'Kendin İçin 1 Ara'lık' Kampanyası 17 Milyon Kişiye Ulaştı
GSK Türkiye, HIV (Human Immunodeficiency Virus - İnsan Bağışıklığı Yetmezlik Virüsü) hakkında farkındalık yaratmak amacıyla geçtiğimiz yıl 'dokun' temasıyla hayata geçirdiği 'Kendin İçin 1 Ara'lık' kampanyası ile elde ettiği bir yıllık sonuçları, 1 Aralık Dünya AIDS Günü'nde kamuoyuyla paylaştı.
GSK Türkiye, HIV (Human Immunodeficiency Virus - İnsan Bağışıklığı Yetmezlik Virüsü) hakkında farkındalık yaratmak amacıyla geçtiğimiz yıl 'dokun' temasıyla hayata geçirdiği 'Kendin İçin 1 Ara'lık' kampanyası ile elde ettiği bir yıllık sonuçları, 1 Aralık Dünya AIDS Günü'nde kamuoyuyla paylaştı. Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosluğunda, Başkonsolos Judith Slater'ın ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda, GSK Türkiye HIV alanındaki uzmanlık derneklerini bir araya getirdi.
GSK Türkiye, HIV hakkında farkındalık yaratmak amacıyla geçtiğimiz yıl 1 Aralık Dünya AIDS Günü'nde başlattığı kampanyanın bir yıllık sonuçlarını açıkladı. 'HIV+ bireylerin yanındayım' diyerek kampanyayı dijital ortamda destekleyen kişi sayısı bir yılda 103 bin 32'ye ulaştı. Kendin için 1 Ara'lık kampanyası kapsamında sosyal medyadan 17 milyon kişiye ulaşılırken, web sayfasını bir yılda 430 bin kişi ziyaret etti.
GSK Türkiye Medikal Direktörü Dr. Fulya Erman, kampanyanın eriştiği rakamlardan daha fazlasını ifade ettiğini belirterek şunları söyledi: "GSK olarak sorumluluğumuzun sadece yenilikçi tedavi çözümlerimizle sınırlı olmadığının farkındayız. Sağlığını iyileştirdiğimiz bireylerin her alanda yaşamlarını kolaylaştırmanın da sorumluluğumuzun bir parçası olduğunun bilincindeyiz. Bu bilinçle, HIV pozitif hayatlara dokunma, onların hikayelerini dinleme çağrısını yaptığımızda amacımız bu alandaki farkındalığı artırmaktı. Bir yıl için 100 binden fazla kişiye HIV pozitif bireylerin yanındayım dedirtmek bizim için elbette gurur verici. Fakat geride kalan bir yıl içinde bize mesajlarını ileten, teşekkürlerini paylaşan mesajlar ileten HIV pozitif bireyler gerçekten onların hayatına dokunabildiğimizi göstererek bize esas gururu yaşattı."
Toplantının açılış konuşmasını yapan Başkonsolos Judith Slater şunları söyledi: "Birleşik Krallık olarak bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla 36.7 milyon HIV'liden 19.5 milyon kişiyi tedaviye erişebilir hale getirdik. HIV'li ve hamile kadınların yüzde 76'sının ilaçlara erişimini sağladık. Çocuklar arasında HIV enfeksiyonu yarı yarıya düştü. Ancak daha yapılacak çok şey var. Birlemiş Milletler AIDS programına son 5 yılda Birleşik Krallık olarak 75 milyon sterlin yatırım yaptık. Yatırımlarımız aracılığıyla yeni enfeksiyonların azaltılmasının üzerinde duracağız ve tedavi, bakım ve yardıma erişimin önündeki engelleri kaldıracağız. Birleşik Krallık Uluslararası Kalkınma Departmanı'nın (DFID) çalışmaları ile 2030 yılına kadar AIDS'in kamusal sağlık tehdidi olmaktan çıkarılması Birleşik Krallık için öncelikli bir konudur. LGBT bireyler de dahil olmak üzere kritik popülasyonlarda HIV'nin önlenmesi ve insan haklarının sağlanması da DFID'in öncelikli alanları arasında yer almaktadır."
HIV/AIDS PANELİNDE UZMANLAR KONUŞTU
HIV/AIDS paneline, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği'nden Doç. Dr. Asuman İnan, AIDS ve Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Derneği'nden Prof. Dr. Deniz Gökengin, HIV Enfeksiyonu Derneği'nden Prof. Dr. Fehmi Tabak, Enfeksiyon Hastalıklarından Korunma ve Savaşım Derneği'nden Prof Dr. İftihar Köksal, Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği'nden Doç. Dr. Serap Gençer ile HIV/AIDS Korunma ve Eğitim Derneği'nden Prof. Dr. Serhat Ünal katıldı.
Prof Dr. Serhat Ünal HIV ve dünyadaki genel durum hakkında bilgi verirken şunları söyledi: "HIV (Human Immunodeficiency Virus - İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü) enfeksiyonu, etken virüsün etkisiyle bağışıklık sisteminin giderek baskılandığı kronik bir enfeksiyon hastalığıdır. Bugün dünyada 35 milyondan fazla kişi HIV ile yaşıyor. Bugüne kadar ise 34.9 milyon kişi hayatını kaybetti. HIV ile yaşayan bireylerin test ve tedavi olması kadar korunmak da bu hastalığın önlenmesinde büyük rol oynuyor."
Prof. Dr. İftihar Köksal ülkemizdeki vakalar ile ilgili, "Ülkemizde ölüm oranları azalmış olmakla birlikte HIV infekte vaka sayısında maalesef artış görülmektedir. Son yıllarda hastalığın genç nüfustakii artışı dikkate değer bir diğer noktadır. Hastalığın farkında olmak ve bilgi sahibi olmanın yanı sıra erken tanı ve erken tedavi bulaştırıcılığı azaltmada önemli yer tutmaktadır. Yeni geliştirilen ilaçlarla birlikte doz sıklığı, ilaç sayısı azalmış, kısa ve uzun dönem yan etkileri daha az olan ilaçlar hasta uyumunu da artırmıştır" dedi.
Prof. Dr. Deniz Gökengin ise şunları söyledi ; "Günümüzde kullandığımız antiretroviral tedaviler sayesinde HIV ile yaşayan bireylerin, HIV ile enfekte olmayanlar kadar uzun ve sağlıklı yaşaması mümkündür. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa sonuç o kadar başarılıdır. Bu nedenle riskli davranışta bulunan bireylerin test yaptırması ve riskli davranışlar devam ettiği müddetçe belirli aralıklarla test yaptırmaya devam etmesi hastalığın erken dönemde teşhis edilmesi ve tedaviye erken başlanması açısından son derece önemlidir."
Prof. Dr. Fehmi Tabak HIV'nin yayılımının nasıl önleneceği ve HIV ile mücadeleden bahsetti. Prof Tabak test yaptırmanın alınacak en büyük önlem olduğunu belirterek anonim test merkezlerinin sayısının artması gerektiğini söyledi. Geçtiğimiz yıl 3000 tanı konulduğunu söyleyen Prof. Tabak korunmanın rolüne de dikkat çekti. Prof. Tabak, tedavinin, HIV'nin yayılımına karşı en önemli araçlardan olduğunu söyledi.
Doç. Dr. Serap Gençer HIV/AIDS, birey ve çevresi üzerinde büyük sosyal, psikolojik ve ekonomik etki yarattığını söylerken, özellikle geç tanı alma ve tedavi altında olmama durumu; ülke ekonomisi ve ailenin sosyal ve ekonomik durumu üzerinde de ciddi bir yük oluşturduğunu belirtti. Bu yüzden, virüsün yayılmasını önleyecek tedbirlerin alınmasına ve infekte kişileri erken tanıyıp tedaviye başlanmasına ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Doç. Dr. Asuman İnan ise şunları söyledi; "Damgalanma korkusu bireylerin, test yaptırmaktan, sağlık kuruluşlarına başvurmaktan, tedavi almaktan, partnerlerini uyarmaktan kaçınmasına, dolayısıyla hastalığın geç döneminde tanı konulmasına ve yayılmasına yol açmaktadır. Unutmayalım ki enfeksiyon her yaşta, her cinsiyette, her sosyo-kültürel düzeyde görülebilmektedir. Yani ayrımcılık ve damgalama yapılan kişinin siz ya da sevdikleriniz olması da mümkündür. Bu konuda verilebilecek en önemli mesaj ise korkmayın, korunun, test yaptırın, tedavi olun."
1 YILDA NELER OLDU?
HIV'nin; tokalaşma, sarılma, öpüşme gibi eylemlerle bulaşmadığına vurgu yapmak amacıyla "Dokunö başlığı altında oluşturulan kampanya kapsamında hazırlanan ve gerçek hasta hikayelerinin kurgusal olarak canlandırıldığı 15 videonun bulunduğu online platformu ziyaret edenler, HIV pozitif bireylerin hayatına dokunmak ve onlara destek olmak imkanı buldu. Gerçek hasta hikayelerinin sonunda çıkan simgesel imza kampanyasına 'dokunan' ziyaretçiler, bu farkındalık projesine katılmış oldu. Sosyal medya üzerinde kampanya 17 milyon kişiye ulaştı. Site 430 bin kullanıcı tarafından ziyaret edildi. Kampanyanın görselleri sosyal medyada 58 milyon kez görüntülendi. 103 bin 032 kişi www.kendinicin1aralik.org sitesinde yer alan 'HIV+ bireylerin yanındayım' butonuna tıklayarak bildiriye katıldı. Sitede yer alan HIV+ bireylerin hikayelerini içeren videolar 700.000'den fazla izlendi.
HIV ENFEKSİYONU NEDİR?
HIV (Human Immunodeficiency Virus - İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü) enfeksiyonu, etken virüsün etkisiyle bağışıklık sisteminin giderek baskılandığı kronik bir enfeksiyon hastalığıdır. HIV vücudun savunma gücünü zayıflatır, hatta yıkar ve normal koşullarda tedavi edilebilen hastalıklar, savunma gücü yetersiz kaldığından tedavi edilemez hale gelebilir.1 AIDS ise edinilmiş bağışıklık yetmezliği sendromudur. HIV enfeksiyonunun en ileri safhasını oluşturur.
HIV, HIV Pozitif bireyin belirli bedensel sıvılarının temasıyla; cinsel yolla, kan ve kan ürünleriyle veya anneden bebeğe bulaşabilmektedir.
HIV'DEN KORUNMAK MÜMKÜN MÜ?
HIV enfeksiyonu riskini azaltmak için cinsel ilişkide doğru ve düzenli bir biçimde korunma, cinsel partnerlerin sayısının sınırlanması ve ilaç enjeksiyon ekipmanlarının asla paylaşılmaması önerilir. Anneden çocuğa HIV bulaşması HIV'nin çocuklara bulaşmasında en yaygın yoldur. Hamilelik sürecinde kadınlara ve doğumdan sonra bebeklere verilen HIV ilaçları, bulaşma riskini azaltmaktadır.2 HIV, HIV'li bireylerle tokalaşarak veya onlara sarılarak bulaşmaz. Bunun yanı sıra, HIV'li bireylerin tabakları, klozet kapakları veya kapı kolu gibi eşyalarına dokunarak geçmez. HIV hava yoluyla veya kene, sivrisinek gibi böcek ısırıklarıyla da bulaşmaz. 2
BELİRTİLERİ NELERDİR?
HIV bulaşmasının akabinde bazı insanlarda ateş, baş ağrısı ya da ciltte kızarıklık gibi grip belirtileri görülebilir. Belirtiler bir ya da iki ay süresince zaman zaman görülüp, zaman zaman da kaybolabilir. HIV enfeksiyonunun bu ilk evresi sonrası, HIV çok düşük seviyelerde artmaya devam eder. Kronik ishal, hızlı kilo kaybı ve fırsatçı enfeksiyonlar (zayıf bağışıklık sistemine sahip insanlarda güçlü bağışıklık sistemine sahip insanlardan daha sık veya daha ciddi olarak görülen enfeksiyonlar ve enfeksiyona bağlı kanser türleri) gibi daha ciddi belirtiler genelde yıllarca görülmez. Tedavi edilmediği takdirde HIV, AIDS'e ilerleyebilir. HIV'nin AIDS'e ilerlemesinin süresi değişkendir, ancak bu 10 yıl ya daha fazla sürebilir. HIV testleri oldukça etkili olsa da, hiçbir test virüsü, bulaşmasının hemen akabinde tespit edememektedir. Testin enfeksiyonu ne kadar sürede ortaya çıkaracağı, kullanılan test tipi gibi faktörlere bağlı olarak değişir. HIV teşhisinde, antikor testi, kombinasyon veya dördüncü-nesil testleri, ve nükleik asit testi (NATs) olmak üzere üç tip test kullanılır.
- İstanbul