Sedyeden düşerek hayatını kaybeden adamın eşinden ihmal açıklaması: Sonradan o sedyeyi kaldırıp attılar
Ankara'da, hastanede muayeneye götürülürken sedyeden düşerek hayatını kaybeden Muharrem Demir'in eşi Meliha Demir, olayın ihmal sonucu gerçekleştiğini ifade etti. Hastane görevlileri hakkında soruşturma başlatılırken olayın güvenlik kamerası kayıtları da soruşturma dosyasına eklendi.
Ankara'da hastanede muayeneye götürülürken sedyeden düşen ve beyin kanaması geçirerek hayatını kaybeden 91 yaşındaki Muharrem Demir'in 82 yaşındaki eşi Meliha Demir, olayda ihmal olduğunu söyleyerek, "Sonradan o sedyeyi kaldırıp attılar. O sedye değişti, başka sedye geldi. O zaman o sedye olmasaydı keşke" dedi.
SEDYEDEN DÜŞEREK BEYİN KANAMASI GEÇİRDİ
Yenimahalle ilçesindeki Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Dahiliye Servisi'nde tedavi gören Muharrem Demir, 15 Mart'ta aynı hastanenin ek binasındaki göz polikliniğine götürülürken sedyeden düştü. Başına aldığı darbe nedeniyle beyin kanaması geçiren Demir, yoğun bakımda 5 gün sonra yaşamını yitirdi. Olay güvenlik kamerasına yansırken; hastanın düştüğü sırada yanında bulunan hasta bakıcılar Bayram S. ve İsa K. ile hemşire Satı T.'nin sedyeyi ayarlamaya çalıştığı görüldü.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hastanın ölümünün ardından hemşire Satı T. ile 2 hasta bakıcı hakkında 'taksirle ölüme sebebiyet verme' suçundan soruşturma başlatıldı. Güvenlik kamerası kayıtları da soruşturma dosyasına girdi.
"SEDYEYLE UĞRAŞIRLARKEN KAFASININ ÜZERİNE DÜŞTÜ"
Muharrem Demir, Ankara'da Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verildi. Olay anında hastanede bulunan Meliha Demir, eşinin baş ve göz ağrısı nedeniyle hastaneye başvurduklarını anlatarak, "7 Mart'ta hastaneye yattı. Bir hafta sonra, 'Ben iyiyim, doktor gelsin beni bir de göze götür diyeceğim' dedi. Doktor da muayeneye geldi, 'Tamam' dedi. Sedye ile ambulansa koydular. Doktorların yanına indik. 'Hangi doktora dediler'. Ben de 1 numaralı doktor dedim. Ambulanstan indirdiler, sedyeyle uğraştılar. O yana bu yana uğraştılar. Sonra aşağı kafasının üstüne düştü. Hemen orada soluğu kesildi. Ağzında kan geldi. Kan gelince 'Hiç dokunmayın' dediler. 'Boynu da kırılabilir' dedi doktorun biri. Zar zor soluk almaya başlayınca tekrar sedyeye koydular. Film çekmeye götürdüler. Dediler ki; 'Beynine kan damlamış.' Ondan sonra tekrar geri yatağa çıkarttılar. Başka hastaneleri aradılar. Hiçbir yerde yer yokmuş. 3-4 gün de yoğun bakımda yattı. Ondan sonra kaybettik" ifadelerini kullandı.
"ONLARIN DA CEZA ALMASINI PEK İSTEMİYORUM"
Görevliler sedyeyi ayarlamaya çalışırken eşinin düştüğünü belirten Meliha Demir, "Sedyeye benzer bir hali yoktu. Ayar yapıyorlardı, biraz aşağı insin diye. Bana kızıyorlar, 'Keşke göze götürmeseydin' diye. Dünyam yıkıldı, keşke ben ölseydim de o kalsaydı. Aslında ben onların da ceza almasını pek istemiyorum. Evet, ihmal çok. Sonradan o sedyeyi kaldırıp attılar. O sedye değişti, başka sedye geldi. O zaman o sedye olmasaydı keşke. Ceza alsalar günahtır; onlar da aile besliyor, onlar da çabalıyorlar. Onların bana bir kastı, garezi yoktu ki. Yine de adalet bilir. Ben bir şey demiyorum" dedi.