Güzel bir takım ve sosyal farkındalık: Bike Aid
Bike Aid, Antalya Bisiklet Turu’na, geçtiğimiz iki yılda olduğu gibi bu yıl da katıldı.
Bike Aid, Antalya Bisiklet Turu’na, geçtiğimiz iki yılda olduğu gibi bu yıl da katıldı. Geçtiğimiz iki yılda olduğu gibi, bu yıl da etap ya da genel klasman galibiyeti elde edemediler. Ancak bu durum, onlar için bir problem olmaktan bir hayli uzak. Zira Almanya menşeili bu kıtasal takımın çok farklı amaçları var.
Takımın isminden de anlaşılabileceği üzere (“aid” kelimesi İngilizce’de yardım anlamına geliyor), Bike Aid bir bisiklet takımı olduğu kadar bir sosyal sorumluluk projesi. Galibiyetler onlar için önemli, fakat sahip oldukları değerler ve amaçları daha önemli.
Üçüncü Antalya Bisiklet Turu, geçtiğimiz perşembe günü, yani Şubat’ta start aldı. Her bisiklet turunda olduğu gibi, takımlar en az bir gün öncesinden ilk etabın başlayacağı yere gelmişti. Teknik toplantılar, bilgilendirmeler, kısacası organizasyon bunu gerekli kılıyordu. Ancak bu sene Antalya’da, yarışın başlamasından bir gün önce, her zamankinden farklı bir toplantı daha yapıldı. Toplantının amacı, Bike Aid takımı ile uçuşlarını Antalya üzerinde yoğunlaştıran Corendon Havayolları arasındaki sponsorluk anlaşmasının imzalanması ve basın lansmanının yapılmasıydı.
Havayolu şirketinin yöneticileri, Bike Aid takımının bisikletçileri, teknik ekibi ve yine yöneticileri oradaydı. Anlaşma basına duyuruldu, sonrasında takımın CEO’su Timo Schafer mikrofonu aldı. Mutluydu, zira bu tarz sponsorluk anlaşmaları, bütçe konusunda sıkıntılar yaşayan küçük çaplı bisiklet takımlarının devamlılığı için elzemdi.
Schafer, ilk cümlelerinde ne bu sezonki sportif amaçlarına ne de Antalya Turu’nda etaplar kazanmak istediklerine değindi. Konuşmasının konusu, takımın taşıdığı değerlerdi.
Bike Aid 2014 yılında profesyonel pelotonda yer almaya başlayan bir takım. Ancak onun çok daha öncesinde, 11 yıl kadar evvel kurulan bir organizasyon. Ve ilk günden beri, çeşitli değerleri oluşturmak ve onları sürdürmek adına, yarışları kazanmak için olduğu kadar çaba harcıyorlar. Peki nedir bu değerler?
Schafer’in konuşmasında en fazla kullandığı kelimelerden biri “Afrika”ydı. Almanya’da ve diğer ülkelerde yaptıkları sponsorluk anlaşmasından elde ettikleri gelirlerle, Afrika’daki düşük gelirli insanların gerek yaşam kalitesini arttırmak, gerekse orada bu insanların spor yapmalarını kolaylaştırmak adına fon yaratmaya gayret ediyorlar.
Bugüne dek yüzlerce üyeleri olmuş, bir milyon euro’ya yakın bir fon oluşturmuşlar. Oluşturmaya da devam ediyorlar. Antalya’ya Suudi Arabistan Turu’nun ardından geldiler, Antalya Bisiklet Turu’nun ardından o şehirde kalıp sezonun devamında katılacağı yarışlar için antrenman yapmayı sürdürecekler. Birçok World Tour takımının katıldığı -Almanya Bisiklet Turu- gibi yarışlara katılacaklar ve tanınırlıklarını arttıracaklar.
Bay Schafer, toplantı sonrasında gülümsemeye ve basın mensuplarıyla konuşmaya devam ediyor. Başı biraz kalabalık. Bu yüzden çok vaktini almamak gerek. “Yarın, birinci etabın öncesinde birkaç dakikanız olur mu” sorusuna mutlu bir şekilde “Tabii ki” cevabını veriyor.
Ertesi gün (20 Şubat Perşembe) ilk etap Antalya Yat Limanı’ndan start alacak. Yat Limanı’nın hemen üzerinde yer alan Cumhuriyet Meydanı’nda tüm ekip araçları. Schafer de ekip aracının yanında. Son konuşmalar yapılıyor ve etap stratejilerinin üzerinden geçiliyor. Alman yönetici oldukça yoğun. Ama beni görünce hemen hatırlıyor sözünü ve tüm işini gücünü bırakıp sorularımı güler yüzle yanıtlamak için yanıma geliyor.
“Çarşamba günkü basın toplantısında Antalya’da kalacağınız söylediniz. Burası şubat ayında antrenman yapmak için güzel bir yer olmalı.” diye yarı soru yarı yorum biçimde konuşmayı başlatıyorum. Schafer beni onaylıyor: “Evet evet. Önceki iki senede de Antalya’da bir hayli uzun kalmıştık. Yarışın dışında ikişer hafta antrenman yapmıştık. Güzel yollar var, çok güzel manzaralar var. Ayrıca Antalya Bisiklet Turu da sezona hazırlanmak için çok iyi bir durak.”
Turdaki amaçları, en başarılı bisikletçileri Lucas Carstensen ile etap ya da etaplar kazanmak. Bunun dışında genel klasmanda da hedefleri olacağını söylüyor Schafer: “Bu yarışta iki hedefimiz olacak. İlki tabii ki Lucas ile sprintlerde etap kazanmak. Burada iyi bir sprint trenimiz olduğunu düşünüyorum. Ayrıca iyi zamana karşıcılarımız da var. İkinci olaraksa, genel klasmanda da iddialı olmak bir diğer hedefimiz. Üçüncü etapta tırmanışta bir şeyler yapabilecek yarışçılara sahibiz. Orası için de planlarımız var.”
Dördüncü ve son etabın ardından bu hedeflerin sonuca ulaşmadığını görebiliyoruz. Ancak sportif hedeflere ulaşamamak, öyle tahmin edebiliriz ki en az bu takımı üzecektir. Zira her etapta sonuna kadar mücadele ettiler. Son gün Lucas ile üçüncü olarak podyum da gördüler. Fakat bunlardan önemlisi, Türkiye medyasında ve Antalya’daki seyirciler arasında önemli bir tanınırlık yaratarak amaçlarını daha çok insana duyurmayı başardılar.
Az önce okuduğunuz üzere, Bike Aid takımı Antalya’ya Suudi Arabistan Turu’ndan geldi. Orada birçok World Tour takımıyla mücadele ettiler. Buna zaten alışkınlar. Örneğin 2019’da, tam 15 World Tour takımının yer aldığı ve evlerinde düzenlenen Almanya Bisiklet Turu’nda da en üst seviye takımlarla ve bisikletçilerle mücadele etmişlerdi.
“Biz düzenli olarak en yüksek seviyedekilerle mücadele içindeyiz. Mesela buraya Suudi Arabistan’dan, Suudi Arabistan Bisiklet Turu’ndan geliyoruz. O yarış da, tıpkı Almanya Bisiklet Turu gibi, ASO tarafından düzenlenen bir tur ve birçok World Tour takımına sahip.” diyor Schafer. O takımların arasında yer almanın, isimlerinin onlarla birlikte zikredilmesinin, amacı sosyal sorumluluk projelerinin kapsamını büyütmek isteyen bu takım için gayet yeterli olduğunu düşündüğünü belirtiyor. Ancak tabii ki o yarışlarda bu takımlarla mücadele etmenin zorluğundan da bahsediyor: “Sezon başında aradaki seviye farkı çok daha büyük oluyor. Sezon ilerledikçe daha iyi mücadele etme imkanı buluyorsunuz. Fakat tabii ki bir kıtasal takım için World Tour takımlarıyla mücadele etmek hiç mi hiç kolay değil.”
Öte yandan Almanya’da gelişmesini sürdüren bir bisiklet kültürünün varlığından söz etmek mümkün. Almanya Bisiklet Turu, uzun yılların ardından 2018’de bisiklet takvimine dahil oldu. Fransız menşeili, Fransa ve İspanya Bisiklet Turu gibi üç Büyük Tur’dan ikisini düzenleyen organizasyon şirketi ASO, Almanya Turu’nun organizasyonunu üstlendi ve son iki yıldır bunu başarıyla yaptı. Schafer, bu durumdan, yani hem ülkesinde üst düzey bir yarışın düzenlenmesinden hem de bisiklet kültürünün büyümesinden memnun:
“Almanya Turu, 10 yıllık bir ara sonrasında 2018’de geri döndü. ASO organizatör ve Almanya’da seviyenin yükselmesi için, profesyonel bisiklete ilginin artması için yatırım yapıyorlar. Tabii ki Almanya’daki yüksek potansiyelli pazara ilgilerinin bu yatırımda etkisi büyük.
Kültür açısından ise, Almanya Turu’na tekrar sahip olmak bizim için önemli bir gelişme. Son iki yılda da organizasyon çok iyiydi ve insanların bisiklet sporuna bakış açısında olumlu gelişmeler yaşandı. Yarışın devamlı olmasını ve ilginin daha da büyümesini umuyoruz. Böylece biz de sahip olduğumuz amaçlar için olumlu işler yapabileceğiz.”
Son olarak Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nda olmayı umup ummadıklarını öğrenmek gerekiyor. Bu güzel takımı ülkemizde bir daha, uluslararası basının ilgisini daha bir mazhar olan bir turda görmek, hem onların değerleri hem de bisiklet sporunun bu güzel yanını görmek için çok olumlu olacaktır. Onlar da hem fikir. Schafer ve takımı da nisan ayında düzenlenecek Türkiye Turu’nda olmak istiyor:
“Türkiye Turu’nda yer almayı tabii ki isteriz. Son yıllarda malesef katılamamıştık. Yarışın bir World Tour yarışı olmasının da bunda etkisi vardı. Ancak tur bu sene artık World Tour değil ve bu yüzden katılmamız daha olası. Teoride katılmamız mümkün ancak henüz bir davet almış değiliz. Ancak bunu istiyoruz.”
Hazırlayan: Enes KANBUR