Bir başına bir lig | Belarus Premier Ligi
*Yazının orijinal hâlini okumak için.
*Yazının orijinal hâlini okumak için
tıklayınız.
Son haftalarda bir Pazar öğleni telefonunuzdaki skor uygulamasına bakacak olduysanız tüm dünyada yalnızca Belarus, Burundi, Nikaragua ve Tacikistan liglerinin devam ettiğini de görmüşsünüzdür.
İsveç, Finlandiya ve Ukrayna'da oynanan bazı dostluk maçları da var ancak Avrupa'da üst düzey ligler arasında pandemiye direnen tek lig, Belarus Premier Ligi.
Bildirilen 440 vaka ve beş ölüme rağmen başkan Alexander Lukashenko şu ana dek durumu önemsemiyor gibi gözüküyor. Tutkulu bir buz hokeyi oyuncusu olan Lukashenko, geçtiğimiz hafta ayağında patenleri, kafasında kaskı varken verdiği demeçte, "Ayakta ölmek, dizlerinin üzerinde yaşamaktan iyidir" dedi ve vatandaşlarına da virüsten korunmak için votka içip saunalara gitmelerini söyledi.
Kısacası, Belarus Ligi'nde gösteri devam ediyor.
Lig, son haftalarda tüm dünyada ilgi çekti ve Reuters'in haberine göre Belarus Futbol Federasyonu, 10 ülkeye turnuvanın yayın haklarını satmayı başardı.
İlk Belarus Ligi maçımı izlemek, bana oldukça şanslı hissettirdi. Cumartesi akşamı, sonraki gün oynanacak Energetic BGU - FK Minsk maçına dair araştırma yapmaya başladım. Eurosport editörü bu konuda bir içerik hazırlamamı kabul etmişti ancak tutturmamı istediği bir denge vardı. Sonuç olarak lig büyük bir şüphe bulutunun altındaydıve maçlar, ülkedeki birçok insanın yasta olmasına rağmen oynanıyordu.
Odak noktası maçtan ziyade ligin diğer herkese karşı çıkan tavrı gibi gözüküyordu. Yine de ilk düdükle beraber her şey normalmiş gibi hissetmeye başladım.
BGU – Minsk, henüz lig başlayalı yalnızca iki hafta olmasına rağmen iki takımın ilk iki sırada bulunması ve maçın bir derbi olması sebebiyle oldukça önemli bir karşılaşmaydı.
Maç sonunda BGU, henüz 20. dakikada 10 kişi kalmalarına rağmen 2-0 kazanarak hem sezona yaptıkları güçlü başlangıcı daha da sağlamlaştırıyor hem de elbette şehrin galip tarafı olarak övünme hakkını kazanan taraf oluyordu.
Belarus Premier Ligi'nde bir maç izleyip maçın kalitemetredeki yerinin neresi olacağına karar vermek gerçekten çok zor. Bir EFL League One maçına yakın denebilir mi? Belki. BGU'nun Özbek oyuncusu Jasurbek Yakhshiboev'e ilk goldeki katkısı ve 90+2'de gelen ikinci golü ile gösterdiği etkileyici performansı için hakkını teslim etmek lazım. Defansın ne kadar iyi olduğu tartışmaya açık ancak sonuç olarak izlemesi keyifli bir maçtı ve Yakhshiboev'in şovunu izlemek de bir zevkti.
Maçın İnternet üzerinden izlediğim yayınında spiker yoktu ve stadyumun tek tribünü de ana kameradan gözükmüyordu. Ses olarak ise arka planda yedek kulübelerinden gelen duyulması zor bağırışlar, göremediğimiz taraftarların tezahüratları ve saha içi mikrofonlara vuran rüzgârın gürültüsü vardı. Tüm bunlar benim ilk Belarus Premier Ligi tecrübemin bileşenleriydi. Sıra dışı şartlar altında sıra dışı bir maç seyri.
Bütün eleştiriler bir yana; BGU’nun Minsk’i yendiği maç 90 dakikalık, çevresinde olup bitenden soyutlanmış, gerçek bir futbol maçıydı.
Lukashenko’nun da Belarus Premier Ligi izleyicilerine vermek istediği şey bu. Milyonlarca taraftarın hasret kaldığı sıradan bir futbol maçı.
İki saatliğine ben de bu basit fikrin cazibesine kapıldım. Eğer izlerseniz, Belarus Premier Ligi’nin küresel kararlara ayak uydurmayı düşünmediğini anlayabilirsiniz. En azından lig seyirci kazanmaya devam ettikçe.