Haberler

Fibromiyalji Sendromu Gerçek Bir Hastalık!

Abone Ol

Fibromiyalji de beslenme şekli önemli: Bazı gıdalarda yer alan aminoasitler ağrının beyine daha fazla iletilmesine ve daha yüksek şiddette ağrı duyulmasına neden olabiliyor.

Fibromiyalji Sendromunun tanı kriterleri 2016 yılı sonunda yenilendi.

Fibromiyalji hastalarında egzersiz kas gücünü korur, uykuyu düzenler, endojen endorfin salgısını arttırır ve depresyonu azaltır.

Fibromiyalji sendromu (FMS), yaygın kas ağrıları ve vücudun birçok bölgesinde aşırı hassasiyetle seyreden kronik bir ağrı sendromu. Yaygın ağrı, sabah yorgun uyanma, konsantrasyon problemleri, kendini kötü hissetme, çaresizlik gibi duygularla fibromiyalji, yaşamı birçok romatizmal hastalıktan daha fazla etkiliyor.

Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği, Dünya Fibromiyalji Günü nedeni ile Fibromiyalji hastalığı hakkında ülkemizde farkındalık yaratmak, bu hastaların çaresiz olmadığını, ağrılarının kaderleri olmadığını, aktif bir hayat sürdürebileceklerini gündeme taşımak üzere basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği adına Dernek Başkanı Prof. Dr. Ayşegül Ketenci, Dernek İkinci Başkanı Prof. Dr. Dilşad Sindel ve Dernek Genel Sekreteri Prof. Dr. Deniz Evcik konuşmacı olarak katıldı.

Kadınlarda erkeklere göre üç kat daha sık rastlanıyor.

Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Deniz Evcik, Fibromiyalji Sendromu'nu yaygın kas iskelet sistemi ağrısı yakınmalarına yol açan, yorgunluk, uyku bozukluğu, bilişsel fonksiyonlarda değişim, depresyon ve anksiyete, gibi birçok farklı bulguların eşlik ettiği kronik ağrı sendromu olarak açıkladı. Hastaların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen Fibromiyalji'nin romatizmal hastalıklar içerisinde en sık karşılaşılan ikinci hastalık olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Deniz Evcik, toplumda FMS görülme sıklığının %0,5-5 arasında olup kadınlarda erkeklere göre üç kat daha sık rastlandığını söyledi.

Prof. Deniz Evcik Fibromiyalji Sendromu ile ilgili şu bilgileri paylaştı:

"Hastaların ana yakınmaları ağrı ve yorgunluktur. Bu yakınmalara dinlendirici olmayan uyku, bilişsel dalgalanmalar, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik yakınmalar, kollarda bacaklarda karıncalanmalar, uyuşukluk, yanma hissi, migren ve gerilim tipi baş ağrısı, ağrılı adet görme, bağırsak fonksiyonlarında değişim, çarpıntı, idrar yaparken yanma ve huzursuz bacak sendromu gibi birçok farklı yakınmalar da eşlik edebiliyor.

FMS'li hastalarda, beyinden ağrı bilgisi ile uyumlu olarak salgılanan serotonin ve noradrenalin gerektiği kadar salgılanmamaktadır. Bu nedenle gelen ağrı bilgisi yeteri kadar silinmemekte ve buna bağlı olarak herkes kadar bilgi beyine ulaşsa bile daha yüksek şiddette imiş gibi algılanmaktadır. Bu durum özellikle uzun süre ağrı çeken kişilerde, ağrıya depresyon da eklendiğinde daha şiddetli olmaktadır. Ayrıca genetik faktörler, hormonal bozukluklar, imünolojik bozukluklar, psikolojik nedenler, kaslara ait problemler gibi çoklu faktörlerin etkisi olduğu düşünülmektedir.

Fibromiyalji Sendromu tanısı koymak ancak konusunda uzman bir hekim ile hastanın yakınmalarının değerlendirilmesi sonucunda gerçekleşir. Özel tanı testi yoktur. Tanı için 1990 yılından beri kullanılan kriterler 2010 yılında değişmiş, 2013 yılında gözden geçirilmiştir ve en son 2016 yılında yenilenmiştir. Buna göre yakınmaların en az üç aydır devam etmesi, hastanın ağrı hissettiği bölgelerin sayısı ve semptomların şiddetinin ölçüldüğü anket değerlendirilmektedir.

Bazı gıdalarda yer alan aminoasitler ağrının beyine daha fazla iletilmesine ve daha yüksek şiddette ağrı duyulmasına neden oluyor.

Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Ayşegül Ketenci, Fibromiyalji Sendromu'nun; her yaş grubunu etkileyen bir hastalık olduğunu söyleyerek şu bilgileri verdi:

"Hastalarda yaygın ağrı, yorgunluk, konsantre olmada zorluk gibi nedenlerle yaşam kalitesini, üretkenliği etkileyen bu hastalığın tedavisinde multidisipliner tedavi çok önemlidir. Tedaviyi; ilaç dışı tedaviler ve ilaç tedavileri olarak ikiye ayırmak mümkündür. İlaç dışı tedaviler arasında farklı ülkelerde farklı yaklaşımlar önerilmekle beraber her ülkede özellikle önerilen eğitim ve egzersiz yapmaktır. Ayrıca kaplıca tedavileri, meditasyon, transkraniyal manyetik alan tedavisi gibi tedaviler önerilen tedaviler arasına yer almaktadır.

Son yıllarda yapılan çalışmalar beslenme şeklinin de ağrının devamına katkıda bulunabileceğini düşündürmüştür. Glutamat ve aspartat denilen iki aminoasit beslenmemizde iki şekilde bulunur, bunlardan birisi kırmızı ette bulunan şekli, bir diğeri ise gıdalara eklenen koruyuculardır. Monosodyumglutamat, mayalar, aspartam, soya sosu, parmesan peyniri, eski kaşar gibi gıdalarda yer alan aminoasitler ağrının beyine daha fazla iletilmesine ve daha yüksek şiddette ağrı duyulmasına neden olmaktadır. Bu nedenle özellikle aspartam içeren gıdalardan, gazlı içeceklerden, kırmızı etten, özellikle sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş etten uzak durmak, düzenli günlük sebze ve meyve yemek, balık yemek fibromiyalji hastalarında ağrının azaltılmasında yardımcı olacaktır."

Fibromiyalji hastalarında görülebilecek kas gücü yetersizlikleri egzersizle önlenebilir.

Fibromyaljide eğitimin, tedavinin en önemli ve ilk basamağı olduğuna dikkat çeken Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Dilşad Sindel, eğitimden sonra bir diğer önemli basamağın da egzersiz yapmak olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Dilşad Sindel egzersizin neden önemli olduğunu şu şekilde açıkladı:

"Fibromyalji hastalarında kas gücü ve dayanıklılığın da azalma olabilmektedir. Egzersizler yetersizliği önlemenin temel yolu. Zira zayıf kaslar ve düşük aerobik kapasite, yumuşak dokular ve eklemlerin kolay travmatize olmasına yol açarak, daha ileride ağrının artmasına neden olacaktır. Egzersizler kas gücünü korur, uykuyu düzenler, endojen endorfin salgısını arttırır ve depresyonu azaltır.

Egzersize başlamadan önce fizik muayene yapılmalı, fonksiyonel kapasite ve kardiyak risk değerlendirilerek egzersiz programı bireyselleştirilmelidir. Uzun süre ağrı çeken ve hareketi azalan kişilerin, egzersize ilk başladıklarında ağrılarının biraz artması normaldir. Bu nedenle egzersizlere nefes ve gevşeme egzersizleri, düzenli yürüyüşlerle veya yüzme ile başlamak önerilir, daha sonra germe ve güçlendirme egzersizleri tedaviye eklenir. Haftada 2-3 gün egzersiz yapmak yeterlidir. Bireyselleştirilmiş egzersiz programı, fizik tedavi ve hidroterapi ile kombine edilebilir.''

Kaynak: Bültenler / Sağlık

Türkiye Sağlık Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title