Denizli: "Benim Asla Bir Kariyer Korkum Olmaz"
Azerbaycan Premier Ligi takımlarından Hazar Lenkeran Teknik Direktörü Mustafa Denizli, kariyeri boyunca herhangi bir lobi desteği almadığını söyledi.
Azerbaycan Premier Ligi takımlarından Hazar Lenkeran Teknik Direktörü Mustafa Denizli, kariyeri boyunca herhangi bir lobi desteği almadığını söyledi.
Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray'da şampiyonluk yaşayan teknik direktör Mustafa Denizli, katıldığı bir TV programında Azerbaycan futbolu ve kariyer planlaması ile ilgili açıklamalarda bulundu. Tecrübeli teknik adam, ülkenin neresinde olursa olsun amacının hizmet etmek olduğunu ifade etti.
"MUTLU OLDUĞUNA İNANDIĞIN BİR YER VARSA BAŞARI ORADA VARDIR"
Kariyer planlaması ile ilgili herhangi bir endişesi olmadığını belirten Hazar Lenkeran'ın Teknik Direktörü Mustafa Denizli, "Huzuru buluyorsun, kaybediyorsun. Başarıyı buluyorsun, bir sene sonra yakalayamıyorsun. Neticede bir çalışma arzusu var ve bu çalışma arzusunun karşılığında şu standartlar olacak diye bir ön yargım yok. Beşiktaş'ta, Fenerbahçe'de çalışırken, oradan Kocaeli, Manisa ve Rize'ye de gittim. Bunlar benim açımdan herhangi bir şekilde sorun teşkil etmiyor. Zaten sorun teşkil etse bir çalışma gerçekleşmez. Zaman zaman, 'Hocam bir kariyer endişen olmaz mı?' diyorlar. Neden kariyer endişem olsun. Bunların hepsi çok onurlu çalışmalar. Başka türlü bu çalışmaları bir sıralama içinde değerlendirecek olursan, bazı haksızlıkları da gündeme getirmiş olursun. Benim çalışma şartları ve yaşantımdaki en önemli olay, 'mutlu olur muyum, olmaz mıyım?' sorusudur. Başarılı olursun ya da olmazsın, o ikinci planda. Zaten mutlu olduğuna inandığın bir yer varsa başarı orada da vardır" diye konuştu.
"ÖNEMLİ OLAN KENDİNİ NEREDE İYİ HİSSETTİĞİNDİR"
Denizli, iyi bir teknik adamın başarıyı ve başarısızlığı yaşamadığı sürece mutluluğu ve hüznü tam olarak hissedemeyeceğini vurgulayarak, "8 haftada 8 galibiyet aldığın zaman hangi lig hangi takım olursa olsun gündem oluşturur. Bugün bu grafiği PTT 1. Lig'de de yaşasan, daha alt liglerde de yaşasan gündemdir. Önemli olan kendini nerede iyi hissettiğindir. Ben kendimi nerede hissediyorum? Toplumun, insanlarımızın beni farklı bir yerde hissetme şansı yok. Dolayısıyla burada yaptığın çalışmalar hep bir odak oluşturur. Geçen yıl ben Çaykur Rizespor'da çalışmaya başladığım zaman Türk futbol kamuoyunun önemli bir bölümünün gözlerini oraya çevireceğini ve bir takibin içinde olacağını bilmiyor muydum? Çaykur Rizespor'da bu çalışmayı yapmak zor ve riskli. Dışarıdan bakıldığında Mustafa Denizli bunları, bunları yapmış, burada bir terslik olursa ne olur? Hayır olmaz. 'Ben önceki dönemlerdeki çalışmalarımdan farklı bir görüntü ortaya koyar mıyım' diye bir endişe taşımam" dedi.
"GÜNDÜZ GECE FARKI OLMAZ AMA SABAH AKŞAMÜSTÜ FARKI OLUYOR"
İstanbul Kulüpleri ile Anadolu Kulüpleri arasındaki farkları anlatan tecrübeli teknik adam sözlerine şu şekilde devam etti: "Gündüz gece farkı olmaz ama sabah ve akşamüstü farkı oluyor. Bunların tarihlerinden, konumlarından, hitap ettiği topluluklardaki sayılarından, medyadaki ilgilerinden, finansal yapılarından Türkiye'nin sadece yakın tarihinde değil, geçmiş tarihinde de yer almalarından ötürü farklar oluyor. Bunların hepsinin bir sebebi var, hepsinde bir tarih yatıyor. Türkiye Cumhuriyeti henüz 80'li yılları yaşarken, bu kulüplerimiz 100 yılı devirmiş. Dolayısıyla bu farklılıkların oluşması doğaldır. Allah'a şükür diyorum ben bütün bu kulüplerde görev yaptım, mutluluklar ve üzüntüler yaşadım. Tüm bunları yaşadıktan sonra artık benim Rize'de, Hakkari'de çalışmamın bunlarla hiçbir şekilde bir araya getirilemeyeceğini biliyorum. Ben nerede çalışırsam çalışayım, bu odaklaşma devam eder. Hatta benim kendi içimde yaşadığım toplumsal hizmet projesi bakımından Güneydoğu'da, Doğu'da bir 2. Lig veya 3. Lig takımının başında olurum. Hatta bu çalışmalarım açısından beni en çok mutlu eden çalışma olur."
"BENİM ASLA BİR KARİYER KORKUM OLMAZ"
Kariyeri boyunca herhangi bir lobi desteği almadığını ve Türk sporuna 40 yılını verdiğini belirten Denizli, "Çalıştığım yerler geçtiğim yollar bellidir. Bütün bunlar zaten toplumla yaşadığımız şeylerdir. Ben 37 yaşında Galatasaray gibi bir camianın başına geçtim ve yıllarca hizmet ettim. Oradan çıktım Fenerbahçe gibi büyük bir camianın başına geldim ve hizmetimi verdim. Son olarak da çocukluk aşkım olan takım Beşiktaş'la çalıştım. Bu çalışmaların tamamındaki heyecan aynıdır. Burada bir şeyi kendime en fazla övünç payı çıkarıyorum. Burada yaşadığım şampiyonluklar önemli değil, bu camialar tarafından kabul görmek benim için en büyük artı puandır. Bu kadar fanatizm anlamında birbirinden ayrılmış 3 camiadan kabul görüyorsan bu ne bir şampiyonlukla ölçülür, ne daha büyük başarılarla ölçülür. Benim için en büyük başarı bu camialarda kabul görmektir" ifadelerini kullandı.
"BEN TRANSFER YAPMAM, TRANSFER BAŞKA BİRİMLERİN İŞİDİR"
Hazar Lenkeran Teknik Direktörü Mustafa Denizli, çalıştırdığı takımlarda transfer konularına karışmadığını, transferlerin başka birimlerin işleri olduğunu belirterek, "Bütün bunları değerlendirme şansın var, yani bu teklifler yapıldığı zaman kadronun yapısı göz önündedir, senin bildiğin bir kadrodur. Burada neler olabilir, devam edeceğim maratonda kimlerle yürüyebilirsin bunu tespit edersin. Ben transfer yapmam, transfer başka birimlerin işidir. Ben sadece düşündüklerimi paylaşırım. Ben bir futbolcuyla bir menajerle bunları asla konuşmadım konuşmam. Bu yönetimin işidir. Ben kadromu oluştururken, bütün olasılıkları, bütün kriterleri göz önünde bulundurarak bir kadro oluştururum. Takviye olacakları yönetime bildiririm ve şunu söylerim. 'Bunun için bu futbolcu için benim önerdiğim maddi değer budur, bunun üstünde bir yatırım yapmayın, mümkünse bunun altında kulübün menfaatine olacak şekilde bitirirseniz sevinirim' derim" diye konuştu.
"İRAN'DAN, ÖZEL SAĞLIK PROBLEMLERİNDEN DOLAYI DÖNMEK ZORUNDA KALDIM"
İran'dan, ailevi ve özel sağlık problemlerinden dolayı iki kez Türkiye'ye dönmek zorunda kaldığını hatırlatan tecrübeli teknik adam, "İki talihsiz olay beni buraya getirdi. İlk dönüşümde ağabeyim rahatsızlanmıştı. Burada olmak mecburiyetindeydim. Ağabeyim bize babam öldükten sonra babalık yapmıştı. Onun bu durumunda ben orada kalamazdım. Ağabeyim rahmetli olduktan sonra orada sezon başlamıştı. İran'dan döndükten sonra 8-9 aylık dönemde ağabeyimi kaybettim. Çok istiyorlardı İran'a dönmemi ama ben ailemle vakit geçirmek istedim. Sonra Beşiktaş çalışmam başladı. Sonra İran'a tekrar gittim. Geçtiğimiz yıl ailevi sebeplerden dolayı ikinci kez dönmek zorunda kaldım. Tabi ki İran'da oturmuş bir kurumsallık yok fakat benim için orada bunların çok fazla bir önemi yok. Benim orada durumum şu; örneğin ben Galatasaray'ın hocasıyım bir Fenerbahçe maçına çıkıyorum sahaya çıktığım zaman önce beni Fenerbahçe tribünleri çağırıyordu. Öyle bir ortamım vardı, çok güzel bir ortamdı. Bu benim için çok güzel bir çalışmaydı. Ben o dönemde İran'la ilgili anılarımı anlatırken, bu güzelliklerden bahsettim. Bu benim bireysel katkı sağlayacağım bir kültür kaynağıydı. Futbol ve başarılar kadar bunlar da kazanç" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'DEKİ YAYINCI KURULUŞUN KULÜPLERE SAĞLADIĞI İMKANIN YÜZDE BİRİ İRAN'DA YOK"
Denizli, İran'daki mevcut medya ortamının kulüplere ve futbolculara desteğinin Türkiye'ye göre çok etkisiz olduğunu belirterek, "Benim iki tane oyuncum, biri La Liga'da oynadı. Diğeri Premier Lig'de oynadı. Yıllarca kaptanlık da yaptılar. Almanya'da yetişip şu anda İran Milli Takımında oynayan, Premier Lig'de oynayan futbolcular var. Körfez ülkelerinde 20'nin üzerinde oynayan İranlı futbolcu var. İran'da iyi futbolcular var ama orada kurumsallık, profesyonellik yok. Türkiye'deki yayıncı kuruluşun kulüpler ve futbol ortamı için sağladığı imkanın yüzde biri yok ama buna rağmen ayakta duruyorlar" dedi.
"ÜLKENİN NERESİNDE OLURSAM OLAYIM AMACIM HİZMET ETMEK"
Türkiye'nin hangi takımı olursa olsun amacının ülkeye hizmet etmek olduğunu vurgulayan Denizli, "Ben bunlarla çok karşılaştım ve üzüldüm. Başkan diyor 'Hocam biz konuştuk ama gelemedik, teklif edemedik'. Eğer o izlenimi veriyorsam bu beni çok üzüyor. Bu artı bir puan değil, ben bu ülke futbolu için varım" diye konuştu.
"IVIÇ'İN YARDIMCI ANTRENÖRÜ OLARAK BAŞLADIM"
Teknik direktörlüğe nasıl başladığını anlatan Mustafa Denizli, şunları söyledi:
"Galatasaray'da ilk çalışma yılımda 37 yaşındayken kontratım devam ediyordu. Benim teknik adamlığa başlayışım da uzun bir hikaye. Genç takımda hoca olarak başladım. Yardımcı antrenörlük istemedim. Iviç'in yardımcı antrenörü olarak başladım. Kendisi bana futbolculuğu bıraktırdı. Jübilemi yaptım. Sezonun açılmasına kısa bir dönem kala Benfica ile anlaştı, bizi yarı yolda bıraktı. O ayrılınca ben açıkta kaldım. Takımın başına kimin geleceği belli değildi. Yönetim kurulu 'Takımı kampa sen götür' dedi. Yönetime 'Ben götürmeyeyim' dedim. Genç takımı çalıştırmayı teklif ettim. Ondan aylar sonra yardımcı antrenörlüğe başladım."
"TAYFUN'UN BAŞARILI OLMASI, TÜRKİYE'DEN YENİ TAYFUN'LARIN ORAYA GİTMESİ DEMEK"
Denizli son olarak ise, Almanya'da teknik direktör kariyerine başlayan Tayfun Korkut'u arayıp kutladığını ifade ederek, "Tayfun imzayı atarken ben evimde bir röportajdaydım. Gazeteci arkadaşlardan biri Tayfun'un Almanya'da teknik direktör olduğunu söyledi. Kendisini aradım kutladım. Çok mutlu olduğumu söyledim. Kendisi de benimle ilgili düşüncelerini söyledi. İnşallah çok başarılı olacak. Tayfun'un başarılı olması Türkiye'den yeni Tayfun'ların oraya gitmesi demek. Ben Almanya'dan döndükten sonra pişmanlık yaşadım. Keşke kalsaydım ve kapıları sonuna kadar açsaydım. Alp Yalman'a verdiğim bir söz beni Almanya'dan geri döndürdü. Tayfun bunu başarabilir" dedi. - İSTANBUL