Dalga Yüksekliği 50 Santimetreyi Geçtiğinde Denize Girilmemeli
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammet Bahadır, dalga yüksekliğinin 50 santimetreyi geçtiği durumlarda denize girilmemesi gerektiğini söyledi. Bahadır, Karadeniz'de boğulma vakalarının genellikle rip akıntısından kaynaklandığını ve bu akıntıya kapılanların mücadele etmeden kıyıya paralel yüzmeleri gerektiğini vurguladı. Ayrıca, yasak olan yerlerde ve cankurtaran bulunmayan sahillerde denize girilmemesi uyarısında bulundu.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammet Bahadır, dalga yüksekliğinin 50 santimetreyi geçtiği durumlarda denize girilmemesi gerektiğini söyledi.
Bahadır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son zamanlarda küresel ısınmaya bağlı olarak artan sıcaklıkların rekor seviyelere ulaştığını belirtti.
İnsanların serinlemek için deniz, göl, baraj, akarsu gibi alanlara yöneldiğine işaret eden Bahadır, "Son 10 yıl içinde Karadeniz'de boğulma vakalarına baktığımızda 304 olduğunu görüyoruz ve son iki buçuk ay içindeyse bu sayı 102 kişi. Maalesef dün aldığımız bir haberle bu sayı 103 olmuş durumda." diye konuştu.
Karadeniz'de boğulma vakalarının genellikle rip akıntısından kaynaklandığının altını çizen Bahadır, bu akıntının oluşmasında en önemli etkenin coğrafi özelliklerin yanı sıra rüzgar olduğunu anlattı.
Bahadır, gece karadan denize, gündüz de denizden karaya doğru esen rüzgarlara bağlı olarak dalgaların hareket yönünün değiştiğine dikkati çekerek şöyle devam etti:
"Özellikle Karadeniz'de yaz devresinde bile kuzey sektörlü rüzgarlar devamlı eser, bu da tonlarca ağırlığındaki suyu kıyıya vurur. O su aynı hızda etkiye tepki olarak geriye doğru çekilir. Halk arasında buna 'çeken akıntı' denir. Bu da geriye doğru çekilirken kıyıda yüzen vatandaşımız o anda bunu fark etmez. Bu hızla gelen akıntıyla birlikte bir anda kıyıdan açığa doğru, denizin açığına doğru sürüklenir. İşte biz bu akıntıya rip akıntısı diyoruz."
Mücadele etmeden kıyıya paralel yüzmek gerekiyor
Akıntıya kapılanların bununla mücadele etmeden kıyı şeridine paralel yüzmeleri gerektiğini vurgulayan Bahadır, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu akıntılara profesyonel yüzücü dahi olsak karşı koyamayız. Çünkü o kadar güçlü bir su sizi açığa doğru sürüklüyor. Peki ne yapabiliriz? Öncelikle panik yapmamamız lazım. Panik yapmadan sakin kalarak mutlaka yanlara yüzmek zorundayız. Sağa, sola doğru yüzmek zorundayız. Hiçbir şey yapamıyor muyuz, en güvenli yol nefesimizi biraz tutup kendimizi sırt üstünde akıntıya bırakmak. 15-20 metre sonra zaten bırakacak. Sonra ne yapacağız, yardım talep edeceğiz, can kurtaranlardan ya da kendi gücümüz elverdiğinde kıyıya doğru yüzmeye çalışacağız. Akıntıyla mücadeleye kalkışırsak bu sefer güç de biter. Boğulma vakalarının en büyük sebeplerinden birisi."
Samsun'daki boğulma vakalarında Tokat, Amasya, Çorum ve Sivas gibi iç bölgelerden günübirlik gelip yüzmek isteyenlerin sayısının fazla olduğunu dile getiren Bahadır, vakaların yüzde 70'inin de 30 yaş altı olduğunu aktardı.
Yasak olan yerlerde denize girilmemeli
Bahadır, Valilik kararı ile Samsun'da 10 kıyı hattında denize girmenin yasaklandığını ifade ederek, yasak olan yerlerde ve cankurtaran bulunmayan sahillerde denize girilmemesi uyarısında bulundu.
Uyarılara uyulmadığı ve rip akıntısıyla ilgili bilinçlenme artmadığı sürece boğulma vakalarının yaşanabileceğini belirten Doç. Dr. Bahadır, şunları kaydetti:
"Lütfen anne babalar, çocuklarınızı, yaşları 17,18, 20 dahi olsa da kendi başına veya arkadaş ortamında giderken mutlaka kontrollü yüzmeye gönderin. Gerekirse izin vermemelerini istiyoruz. Çünkü her giden can bizden bir parça. İkincisi de denizde dalganın yüksekliği 50 santimi geçiyorsa lütfen denize girmeyin. Kenarda ayaklarınızı gerekirse suya sokun. Üzerinize kovalarla su dökün ama lütfen denize açılmayın. Bu çok büyük bir risk. '50 santim dalgadan bir şey olmaz' demeyelim lütfen. Çünkü can havliyle ne olacağını hiç bilemiyoruz. Bu konulara uyarsak inşallah can kayıplarımız en aza inecektir diye umut ediyorum."