"Elektromanyetik Alanların Sağlığa Etkisi" Mercek Altında
"Elektromanyetik Alanlar ve İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri" konferansında Türk ve yabancı bilim insanları alana ilişkin bilimsel verileri paylaştı.
Türk ve yabancı bilim insanları, elektromanyetik alanların sağlığa etkisini, bugüne kadar yapılmış bilimsel çalışmalar ışığında mercek altına aldı. Yapılan çalışmaların henüz "yeterli" olmadığı, yeni ve kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulduğu ifade edildi.
Sağlık Bakanlığı Kanser Daire Başkanlığı tarafından Hacettepe Üniversitesi'nde "Elektromanyetik Alanlar ve İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri" başlıklı konferans düzenlendi. Konferansa, Sağlık Bakanlığı yetkilileri, akademisyenler ve yurt dışından ilgili kurumlardan bilim insanları katıldı.
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Daire Başkanı Turan Buzgan, konunun dünyada hala tartışıldığını ve sürekli yeni araştırmalar yapıldığını söyledi. Ülke kaynaklarının sağlık alanında koruyucu hizmetler üzerinde yoğunlaştığını dile getiren Buzgan, bu kapsamda alana ilişkin her türlü bilimsel gelişmenin takip edildiğini ve buna uygun programların geliştirildiğini bildirdi.
Sağlık Bakanlığı Kanser Daire Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin, Türkiye'nin kanser kontrol programına ilk başlayan ülkeler arasında olduğunu belirterek, tütün, alkol ve obezite kontrol programları ile önümüzdeki yıllar içerisinde kanseri kontrol altına alan ilk ülkeler arasında yer alınmasının mümkün olduğunu söyledi.
Türkiye'nin, kanser konusunda dünyanın en önde gelen kuruluşu olan Uluslararası Kanser Araştırma Kurumuna (IARC) üye 24 ülkeden biri olduğunu anlatan Gültekin, kanser alanındaki gelişmelerin çok yakın takip edildiğini ve ilgili uygulamaların en kısa sürede bilimsel raporlar ile değerlendirilip gerekli uygulamaların başlatıldığını söyledi.
Elektromanyetik alanların olası sağlık etkilerinin de bilimsel danışma kurulları ile izlendiğini ifade eden Gültekin, kamuoyuna en doğru bilgiyi en üst düzey bilim adamları ile iletmeye devam edeceklerini dile getirdi. Gültekin, elektromanyetik alanların tartışılan olası kanser etkilerinin "menenjiyom, gliyom, akustik nörom" olduğunu anlatarak, "Biz, bu tümörleri de kayıt altına aldık. Son 5 yıllık istatistiklere bakıldığında bu 3 kanser türünde belirgin artış yokken, Türkiye'nin esas kontrol stratejisi, akciğer, meme ve diğer türler üzerinde yoğunlaşmalıdır" dedi. Gültekin, elektromanyetik alanlar hakkında gelen şikayet ya da soruların da Bilimsel Kurul tarafından en güncel bilgiler ışığında yanıtlandığını bildirdi.
-"Sınırlı sayıda yapılan çalışmalarda kesin bir sonuca varılamadı"
IARC Başkanı Christopher Wild, konferansta yaptığı sunumda, elektromanyetik alanlara ilişkin yapılan araştırmalarda baz istasyonu antenleri, hava elektrik kabloları, kablosuz internet, televizyonlar gibi kaynakların son derece düşük seviyede ışıma yaptığını belirtti.
"Yapılan çalışmaların, yeni teknolojilerin gelişmesiyle kablosuz telefonların daha az elektromanyetik alan maruziyetine yol açtığını ortaya koyduğunu" ifade eden Wild, şu ana kadar yapılan çalışmalara göre mobil telefon kullanımıyla beyin tümörleri gibi diğer tümörler arasında potansiyel ilişki kurulmasında "yeterli kanıtlara ulaşılmadığına" dikkati çekti. Wild, bugüne kadar sınırlı sayıda yapılan çalışmalarda kesin bir sonuca varılamadığının altını çizdi.
Wild, baz istasyonu antenleri, elektrik kabloları, Wi-Fi ve televizyonlar gibi kaynakların, mobil telefonlara oranla çok daha düşük ışıma yaptığını dile getirerek, mobil telefonların etkisinde ise baz istasyonu ile olan bağlantı kalitesinin önemli olduğunun altını çizdi. Özellikle cep telefonlarından yayılan ışımanın insan sağlığı üzerine etkilerinin araştırıldığına işaret eden Wild, "Yapılan araştırmalar, mobil bağlantının kalitesine bağlı olarak beyinde daha az etki yarattığını gösterdi. Ayrıca kablolu kulaklık kullanımının, beynin alacağı ışımayı yüzde 90 oranında azalttığını da gördük" açıklamasında bulundu.
Wild, kanser yükünde artışın 2008"deki 12,7 milyon yeni vakadan 2013"de 22,2 milyon yeni vakaya çıkmasını öngördüklerini dile getirerek, "En büyük artışlar orta ve düşük gelirli ülkelerde görülüyor" dedi. Türkiye'nin özellikle tütün kontrolü, kanser kayıtçılığı ve kanser taramalarında çok önemli ve başarılı programlar yürüttüğünü vurgulayan Wild, IARC olarak Türkiye'de son yıllardaki kanser kontrol çalışmalarını yakın işbirliği ile izlediklerini ve Türkiye'nin, bölgesinde önemli bir lider olduğunu aktardı.
-"Yeni teknolojiler ile maruziyet azalıyor"
IARC Çevre ve Radyasyon Bölüm Başkanı Joachim Schüz ise Çalışma Grubu'nun çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.
Düşük frekanslı elektromanyetik alanlar ile ilgili son olarak yapılan geniş katılımlı çalışmalarda da cep telefonu kullanımı ile kanser gelişme riskinde belirgin bir artış bulunmadığını belirten Schüz, IARC Çalışma Grubu'nun mobil telefon kullanımına ilişkin yaptığı çalışmaları anlattı.
Çalışma sonucuna göre Schüz, cep telefonlarının baz istasyonlarına uzak olmasıyla elektromanyetik alan maruziyetinin arttığını, yakın olmasıyla ise düştüğünü bildirdi. Düşük frekanslı elektromanyetik alanlara maruziyet ile kanser gelişim riskini değerlendiren bilimsel çalışmaların devam ettiğine işaret eden Schüz, daha kapsamlı çalışmaların yapılmasıyla yakın gelecekte bu konunun daha da aydınlanacağını vurguladı.
- Elektromanyetik Alanlar Projesi
Dünya Sağlık Örgütü Elektromanyetik Alanlar Proje Yöneticisi Emilie Van Deventer da bu alana ilişkin uluslararası katılımlı bilimsel araştırmalar ve politikalar bütününden oluşan Elektromanyetik Alanlar Projesi'ni anlattı.
2012 yılında proje kapsamında ülkelere kişisel, çevresel ve mesleki maruziyetlere yönelik mevcut uygulama ve standartların değerlendirildiği bir çalışma uygulandığını belirten Van Deventer, Türkiye'nin elektromanyetik alan maruziyeti için standart değer olarak ICNIRP'i referans alan 44 ülkeden biri olduğunu, 25 ülkede ise herhangi bir standart değer uygulaması bulunmadığını ifade etti.
Van Deventer, dünya genelinde tartışılan ve araştırılan bir konu olma niteliği taşıyan elektromanyetik alan maruziyetlerinin sağlık etkilerine dair daha fazla araştırma yapılarak belirsizliklerin giderilmesi, uluslararası ortak ve kanıt bazlı referans değerlerin belirlenmesi ve toplumsal bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık verilmesi gerektiğini vurguladı.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Biyofizik Anabilm Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tunaya Kalkan da Türkiye'de elektromanyetik dalgaların insan sağlığına etkisi konusunda yapılan çalışmaları özetledi.
Toplumda, özellikle baz istasyonları ve cep telefonları ile ilgili bir fobi oluşturulduğunu dile getiren Kalkan, "İnsanlar, bu cihazlardan vazgeçemezler. Bunu anlatırken, korku yaratmak yerine, bilgilendirmek gerekir. Türkiye'deki standartlar, baz istasyonları için dünya standartlarının dörtte bir altındadır. Ölçüm sonuçları ise çok daha az değerdedir" diye konuştu.
Kalkan, baz istasyonlarının şehir dışına çıkarılmasına yönelik tartışmalara da değinerek, "Baz istasyonlarını şehir dışına taşımak, teknoloji ve bilime aykırı davranmaktır. Baz istasyonları daha sık olduğunda, elektromanyetik enerji değeri düşecektir" dedi. - Ankara