Haberler

Tedavi Edilmeyen Şiddetli Lenf Ödem Kansere Yol Açabiliyor (2)

Abone Ol

Özellikle onkolojik cerrahi uygulamaları sonrasında tümörle birlikte bölgedeki lenflerin alınmasına bağlı ortaya çıkan lenf ödemin, tedavi edilmemesi halinde şiddetinin arttığı, ilerleyen aşamalarda enfeksiyona ve kanserlere yol açabileceği belirtildi.

YEŞİM SERT KARAASLAN - Özellikle onkolojik cerrahi uygulamaları sonrasında tümörle birlikte bölgedeki lenflerin alınmasına bağlı ortaya çıkan lenf ödemin, tedavi edilmemesi halinde şiddetinin arttığı, ilerleyen aşamalarda enfeksiyona ve kanserlere yol açabileceği belirtildi.

Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türkan Akbayrak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, lenf sisteminin vücudun bağışıklık sisteminden, bağırsaklardaki yağların ve bazı vitaminlerin emiliminden ve damar dışında hücreler arası boşlukta biriken proteinlerin emilerek kalbe dönüşümünden sorumlu olduğunu belirtti.

Lenf sıvısının, bağışıklık sistemini oluşturan bir sıvı olduğundan, savunma sistemine yönelik her türlü müdahalede doğrudan etkilendiğini vurgulayan Akbayrak, bunda üzüntü, travma, enfeksiyon ve aşırı zorlama gibi faktörlerin etkili olduğunu söyledi.

Lenf ödemin, doğuştan lenf sistemi gelişimindeki anomaliler, lenf sisteminin fonksiyonel olarak yetersiz kaldığı durumlar ya da lenf sistemine müdahale sonucu ortaya çıktığını aktaran Akbayrak, şunları kaydetti:

"Yani doğuştan olanda lenf sistemi doğuştan yetersizdir. Burkulma, enfeksiyon gibi sistemi zora sokan bir durumda ortaya çıkabiliyor. Enfeksiyon, oradaki lenf hücrelerini zedeliyor. Lenf sistemi üzerine binen yük enfeksiyonla artıyor, sistem artıkların uzaklaştırılmasında yetersiz kalıyor, enfeksiyon ödem için tetikleyici oluyor, tedavi edilip kontrol altına alınmazsa tüm vücuda yayılan bir enfeksiyon hastanın ölümüne kadar neden olabiliyor. Ancak sonradan oluşan lenf ödem, genelde kanser cerrahilerinin ardından lenflerin çıkarılması ya da kemoterapi, radyoterapiyle lenf sisteminin zorlanmasıyla görülüyor." dedi.

"Tedaviden 10 gün içinde yanıt alınmaya başlanıyor"

Prof. Dr. Akbayrak, medikal tedavilerle damar dışında biriken proteinlerin atılamadığını, bunun ancak ve ancak fizyoterapi uygulamalarıyla mümkün olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:

"Kompleks boşaltıcı fizyoterapi uygulamasıyla tedavi planlaması yapılıyor. Fizyoterapist tarafından yapılan lenf drenaj masajıyla, bloke olan lenf sıvısı sağlam lenf nodlarına gönderiliyor ve vücudun o sıvıyı kullanması sağlanıyor. Masajla, lenf yolları takip ediliyor ancak yeni lenfatik bağlantı yolları oluşturuluyor. Bu nedenle her hastada farklı bir masaj yaklaşımı hastaya özel planlanıyor.

Yaklaşık 15-20 dakika, etkilenen bölgedeki sıvıyı sağlam bölgelere taşıyan masaj yapılıyor. Eğer kol etkilenmişse, buradaki sıvıyı, diğer taraftaki koltuk altı lenf nodlarına ve aynı taraf kasıktaki lenf nodlarına gönderiyoruz. Dolayısıyla oradaki lenf nodüllerini uyarıyor ve onlar arasında bağlantı kuruyoruz. Çünkü lenfler, hücreler arası boşlukta açılan-kapanan parmak şeklinde damarlardır ve cilde küçük küçük iplikçiklerle bağlıdırlar. Cildi hafif oynattığınızda bu iplikçiklerin bağlı olduğu damarlar açılıyor ve o damar dışındaki sıvı, damar içine doluyor ve bu şekilde sıvı elle her tarafa yönlendirilebiliyor. Bu sıvı, en son yine kalbe dönüyor ve vücuttan böbrekler aracılığıyla atılıyor."

Akbayrak, hastanın durumuna göre değişmekle birlikte tedavinin genellikle 1-3 ay sürdüğünü ifade ederek, tedaviye başlandıktan en geç 10 gün sonra yanıt alınabilindiğini bildirdi.

Uygulama kapsamında hastaya ilk olarak cilt bakımı, sonra lenf drenaj masajı, ardından bölgeye özel çok katlı bandajlama yapıldığını ve son olarak da özel pompalama etkisi olan egzersizler uygulandığını anlatan Akbayrak, bandajın ertesi gün yapılacak tedavide çıkartıldığını ve tekrar cilt bakımı yapıldığını söyledi.

Prof. Dr. Akbayrak, hastaların gerginlik, ağırlık hissi, sertleşme ve ödem gibi hisleri olduklarında hemen doktorlarına başvurması gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biriken protein hücreler arası boşlukta biriktiği ve lenf sistemi proteinleri toplamada yetersiz kaldığı için doku sertleşmeye, gerginleşmeye başlar, ileri aşamalarda hareketleri kısıtlar. Gerginlik hissi ilk belirtidir. İleri aşamalarda doku gerginliğine neden olan sıvı sinirlere de baskı yapabilir. Lenf sıvısı, o bölgede birikir sonra cildi yarar ve ciltten sıvı akmaya başlar. Enfeksiyon odağı oluşturur ve geri dönüşü olmayan ilave problemleri oluşturabilecek aşamaya girer. Şiddetli ödemlerde de tedavi başarılı sonuçlar vermekte fakat süreç biraz daha fazla zaman almaktadır.

Lenf ödem, tedavi edilmemesi halinde ilerleyen aşamalarda geri dönüşü olmayan hatta ölümle sonuçlanan kanserlere yol açabilir. Bu nedenle hastalar, mutlaka hangi şiddette lenf ödemleri olursa olsun tedavi için bize başvurmalı."

"Sürahiyi dahi kaldıramayacak durumdaydım"

Lenf ödem tedavisiyle yaşam kalitesi artan 62 yaşındaki Serap Uğraş da, Mart 2013'te konulan meme kanseri tanısından 10 gün sonra cerrahi müdahale yapıldığını ardından kemoterapi gördüğünü söyledi.

Operasyonla memedeki kitlenin yanı sıra lenflerinin de alındığını anlatan Uğraş, ameliyat ve kemoterapi aşamasında herhangi bir sorun yaşamadığını ancak ışın tedavisi sonrasında kolunda kendini hissettirir derecede gerginlik oluşmaya başladığını söyledi. Uğraş, "Her geçen gün kolum şişmeye başladı. Bu normal hayatımda yaptığım tüm yaşamsal hareketlerimi kısıtladı. Örneğin, sürahiyi dahi kaldıramayacak durumdaydım. Saçımı tararken problemler yaşamaya başladım." diye konuştu.

Kolundaki sorunu anlamlandırmadığını ve hekime başvurduğunu ifade eden Uğraş, kolunda lenf ödem oluştuğunu ve fizyoterapi uygulanması gerektiğini öğrendiğini söyledi.

Tedaviden 8-9 ay sonra bu sorunun ortaya çıktığını dile getiren Uğraş, şöyle devam etti:

"Yapılmaması gereken hareketleri yaptım. Ağır kaldırdım, çoğu zaman güneşte dikkatli davranmadım. Yaklaşık bir aydır tedavi görüyorum, belli dönemlerde geliyorum. Koluma masaj, daha sonra bandajlama yapılıyor. Bandajlamadan sonra yapmam gereken fiziksel hareketlerimi fizyoterapistim gösteriyor.

Tedaviyle hem görsel hem fiziksel rahatlama oldu. Çünkü, bir kolum diğerinden belirgin derecede kalındı. Bu durumda giysi bulmakta zorlanıyor, uzun kollu kıyafet giyemiyordum. Çünkü, şiş olan kolum sığmıyordu. Hareketlerim kısıtlanıyordu. Şimdi, kolum hem sağlıklı hem de anormal gözükmüyor. Şimdi çok rahat saçımı tarayabiliyorum. Artık herhangi bir problem yaşamıyorum."

Uğraş, meme kanseri olan her hastanın lenf ödeme karşı dikkatli olması ve mutlaka fizyoterapi için hastaneye başvurması gerektiğini söyledi.

Kaynak: AA / Sağlık

Hacettepe Üniversitesi Sağlık Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title