Haberler

    Disiplin, rekorlar ve tevazu: Moses Malone-nba-philadelphia-76ers-kuzey-kılıç

    Güncelleme:
    Abone Ol

    “Alçakgönüllü olmak, giderek kaybolan bir sanata dönüşüyor.

    “Alçakgönüllü olmak, giderek kaybolan bir sanata dönüşüyor. Yalnızca gerçekten de başarılı olan insanlar tevazulu oluyorlar. Çünkü bu, onların doğasında var.”



    Thomas Fuller – Aydınlanma Dönemi’nde yaşayan İngiliz tarih bilimcisi



    Zorlu günler


    Mart 1955, Petersburg, Virginia. Virginia eyaleti, birkaç yıl içinde kurulması planlanan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) için ülkedeki çalışmaların odak noktalarından biri konumunda. Eyaletin en büyük şehirlerinden olan Petersburg, bu yoğunluktan en fazla etkilenen bölge. Zira Petersburg’daki fabrikaların tamamı, birkaç ay içinde başkent Washington’a araştırma dairesinin ana parçalarını göndermek zorunda.

    O yıl Şubat ayının sonlarına kadar fabrikaların birinde çalışan Mary Malone, takvimler Mart’ı işaret ettiğinde fabrikadan ayrılmak için izin alıyor. Çünkü Moses ismini vermeyi düşündüğü oğlu, üç hafta içinde doğacak. Alkolik olan eşinin 15 aydır çalışmaması üzerine evin tek geçim kaynağı olan Mary, 23 Mart’ta Moses Malone’u dünyaya getiriyor.

    Moses, iki yaşına geldiğinde annesi, Malone Sr.’ı evden kovuyor. Kocasının hem alkolik hem de işsiz olmasını daha fazla kaldıramıyor. Mary Malone, aylık 400 dolarlık maaşla bu sefer bir kafede çalışarak iki yaşındaki oğlunu ve kendisini geçindirmeye çalışıyor.

    Daha sonraki yıllarda Moses’ın NBC’ye, “Pencerelerin yarısı kırıktı. Kapılarımız tam kapanmıyordu, kışın içerisi buz gibi oluyordu.” olarak nitelendirdiği evlerinde Mary ve oğlu, sekiz yıllık zor zamanların ardından 1965’te Mary Malone’un yeni ve yüksek maaşlı bir iş bulması üzerine Petersburg’un şehir merkezine; küçük, kırık dökük ve kulübeyi andıran evlerinden biraz daha iyi bir eve taşınıyorlar.


    Merhaba basketbol


    Aylık gelirleri 750 dolara çıkan ailede Moses, Petersburg Lisesi’nde basketbolla tanışıyor. Uzun boyunun yanı sıra adım genişliği, vücut hatları ve çalışma disiplini antrenörlerinin ilgisini çekiyor. Lisedeki ikinci yılında takımını eyalet şampiyonluğuna taşırken sezonu 36 sayı, 26 ribaund ve 12 blok ortalamalarıyla tamamlıyor. Bu etkileyici başarıların yanı sıra lise kariyeri boyunca boyunun 12 santimetre uzaması, sayı atma işini çok basit göstermesi ve ribaundlardaki dominasyonuyla “Liseli George Mikan” lakabını alıyor.

    O dönemler Amerikan Basketbol Birliği’nde (ABA) mücadele eden Utah Stars, Moses Malone’u 1974 ABA Draftı’nda üçüncü turdan seçiyor. Draft gecesinin ardından ülkenin saygın gazetelerinden New York Times, Moses hakkında şu başlığı atıyor: “Modern dönem basketbolda liseden NBA’e giden ilk oyuncu.”

    Draft sonrasında Utah Stars’la beş yıl bir milyon dolarlık kontrat imzalayan Moses, profesyonel kariyerine kısa forvet olarak başlıyor. Fakat sezonun sonlarına doğru önce uzun forvet ardından pivot pozisyonlarında oynuyor. Zira boyu, draft gecesinden sonra beş santimetre daha uzamış ve boyalı alandaki dominasyonu katlanarak artmıştı.


    NBA kariyeri başlıyor


    1976-1977 sezonuna geçilirken ABA ile NBA’in NBA çatısı altında birleşmesinden sonra Malone, NBA Draftı’nda Portland Trail-Blazers tarafından seçildikten iki hafta sonra Buffalo Braves’e takaslandı. Ancak orada yalnızca iki maça çıktı ve iki ay içinde ikinci kez takaslandıktan sonra yeni takımı Houston Rockets oldu.

    Moses Malone, Rockets formasıyla geçirdiği altı sezonda 464 normal sezon maçına çıkıp 24,1 sayı ve 15,0 ribaund ortalamalarını yakalarken beş kez de play-off tecrübesi yaşıyordu. 1978-1979 sezonunda 587 hücum ribaundu alıp NBA tarihine geçiyordu. Takımdaki son sezonunda 31,5 sayı ortalaması yakalıyordu. Tabii bu süreçte 1979 yılında MVP ödülü kazanırken dört kez NBA All-Star olma unvanını elde ediyordu.

    1982 yılının yaz aylarına gelindiğinde ise Moses’ın önemli bir karar vermesi gerekiyordu. Daha sonralardan formasının emekli edileceği Rockets’ta kalıp kısmen kısıtlı olan kadroyla şampiyonluk için mi savaşmalı? Yoksa başka bir maceraya atılıp daha iyi kadrolarla mı şampiyonluğa yürümeli?

    Bu çıkmazın doğru cevabını bulmakta bir hayli zorlanan Birleşik Devletli yıldız, her ne kadar alçakgönüllülük yapıp takımında kalmak istediğini söylese de Julius Erving, Bobby Jones, Maurice Cheeks, ve Andrew Toney’li Philadelphia 76ers’tan gelen teklifi duyduğunda Teksas ekibinden ayrılmak için izin istiyor. Fakat 76ers yetkililerine, “Önce Rockets’la imzalayacağım. Sonra siz, o kontrata denk oyuncular vereceksiniz.” şartını koşarak ayrıldığı takımını zor durumda bırakmıyor.


    Efsanevi sezon


    Philly’deki ilk yılında kariyerindeki ilk ve tek NBA yüzüğüne ulaşıyor. Tabii bu yüzüğe ulaşırken NBA Finali’nde bir diğer süper yıldız pivot Kareem Abdul-Jabbar’ın başını çektiği Los Angeles Lakers’ı 4-0’la geçerlerken Moses, seriyi 25,8 sayı, 18,0 ribaund ve 1,5 blok ortalamalarıyla tamamlıyor. Play-off dönemindeki performansı sırasında birçok gazetede, “Zeki canavar” lakaplarıyla anılıyor.

    Takımın baş antrenörü Billy Cunningham ise belki de onu en iyi tanımlayan cümleleri sarf ediyor: “Buna inanmak zor ama inanmamak daha zor. Çünkü Moses’ı tanıyorsanız çalışmaya olan takıntısının başarıya olan takıntısından daha fazla olduğunu biliyorsunuzdur. Play-off öncesinde en fazla iki maç kaybetme hakkımızın olduğunu söyleyip takımdaki herkesin daha çok çalışmasını istiyordu. Ve bildiğiniz gibi yalnızca bir maç kaybettik. 12 maçta bir maç… Ben dâhil hepimizi daha disiplinli ve çalışkan yapıyor.”

    Sonrasında ise 1990’lara damga vuracak olan Charles Barkley’e mentorluk yapıyor, NBA All-Star unvanlarını arttırıyor, ribaundlarda her sezon rekor kırıyor ve hücumdaki kolay sayı atma becerisini savunmada agresif bir görünüme büründürüyordu.

    1995 yazına gelindiğinde sakatlıklardan ve oyunun hızlanmasından dolayı emeklilik kapıda görünüyordu. Beş ribaund şampiyonluğu, 21 yıl parkelerde boy gösterme, 13 kez All-Star seçilme, üç MVP ödülü, bir NBA yüzüğü, NBA tarihinde en çok serbest atış isabeti bulan oyuncu olma unvanı, NBA tarihinde en fazla ribaund alan oyuncularda üçüncülük, NBA tarihinde en fazla skor üreten oyuncularda dokuzunculuk… Kısacası Moses Malone, rekor kelimesinin en saf tanımlarından biri.


    Geleneksel dönemden modern oyuna


    Tabii onun büyüleyiciliğinin yalnızca rakamlarla sınırlı kaldığını söylememiz yanlış olacaktır. Öyle ki Moses, oyun tarzı itibarıyla günümüz modern uzunlarının yapıtaşlarından biri. Her ne kadar kariyeri boyunca yalnızca 83 defa üçlük kullanmış olsa da yıldız pivot; maç başına aldığı 12,3 ribaundun ardından takımını hızlı hücuma çıkarmak için uzun paslar atması, adam değişim savunmasında kısaların karşısında kalabilmesi ve perde oyunlarında yalnızca devrilen değil top tutucu rolünde de etkili olabilmesiyle modern dönem uzunlarının profilini oluşturuyordu.

    208 santimetrelik ve 120 kilogramlık Malone, “Ribaundların Başkanı” lakabını alırken bench press’te döneminin en iyi oyuncuları arasında yer alıyordu. Wilt Chamberlain veya Bill Russell kadar NBA yüzüğü yok. Ayrıca Shaq O’Neal veya Tim Duncan gibi net bir oyun değiştirici değil. Ama Moses Malone; rekorlarını disiplinle elde eden, NBA tarihinin en iyi pivotları arasında ilk sıralarda yer alan ve kötü günlerden iyi günlere yükselirken çevresindekileri daima düşünen, tevazuyu elden bırakmayan bir basketbol oyuncusuydu. Ve bu belki de onun en büyük miti…

    Kaynak: EuroSport.com / Spor

    Philadelphia basketbol Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title