Altına Kaçırma ve Geçmeyen Pişik Diyabet Sebebi Olabilir!
Çocuk çok su içiyorsa ve hiç altına kaçırmayan çocuk gece altına kaçırıyorsa, çok yemek yemesine rağmen zayıflıyorsa, halsizlik, yorgunluk ve okul başarısında düşüş varsa mutlaka bir uzmana başvurmaları gerekiyor.
TİP 1 DİYABET GÜRÜLTÜLÜ, TİP 2 DİYABET SİNSİ!
Çocuklarda "diyabet" hastalığına karşı anne ve babaların uyanık olması gerekiyor.
Çocuklarda Tip 2 diyabetin "hareketsiz yaşam ve yanlış beslenme" sonucu giderek arttığına dikkat çeken Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Boyraz, "Diyabet, halk arasındaki ismiyle şeker hastalığını çocuklarda genellikle insülin eksikliğine bağlı olarak Tip 1 diyabet şekliyle daha fazla görüyoruz. Tip 2 diyabet ise daha çok obezite, kilo alımı, yanlış beslenme ve hareketsiz yaşam gibi sorunlarla ortaya çıkan bir diyabet tipidir. Fast food ve gazlı içeceklerin tüketimi gibi yanlış beslenme ile ilgilidir. Çocuklarda da maalesef giderek artıyor." uyarısında bulunuyor.
Diyabet, hemen olmasa bile yıllar içinde organlara zarar veriyor; en çok da gözler, böbrekler ve sinir sistemi etkileniyor. Böbrek yetmezliğinin en büyük nedeni diyabet olarak gösterilirken, görme kayıpları ve sinir hastalıklarının da en önemli nedeni olarak biliniyor. Çocukların diyabetten korunması gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Boyraz, "Çocukların mutlaka spora yönlendirilmesi ve şekerli, gazlı, karbonhidratlı yiyeceklerden yani kan şekerini hızlı yükselten hamburger, kola, cips, şekerlemeler, meyve suyu, ice tea gibi yiyecek ve içeceklerden uzak tutulması gerekiyor. Paketlenmiş hiçbir şeyi çocuklarınıza mümkün olduğunca vermemeye çalışın. Maalesef içinde bulunduğumuz çağda çocuklar sanal bir dünyanın içindeler. Bilgisayar oyunları, tabletler, televizyon karşısında hareketsizler. Oturdukları yerde sürekli bir şeyler yiyorlar ve bunun sonucu obeziteye varıyor. Maalesef Tip 2 diyabet arttı ve daha da artacak." diyor.
DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE GİDEREK ARTIYOR
Türkiye'de yaklaşık 20-25 bin civarı çocuğun diyabetli olduğunu, her yıl yaklaşık 2 bin 500 çocuğun tip 1 diyabet tanısı aldığını söyleyen Doç. Dr. Boyraz, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, 10-14 yaş aralığı, yani ergenlik döneminin çok önemli olduğunu hatırlatıyor. Boyraz, "Tip 2 diyabet hareketsiz yaşam ve yanlış beslenme sonucu giderek artıyor. Çocuklarda Tip 2 diyabet daha nadir görülürken günümüzde, şişmanlığa bağlı olarak daha sık görüyoruz. Bunun haricinde, anne Tip 1 diyabetliyse çocuğa %3 oranında geçebiliyor. Babada varsa bu oran biraz daha artabiliyor, babadan çocuğa %6 oranında yansıyabiliyor. Tip 2 diyabette genetik geçişi daha fazla. Anne veya babada varsa %50 geçebiliyor. Her ikisinde de varsa bu oran %80 olabiliyor. Çocukluk çağında olmasa bile ileriki yaşlarda diyabet olabiliyorlar." diyor ve şunları ekliyor:
"Diyabeti bir günlük bir bebekte de görebiliyoruz. Buna 'Yenidoğan Diyabeti' diyoruz ve daha çok genetik geçişli olduğunu görüyoruz. Ama Tip 1 diyabet bazı zamanlarda atak yapabiliyor. Özellikle, okul öncesi dönemdeki 5-6 yaşlarındaki çocuklarda ve ergenlik dönemlerinde olabiliyor. Tip 1 diyabetin nedenlerinden kısaca bahsedecek olursak, yine genlerde olan bir hastalık ama hemen ortaya çıkmıyor. Ortaya çıkması için bir takım tetikleyici faktörlerin olması lazım. Gribal enfeksiyonlar, diğer enfeksiyon hastalıkları, besinlerdeki katkı maddeleri, D vitamini eksikliği, erken yaşta anne sütü dışındaki sütlerin kullanımı kanıtlanmış olmamakla birlikte tetikleyici mekanizma olarak görülebiliyor. Eninde sonunda eğer gende varsa ortaya çıkıyor. Öncelikle anne ve babalar uyanık olmalılar. Klinik bulgu olarak, çocuk çok su içiyorsa ve hiç altına kaçırmayan çocuk altına kaçırıyorsa, gece altına kaçırıyorsa, çok yemek yemesine rağmen zayıflıyorsa, halsizlik, yorgunluk ve okul başarısında düşüş varsa mutlaka farkına varmaları lazım. Bebeklerde de geçmeyen pişikler, huzursuzluk, sebepsiz ağlamalar, bitkinlik ve aktivasyonda azalma gibi durumlar varsa mutlaka şekere baktırmak gerekiyor. Geçmeyen inatçı pişikler varsa bu dikkate alınmalıdır."
KOLTUK ALTI LEKELENMELERİ DİYABET BELİRTİSİ OLABİLİR!
Tip 2 diyabetli obez hastaların koltuk altlarında ve enselerinde siyahlaşmalar görülebiliyor. Bunun, insülin direncinin belirtisi olduğunu söyleyen Doç. Dr. Boyraz, "Diyabetin bir önceki safhasıdır, o anda kilo vermeye başlarsa diyabet olmaktan kurtulabilir ancak kilo almaya devam ederse diyabet hastası olur. Diyabet olduktan sonra da geri dönüş yok maalesef" uyarısında bulunuyor, Tip 1 ve Tip 2 diyabetin belirtilerini sıralıyor:
"Tip 1'de kan şekeri yüksekliği, insülin düşüklüğü gözlemlenirken, Tip 2'de tam tersi insülin yüksek olur. Bunun nedeni, insülin direncine karşı insülinin yükselmesidir. Tip 1 diyabet, biraz daha gürültülü gidiyor. Tip 1 diyabette, pankreasta insülin üretilen adacık hücrelerine karşı gelişen antikorlar var. Bu antikorlar, vücudun kendi hücresini yabancı madde gibi algılayıp yok ediyorlar. Aslında tip 1 diyabet bu nedenle oluşuyor. Bu antikorları ölçüp tanısını koyabiliyoruz. Tip 1 diyabet daha gürültülü gelirken, Tip 2 diyabet sessizce de gelebilir. Tip 2'de de kan şekeri yine yükseliyor, insülin daha yüksek. Bir de insülinin öncü bir maddesi olan C-peptid hormonu var, onu da ölçebiliyoruz. Bu hormon Tip1'de düşükken, Tip 2'de yüksek oluyor. Bu şekilde de hangi tip diyabet olduğunu anlayabiliyoruz."
DİYABET TEDAVİSİ KOLAY ÖĞRENİLİYOR
Çocuklarda daha çok Tip1 diyabet görülüyor ve damardan insülin tedavisi uygulanıyor. Tip 2 diyabette tablet ilaç veriliyor. İnsülin kalemlerinin doz ayarı, çocuğun kilosuna göre ayarlanıyor. Sabah, öğle, akşam ve gece yatarken olmak üzere günde 4 kez insülin yapılması gerekiyor. Karın bölgesi, kolların dış kısmı ve bacakların dış kısmı gibi belli bölgelere yapılıyor. Aileler ve çocuklar ilk başta bundan biraz tedirgin oluyorlar ama acı ya da ağrı veren bir şey olmadığı için kolay alışılıyor. Yeni tedavi yöntemlerinin de gündemde olduğunu belirten Doç. Dr. Boyraz, "Suni pankreas dediğimiz, şu anda deneme aşamasında olan bir tedavi var. Kan şekerini ölçüp ona göre insülin gönderen aletin klinik çalışmaları devam ediyor. Bunları belki birkaç yıl sonra uygulamaya başlayabiliriz. Kök hücreden adacık hücre yapılması ve bunun vücuda enjekte edilmesi yönünde yapılan çalışmalar var." diyor.
TABAĞINI DOLDURMAYIN!
Çocuklara ara öğün yapmak gerekiyor. Kahvaltıda peynir, zeytin, yumurta gibi besinler mutlaka olması gerekirken, şeker miktarı fazla olan besinlerden kaçınılması öneriliyor. Ara öğünlerde, bir kase yoğurt, bir bardak süt, bir porsiyon meyve ya da bir avucu geçmeyecek miktarda fındık vb. kuruyemişler olabilir. Öğle yemeğinde haşlama veya ızgara et, tavuk, balık ya da sulu yemekler, ikindi de yine bir ara öğün verilebilir. Tabağın çok doldurulmaması gerekiyor. Gece eğer 11 civarında yatıyorsa yine ara öğün yapılabilir, bu metabolizmayı hızlandırır ve çocuğun diğer öğünlerde daha az yemesini sağlayabilir.