TBMM Çocuk Hakları Alt Komisyonu, çocuklara yönelik dijital mecralardaki riskler için toplandı
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Çocuk Hakları Alt Komisyonu Başkanı Radiye Sezer Katırcıoğlu, dijital platformlara ilişkin "Zararlı içerikler filtrelenmeli ve siber zorbalığa karşı etkili denetim mekanizmaları kurulmalı;
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Çocuk Hakları Alt Komisyonu Başkanı Radiye Sezer Katırcıoğlu, dijital platformlara ilişkin "Zararlı içerikler filtrelenmeli ve siber zorbalığa karşı etkili denetim mekanizmaları kurulmalı; aileler, çocuklar ve öğretmenler için dijital okuryazarlık eğitimleri zorunlu ve sürekli hale getirilmeli; çocuklara, dijital dünyada karşılaşabilecekleri tehditler konusunda bilinç kazandırılmalı; çocuklarımızın 16 yaşına kadar sosyal medya kullanımına yönelik düzenleme getirilmeli." dedi.
Çocuk Hakları Alt Komisyonu, AK Parti Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlu başkanlığında toplandı.
Komisyonda, Yeşilay, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) ve Çocuklar İçin İçerik Derneği, "dijital platformlarda çocuk istismarı, bağımlılık, karşılaşılan tehlikeler, ülkemizde ve dünyada bu alanda geliştirilmiş denetim mekanizmaları" konularında sunum yaptı.
Toplantının açılışında konuşan Katırcıoğlu, "Teknolojinin hayatımıza getirdiği kolaylıklar ve fırsatlar yadsınamaz ancak çocuklarımızın fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimleri açısından ortaya çıkan riskleri görmezden gelirsek bunun sonuçlarının toplumumuz için acı olacağının farkındayız." diye konuştu.
Sosyal medya platformları, internet oyunları ve yapay zeka uygulamaları gibi dijital alanlar kontrolsüz kullanıldığında çocukların bilişsel ve duygusal gelişimleri üzerinde olumsuz etkiler yarattığını dile getiren Katırcıoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Çocuklar için dijital mecraların faydalarını da oluşturacağı riskleri de değerlendireceğiz. Ancak asla yasakçı bir bakış açısıyla meseleye yaklaşmayacağız. Bizler yasaklara, sansürlere, engellemelere karşı olan ve bu yaklaşımların aksi sonuç doğurduğuna inanan bir iktidarız.
Bu yaklaşımda olmasak; Instagram, TikTok, X ve diğer platformları Türkiye'de temsilcilik açmaya, sorumluluk almaya ve dinlemeye çağırmayız. Çağırıyoruz ki 'Gelin anlatın, gelin birlikte hareket edelim ve Almanya'da Fransa'da İngiltere'de nasıl süreci işletiyorsanız gelin burada da aynı şekilde yönetelim' diyoruz. Tüm gayemiz çocuklarımızın faydasına olabilecek bir düzenleme hayata geçirmek."
"Sanal otizm" vurgusu
Erken yaşlarda ekrana maruz kalan çocuklarda "sanal otizm" olarak adlandırılan bir otizm türü görülebildiğine dikkati çeken Katırcıoğlu, "Sanal otizm; çocukların sosyal iletişim becerilerinde gerileme, dış dünyaya ilgi kaybı ve duygusal tepkilerde azalma şeklinde kendini göstermektedir." dedi.
Bu noktada toplumsal mutabakatın önemine işaret eden Katırcıoğlu, "Mutabık kalacağız ki başaralım; çocuklarımızı koruyalım; geleceğimizi inşa edelim. Geleceğimizin inşasında bu mutabakatla tüm kurumlarımızla koordineli çalışacağız. Bakanlıkların hepsinin dahil edildiği Aile ve Sosyal Hizmetler, Milli Eğitim, Ulaştırma ve Altyapı, Adalet, Sağlık, İçişleri, Kültür ve Turizm bakanlıklarımızın hepsi ve elbette Cumhurbaşkanlığımızla diğer tüm kuruluşlarla birlikte çocuklarımızı geleceğe hazırlayacağız." diye konuştu.
TRT, TRT Tabii ve TRT Çocuk'un kamu yayıncısı olarak çocuklara yönelik nitelikli ve eğitici içerikler hususunda bayrak taşıyan bir yayın politikası oluşturduğunu söyleyen Katırcıoğlu, bu politikaların takipçisinin de RTÜK olduğunu vurguladı.
"Burada 23 milyon çocuğumuzun derdindeyiz." diyen Katırcıoğlu, "Bu düzenlemeler Sayın Özgür Özel'in çocuğunu da kapsayacak, Sayın Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan'ın torunlarını da kapsayacak. Ancak siyaset üstü bir düzenleme ile biz bu işi başarabiliriz." ifadelerini kullandı.
Katırcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemizin acilen bu sorundan kurtulması için zararlı içerikler filtrelenmeli ve siber zorbalığa karşı etkili denetim mekanizmaları kurulmalı; aileler, çocuklar ve öğretmenler için dijital okuryazarlık eğitimleri zorunlu ve sürekli hale getirilmeli; çocuklara, dijital dünyada karşılaşabilecekleri tehditler konusunda bilinç kazandırılmalı; çocuklarımızın 16 yaşına kadar sosyal medya kullanımına yönelik düzenleme getirilmeli; kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve teknoloji şirketleri bir araya gelerek ortak projeler geliştirmeli; tüm medya kuruluşları, eğitici ve çocuk dostu içeriklerle ülkemizin geleceğine katkı sunmalı; ana haber bültenlerinde haber dilini oluştururken çocuğun üstün yararı ilkesi ışığında hassas bir dil kullanılmalı ve toplumun her kesiminin izlediği saatte yayınlanan haberler tüm yaş gruplarına uygun biçimde oluşturulmalıdır. Habercilikte çocuklarımızın yüzleri ve kimlikleri kullanılmamalı, her insan için unutulma hakkı gözetilmelidir."
RTÜK tarafından yapılan araştırmalar
RTÜK Başkan Yardımcısı Deniz Güler, dijitalleşmenin çocuklar üzerindeki sosyal, psikolojik ve eğitsel etkilerine değinerek, bu konuda RTÜK tarafından yapılan araştırmaların sonuçlarını paylaştı.
Çocukların medya kullanım alışkanlıklarına ilişkin araştırma kapsamında 15-21 yaş grubu 6 bin 500 çocuk ve gençle görüştüklerini anlatan Güler, bu kitlenin günlük ortalama 4,5 saatini internette, 1 saat 40 dakikasını televizyon başında, 1,5 saatini dijital platformlarda, 52 dakikasını ise radyo dinleyerek geçirdiğini belirtti.
Bu kitlenin yaklaşık yüzde 95'inin sosyal medya hesabı olduğuna dikkati çeken Güler, "Ailenizin bilmediği bir sosyal medya hesabınız var mı?" sorusuna, gençlerin yüzde 17,7'sinin "evet" yanıtını verdiğini aktardı.
Bu kitlenin yüzde 36'sının düşük düzeyde ekran bağımlılığı olduğunu dile getiren Güler, yaş arttıkça ekran bağımlılık seviyesinin arttığını gördüklerini bildirdi.
Uygulanan müeyyideler
Bu araştırmalar sonucunda çizdikleri yol haritası kapsamında RTÜK'ün çalışmaları hakkında da bilgi veren Güler, yayınların sürekli takip edildiğini ve haftalık raporlama yapıldığını belirtti.
Çocuk dostu yayıncılık ilkelerine değinen Güler, ilgili kanunun "Çocuklara, güçsüzlere ve engellilere karşı istismar içeremez ve şiddeti teşvik edemez." hükmü uyarınca 2020'den itibaren 3 kez müeyyide uygulandığını; "Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılsa dahi yayınlanamaz." hükmü uyarınca ise medya hizmet sağlayıcılara 2020'den itibaren 138 kez müeyyide uygulandığını bildirdi.
Televizyonlarda yayınlanan gündüz kuşağı programlarıyla ilgili yayın etik ilkeler rehberi hazırladıklarını kaydeden Güler, "Gündüz kuşağı programlarına yönelik olarak etik ilkeler rehberi hazırladık. Bu etik ilkeler rehberi içerisinde çocuk ve gençlerimizi koruyacak bir madde ekledik. Bu madde kapsamında çocuklar, gençler ve zihinsel engelli bireylerin stüdyoya ya da canlı bağlantıya konuk olarak alınmamasını, eğer alınacaksa da bu kitleye yönelik yayınlarda, istismara yol açabilecek konuşmalardan kaçınılmasını ve bu kitlenin suçlayıcı ve yargılayıcı ifadelere maruz bırakılacak bir şekilde yayında bulunmamalarına yönelik önemli bir madde koyduk." diye konuştu.
Deniz Güler, yaklaşık bir ay önce gündüz kuşağı programlarına yaptırımlar uyguladıklarını ve bu konudaki kararlılığı ortaya koyduklarını söyledi.
"TRT, içeriklerini gönül rahatlığıyla izlenebilir kılan kalite standartlarıyla ailelerin güvenini kazandı"
TRT Genel Müdür Yardımcısı Ziyad Varol, TRT olarak tüm içeriklerinde çocukların temiz içerik hakkı olduğuna inanarak çalıştıklarını belirterek, "Çocukların medya haklarını yalnızca yasal düzenlemelere sıkıştırmak doğru bir yaklaşım olmayacaktır." ifadesini kullandı.
Geniş bir bakış açısıyla konuya yaklaşılması gerektiğini dile getiren Varol, "Medyanın tüm alanlarında çocukların bilgiye erişim hakkını, ifade özgürlüğünü ve zararlı içeriklerden korunma hakkını gözetmemiz gerekiyor. Çocuklara yönelik hazırlanan her içeriğin, onların zihinsel ve duygusal gelişimine katkıda bulunacak şekilde tasarlanması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
TRT Çocuk, TRT Diyanet Çocuk ve TRT EBA TV olmak üzere çocuklara hitap eden 3 televizyon kanalının yanı sıra TRT'nin dijital mecralarında, reklamsız, yönlendirmesiz, erişilebilir, ulaşılabilir ve hedef kitlesine özel çocuk içeriklerine büyük önem verdiklerini kaydeden Varol, "Dijital platformumuz Tabii'de çocuklara özel oldukça zengin bir bölüm yer alırken, yine çocuklara hitap eden ve milyonlarca kez indirilen onlarca farklı mobil oyun ve uygulamamız bulunuyor. Bu oyun ve uygulamalar, bulundukları kategorilerde her zaman en çok tercih edilenler arasında zirvede yer alırken, bununla birlikte çocukların ekranı nasıl kullandığını yakından takip ediyoruz." diye konuştu.
Dijital platformların çocuk gelişimine etkisi konusunda önerilerini anlatan Varol, "Dijital içeriklerin tasarımında çocuk gelişimi uzmanları, çocuk psikologları ve pedagoglardan destek alınmalı. 0-3 yaş grubu ekranda uzak tutulmalı, ondan sonraki yaş grupları için de 3-6, 6-9, 9-12, 12- 15 ve 15-18 olarak uygun kategorilerle, aile rehberliği sunan arayüzler geliştirilmeli. Çocukların dijital medya ile etkileşimi, eğitim materyalleri ve fiziksel aktivitelerle desteklenmeli." dedi.
Varol, dijital bağımlılığın önlenmesi konusunda ise ebeveynlere, ekran süresi yönetimi konusunda eğitimler verilmesi, teknoloji kullanımı ile fiziksel aktivitelerin dengelenmesi, dijital platformların, belirli süre sonrasında otomatik olarak mola hatırlatmaları sunması gerektiğini ifade etti.
TRT'nin, içeriklerini gönül rahatlığıyla izlenebilir kılan kalite standartları ve denetim mekanizmaları ile ailelerin güvenini kazandığına işaret eden Varol, "Bu konudaki tavsiyelerimiz ve çözüm önerilerimiz ise platformlarda yaşa uygun içerik filtrelemenin standart hale getirilmesi, ebeveyn denetim modüllerinin yaygınlaştırılması, çocukların bu konuda bilgilendirilmesi, çocuklara, internet ortamında küçük yaştan itibaren bilinçli kullanım eğitimlerinin verilmesidir." diye konuştu.
TRT Genel Müdür Yardımcısı Varol, dijital, finansal ve medya okuryazarlığının geliştirilmesi, çocuklara yönelik içerik üretiminde evrensel değerler, çocukların kişisel veri güvenliği, çocuk içeriklerinde olumsuz simgeler ve metaforlar, aile yapısını güçlendirecek içeriklerin teşvik edilmesi, çocuk medyası alanındaki uzmanların rolü, erişilebilir içeriklerin geliştirilmesi konularında da görüş ve önerilerini Komisyon üyeleri ile paylaştı.
"Davranışsal bağımlılıklarda en temel belirleyici, taleple mücadele"
Yeşilay Genel Başkanı Mehmet Dinç, bağımlılıkla mücadelenin olmazsa olmaz şartlarından birinin, "arzla mücadele" meselesi olduğunun altını çizerek, Yeşilay olarak Dünya Sağlık Örgütünün bağımlılık olarak tanımladığı üçü kimyasal, ikisi davranışsal bağımlılık olmak üzere 5 bağımlılık üzerine çalıştıklarını anlattı. Dinç, "Kimyasal bağımlılıklarda arzla mücadele daha çok netice verebilirken, davranışsal bağımlılıklarda en temel belirleyici taleple mücadele." dedi.
Lise dönemi de dahil olmak üzere 5 bağımlılık ve sağlıklı yaşam modüllerini her yaş döneminin kendi ihtiyaçları doğrultusunda eğitim olarak öğrencilerle paylaştıklarını kaydeden Dinç, bu çalışmayı Türkiye çapında 1400 formatör üzerinden 40 bin rehber öğretmeninin yardımıyla her yıl 13 milyon öğrenciye verdiklerini bildirdi.
Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programının etkinlik çalışmasını yaptıklarını belirten Dinç, "2 grup hariç çok etkili olduğu ortaya çıktı. Ergenlik dönemine yeni girmiş gençlerde sosyal baskı daha önemli olduğu için bilgi vermek yetmiyor, onun ötesinde bazı beceriler kazandırmak gerekiyor. Bağımlılığa başlamış çocuklarda daha farklı desteğe ihtiyaç lazım geldiği ortaya çıktı. Bunun üzerine 7. sınıf çocuklarına yönelik yapılandırılmış bir grup terapisi programıyla 'Yaşam Becerileri Eğitim Programı'na başladık." ifadelerini kullandı.
Bu program kapsamında ise 198 bin öğrenciye 10 haftalık bir program yürüttüklerini kaydeden Dinç, "Okulda Bağımlılığa Müdahale Programı" kapsamında da 10 bin rehber öğretmeninin eğitildiğini, geçen sene bağımlılığa okulda bulaştığı tespit edilen 7 bin 211 öğrenciye müdahale edildiğini açıkladı.
Türkiye'nin 107 noktasında Yeşilay Danışmanlık merkezleri olduğunu hatırlatan Dinç, "Çocukların ve gençlerin şu anda en büyük tehdit olarak karşılarında duran meselesi kumar bağımlığı. Bu seneye kadar en çok başvuruyu uyuşturucu bağımlığından dolayı alıyorduk; bu sene uyuşturucu bağımlılığından çok kumar bağımlılığıyla alakalı başvuru aldık. 2020-2024 yılları arasında kumar bağımlılığı başvurusu yüzde 24 iken, bu sene yüzde 36'ya çıktı." bilgilerini paylaştı.
"Sosyal medya kullanımı için 13 yaş sınırı uygundur"
Çocuk İçin İçerik Derneği Başkanı Sezen Güngör, sosyal medya kullanımına yaş sınırı getirilmesini ve bu yaş sınırının, bilimsel araştırmalar, gelişim, psikoloji, bilişsel ve duygusal gelişim teorileri, çocukların dijital dünyada karşılaşabilecekleri riskler değerlendirilerek belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Kasım ayında gerçekleştirdikleri "Dijital Ebeveynlik Çalıştayı" sonuçlarını Komisyon üyeleriyle paylaşan Güngör, ebeveynlerde, çocuklarının sosyal medyada paylaştıkları içeriklerin güvenlik endişesi oluşturduğunu dile getirdi. Güngör, "Çocuklarının kimliklerini açık etmeden, yalnızca güvenli içerikler paylaşmasını tercih ediyorlar. Çocuklar, sosyal medya fenomenlerinin etkisiyle popüler olma isteğiyle riskli davranışlar sergileyebiliyor. Bu durum, çocukların psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebiliyor." değerlendirmelerinde bulundu.
Çocuk İçin İçerik Derneği Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Pembecioğlu, sosyal medya kullanımında 13 yaş sınırı olması gerektiğini ifade ederek, çocukların sosyal medya platformlarının karmaşık dinamiklerini bilişsel ve duygusal olarak anlamaya hazır olmaları için belirli bir olgunluğa erişmeleri gerektiğini söyledi.
Notlar
Komisyon Başkanı Katırcıoğlu, görsel basın Komisyondan ayrılmadan söz almak isteyen CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal'ın bu talebini, görsel basın toplantıdan ayrıldıktan sonra karşılayacağını söyledi. Bunun üzerine CHP'li Tanal, toplantı salonunu terk etti.
Yetkililer, sunumlarını tamamlamalarının ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
RTÜK Başkan Yardımcısı Güler, dizilerde şiddete ilişkin yaptırımlara yönelik bir soru üzerine, "Şiddetle ilgili son 5 yılda 22 adet yaptırım uygulamışız." ifadesini kullandı.
Gündüz kuşağı programlarına yönelik etik ilkeleri belirledikten sonra 7 kanala yaptırım uyguladıklarını anlatan Güler, "Bu yaptırımların devamında, siz de göreceksiniz, program formatlarında daha önceki yayınlarla kıyasladığımızda ciddi bir düzelme olacak." dedi.
TRT Genel Müdür Yardımcısı Varol ise TRT Diyanet Çocuk'ta bütün içeriklerin Diyanet İşleri Başkanlığındaki uzmanlar tarafından denetlendiğini bildirdi.