Selahattin Demirtaş Ağrı'da
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, barışın; oydan, milletvekilliği ve partilerden üstün olduğunu söyledi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, barışın; oydan, milletvekilliği ve partilerden üstün olduğunu söyledi.
HDP Ağrı 1. Olağan Kongresi, Selahattin Demirtaş'ın da katılımıyla 15 Nisan Kapalı Spor Salonu'nda gerçekleşti. Burada konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, binbir türlü barajları aşarak bu günlere geldiklerini ifade etti. Partilerinin siyasi geleneklerinin var olduğu günden siyaset sahnesine çıktığı günden bu zamana kadar büyük zorluklarla karşılaştıklarını belirten Demirtaş, "Partilerimiz siyaset sahnesine çıktığı günden bu zamana kadar çok büyük zorluklarla karşılaştık. Partili arkadaşlarımız katledildi, infaz edildi, sürgüne gönderildi, işkence gördü, zindanlara atıldı. Her türlü engellemelerle önümüzü kesmeye çalışanlarla bin bir türlü barajla uğraşarak bugünlere geldik. Karşılaştığımız hiçbir engelde asla umutsuzluğa, karamsarlığa düşmedik. Önümüze çıkardıkları hiçbir barajı biz kendimiz açısından geçilmez kabul etmedik."
Türkiye'nin bütün ezilenleriyle sadece Kürdüyle, Türküyle değil, Türkiye'nin bütün yoksullarıyla Alevisi, Sünnisiyle, Süryanisi, Yezidisiyle, işçi, köylü, esnaf, çiftçi, işvereniyle el ele verdiklerini ve yeni bir parti kurduklarını anlatan Demirtaş, şöyle konuştu: "Halkların Demokratik Partisi, Türkiye'de uzun süredir mücadele yürüten bütün ezilenlerin ortak partisi olarak, Türkiye'nin en yeni partisi olarak siyaset sahnesine çıktı. Biz, HDP ile birlikte siyaset sahnesine çıktığımız günden bu yana iktidarda da muhalefette büyük bir telaş, büyük bir panik başladı. Başlangıçta HDP'nin parti olarak seçime girme kararı çıktığı günden bu yana halkımızdan, seçmenimizden, tabanımızdan büyük bir ilgi, büyük bir destek görürken, iktidar kanadı özellikle CHP kanadı da paniklemeye başladı. Siyasi hırsızlığa, para hırsızlığına rüşvete de yolsuzluğa da her türlü soyguna da 7 Haziran'da artık son diyeceğiz. Hep birlikte onun zamanı geldi geçiyor bile. Şimdi bedavacı milletvekilleri, AKP'deki bu bedavacılar paniklemiş durumda. Çünkü alışmışlar, oy almadan, halkın desteğini almadan milletvekili olmaya alışmışlar. Biz eğer biraz daha örgütlü çalışırsak, bırakın o bedavacı milletvekillerini, AKP burada sıfır çekecek sıfır. Nasıl ki onlar yıllarca hırsızlıkla elde ettikleri koltuklarda oturduysa, biz onları geri aldığımızda Ağrı halkının öz ve öz evlatları, temsilcileri artık Ağrı'yı bütün gücüyle parlamentoda temsil edecek. Biz burada AKP'yi sıfırlayacağız. Hedefimiz odur, kararımız odur. Ağrı'nın bütün listelerinde inşallah HDP'li vekiller Ankara'ya gidecek. Bu kongreden başlayarak hep birlikte çalışırsak, bu kongreden başlayarak ayrılığı gayrılığı bir tarafa bırakıp, aileyi aşireti bir tarafa bırakıp, partimizin etrafında kenetlenirsek, inanın ki o parayı sıfırlayanları biz burada sıfırlayacağız. Listelerde sıfırlayacağız."
Parti olarak parlamentoda olmaları gerektiğini söyleyen Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim parti olarak parlamentoda olmamız, bizim parti olarak güçlü bir grupla parlamentoya girmemiz demek yeni anayasada özgürlüklerin garanti altına alınması demektir. Eğer ki biz olmazsak inanın ki AKP kendi kafasındaki anayasayı, tekçi anayasayı, kendi kafasındaki tek adam anayasasını, özgürlükleri kısıtlayan, hiçbir soruna da çözüm getirmeyen AKP anayasasını Türkiye haklarına dayatacak. Tek teminat biziz."
HDP dışında özgürlükçü sivil anayasayı savunan olmadığını anlatan Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti: "Bugün CHP iktidar olsa ne olur, MHP olsa ne olur. Her birini al ötekine vur. Tencere dibim kara, onunki seninkinden kara. Dolayısıyla bunların her biri halkın umudunu, heyecanını yiyip bitirdi. Şimdi Türkiye'nin her yerinde HDP'nin heyecanı var. Bakın Karadeniz'de de, Trakya'da da inanın Ege'de, Akdeniz'de, İç Anadolu'da da aynı heyecan var. Herkes gözünü partimize dikmiş durumda. Çünkü biliyorlar ki biz halktan yanayız, adaletten yanayız, ezilenden yanayız. Biliyorlar ki biz mazlum olandan yanayız. Biz haksızlığa uğrayanın kimliğine bakmadık. Türk müdür, Sünni midir, Alevi midir, Arap mıdır, Çerkez midir, bakmadık. Kim eziliyorsa biz onun yanına koştuk. Sadece kendi derdimizle değil, Türkiye'nin her yurttaşının, her ezileninin derdiyle uğraştık, derman olmaya çalıştık. Şimdi Türkiye'nin bütün ezilenleri bunu görüyor işte. Türkiye'nin bütün halkları buna tanıklık ediyor. Bakıyorlar ki herkes para pul peşinde, herkes koltuk sevdası peşinde, HDP'liler halkının özgürlük davası peşinde, bunu Türkiye'nin hepsi görüyor artık"
"BARIŞ, MİLLETVEKİLLİĞİ KOLTUĞUNDAN DAHA KIYMETLİDİR"
Barış sürecinin her şeyden daha önemli olduğunu kaydeden Demirtaş, şunları söyledi: "Siz değerli arkadaşlar, genç arkadaşlar ve özellikle kadınlar, seçimin zaferi daha çok sizin elinizdedir. Örgütleme çalışmasını iyi yaparsanız, özellikle kadın arkadaşlar, anneler; ev ev, köy köy, mahalle mahalle her yeri dolaşıp bizim Türkiye'deki tek çözüm projemizi barışa, kardeşliğe, eşitliğe, adalete dair projelerimizi doğru anlatırsanız, ikna olmayacak hiç kimse yoktur. Sakın ola ki 'şu AKP'ye oy vermiş, öbürü MHP'ye oy vermiş, şu bu partiye oy vermiş' diyerek kimseyi dışlamayın. Hepsi bizim kardeşimizdir. Hepsini de ikna edebilecek güce sahibiz. Tamamının evine, iş yerine gitmeliyiz. Tamamını ziyaret etmeliyiz, çayını içmeliyiz. Onun derdiyle derttaş olmalıyız."
Çözüm önerilerini anlatmaları gerektiğini belirten Demirtaş, şöyle konuştu: "HDP'nin farkı anlaşılsın. Bizim açımızdan Türkiye'de öteki yoktur, herkes eşittir. Türkiye'de birinci sınıf yurttaşlar, ikinci sınıf yurttaşlar yoktur. Bizim bakış açımızla, Türkiye'de eşit, onurlu insan ve yurttaş olmayan hiç kimse yoktur. Cebindeki parasına göre insanlara değer vermeyiz. Özellikle de etnik kimliğine, mezhebine, doğduğu bölgeye, onu doğuran ana babaya bakarak karar vermeyiz. Her insan doğduğu andan itibaren onurlu bir varlıktır. Eşit haklara sahiptir, anayasada da bu güvence altına alınmak zorundadır. Yeni anayasayı işte bu anlayışla yapabilecek tek siyasi çizgi partimizdir. Bu nedenle değerli kardeşlerim, Türkiye'de barışın teminatı bizim dışımızda maalesef hiç kimse yok. Keşke bizim kadar gönülden, samimi, içten, kararlı bir şekilde barışı savunan partiler olabilseydi. Her partiyi, özellikle de iktidardaki AKP, barışa kendi menfaati açısından yaklaştı. Barışı sadece kendi çıkarları açısından ele aldı. Barış onun açısından eğer oy getiriyorsa önemlidir. Onun dışında barışı asla önemsemedi. Müzakereyi asla önemsemedi. Eğer onun açısından barış ve müzakere oya dönüşmüyorsa hiçbir önemi yok. Barışı sandığa endekslediler. Müzakereyi sandığa endekslediler. Biz barış meselesine her zaman şöyle baktık. Bizim açımızdan barış, her insanın, her halkın, her toplumun temel insan hakkıdır. Herkesin barış hakkı vardır. Evlatlarımızın birer birer bu savaşta öldürüldüğü Türk, Kürt, gerilla, asker, polis, sivil birer birer toprağa emanet edildiği bu zorlu savaş günlerinden sonra hiç kimse barış meselesine partisel çıkarı, sandık çıkarı, oy hesabı olarak bakamaz. Barış oydan daha kıymetlidir. Barış milletvekilliği koltuğundan daha kıymetlidir. Barış meselesi AKP'den de HDP'den de daha kıymetlidir. Çünkü halkın evlatları bu gençler, bizlerden daha kıymetlidir. Siyasi çıkarlardan daha kıymetlidir. Biz barışa böyle yaklaşıyoruz. Karşımızdaki muhatap ise bütün seçim öncesi süreçlerde barış yapacakmış gibi, sorunu çözecekmiş gibi davranıp seçim bittikten sonra eski üsluba, eski hikayeye geri dönüş yapıyor. Şimdi bakın seçim yaklaştı. AKP'de bir telaş, bir panik başladı. İki yıldır, İmralı'da Sayın Öcalan'la görüşmeler sürüyor. İki yıldır orada bir diyalog, bir görüşme trafiği var. İki yıldır İmralı'da görüşmeler yaptınız. İki yıldır, hükümet olarak atmanız gereken hangi adımı attınız? Diyorlar ya, biz çözüm sürecinde büyük işler başardık. İki yıldır hasta tutsaklar serbest kalacak, iki yıldır bunu çirkin, ucuz bir pazarlık haline getiriyorlar. Bunların serbest kalması için küçük bir değişikliğe ihtiyaç var. İki yıldır yapmıyorlar. Kürt sorunu gibi büyük ciddi bir sorunu çözmeyi hedefleyen, bu sorunla ilgili anayasayı, yasayı değiştirmeyi hedefleyen bir çözüm sürecinde hasta tutsakları serbest bırakmak çok mu zor?" dedi.
Parlamento da ertelenen güvenlik tasarısına da değinen Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Parlamento da güvenlik tasarısı var. Çözüm süreciyle bunun ne alakası var, şimdi bu kadar yetkiyi polise, güvenlik güçlerine, jandarmaya, valiye vermek. Her birini hakim kadar yetkili kılmanın, her birini infaz memuru kadar yetkili kılmanın çözüm süreciyle nasıl bir alakası, bağlantısı olabilir. Şu anda parlamento da görüşmemiz gereken şey, güvenlik yasası değil, özgürlük yasası olmalıydı. Demokrasiye dair yasalar, paketler olmalıydı. Ağrı'dan bir kez daha hükümete çağrı yapıyoruz. Ertelediğiniz güvenlik yasa tasarısını lütfen geri çekin. Bakın bu tehlikeli bir yasadır. Bu yasa çıkarsa ki biz sonuna kadar çıkmaması için direneceğiz. Parlamentoda kürsüyü ve iç tüzüğün verdiği bütün hakları sonuna kadar kullanacağız. Siz 132 maddelik tasarıyı gerekirse bir yıl boyunca parlamentoda görüşeceksiniz. Biz onun çıkmasına izin vermeyeceğiz. Ama ısrarla 'biz bunu çıkaracağız' diyorsanız, meclisi kilitlemeyi göze alıyorsanız, o tercih sizindir. Bu yasa çıktığında da Türkiye'yi siz kendi ellerinizle bir diktatörlüğe, bir polis devletine, bir katliam devletine dönüştürmüş olacaksınız. Zaten bu yasa çıkmamış, bu yasa henüz tartışılmaya başlanmış haliyle bile bakın dikkat edin sokaklardaki ve gösterilerdeki polis cüreti ve cesareti, hukuk dışına çıkma cesareti artmış durumda."
"ERKEK TECAVÜZCÜ DEĞİLDİR"
Üç gün önce Tarsus'ta yaşanan olaya değinen ve Özge Arslan'ın fotoğrafını kaldırarak salonda bulunan erkek vatandaşları Özge Arslan anısına bir dakikalık saygı duruşuna davet eden Demirtaş, "Bir insan, Allah'ın yarattığı herhangi bir kul, cinsiyetinden dolayı asla aşağılanamaz. Kadın olduğu için, köle, ikinci sınıf, üçüncü sınıf insan muamelesine tabi tutulamaz. Bir kadının, erkek kadar vatandaşlık hakları, özgürlük ve demokrasi hakları vardır. Bizler bunun zorlu mücadelesini yürütmüş bir partiyiz. Bizim kadın özgürlük mücadelemiz, kadının başı dik bir şekilde, onurlu bir insan olarak toplum içerisinde var olma mücadelesi, partimizin temel mücadelelerindendir. Türkiye'de bu durumda en ileri olan parti çok şükür bizim partimizdir. Batıda bakın bazı partiler var ki biliyorsunuz, 'cumhuriyeti biz kurduk' diyorlar, 'kadına seçme seçilme hakkını biz verdik' diyorlar, ama partilerinde kadının sesi, kadının kimliği, rengi bile yok. Kadın katliamları konusunda özellikle kadın cinayetleri konusunda Ağrı'dan güçlü bir mesaj verilmesini sizlerden rica ediyorum. Üç gün önce Tarsus'ta, 20 yaşında bir üniversite öğrencisi, gencecik bir çocuk, okuldan çıkıp Mersin'deki evine giderken bir minibüse bindikten sonra ortadan kayboldu. 3 gün sonra ortaya çıktı ki, insan demeyeceğimiz, insanlıktan çıkmış 3 yaratık, bu gencecik çocuğu kaçırmışlar, tecavüz etmişler, yakmışlar ve gömmüşler. Şimdi özellikle belirtmek istiyorum bunun adı Özge. 20 yaşında bir kadın, 3 yaratık bu gencecik çocuğa bu zulmü yapmışlar ve bunu erkeklik adına yapmışlar. Şimdi Ağrı'dan, bu erkeklik anlayışına tecavüzcü, vahşi, barbar,erkeklik anlayışına bütün Ağrılı erkeklerin lanet okumasını istiyorum. Sizlerden ricam şu, sadece erkekler olarak lütfen kadınlar otursun. Biz sadece erkekler olarak bir dakika hep bu lanet erkeklik anlayışını kınayacağız, hem de Özge'nin anısına saygı duruşunda bulunacağız. Bunu asla unutmayın değerli kardeşlerim, erkeklik bu değildir işte. Bu erkek anlayışını yıkmamız lazım. Bunun adına erkeklik diyorlar işte. Bunu yapan erkektir diyorlar. Erkeklik anlayışı buysa biz o anlayışı yıkacağız. O erkeklik anlayışını tarihin çöp sepetine atacağız. Erkek anlayış kadınla kendini eşit gören anlayıştır. Erkek tecavüzcü değildir. Erkek vahşi barbar değildir. Böyle bir erkeklik anlayışını asla ama asla kabul etmeyeceğiz"
Kongre sonrası gazetecilerin müzakere süreci ile ilgili sorusunu cevaplayan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, şunları söyledi: "Bakın arkadaşlar, müzakereler 45 gün gecikmiş durumda. Ocak ayının başında başlaması gerekiyordu. Ocak ayının başında başlamayan, başlatılamayan süreç var. Dolayısıyla bizim temel beklentimiz, şu seçim arifesinde boş hayallerle halkı oyalamak yerine, boş laflarla halkı oyalamak yerine, sağlam ve kalıcı barış adımları atmaktır. Bizim hedefimiz, amacımız, çağrımız, beklentimiz bu yönlüdür. Şimdi hükümet, müzakerenin başlatılmasına dönük ciddi bir adım atmadan süreç nasıl ilerleyecek, bunu açıklaması lazım. Umut ediyorum ki kısa zamanda bu adımlar atılır. Aleni halkın duyabileceği, olup bitenden haberdar olabileceği bir şeffaflıkta bir müzakere süreci başlasın istiyoruz. Bizim beklentimiz budur." - AĞRI