Cumhurbaşkanı Erdoğan, "6. Anadolu Medya Ödülleri" töreninde konuştu: (1)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkesi, halkı ve mesleğinin itibarı için özgürlüğü ve canı dahil her türlü riski göze alarak mücadele eden gazetecileri de bu millet asla unutmadı ve unutmayacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkesi, halkı ve mesleğinin itibarı için özgürlüğü ve canı dahil her türlü riski göze alarak mücadele eden gazetecileri de bu millet asla unutmadı ve unutmayacak." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen "6. Anadolu Medya Ödülleri" töreninde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına ödül alanları tebrik ederek başladı.
Bünyesinde 320 mahalli ve bölgesel radyoyu, televizyonu, gazeteyi, dergiyi bir arada buluşturan Anadolu Yayıncılar Derneğinin (AYD) yürüttüğü faaliyetleri takdirle izlediklerini belirten Erdoğan, derneğin mahalli basının sesi olma yanında milli meselelerde ortaya koyduğu onurlu tavrın Türk medyasının gerçek duruşunu yansıttığına inandığını söyledi.
Medya özel ödülleri kapsamında Ahmet Kekeç, Ferhat Koç, İbrahim Toru, Markar Esayan gibi son yıllarda hayatını kaybeden isimlerin yaşatılıyor oluşunun önemli bir vefa ve kadirşinaslık örneği olduğunu aktaran Erdoğan, bu vesileyle görevleri başında hayatını kaybedenler başta olmak üzere ahirete irtihal eden tüm medya mensuplarını rahmetle andı.
Özgür, sorumlu ve milli basının milletin aydınlık yarınlara ulaşma mücadelesinin en önemli destekçilerinden olduğunu vurgulayan Erdoğan, ülkenin dört bir yanında adeta dişini tırnağına takarak çeşitli mecralarda görevlerini yürüten tüm medya mensuplarına teşekkür etti.
Erdoğan, "Hakikatin, hakkın, hukukun, özgürlüğün, velhasıl insana dair her özlemin savunucusu olarak gördüğüm medya mensuplarımızın her birine başarılar diliyorum. Bilhassa bugün burada birlikte olduğumuz kardeşlerimize büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasına verdikleri destek için şükranlarımı sunuyorum. Siyasi hayatımız boyunca hep yakın mesai içinde olduğumuz basınımızla inşallah daha nice yolları birlikte yürüyecek, daha nice güzel haberler paylaşacağız." diye konuştu.
"Anadolu basını demokrasinin beslenmesi ve sağlıklı işlemesi bakımından hayati öneme sahip"
Anadolu basınının demokrasinin beslenmesi ve sağlıklı işlemesi bakımından hayati öneme sahip olduğunu dile getiren Erdoğan, hem halkın vaktinde ve doğru bilgilenmesi hem de idarecilerin halkın gündemini sağlıklı takip edebilmesi bakımından medyanın yeri doldurulamayacak bir görev ifa ettiğini vurguladı.
Doğru ve hakikatli bir kanaatin beslediği demokrasi kültürünün milli iradenin üstünlüğünün güçlü şekilde korunmasının da temel şartı olduğunu belirten Erdoğan, genel olarak basın, özellikle de Anadolu basınının bu yönüyle de mutlaka desteklenmesi ve teşvik edilmesi gereken bir vazife gördüğünü kaydetti.
Tüm bu misyonların hakkıyla ifasının, mahalli basının görevini meslek ahlakından taviz vermeden ve ülkesine karşı sorumluluklarının bilinci içerisinde yerine getirmesine bağlı olduğunun altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şayet Anadolu basını bu iki hususta taviz vermeden yoluna devam ederse gücünü hiçbir zaman kaybetmez, tam tersine daha da artırır. Her şeyin küreselleştiği, her şeyin dijitalleştiği, her şeyin teknolojik mecralara evrildiği bir dönemde insanı sosyal çevresiyle hala merkezde tutan sahiciliğin son kalesi işte bu anlayışla çalışan basın olacaktır. Bir insanın ölümünü trajedi, bir milyon insanın ölümünü istatistik olarak gören zihniyetin dünyamızı istila etmeye başladığı bir dönemde siz her bir insanı ayrı bir değer kabul eden yaklaşımla farkınızı ortaya koyabilirsiniz. Sosyal medya gibi doğrunun yalanla, iftiranın kumpasla, çarpıtmanın kötü niyetle, sinsiliğin çıkarcılıkla karıştığı mecraları zapturapt altına alacak olan da yine sizin gayretinizdir. Gücünü insandan alan, malzemesi de muhatabı da insan olan Anadolu basınımız kendini bu doğrultuda ne kadar geliştirirse geleceğine o derece güvenle bakar. Tüm kalbimle inandığım şu gerçeği bir kez de sizlerin huzurunda ifade etmek istiyorum. Medyamızın yüz akları, tüm değerleri, tarihi, kültürüyle milleti aşağılayan mankurtlar değil, bu millete hizmet etmeyi en büyük şeref kabul edenlerdir."
Bunları söylerken aslında ülkede geçmişi iki asrı bulan basın hayatında aşağı yukarı hep aynı başlıklar altında gündeme getirilen tartışmaları da ifade etmiş olduklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Tartışmanın bir tarafında icraatlarının eleştirilmesinden hoşlanmayan yönetimler, diğer tarafında ise maşeri vicdan yerine belli çıkar çevrelerinin aparatı olmakla itham edilen basın vardır. Nitekim basın tarihiyle ilgili çalışmalara baktığımızda Avrupa ve Amerika'daki basının ortaya çıkış ve gelişme süreciyle bizdeki serencamı arasındaki keskin fark açıkça görülmektedir. Bununla birlikte Çanakkale Savaşı, İstiklal Harbi, Kıbrıs çıkarması, terörle mücadele, 15 Temmuz gibi kritik dönemlerde basının önemli bir kısmının sergilediği onurlu yaklaşım tarihimize şanla, şerefle kaydedilmiştir. Aynı şekilde 27 Mayıs Yassıada yargılamaları, muhtıralar, 12 Eylül, 28 Şubat gibi dönemlerde ülkesinin ve milletinin değil de darbecilerin yanında saf tutanlar da milli hafızamızın kara kaplı defterine mimlenerek işlenmiştir. Milletimiz bilhassa 1960'tan beri darbecilere ve onların yaptığı insanlık dışı işlere kılıf bulmaya çalışan gazeteci sıfatlı haysiyet cellatlarını unutmadı, unutmayacak. Ülkesi, halkı ve mesleğinin itibarı için özgürlüğü ve canı dahil her türlü riski göze alarak mücadele eden gazetecileri de bu millet asla unutmadı ve unutmayacak."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün burada bu meslek mensuplarıyla bir arada olmaktan memnuniyet duyduğunu belirtti.
Türkiye'nin son 2 asrının sadece basın değil, her alanda arayışlarla, keskin yol ayrımlarıyla geçtiğini dile getiren Erdoğan, Batı'nın sömürgecilik ve sanayileşme yoluyla oluşturduğu maddi üstünlük karşısında eldeki son vatan toprağı Anadolu'nun dahi tehlikeye girdiği dönemler yaşandığını, milletin canını dişine takarak verdiği mücadelelerden sonra da rahat bırakılmadığını anlattı.
Erdoğan, Anadolu'ya sahip olamayanların milletin ruhunu işgal etmek, her şeyini elinden almak için içeriden ve dışarıdan nice yollara, yöntemlere başvurduklarını ifade ederek, tek parti faşizmi, darbeler, vesayet, siyasi, sosyal ve ekonomik saldırıların bu zorlu sürecin farklı dönemlerdeki tezahürleri olduğunu söyledi.
(Sürecek)