Suriye'de Sorumluluk Rejimin Omuzlarında
Yunanistan eski Başbakanı Yorgo Papandreu, Suriye konusunda sorumluluğun rejimin omuzlarında olduğunu ifade etti.
Yunanistan eski Başbakanı Yorgo Papandreu, Suriye konusunda sorumluluğun rejimin omuzlarında olduğunu ifade ederek, "Şiddete son verip, yeni bir demokrasi ve istikrar dönemi açılmalıdır" dedi.
Sosyalist Enternasyonal Arap Dünyası Özel Komite Toplantısı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Sosyalist Enternasyonal Genel Başkanı ve eski Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu'nun da katılımıyla Hilton Otel'de başladı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Yorgo Papandreu, toplantıda Sosyalist Enternasyonal'in genel başkanı sıfatıyla bulunduğunu ifade ederek, "Ancak Türkiye ile yıllar boyunca Milli Eğitim Bakanı olarak, Dışişleri Bakanı olarak ve Başbakan olarak çeşitli temaslarım oldu. Bu görev yaptığım dönem sırasında Türkiye ile Yunanistan arasında olumlu, barışçıl ilişkiler kurulmasını sağlamaya çalıştım. Türk ve Yunan halkını birbirine yakınlaştırmaya çalıştım. Bu ilişkinin tabanında hep iyi komşuluk ilişkileri, uluslararası hukukun üstünlüğü, insan hakları ve demokrasiye saygı olması gerektiğine inanıyorum. Aslında bizlerin işbirliğinden kazanacağımız çok şey var. İşbirliği yapmayıp düşmanca veya rekabetçi bir yaklaşımla birbirimize yaklaşırsak kaybedeceğimiz çok şey var. Tabii ki sorunlar devam ediyor. Kıta sahanlığı konusunda, Kıbrıs konusunda çeşitli hassasiyetler devam ediyor" şeklinde konuştu.
Papandreu, 1960'tan 2000 yılına kadar Türkiye ile Yunanistan arasında neredeyse hiçbir işbirliğinin olmadığını ifade ederek, iki ülke arasındaki yakınlaşma ilişkilerinin 2000 yılından sonra ortaya çıktığını söyledi. Papandreu, kendisinin de aktif rol oynamaya çalıştığı bu dönem sırasında iki ülke arasında 35 anlaşma imzalandığını belirtti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile dün yaptıkları görüşmeye değinen Papandreu, görüşmede Erdoğan'a yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdiğini söyledi. CHP'ye ve Türk halkına mesaj da veren Papandreu, "Ben barış için, güçlü işbirliği oluşturmak için iki ülke arasında çalışmalarımı devam ettireceğim" diye konuştu.
Arap Baharı'nın artık yeni bir gerçeklik olduğunu vurgulayan Papandreu, "Zorlu bir geçiş sürecinden geçiyoruz ve zorlayıcı birçok konu var önümüzde" dedi. Demokrasinin seçim anlamına geldiğini ancak seçimin ötesine geçen unsurlar da olduğunu anlatan Papandreu, şunları söyledi:
"Etkin ve açık demokrasilerin kökeninde adalet, dürüstlük, diğer insanlara saygı duyma, eşitlik, kadınlara saygı gösterme, gençlere saygı gösterme, herkesin özgürlüklerine ve haklarına saygı gösterme yatar. Demokratik kurumların daha güçlendirilmesi gerekmektedir. Hukukun üstünlüğü, gücü çok önemli. Güçlünün hukuku değil, hukukun üstünlüğü önem kazanmalıdır. Arap Baharı ile şu anda karşı karşıya olduğumuz bazı küresel konular arasında bir bağlantı kurmak istiyorum. Bugün dünyada bizi en zorlayan konulardan birinin demokrasi olduğuna inanıyorum. Demokrasi her gün yaşatmaya çalışmamız gereken bir şey, oksijene ihtiyaç duyan bir şey. Halkın yönetimi çok önemli. Çünkü insanoğlu olarak elimizde müthiş bir kapasite, bilgi, uzmanlık, teknolojiler var. Kullanabileceğimiz bu kadar araç olmasına rağmen bu araçlar, etkin ve adil bir biçimde kullanılmıyor. Hala çok ciddi eşitsizlikler var. Para, kaynak ve güç çeşitli noktalara aşırı konsantre olmuş durumda. İşte Arap Baharı'nın altında yatan nedenlerden biri bu. Arap Baharı'nın amacı demokrasiye ulaşmaktı ama aynı zamanda daha çok adalete, eşitliğe ulaşmak, yolsuzlukla mücadele. İşte bu mücadele dünyanın her yerinde devam ediyor. 2008 ekonomik krizinin temel nedenlerinden biri ABD'de ortaya çıkan ciddi eşitsizlik durumuydu. Benim ülkeme Yunanistan'a bakalım, eşitsizlik, saydam olamayan bir düzenin olması, adaletteki zaaflar, ülkeyi zorlu duruma getirdi. Fakir bir ülke değildi ama kötü yönetildi."
Suriye'deki olaylara da değinen Papandreu, BM'nin bu konudaki çabalarını tamamen desteklediklerini vurguladı. Papandreu, "Biz Suriye rejimi üzerinde uygulanan baskıyı arttırma yollarını bulmak zorundayız. Öncelikle bu krizin barışçı bir biçimde çözülmesi amaçlanmalıdır. Tabii burada sorumluluk rejimin omuzlarında. Şiddete son verip, yeni bir demokrasi ve istikrar dönemi açılmalıdır. Aynı zamanda Suriye'nin Dostları Grubu da çok önemli. Sayın Erdoğan'dan anladığım kadarıyla gelecek hafta sanırım nisanın başlarında bu inisiyatif bir toplantı düzenleyecek. Krizi çözme amacıyla önemli adımlar atabileceklerine inanıyorum" dedi.