Verdiği kilolarla başkalarına ilham kaynağı oluyor
33 yaşında 2 çocuk annesi Elif Özarar, 100 kiloya yaklaşınca yeme içme ile alakalı frene basması gerektiği kararını aldı. Eşi Mete Özarar'ın da desteğiyle sıkı bir rejime girdi.
Şimdi hem istediği kiloya indi hem de başkalarına da fayda sağlamak için kolları sıvadı. Yaşam ve beslenme koçu olan Özarar zayıflama sürecini şöyle anlatıyor, "Ben genel olarak zayıf bir kadındım, ancak 30 yaş sonrası ve doğumların etkisiyle her iki hamileliğimde de 41 kg aldım. İşte tam burada kişisel gelişimin kendi bedenime büyük katkısı oldu. Öncelikle beslenme alışkanlıklarımı değiştirdim. Daha önce tükettiğim bir çok gıdayı hayatımdan çıkarttım. Çok klasik olacak ama beyazlardan bahsediyorum özellikle işlenmiş olanlardan. Sonra daha önce hiç tadına bile bakmadığım süper besinler olarak geçen gıdaları hayatıma soktum. Gerçekten yüksek kilolardan hedef kiloya ulaşmak bir başarı insana maksimum özgüven yüklemesi yapıyor. Fakat uzun soluklu bir süreç o yüzden insan bedenindeki değişimi en iyi eski kıyafetleriyle anlayabiliyor. Ben hala 1 pantolonumu saklıyorum hatta dolabımda her açtığımda ilk gördüğüm yerde duruyor.Sonuçta başardım ve bitti yaşadıklarımı unutmamalıyım ve başa dönmek istemiyorum. artık yeni bir hedefim var Mevcut ve olmak istediğim bedenimi korumak" dedi.
"KENDİSİ DIŞINDA BAŞKALARINA DA FAYDA SAĞLIYOR"
Özarar gündelik hayatında çok aktif çalışkan birisi olduğunu da belirterek, "Biri bana kendinizi tek bir kelimeye sığdırın dese "çalışkan" kelimesi çok yeterli. Sanırım kişisel gelişim ve sonradan edindiğim kazanımların sebebi de Çalışkan biri olmam boş oturup aslında kısa ve sayılı olan hayatı hiçbir şey yapmadan geçirmekten hoşlanmıyorum. İşe yarıyor olmak bana kendimi iyi hissettiriyor. Tamamen kişisel gelişim olarak başlayan Yaşam ve beslenme koçluğu serüveninin bu noktaya gelmesinin altında hayat görüşüm yatıyor.Bu konu ile ilgili alınabilecek daha ne kadar eğitim varsa alabilirim." diyor.
"VİRÜS YEME İÇME ALIŞKANLIKLARIMIZI DEĞİŞTİRDİ"
Corona Virüs ile beraber evde de kalarak insanlarda yeme içme alışkanlıkları çoğaldığına da değinen Yaşam ve beslenme koçu Elif Özarar, "Aslında sektör hep yoğun. Sonuçta yeme-içme sektörü insanların sosyal alanı. Bir de sosyal medyada dayatılan güzellik algısı ile sektör gerçekten yoğun. Ancak rutinleşen hayatlarımız içerisinde alışkanlıklarımızın farkına varamıyoruz. Geçen sene Mart ayında evde ekmek pide lahmacun yapma akımı vardı. Hayatımızda bir ilk olmuş düşünsenize her zaman gidip yemek yediğiniz veya sipariş verdiğiniz restoran kapalı. Garip gelebilir kulağa ama insanlara ilk başlarda keyifli bile geldi. Ama sürecin ciddiyeti yerini maalesef yeme bozukluğuna bıraktı." dedi.
ÖZARAR: BU DÖNEMDE HERKES KİLO ALDI
Corona Virüs ile beraber yapılan araştırmalara göre herkesin kilo aldığına da değinen Özarar, "Erkek, kadın, çocuk herkes kilo aldı diyebilirim. Motivasyon grubumda anne çocuk birlikte ilerleyen bile var. Ama yapımız gereği biz kadınlar biraz daha etkilendik. Temel sebeplerden bazıları kadınlık hormonları, kas kitlesinin azlığı, egzersiz eksikliği ve tabii biz kadınların duygusal tarafı daha baskın o yüzden yeme eğilimi daha fazla olabiliyor. Covid sürecinde çalışan anneler hem evde kalıp çocuklarla olmaya hem de evden çalışmaya devam ettiler bu alışılmışın dışında olan durum içerisinde yaşanılan her şey ve hatta kilo alımı bile çok anlaşılabilir aslında. Covid sürecinde aslında genel olarak insanlar mutsuz ve gerçekten bunaldılar. Maddi manevi sıkıntıda herkes. O yüzden şikayetleri tek bir cümle içerisinde toparlayabiliriz. "Evde otur otur yemek yemeye verdik kendimizi" sonuçta sosyal alanlar kapalı, sosyalleşmek hiç olmadığı kadar ihtiyaç. Bu durum hepimizi içine çekmiş durumda ama geçen bir senenin sonunda insanlar artık Covid ile yaşamaya alıştılar ve bu psikolojiden kendilerini kurtarmaya odaklılar. Biraz da aslında tecrübeliyiz Bir kaç ay sonra Yaz mevsimi ile biraz daha özgür olacağımızı biliyoruz ve o noktada artık herkes kilolu çıkmıyor olacak bu süreçten herkes bunun farkında.
"EN ÇOK 30-50 YAŞ ARASI KİLO PROBLEMİ YAŞIYOR"
Kilo problemi yaşayanların yaş ortalamasının her hangi bir hastalık durumu yok ise 30 ila 50 yaş arasında olduğuna da değinen Özarar, "Bunun sebebi Yaşlandıkça metabolizma yavaşlar. 30 yaşından sonra, her 10 yılda bir metabolik hızımız %2-4 oranında azalmaya başlar. 30 Yaş öncesine kadar tükettiğimiz porsiyonlar 30 yaş sonrasında bu yavaşlama ile birlikte kiloya dönüşmeye başlar. Fakat metabolizma hızının yavaşlamasının önüne geçmek aslında kolay. Yapmamız gereken şey egzersizlerle birlikte kas kitlemizi artırmak Ve doğru beslenmek. Güzel olan şu ki yeni nesil bu konuda çok bilinçli spor yapmanın ve doğru beslenmenin insan bedenindeki modifikasyonun bilincindeler. Benim mesela metabolizma yaşım 24 olarak ölçümleniyor vücut analiz tartısında." dedi.
Bir insanın zayıflamada ilk önceliğinin de neler olacağına değinen Elif ÖZARAR sözlerini şöyle sürdürdü, "Çoklu bir öncelik sıralamam var. Motivasyon-Beslenme-Su tüketimi-Egzersiz. Kilo verme kararı çok kişisel bir karar olmalı asla dayatılmış olmamalı. Motivasyon esas diyebilirim. Ama motivasyon pozitif olmak demek değildir. Bir güdüdür ve bir şeyi yapmaya hazır olmak demektir. Yani önce hazır olmak gerekir sonuçta yolumuz uzun.
Diyet yapıyorum algısından uzaklaşarak sürdürülebilir sağlıklı beslenme modeline geçmek gerekir. Bundan sonra sağlıklı besleniyorum diyebilmek çok önemli. Sonrasında Su tüketimi geliyor benim için. Maalesef genel olarak su tüketmekte sorun yaşıyoruz halbuki Su bizim vücudumuzu en iyi temizleyen maddedir. Bazen süreçler zorlayıcı olabilir kolay pes etmemek gerekiyor. Bu gibi durumlarda yapılacak en doğru şey iletişim kurmaktır. Bu iletişimi eşimiz diyetisyenimiz yaşam koçumuz veya en yakın arkadaşımızla kurabiliriz ve neden vazgeçmek istediğimizi konuşabiliriz. Eğer yeterli gerekçemiz yok ise yola devam etmeliyiz amaç sadece zayıflamak değil ki aynı zamanda sağlımız söz konusu." şeklinde konuştu.