Drogba Mı, Eto'o Mu?
SPORCOPE DIŞ HABERLER – Afrika futbolunun yetiştirdiği en büyük yıldızların başında ülkemizde de forma giyen; Samuel Eto'o ve Didier Drogba geliyor.
SPORCOPE DIŞ HABERLER – Afrika futbolunun yetiştirdiği en büyük yıldızların başında ülkemizde de forma giyen; Samuel Eto'o ve Didier Drogba geliyor… İkisi de müthiş kariyerlere, sayısız kupalara sahipler ancak bu kıyaslanmalarına engel değil. Dünya futbolunun sık sık duyulan sorularından biri de hangisinin daha büyük bir futbolcu olduğu. Her ne kadar bu soruya kesin bir cevap verilemese de squawka.com bu iki efsanenin kariyerlerini karşılaştırdı.
İşte yavaş yavaş kariyerlerinin sonuna gelen ve bu hafta 35 yaşına giren Eto'o ile 38 yaşına giren Drogba'nın futbolda yaptıkları:
KULÜP KARİYERLERİ
Eto'o
Çoğu genç Frankofon Afrikalı'nın kariyeri belli bir yolu izler: Tozlu sokaklarda top koştur, şansın yaver gitsin, Fransa Ligue 1'e transfer ol ve futbol hayatın başlasın. Bu senaryo gayet mantıklı olsa da Eto'o bilinen yoldan gitmedi.
Babası bir muhasebeci olan Samuel Eto'o rahat bir çocukluk geçirdi ve futbola Kamerun'un en büyük şehri olan Douala'da Kadji Spor Akademisi'ne giderek başladı. Akademide günler geçerken, bir gün Real Madrid scoutlarının dikkatini çekti ve takibe alındı. Madrid'in genç akademisi La Fabrica o dönemlerde genç oyuncu yetiştirme konusunda ciddi bir atılım yapmak istiyordu ve bu doğrultuda daha 16 yaşındaki Eto'o'yu İspanyol başkentine götürdü. Real Madrid'in akademiyi güçlendirme hamlesini ne denli önemli gördüğü bir önceki sezon Argentina Juniors'tan genç Esteban Cambiasso'nun transfer edilmesiyle belli olmuştu.
Maalesef Eto'o'nun İspanya macerası dört dörtlük başladığını söyleyemeyiz. Madrid'e soğuk bir kış gününde şortu ve t-shirtü ile gelen Kamerunlu'yu kulüpteki görevliler havaalanından almayı unutunca, Eto'o daha önce kendisine verilen 15,000 pesetayı (yaklaşık 100 sterlin) daha fazla üşümemek için kıyafetlere harcamak zorunda kaldı. Real Madrid'in o dönemki Sırp forveti Pedja Mijatovic'in kramponlarını kullanan Eto'o, Real Madrid'in B takımı Castilla'da idmanlara başladı ancak sezon sonu takımının küme düşmesi onun için yeni bir sorun anlamına geliyordu. Yeni liginde AB vatandaşı olmayan futbolcuların oynama hakkı olmaması sebebiyle sırasıyla Leganes, Espanyol ve Mallorca'ya kiralandı. Espanyol'da bir kez bile forma şansı bulamamasından gerekli dersleri çıkaran Eto'o, Mallorca'da sevgiyi buldu ve müthiş potansiyelinin ilk sinyallerini verdi.
Eto'o'nun başarılı oyunuyla ligi orta sıralarda bitirmeyi başaran Mallorca, 2000 yılında o dönem kulüp için rekor transfer bedeliyle 4,4 milyon sterlin'e Kamerunlu'nun bonservisini aldı. Eto'o 2004'te Barcelona'ya geçene kadar 69 gole imza attı ve kulüp tarihinin en golcü oyuncusu oldu.
Barcelona ile dünya futboluna adını kazıyan Eto'o, Katalan ekibinde sayısız gol attı ve FIFA Yılın En İyi Futbolcusu sıralamasında üçüncülüğü aldı. Sıralamaya girebilen ilk Afrikalı ise 1995'te George Weah'tı. Eto'o, 2006'da İspanya Ligi Gol Kralı olurken, 2009'da da iki Şampiyonlar Ligi finalinde gol atmayı başaran ikinci oyuncu olmuştu.
Kolay sorun çıkarabilen karakteri nedeniyle Barcelona'dan ayrılıp Jose Mourinho'nun Interi'nin yolunu tutan Eto'o, İtalya'daki ilk sezonunda üçleme yaptı (Şampiyonlar Ligi, lig, kupa) ve Inter'in bunu başaran ilk ve tek İtalyan takımı olmasına yardım etti.
Inter'in ardından oldukça yüksek bir maaşla Anzhi Makachkala'ya transfer olan Eto'o, buradan sonra Chelsea, Everton, Sampdoria formalarını giydi. Kamerunlu forvet, şu anda Türkiye'de Antalyaspor formasını terletiyor.
Drogba
Didier Drogba, kariyerine Frankofonların alışılmış yoluyla başladı diyebiliriz. Maine Üniversitesi'nde muhasebecilik okumak için Paris'te bir banliyö olan Antony'de yaşamaya başladı ve sonra da Le Mans'ta profesyonel kariyerine başladı.
Şimdi çoğu kişi hayal etmekte zorlansa da fiziksel tehdidiyle tüm defans oyuncularının korkulu rüyası olan Drogba, kariyerinin başlarında fiziksel olarak zorluklar yaşıyordu ve adaptasyonunu sağlayamamıştı. İlk maçında gol bulmayı başarsa da o dönemki teknik direktörü Jacques Loncar'ı etkilemeyi başaramayan 18 yaşındaki Fildişili'nin yetenekleri tartışılıyordu.
21 yaşına geldiğinde ise kariyerinde çıkışa geçmiş, profesyonel kontrat yapmış ve Paris'te tanıştığı eşiyle aile kurmuş bir Drogba vardı. Fildişili golcü, 2007'de verdiği bir röportajda o günleri anlatmış ve "Isaac'in (ilk oğlu) doğumu hayatımın kırılma noktasıydı, o yolumu aydınlattı" demişti.
İkinci sezonunda geçirdiği sakatlıkla formasını Daniel Cousin'e kaptıran Drogba, 2001/02 sezonunun devre arasında 80 bin sterlin'e Guingamp'a transfer oldu. Yeni kulübünde de Drogba'ya dair şüpheler olsa da ikinci sezonunda 34 maçta 17 gol kaydederek bunların hepsini boşa çıkarmayı başardı. Dikkatleri üzerinde toplayan başarılı genç golcü, 3,3 milyon sterlin karşılığında Fransız devi Marsilya'nın yolunu tuttu.
Yeni kulübünde 55 maçta attığı 32 gol onu dünyaya iyiden iyiye tanıttı ve kariyerindeki ilk ödülleri kazanmaya başladı. Marsilya'da taraftarların sevgilisi olan Drogba, 2004 UEFA Kupası finalinde takımına yardımcı olamamıştı ve kazanan 2-0 ile Rafael Benitez'in Valencia'sı olmuştu.
Marsilya'daki bir sezonluk performansı onu Chelsea'ye taşımaya yetti. 24 milyon sterlin'lik bu transfer hem Chelsea hem de Drogba için tarihi günlerin başlangıcı demekti. Drogba, modern futbolda görülmesi kolay olmayan bir aşkın öznesi oldu ve gerek kulüp gerek taraftarla muhteşem bir bağ kurdu.
Başlarda İngiliz medyası Drogba konusunda şüpheli olsa da, Fildişili kendini sevdirmeyi başardı, hatta basının sevgilisi oldu. Büyük maçlarda sorumluluk almaktan kaçmayan Drogba, 2012 Şampiyonlar Ligi Finali'ndeki performansıyla adını Chelsea tarihine altın harflerle yazdırdı.
Drogba, kariyerini Shanghai Shenhua'da sürdürme kararı almasına rağmen Avrupa'dan uzak kalamadı ve Galatasaray formasıyla tekrardan Şampiyonlar Ligi'ne döndü. Türkiye'deki günlerinin ardından efsane olduğu Chelsea'ye dönen ve şampiyonluk yaşayan Drogba, şimdi ise MLS ekibi Montreal Impact'ta kariyerini sürdürüyor.
ULUSLARARASI KARİYERLERİ
Burası Eto'o'nun Drogba'nın bir adım önüne geçtiği yer diyebiliriz. Drogba, tarihin en iyi Fildişi Sahilli oyuncusu olmasına ve ülkesine birçok başarı yaşatmasına rağmen, Eto'o'nun Kamerun'la yaptıkları biraz daha fazla.
Eto'o
Eto'o, milli takım kariyerine 17 yıl 3 aylıkken gittiği 1998 Dünya Kupası'nda en genç oyuncu unvanıyla başladı. 'Küçük Milla' lakaplı oyuncu bu turnuvadan iki yıl sonra Kamerun 20 Yaş Altı Milli Takımı ile 2000 Sydney Olimpiyat Oyunları'nda altın madalyayı kazandı ve aynı yıl Kamerun Milli Takımı ile 2002'de bir kez daha kazanacağı Afrika Uluslar Kupası'nı kaldırdı. Eto'o, aynı zamanda attığı 16 golle Afrika Uluslar Kupası tarihinin en golcü oyuncusu.
Drogba
Drogba'nın kariyerindeki en büyük hayal kırıklıkları, 2006 ve 2012'de kaybedilen Afrika Uluslar Kupası finalleri diyebiliriz. Yıldız oyuncu, penaltılara kalan iki finalde de penaltı kaçırdı ve ülkesini sırtlamayı başaramadı.
SAHA DIŞI
Futbolcular genelde genç çocuklar için bir rol model olma sorumluluğu taşır. Hele ki Afrika'dan çıkan ünlü bir futbolcuysanız, bu sorumluluk daha da artar. Afrika'dan çıkan bir futbolcu olmak, halkın için umutun habercisi olmak, toplumsal değişimlere ön ayak olmak gibi görevleri de yanında getirir. Bu aynı zamanda Afrikalı futbolcuların her tatilde ülkesine giderek yardım projeleri düzenlemesinin ve akademilerini yürütmesinin ne denli önemli olduğunu bize anlatır.
Eto'o
Samuel Eto'o, 2006'da Samuel Eto'o Yardım Vakfı'nı kurdu. Afrika kıtası ve ülkesi Kamerun'daki genç çocukların yaşam standartlarını yükseltmek için dikkat çekmeye çalışan vakıf; aynı zamanda temel sağlık hizmetleri, kaliteli eğitim ve binlerce Afrikalı çocuk için futbol oynama şanslarını yaratmayı amaçlıyor.
Terör örgütü Boko Haram kurbanlarına yardım için 2015'te kampanya başlatan Eto'o örgüt hakkında, "Bu bir insanlık krizi ve dayanılması zor bir tehlike" yorumunu yapmıştı.
Drogba
Didier Drogba'nın insani aktivitelerinin en önemlisi ülkesindeki iç savaşı sonlandırması oldu. Yaklaşık beş sene süren savaş, 2005 Ekim'inde Fildişi Sahili Milli Takımı'nın 2006 Dünya Kupası'na katılım hakkı kazanmasıyla sonlanmıştı. Fildişi'nin katılım hakkını kazandığı bu eleme maçının ardından Drogba mikrofonu eline almış ve soyunma odasında takım arkadaşlarının ortasında dizlerinin üstüne çöküp ülkesinde savaşan taraflara buna bir son vermeleri için yalvarmıştı. Bir hafta geçmeden Drogba'nın dileği gerçek oldu.
2007'deki bir röportajında olayı anlatan Drogba, "O konuşma içgüdüsel olarak yaptığım bir şeydi. Tüm takım ülkemizde olanlardan nefret ediyordu ve Dünya Kupası'na ulaşmamız müthiş bir duygu seli yarattı. Her iki lideri de milli marş için yan yana görmek çok özeldi. O gün Fildişi Sahili'nin yeniden doğduğunu hissettim" demişti.
Afrika'da barış için çalışan Drogba, aynı zamanda Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı İyi Niyet Elçisi. Drogba, 2009'da Pepsi'den 3 milyon sterlinlik destek almış ve ülkesi Fildişi'nin başkenti Abidjan'a hastane yaptırmıştı.
SONUÇ
Her ne kadar "Eto'o mu, Drogba mı?" sorusu sıkça karşımıza çıksa da, iki oyuncu hem Afrika hem de dünya futbolu için unutulmaz birer figür haline geldi. Bu efsaneleri böyle bir kıyasa sokmaktansa, 'güzel oyun'a kattıklarını hatırlamak ve yeni yaşlarına girdikleri bu haftada bize yaşattıkları için teşekkür etmek belki de en doğrusu…