'Akatlar'da Derbi Oynamak İnanılmaz"
Mütevazi bütçesine rağmen, birçok oyuncuyla takviye ettiğini kadrosundan başarılı bir karışım ortaya çıkaran ve Eurocup'ın adını son 16 takım arasına yazdıran Beşiktaş İntegral Forex'in gelecek vaat eden ikilisi Gökhan Şirin ile Onur Çalban, Totemspor'dan Özge Şen'e konuştu.
Hikayeler belki biraz farklı ama vardıkları nokta aynı. Beşiktaş basketbol takımının son dönemlerde dikkat çeken iki ismi Gökhan Şirin ve Onur Çalban ile basketbola başladıkları ilk günden bu yana merak ettiğimiz her şeyi konuştuk...
İşte ikili ile yaptımız o röportaj...
Basketbola olan ilginiz nasıl başladı? Öykülerinizi dinleyebilir miyiz?
Gökhan Şirin: Esasen basketbolcu olmak hiç aklımda yoktu. 2001 yılında Maslak'ta Darüşşafaka altyapısında çalışan Türkay Çakıroğlu beni şans eseri yolda gördü ve kulübe davet etti. O şekilde Darüşşafaka altyapısında oynamaya başladım. Yoksa basketbolu düşünmüyordum bile.
Onur Çalban: Ben aslında İzmir'de futbol oynuyordum. Daha sonra ailem yaşadığımız yerin basketbol takımına yazdırdı beni. Orada oynadıktan sonra milli takım seçmelerine katıldım yardımcı antrenörlerden biri beni Karşıyaka'ya aldı. Hikayem bu şekilde başladı...
Beşiktaş için sezon nasıl gidiyor?
Gökhan Şirin: Şu anda Avrupa'da hedeflediğimiz seviyenin üzerindeyiz. Top 16'ya yükseldik ve burada da şansımızın yüksek olduğunu düşünüyorum. Ligde de maçları çok küçük farklarla kaybettik ama yine de şansımız yüksek. Şu anlık iyi gittiğini söyleyebilirim.
Onur Çalban: Önümüzde kaybetmememiz gereken maçlar var. Onları da aldığımız sürece daha da yukarı çıkacağız. Avrupa'da daha ileri gidebilecek seviyedeyiz.
Günlük hayatlarınızda neler yaparsınız? Hayatınız antrenmanlar ve maçlar arasında geçmiyordur herhalde...
Gökhan Şirin: Ben bulduğum ilk fırsatta Boğaz taraflarına gidiyorum. İstanbul aşığıyım diyebilirim. Arkadaşlarımla ve ailemle vakit geçirmeye çalışıyorum. Film izlemeyi çok seviyorum, vakit buldukça izliyorum.
Onur Çalban: Ben İstanbul'u çok fazla bilmediğim için çok dışarı çıkmıyorum. Çıktığımda da takımdan arkadaşlarımla vakit geçiriyorum. Evde vakit geçirmeyi çok seviyorum. İzmir'i özlüyorum. İstanbul çok kalabalık...
Basketbolcu olmadığınızı düşünelim. Şu anda hangi meslekle uğraşıyor olurdunuz?
Gökhan Şirin: Bilmem. (Gülüyor) Bunu bende bazen düşünüyorum. Tam karar vermem gereken dönemlerde basketbol girdi hayatıma. Küçükken futbolu çok severdim, sanırım yine sporla alakalı bir iş yapıyor olurdum.
Onur Çalban: Futbol oynamayı çok seviyordum. Ama uzun bir zamandır basketbol dışında başka bir şeyle ilgilenmediğim için ne yapardım bilemiyorum.
Diğer sporlarla aranız nasıl? Yaptığınız başka sporlar da var mı?
Gökhan Şirin: Birkaç yıl öncesine kadar halı saha maçları yapardım. Ama bu durum basketbol için tehlikeli olmaya başlayınca bırakmak zorunda kaldım. Yine de futbolu yakından takip ediyorum.
Onur Çalban: Futbolu ben de çok seviyorum. Hatta takımca çok seviyoruz! (Gülüyor)
Gelecek için hayalleriniz neler? NBA falan düşlüyor musunuz?
Gökhan Şirin: Evet, tek hayalim NBA.
Onur Çalban: Ben NBA'den çok Euroleague'de oynamayı istiyorum.
Beşiktaş çok köklü bir takım. Böylesi bir takımda oynamak zor olmalı...
Gökhan Şirin: Maç esnasında arkamızda inanılmaz bir kalabalık var. Gösterdiğimiz performansla taraftarımız çok mutlu olabiliyor ya da üzülebiliyor. Bunları bilerek maça çıkmak bazen bize baskı yapıyor bazen de itici güç olabiliyor. Taraftar desteğinin ne demek olduğunu Beşiktaş'a geldiğimde anladım. Akatlar'da derbi oynamak inanılmaz bir şey. Taraftarımıza buradan çok teşekkürlerimi sunuyorum.
Onur Çalban: Ben Beşiktaş'a Karşıyaka'dan geldim ve orada da taraftar desteği çok büyüktü. Tabii burada taraftar desteği çok daha fazla… Haliyle maçlardaki sorumluluğumuz çok büyük. Taraftarımız için çok daha fazla mücadele ediyoruz.
Mağlubiyetle biten maçların ardından neler yaşanıyor? Ruh haliniz nasıl oluyor?
Gökhan Şirin: Maçın ardından soyunma odası durumu var. Orada maçı tekrar yaşıyoruz. Kaybetmeyi hiç istemiyoruz. Taraftarlardan çok daha fazla üzgün oluyoruz. Bu yıl önde gittiğimiz halde son dakikalarda kaybettiğimiz maçlar oldu. Mağlubiyet psikolojisi kolay atlatılmıyor.
Onur Çalban: Gökhan'ın da dediği gibi soyunma odasında maçı tekrar yaşıyoruz. Maçın pozisyonları anlat anlat bitmiyor. O psikolojiyi üzerimizden atmamız uzun zaman alabiliyor.
Maç öncesinde yaptığınız totemler var mı?
Gökhan Şirin: Benim belli rutinlerim var. Misal maçtan önce yediğim yemek bellidir. Mutlaka dua ederim ve dirsek bandımı takarım.
Onur Çalban: Uykuma ve beslenmeme çok dikkat ederim. Maçtan önce ben de dua ederim. Yaptığım totemler yok.
Gökhan, maç esnasında oldukça hırslı ve konsantre bir oyun sergiliyorsun. Durum gerçek hayatta da böyle mi?
Gökhan Şirin: Basketbola ilk başladığım günden beri böyleyim. Yaptığı iyi bir şeyden sonra bağıran, sevinen biri oldum hep. Bazı insanın içinde fırtınalar kopar ama belli etmez. Ben belli etmeyi seviyorum.
Onur, İzmir-Karşıyakalısın. O meşhur Karşıyaka aşkı sende de var mı?
Onur; Ben aslında İzmir doğumluyum ama Karşıyaka'da oynadım. Karşıyaka'ya çok bağlıyım, çok seviyorum...
Gökhan bir dönem Amerika'da forma giydin. Nasıldı o tecrübe? Türkiye'ye dönmeye nasıl karar verdin?
Amerika'da ilk yıl bir ailenin yanında kaldım. Orada Amerika kültürünü deneyimleme fırsatım oldu. Hiç dil bilmiyordum, basketbol tarzını bilmiyordum ama çabuk adapte oldum. Oradaki deneyimlerimin çok önemli artıları oldu bana. Benim hedefimde kariyerime Anadolu Efes'te başlamak gibi bir planım yoktu. Ancak takım benimle ilgilenince dönmeye karar verdim iyi ki de dönmüşüm. Amerika benim için çok önemli iki yıl oldu.
Röportaj: Özge Şen