gereken bir gerçektir. Balyoz denilen dava bitti. Bunlar neden yargılandıklarını, neden ceza aldıklarını ve ne gibi delillerin olduğunu çok iyi biliyorlar. Neden dolayı burada yargılananlar ceza aldı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni devirmeye eksik teşebbüsten. 365 kişi yargılandı, 325 kişi hüküm giydi. Ancak cezaların temyiz ayağı da var. 27 ayda bitti bu dava, uzun bir süre değildir bu. Bunları söylerken hakim ve savcılara haksızlık yapılıyor. Eski kuvvet komutanlarından sayın Özden Örnek, İbrahim Fırtına, Çetin Doğan 20'şer yıl hapis cezasına çarptırıldılar. Şimdi bunları söyleyenlerin demek ki bunlardan haberi yok. Bunlar neden cezaevinde tutuluyor diyenlere soruyorum, 20 yıl ceza alan birini serbest mi bırakacaklar. Eleştirirken de biraz insaflı ve bilerek eleştirmek lazım" dedi.
DAVALAR ÇOK UZARSA YARGIYA GÜVEN AZALIR
Ergenekon davasına da değinen Şahin, "Egenekon davası daha önce açıldı, ancak bitmedi. Karar aşamasında, tabi mahkemelerimizden, savcılardan, yargıçlardan şunu bekleriz; Eğer davalar çok uzarsa, tutukluk süreleri uzun olursa ve bu bir cezaya dönüşürse yargıya güven azalır. O nedenle bir an önce sonuçlanması lazım. Eğer suçlularsa cezaları verilsin. Deliller bunu göstermiyorsa beratını verirsiniz. Bir an önce bu süreç kapanır. Hakim ve savcılar kimseyi düşman görmezler, hasım olarak ta nitelendirmezler. Delillere dayanarak yasaları uygularlar. Onları afedersiniz sözüm buradan dışarı 'şamar oğlanı' olarak görüp herkesin bunları eleştirilmelerini doğru bulmuyorum. Bu yargı bağımsızlığıyla da örtüşen, bağdaşan bir durum değildir" diye konuştu.
AVUKATLARI ELEŞTİRDİ
Şahin, İstanbul Barosu yönetiminin görevden düştüğünü söyleyerek, şöyle konuştu:
"Balyoz davasında karar veren İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi geçtiğimiz Nisan ayında işgale uğradı. 8 kişi işgal etti mahkemeyi. Çalışmaktan men etti ve bildiri okudular. Kimdi bunlar, İstanbul Baro Başkanı ve yönetimi. Mahkemeyi bastılar, bunlar avukat. Avukat savunur ama bunlar militanca sanki bir örgütün mensupları gibi girdiler mahkemeye, hakaret ettiler savcılara ve hakimlere. Mahkeme yöneticileri bunlar hakkında suç duyurusunda bulundu. Dava açıldı. Baro yönetimi şimdi tutuştu. Avukatlık Kanunu 90'ıncı maddesine göre 2 yıldan fazla hakkınızda bir davaya muhatap olursanız baroda görev yapamıyorsunuz. Hüküm giyerseniz demiyor. 90'ıncı madde dava açılırsa diyor. 90 ve 92. maddeyi birlikte değerlendirdiğimizde İstanbul Baro yönetimi şu anda görevden düşmüştür. Dün kongre kararı aldılar, seçimsiz. Hiç direnmeyin. Bundan dolayı bizi suçluyorlar hükümet olarak. Biz mi dedik size gidin 8 kişi mahkemeyi basın diye. İstanbul gibi bir baronun başındaki ve yönetimindeki kişiler mahkemeyi basmaya utanmıyor musunuz? Hakimlere hakaretler yağdırmaya sıkılmıyor musunuz? Yapmış olduğunuz suçun faturasını hükümete çıkarıyorsunuz? Bizimle ne ilgisi var?" - Karabük