2019 NBA Draftı’nın göz ardı edilenleri
Son yıllarda yapılan draft’lar ligin genel kalitesini oldukça yukarılara taşıdı.
Son yıllarda yapılan draft’lar ligin genel kalitesini oldukça yukarılara taşıdı. Anthnoy Davis, Karl Anthony Towns, Brandon Ingram, Ben Simmons, Jayson Tatum, Luka Doncic ve daha onlarca isim lige geldikten sonra yarattıkları etkiyle manşetleri süsledi. 2019 Draftı ise biraz daha farklı. İlk sıradan seçilmesine kesin gözüyle bakılan Zion Williamson, bu draft havuzunun en dikkat çeken ismi ve NBA’e en fazla katma değer sağlayacak oyuncu olarak görülüyor. Özellikle ilk dört seçimlerinin ardından gelecek olan oyuncuların kader değiştirme potansiyelinin oldukça düşük seviyede olabileceği, bu nedenle de 2019 Draftı’nın son yılların en verimsiz draft’ı olduğu ifade ediliyor. Peki gerçekten de öyle mi?
Son yıllarda lige gelen oyuncuların yarattığı katma değer çok büyük olsa dahi son sıralardan seçilen bazı oyuncuların da yıldızlaştığını sık sık görmeye başladık. Bu senenin draft havuzundaki oyuncular da beklentileri aşarak, 2019 Draftı’nı daha değerli kılabilir. İlk sıralardan seçilmesi beklenmeyen ve beklentileri aşabilecek beş oyuncuya göz atalım.
Luka Samanic - Olimpija Ljubljana
İşin hücum yönünde neredeyse her şeyi yapabilen ve kombo forvet tanımını karşılayan Samanic, Hırvatistan ekolünden edindiği yüksek IQ oyunuyla öne çıkıyor. Uzun boyuna rağmen iyi penetre etmesi ve patlayıcığıyla oyununun estetik güzelliğini arttırıyor. Penetrelerinde ilk adımı oldukça hafif ancak daha sonra omuz genişliğini araya koyarak rakibine üstünlük sağlayabiliyor. Temastan asla kaçınmazken kısa kanat açıklığının getirdiği defoları ayak çabukluğu ile yamalıyor. Pick & roll’de hem devrilerek hem de tepede kalıp şut tehdidi yaratarak repertuvarına derinlik katıyor. Yalnızca toplu değil, topsuz oyunları da kat ve boş perdelerle oynayabildiği için rakibin ikili yardım savunmasını sekteye uğratabiliyor.
Samanic’in harika bir hücum seti var ancak işin savunma tarafı biraz sorunlu. Enerjisini 48 dakikaya yayamadığı için oyunun bazı bölümlerinde konsantrasyonunu kaybedip maçta adeta yok olabiliyor. Fiziksel üstünlüğü olan savunmacılara karşı pozisyonu fazla zorlaması ve ortalama olan pas dağıtımını genelde es geçmesi takımının aleyhine sonuçlar doğurabiliyor. NBA’in ana savunma felsefelerinden olan pick & roll sonrası kısa karşısında kalma, Hırvat yıldız için bir başka problem.
Kısacası, Samanic hücum tarafında nadir yeteneklerin hepsine sahip bir kombo forvet ancak sorunlu motoru yüzünden yaşadığı konsantre kaybı ve savunma zaafı onun en büyük eksileri. Genç yaşını göz önüne aldığımızda çok daha iyi bir oyuncu olmak için zamanı var ve oyuncunun elindeki yetenekler, bu zaman içinde daha da keskinleşebilir.
Coby White – North Carolina
Coby White, sahip olduğu potansiyel bakımından draft’ta ilk ikiye girmesi beklenebilecek bir oyuncu. Agresif skor üretme zihniyeti ve bencilliğe mahal vermeyen pas dağıtımı, çok yönlü skorer oyunu, hızlı ve mantıklı karar verme aşamaları, drive sonrası orta mesafe veya direk turnike yeteneği ile hücumunu derinleştiriyor. Üstün pivot savunmacılarına karşı en büyük artısı olan hızını kullanarak yaptığı delici penetreler, onun en ölümcül silahı. Tabii ortalama bir üç sayı yüzdesinin olması, Coby için “her şeyden azar azar bir oyun kurucu” nitelemelerini beraberinde getiriyor.
Çabukluğu hem nimet, hem de lanet… Hızlı karar verme yetisini fiziksel hızı ile birleştirerek hücumda harikalar yaratan White, savunmada ise zaaflar yaratıyor. Birebir eşleşmede fizik zafiyeti olmadığı sürece rakibine kolay geçilmese de adam değişme savunmasında oldukça sorunlu. Hücum kısmındaki zaafı ise basit hatalar. Genelde doğru ve hızlı kararlar veren White, kritik anlarda basit hatalar yapabiliyor. Son eksisi ise; iyi bir atlet ama patlayıcı bir şutör değil.
Kolejde yalnızca bir yıl geçiren White, NBA’in yıldızını parlatma potansiyeline sahip. Bir sonraki aşamada adam değişme savunmasını geliştirip fiziksel olarak da gelişirse
Carsen Edwards – Purdue
Draft listesindeki büyük potansiyellerden olan Carsen Edwards, kolejde 2018-2019 sezonunu 24,3 sayı ortalaması ile bitirdi. Kolej kariyerinin ilk iki senesinde patlayıcı şutörlüğü ile öne çıkan Edwards, penetre özelliğini atletizm ile harmanlayarak üçüncü senesinde zirve noktaya ulaştı. Takımların rotasyon dağılımında önem verdiği saf skorer tabiri ile niteleyebileceğimiz Edwards; top kabiliyeti, boy oranına göre kas yoğunluğu, düşük ağırlık merkezini kullanarak zeka oyunlarını işe dahil etmesi, orta mesafede dripling sonrası aniden durabilme özelliğine sahip olması olması, kritik anlarda eli titremeden sorumluluk alması, topsuz oyunda forvetlerden viraj döner gibi içeri kat etmesi, kısa ribaundları alarak takımına hızlı hücum avantajı getirmesi, savunmada birebir sağlamlığı ve sürekli maç içinde kalma becerisi ile kusursuza yakın bir kolej oyuncusu.
Fizikselliği ve atletizmine rağmen Edwards’ın boy zaafı savunmada baş gösteriyor. Birebir pozisyonlarda başarıyla savunma yapsa da adam değişimi sonrası eksik kalıyor. NBA’deki pozisyonel çokluk göz önüne alındığında Edwards’ın ilk bir iki senesi büyük savunma sorunlarıyla geçebilir.
NCAA’deki son sezonunda cesur bir skorer performansı gösteren Edwards’ın artıları, eksilerinden fazla. Ancak artı yönlerin niteliği tavanı belli bir seviyede tutan cinsten.
KZ Okpala – Stanford
Sıradaki “underrated” oyuncumuz Kezie ‘’KZ’’ Okpala. Geniş bir kanat açıklığına sahip olan Okpala, inanılmaz atletik özelliklere sahip. Dikey sıçramada çekirdek kaslarından efektif bir şekilde yararlanması ve topla birlikte açık sahada tehlikeli bir oyuncuya dönüşmesi onu özel kılan unsurlar. Topla oynarken rahat olması, inanılmaz hızı, bütün bu atletizmin üstüne yarattığı üç sayı tehdidi ve oyun aklı KZ Okpala için geleceğe dair basketbol severleri umutlandırabilir.
Yazıdaki ilk üç isimde olduğu gibi Okpala’nın da en büyük sorunu savunma. Çok yüksek hızına rağmen savunmada hatalar yaparak yavaş kalan genç oyuncu, yıkıcı özelliklerden de yoksun. NBA’deki kanatların topu yere vurarak hücum etmesi ve dip kanallarından zayıf tarafa hızlı perde katı yapmaları Okpala için sorun yaratabilir. Hücumdaki zaafı ise temas korkusundan kaynaklanıyor. Bazen darbeden kaçan KZ, teması gerektiren pozisyonda eli ayağına dolaşarak saçma kararlar verebiliyor.
KZ Okpala, çoğu kolej hayranının gönlünü kazandı. Oradaki atletizm gösterisi ile izleyenleri kendine çekti ve NBA’de de yıldızını parlatabilir. Ancak biraz kilo verip kas oranını vücut geneline yayması ve savunmada daha agresif olması o yıldızın parlaklığını iyice arttırabilir.
Chuma Okeke – Auburn
Chuma Okeke’nin, draft havuzunun en zeki savunmacısı olduğu söylenebilir. Okeke, listedeki diğer oyuncuların zayıf yönü olan savunma konusundaki başarıları ile ön plana çıkıyor.
Müthiş savunma aklını fizik becerileri ile koordine eden Okeke, oyunun hücum tarafında da fena değil. IQ seviyesini savunmada harika kullanan genç yıldız, takım hücumunda harika bir orta mesafe rolü alıyor. Atış seçimlerini titizlikle yaparken hedefi genelde tam 12’den vuruyor. Maç içinde yaptığı bloklar ile takımına momentum kazandırırken atletizm özelliklerini kullanarak momentumun son halkasını hücumda tamamlıyor.
Savunması öve öve bitirilemeyecek Okeke’nin bu alanda bir zayıflığı yok değil. Genç oyuncu, agresif ve etkileyici savunmasında bazen heyecana kapılıp yanlış hamleler yapabiliyor. Ek olarak, Auburn çıkışlı yıldız adayının gerçek bir pozisyonu yok. Yani hem üç hem de dört numarada oynamasına rağmen her iki bölgede de çeşitli zaaflar yaratıyor. Bu eksilerin yanı sıra, çapraz bağ sakatlığından dört ay önce dönmesi de Okeke’nin draft sıralamasını etkileyebilir.
Okeke en kötü ihtimallerde atletik bir 3&D oyuncusu olabilir, yani hücumda çizgi gerisinden rakip için tehdit yaratırken etkileyici birebir savunması ile de iddialı takımın önemli yan parçası olabilir. Ancak onun kaderini belirleyecek olan şey kesinlikle sakatlık sonrası fiziksel durumu olacak.