Haberler

    Hamit Altıntop: Fenerbahçe Liderlik Baskısını Kaldıramıyor

    Abone Ol

    Galatasaraylı Hamit Altıntop, ligdeki zirve yarışından Milli Takım'daki başarısızlıklara kadar birçok konuda konuştu.

    Galatasaray’da uzun süredir yaşadığı sakatlığı ardından sahalara dönen Hamit Altıntop, Türkiye Gazetesi’ne özel bir röportaj verdi.

    İşte o röportaj:

    170 gün futboldan uzak kaldın. Galatasaraylılar, belinden sakatlandığın için, “Eyvah futbol hayatı bitti” tarzında düşüncelere kapıldın.

    Psikolojik sıkıntı çekmedim. Futbol benim hayatım ve futbolu çok seviyorum. Yaşımdan dolayı da öyle fantezi haberler de benim için çok iyi değildi. Bir sorumluluğum var, bir anlaşmam var. O anlaşmaya göre de en profesyonel şekilde yine toparlanmaya çalıştım. Sonuçta ameliyattan 3,5 ay sonra geri dönebildim. Antalya maçında da oynadım çok şükür. Her şey çok iyi, inşallah nazar değmez. Kendimi çok iyi hissediyorum, biraz da maç temposunu yakalamam gerek. Artık kısa kısa oynayabilirim maçlarda.

    Futboldan uzakta olduğum dönemde bile futbola daha çok adapte olmuş vaziyetteydim. Maçları izliyordum. Bakın, sakat oyuncu çalışmaya en erken gelir. İdmanını yapar ve en son gider. Sakatlık döneminde futbolcu daha yoğundur. Onun için futboldan hiçbir zaman ayrılmadım. Akşamları boş olduğum için bütün maçları izliyordum. Mancini’nin sistemini anlamaya çalışıyordum. Takım arkadaşlarınızla arada bir bazı şeyleri paylaşıyorsunuz. Olumlu gittiğinde pozitif sözler, olumsuz gittiğinde yine pozitif ama biraz daha eleştirel yaklaşıyorsunuz. Yani takımdan ilk 6 hafta koptum ama ondan sonra hep onlarla beraberdim.

    Yeni bir hoca geldi. Düşüşteki takım da bir süre sonra reaksiyon gösterdi, çıkış yakaladı. Şampiyonluk adayları arasına girdi. Ara transfer döneminde yeni isimler de geldi. Takımın son durumuyla ilgili düşüncelerini öğrenebilir miyiz?

    Ben hocaları birbirleriyle karşılaştırmak istemiyorum. Çünkü herkesin bir tarzı vardır. Kendi eğitimi, otoritesi var. Sonuçta karşılaştırırsak geçen sezon bu dönem liderdik. Öyle karşılaştırırsak… Faktörler farklı, şartlar farklı ve önemli olan gidenin bize çok şey kattığı kesin… Arkadaşlarımın bu sene duruşlarını, geçen sene Şampiyonlar Ligi’nde öyle bir tecrübe kazandılar ki, duruşları, halleri bile farklı yani… Bunu röportajlarda, maçlarda görebilirsiniz. Saha içinde arkadaşlarımın duruşları daha soğukkanlı, daha olgun, taraftarla, hakemlerle iletişimleri daha farklı… Bunda Fatih Hoca’nın da payı çok büyük… Mancini geldi. Mancini’nin özelliği İtalyan taktiği, İtalyan disiplininden yola çıkıyor. Bu da bildiğimiz Türkiyemizin zayıf kaldığı nokta olduğu için arkadaşlarım da bunları yavaş yavaş kavramaya başladığı için takım olarak öyle çıkışa geçiyoruz. Umarım böyle devam ederiz.

    Şampiyonlar Ligi’nde Chelsea ile 2 önemli maça çıkacaksınız.

    Benim fikrim içerdeki Chelsea maçını yine içerde oynadığımız Real Madrid maçı gibi oynayabilirsek çok başka bir havayla oraya gidebiliriz ve orada ne olup olmayacağı belli olmaz. Onun için ben pozitif yaklaşıyorum. Önemli olan o takımı iyi analiz etmek ve kendi şartlarımıza göre en iyi takımı çıkartıp ilk maçı düşünmektir. Bu şampiyonlukta da böyledir. Sonuçta bizim için önemli olan kendi maçlarımıza odaklanırsak ve istediğimiz hedeflere ulaşırsak son maçlardaki gibi yani herhalde yolumuz açık olur.

    Mourinho senin için ne ifade ediyor?

    Mourinho ile çok uzun süre beraber olmasak da, 1 yıl beraberdik, ilk 4-5 ayı maalesef sakattım. Yine de bir dönem oynattı beni. İyi maçlar da çıkardım. Barcelona maçını düşünüyorum. Şanssız bir şekilde 2-1 yenilmiştik. İlginç olan, Türkiye liginde golüm yok ama İspanya Ligi’nde 1 golüm var. Üstelik burada daha çok maç oynadım. Başarı Mourinho’yu daha bir güçlendirmiş.

    Lige dönersek lider Fenerbahçe ile aranızdaki puan hızla eridi. Kamuoyunda “Bu puan farkı kapanmaz” yorumları yapılıyordu. Sen ne düşünüyorsun şampiyonluk için?

    Fenerbahçe inanılmaz bir avantajı kaybetti. Sonuçta 10 puan ciddi bir puan farkıydı. O farkı korusaydılar şimdi biz de derdik ki, “Bunlar çok ciddi, çok inanmışlar” diye… Ama son haftalar onlarda da işlerin her zaman iyi gitmediğini görebiliyoruz. Bir sezonda düşüşe gidebilir takım, onu gördük Fenerbahçe’de… Onlar iyi başladı, biz kötü başladık. Aramızda farklar vardı. Tabii ki çok etkenler var. Liderlik onlara bazı baskılar yaptığı için takım olarak onu şu an herhalde kaldıramıyorlar. Eksikleri de var. Biz o konuda daha olumluyuz son yıllara göre. Çünkü yaşadığımız son 2 şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi tecrübesi güven verdi. Fenerbahçe’de ne olup bitiyor bilmiyorum. Ama gördüğümüz kadarıyla hazır olmadıkları sinyalini veriyorlar. Bu tabii bizi daha güçlendiriyor.

    Herkes senin Almanya ile oynanan maç sonrası yaptığın açıklamaya takıldı. O açıklamada, “Herkes özeleştiri yapmalı” demiştin. Neyi kast etmiştin?

    Orada ben takımı eleştirdim. Çok açık ve net olduğuma inanıyorum. Ben orada mesajı verdiysem büyüklerimize verdim. Çünkü futbolculara ne kadar alan verirseniz o kadar alanı kullanacaklar. Futbolcular çocuk gibidir, bu gerçek. Önemli olan güzel bir sistemi kurmak, güzel bir organizasyon kurmak ve organizasyonun içinde eşit olması, adalet dediğimiz şeyi harbiden uygulamak ve ben bunu 10 yıl önce de söylemiştim. Hatırla yola çıkılmaz. Hatır, yani göz yumma… Yani bu acımasız yolda göz yumma olmamalıdır. Sonuçta herkesin bir yetenekle bir şeyleri başarması gerektiğini düşünüyorum. Kazanmak kolay değil, hele orada tutunması hiç kolay değildir. Bizde maalesef inişler çıkışlar çok olduğu için…

    Ben değil de kamuoyunun anlaması için soruyorum. Oradaki mesaj şu muydu, “Hoca bize uymadı, ya da bu oyuncu grubu olmadı.” Ne demek istedin?

    Hoca ya da belirli oyuncularla alakası olmayan bir şey… Bu sistemle alakalı bir şey… Yani maalesef bizde şöyle bir şey var. Her yerde bir hata olduğunda kurallara bakarsın, bunun cezası budur. Biz bunu millet olarak yapamıyoruz. Çünkü neden? Kapı çalıyor, “Aaaa bu bunun oğlu.. aa bu bunun dayısı, amcası…” O kadar ince bir konu ki, tek bir cümleye sığmıyor. İnsanda sorumluluk almak veya insanda biraz mütevazılık olur. “Hakkını mı yiyorum ben” demeli. Veya ben bunu evde yapıyorum ama orada ben kimi, neyi eziyorum. İlk başta benim fikrim, belki haddimi aşıyorum ama Süper Lig’de oynamak isteyen takım belli şartları yerine getirmeli. Zemini böyle olacaktır, stadın imkânları böyle olacaktır… Bir görüntüyü vermek futbolu hoşlandırır. Atıyorum, derbiyi -takım adı vermek istemiyorum- doğuda alakasız bir sahada oynuyorsunuz. Atıyorum, milli maçı Güngören Stadı’nda oynuyorsunuz. Önemli etkenler bunlar… Avrupa’da futbolu o güzel yapıyor. O görüntüyü süslemek… Artık herkes koşabiliyor, herkes zıplayabiliyor. Avrupa’da güzel örnekler var. Ronaldo büyüyor. 2004 Avrupa Futbol Şampiyonası oynanıyor. Etrafında kim var; Rui Costa var, Luis Figo var, Nuno Gomez var. Bence yaptığım eleştiriyi anlayan anladı. İşine gelir gelmez, önemli olan benim içimde bir şey kalmasın. Ben futbolcu olarak bu camianın içinde olduğum için kendimi sorumlu hissediyorum ve onun için bunu paylaşıyorum.

    Röportajın perde arkası

    Galatasaray devre arası hazırlıkları için Antalya’ya gitmeden hemen önce kulübe başvurmuş ve Hamit ile röportaj yapma talebimizi iletmiştik. İzin çıkmıştı ve kampta uygun bir gün bunu gerçekleştirecektik.

    Röportaj günü geldiğinde kulüpten gelen telefonla moralimiz bozulmuştu. Hamit bizden özür diliyor, “Şu anda futbol oynayamıyorum. Canla başla çalışıp bir an önce futbola dönmek istiyorum. Aslında anlatacağım çok şey var. Konsantrasyonumu bozmamak adına ayağım topa değdiği gün röportaj yapacağıma söz veriyorum” dedi.

    Biz de onu kırmayarak teklifini kabul ettik.

    Doğrusu Hamit’ten ümidimizi kesmiştik. Ancak geçen hafta ansızın çalan telefonun ucunda Hamit vardı; yönetimden izin aldığını ve bizimle söz verdiği gibi röportaj yapmak istediğini söylüyordu.

    3-4 YIL ÖNCE GELMEZDİM…

    Hiç kimse kusura bakmasın, ben 3-4 yıl önceki yönetimler olsa Türkiye’ye gelmezdim. Galatasaray’ın bir tarihi var, bir duruşu var. Ama Galatasaray’ın artık bir sistemi var. Yani bunda Ünal Başkanın payı çok büyük… Gelmemde Fatih Terim’in payı inanılmazdı. Çünkü Türk futbolunu, futbolcularını ve futbolu çok iyi bildiği için…

    Direkten dönen toplar

    Gol elbette hedeftir, olmadığında burukluk oluyor. Ama aslında onun da güzel bir tarafı oldu. Sonuçta şampiyon olduk. Hatta Şampiyonlar Ligi’nde istediğimiz görüntüyü yakaladık. Hedeflerimiz bunlardı ve yapabildik. Benim direkten dönen toplarım hoş bir muhabbet oldu. Ama onlar gol olsa bana pozitif enerji olabilirdi. Ama görüntüsü bile güzeldi.

    Çok yabancı vizyon getirir

    Schalke’de bir maç oynamıştım 2005-06 sezonunda; 9 tane yabancıyla çıkmıştık. Sonuçta o kuralı değiştirmediler anladığım kadarıyla… Yani kısıtlamayla Şampiyonlar Ligi’nde, Avrupa Ligi’nde ne kadar başarılı olabilirsiniz? Aslında serbest kalsa farklı bir vizyon getirir. Şöyle düşünün, sınırsız yabancıda yerli oyuncu oynayabiliyorsa daha farklı bir kalite ortaya çıkabilir.

    Yeniden milli takım

    Milli Takım için oynamak, o formayı, o bayrağı temsil etmek ayrı bir şey. İlk maçta maalesef takımla birlikte olamadım. Ama inanıyorum ki, yeni arkadaşlarla çok iyi başlangıç yapacağız. 2006-2007-2008'deki başarıları tekrarlarız umarım. Hedefimiz tabii ki Galatasaray ile başarılı olmak, Türk Milli Takımı ile de bir finalde oynamak isterim.

    Kaynak: EuroSport.com / Spor

    Hamit Altıntop Galatasaray Fenerbahçe Spor Spor Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title