Haberler

Hastalığı Erkek Reddediyor Kadın Kader Diyor

Güncelleme:
Abone Ol

Kadınların ve erkeklerin hastalıklara yaklaşımı birbirinden farklılık gösteriyor. Hastalığa verilen tepki, bu hastalığın ne olduğu ve kişinin bulunduğu ortama göre değişiyor.

Kadınlar yaşadığı sağlık sorunu ile ilgili araştırmalar yapıp, ilaçlarını düzenli almaya çabalarken, erkekler daha farklı yaklaşım sergileyebiliyor. Kadınların ve erkeklerin hastalık algısı hakkında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sedat Özkan bilgi verdi.

Hastalığa ilişkin tutumları etkileyen çok faktör var

Hastalıklara verilen tepkide kişinin nasıl bir yapısı olduğu ve sağlık sorunun ne olduğu büyük önem taşımaktadır. Kronik bir hastalık olan diyabet ile organ kaybına verilen tepki birbirinden farklılık göstermektedir. Psikolojik olarak hastalığın algılanış şekli ve kişinin içinde bulunduğu durumun yanı sıra aile, yakın çevre ve sağlık ekibinin hastalığa ilişkin tutumları da çok önemlidir.

Erkekler hasta olmaktan korkuyor

Hastalıklar erkeklerde kastre edilme kaygısı ve endişesi ile ortaya çıkar. Erkekler, hastalığı ve cerrahi girişimleri kendi yeterlilik, özgüven ve narsisizmine bir darbe olarak algılamaktadır. Bu nedenle erkekler kadınlara kıyasla hasta olmaktan daha çok korkar. Bir erkek olacağı ameliyatın cinsel hayatına nasıl yansıyacağını düşünürken kadın ise ameliyatın çocuklarına olan etkisini düşünür.

Erkek hastalığı inkar ediyor, kadın evhama kapılıyor

Toplumun yapısı da erkeğin hastalığa yaklaşımını etkileyen önemli bir faktördür. Ataerkil yapı gereği erkek çalışan ve evin geçimini sağlayan kimliğinde, kadın ise bakım veren rolündedir. Bu nedenle erkekler daha çok girişimci ve atak olurken,kadınlar ise daha özverili ve toparlayıcıdırlar. Erkek, hasta olunca inkarcı ya da reddeden bir tutum benimserken; kadınlar daha evhamlı, kaderci bir tavır ortaya koyarlar. Her iki cinsiyetin de yaşam engellerine verdiği tepki birbirinden farklıdır.

Cerrahi işlemler erkeklerin psikolojisini bozuyor

Cerrahi girişimlerde erkeklerin psikolojik restorasyonu genelde kadınlardan daha zordur. Estetik görünüme abartılı önem atfeden kadınlar bir istisnadır. Herhangi bir ameliyatı olmak durumunda olan bir kadın, hastalığı çok daha kısa sürede kabullenmekte ve ameliyat sonrası günlük yaşamını daha kolay yoluna sokabilmekte hatta kaldığı yerden devam etmektedir. Erkek içinse ameliyat sonrası hayat biraz daha zorlaşmaktadır. Kendini yarım insan hissetmeye başlayan erkeklerin çoğu cerrahi girişimi yeterliliğine ve erkek potansiyeline bir darbe olarak algılamaktadır. Özellikle organ kaybı söz konusuysa travma süreci daha komplike ve karmaşık seyreder.

Kötü psikoloji bedeni hasta ediyor

Kişiler cerrahi işlemleri, bedenlerine olduğu kadar ruhlarına, yeterliliklerine, geleceklerine ve egolarına da bir darbe olarak algılamaktadır. Bu kişilere, yeni bedenlerine uygun yeni bir ruh, yeni bir ego ve işlevsel yeni bir yaşam sağlanmalıdır. Hastalığın yarattığı kriz ve kayıplardan doğru muhasebe ve değerlendirme yapılarak, daha pozitif bir ruh halinin çıkarılması çok önemlidir. Krizler karşısında daha deneyimli, daha güçlü ve daha dirençli bir yapının oluşturulması gerekmektedir. Kişiler psikolojik olarak daha çok yapabildiklerine odaklanmalı, yaşam ile zihinsel ve duygusal olarak yeni bağlar kurmalıdır. Sol kolu kırık bir hasta, sağ kolunu kullandığı ölçüde zaman içerisinde daha iyi olacaktır. Çöküntüye giren bir ruhun bedeni daha kolay çökerteceği unutulmamalıdır.

Tıbbi ve ruhsal tedavi eş zamanlı yapılmalı

Hastalıklar ve operasyonlar sadece kişiyi değil, kişinin ailesini ve yakın çevresini de etkilemektedir. Aileler genellikle hastalıkla nasıl baş edeceğini bilemez; bir kısmı abartılı bir koruyuculuğa yönelir ve kişinin rehabilitasyonunu güçleştirir, bir kısmı da cesaret verelim derken hastayı daha zor duruma sokabilir. Kronik bir hastalık ya da ameliyat sonrası uzmana danışmak, bedensel ve ruhsal rehabilitasyonun uygulanması çok önemlidir.

Küçük yaşta anne ya da babasını kaybeden çocukta gelişme bozukluğu görülüyor

Babasını ya da annesini kalp krizi sonucu kaybeden bir evlat, yaş ve yaşam dönemine göre çeşitli psikolojik tepkiler ortaya koyar. Kronik hastalıklarda kişiler elimizden geleni yaptık duygusunu yaşayabilirler; ani kayıplarda ise daha dramatik durumlar gelişir. Çocuklarda ciddi yas reaksiyonları ortaya çıkabilir. Bebekken annesini ya da babasını kaybeden bir çocukta büyüme ve gelişme bozukluğu görülebilir. İşte bu nedenle tıbbi tedavi ve bakım ile ruhsal tedavi ve bakım eşzamanlı ve eşgüdümlü sürdürülmelidir.

Kaynak: Bültenler / Sağlık

İstanbul Üniversitesi Sağlık Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title