İdeal kişi
''Kariyeri boyunca sıra dışı bir başarı geçmişi olan Unai, Avrupa'daki en iyi yeteneklerden bazılarının gelişimini sağladı ve Arsenal'e mükemmel uyan tarzda heyecanlı, ilerici bir futbol oynatıyor.
''Kariyeri boyunca sıra dışı bir başarı geçmişi olan Unai, Avrupa'daki en iyi yeteneklerden bazılarının gelişimini sağladı ve Arsenal'e mükemmel uyan tarzda heyecanlı, ilerici bir futbol oynatıyor. Çok çalışması, tutkulu yaklaşımı ve hem saha içinde hem saha dışında değerlerle ilgili tavrı onu bizi ileri götürecek ideal kişi yapıyor''
Yaklaşık 18 ay önce dönemin Arsenal CEO’su Ivan Gazidis, yanında oturan Emery’yi neden seçtiklerini bu sözlerle açıklıyordu. 22 senelik Arsene Wenger döneminin ardından ilk gelen isim olan İspanyol teknik adam, tıpkı David Moyes’un Manchester United’ta yaşadığına benzer bir şekilde, kısa sayılabilecek bir sürede kulüpten ayrılmak zorunda kaldı.
Aslında Emery’nin bu dönemini Gazidis’in onun hakkında söyledikleri üzerinden anlatmak daha doğru olabilir. Sonuçta bu vizyonla takımın başına getirilen Emery, sözü edilen özelliklere göre değerlendirilebilir.
Arsenal tarzı ve ilerici futbol
Arsenal denilince sonuç ne olursa olsun pasa dayalı, kompakt ve seyretmesi keyifli bir oyun tarzı akıllara gelir. Burada altı çizilmesi gereken kısım kesinlikle “sonuç ne olursa olsun” olmalı. Wenger döneminde yerleşen bu oyun tarzı, son döneminde yeni futbol akıllarına yenilip eski bir sürüm olarak kalmıştı. Bu eskilik sebebiyle “arafta” kalan takım, göze hoş gelse de skor alma konusunda çok sıkıntılı dönemler geçirmişti.
Emery’den istenen şey belliydi: Gerekirse göze hoş gelen oyunu seyreltip, ibreyi sonuçlara doğru çevirmek. Geçen sezonun ilk yarısı takvimin de yardımıyla bu beklentiye yaklaşan ekip, taraftarlara bir tek o dönem umut verebildi. Sezonun devamında sakatlıkların etkisiyle sendeleyen Arsenal, hem sezon sonu ilk dört potasının dışında kalıp hem de Avrupa Ligi finalinde Chelsea tarafından hezimete uğratılınca ağızlarda buruk bir tat kalmış oldu. Yine de Emery, ilk sezon için kabul edilebilir bir performans göstermişti.
Yeni sezonla birlikte yeni umutlara yelken açan Kırmızı-beyazlılar için uygun bir senaryo oluşmuştu; ilk dört rakipleri Tottenham, Chelsea ve Manchester United belirli sıkıntılar içindeydi ve sonuç almakta zorlanıyorlardı. Bu bulunmaz bir şanstı ve Emery buna haftadan haftaya performansı düşen bir takımla cevap verdi. Elinde iyi bir hücum gücü bulunduran İspanyol teknik adamın bir türlü hatları birbirine bağlayamaması ve takımdan tam performansı elde edememesi, heyecanlı ve ilerici futboldan da oldukça uzakta seyretmesine sebep oldu. Premier Lig gibi hata kaldırma payı çok küçük olan bir organizasyonda, Arsenal adına iyi olan anlar sadece Tottenham maçındaki 20-25 dakikalık sekans ve West Ham United karşısındaki geri dönüş olmamalıydı.
Saha içi tavırlar
Geçtiğimiz sezona Sead Kolasinac ve Hector Bellerin gibi hücum tarafında iyi olan bekleri korner çizgisine kadar indirip tehlikeler yaratarak başlayan Emery, bu taktik işe yarasa da Bellerin’in uzun süren sakatlığı sebebiyle bundan vazgeçmiş oldu. A planı sekteye uğrayınca yerine net bir B planını görmek pek mümkün olmadı.
Pierre-Emerick Aubameyang ve Alexander Lacazette gibi iyi golcüleri bulunmasına rağmen kimi zaman topu onları ulaştıramadı veya doğru pozisyonda topla buluşmalarını sağlayamadı. Topun onlara ulaşmaması, işin savunma tarafına daha çok ağırlık verildiği anlamına da gelmemeli. Geçen sezon takım savunması olarak da iyi olmayan Londra ekibi, sadece sekiz maçı kalesinde gol görmeden tamamlayabildi.
Yeni sezonla birlikte bu iki golcünün yanına Pepe gibi “fuleli topçu” tanımına kesinlikle uyacak bir oyuncu eklenmesine rağmen hücum gücünü yine randımanlı hâle getiremeyen teknik adam, Dani Ceballos gibi paslarıyla takımı birbirine bağlayabilecek ve oyun zekâsıyla hücum koordinatörü olabilecek bir ismi olur olmadık zamanlarda rotasyona soktu. Aslında bu rotasyonlardan bütün kadro nasibini aldı demek daha doğru olacaktır.
Aut vuruşlarının kısa pas olarak kullanılmasını isteyen Emery, bir yerden sonra karşılaştıkları her rakipte ön alan baskısı görmeye başladı. Bu duruma bir çözüm getiremedi ve takımının zorlandığı anları izlemekle yetindi. Oyuncu değişiklikleri konusunda da çoğunlukla kimseyi memnun edemeyen teknik adam, bu alanda da beklenenden uzak bir performans sergilemiş oldu.
Saha dışı tavırlar
Daha önce Paris Saint Germain’de de yıldız oyuncularla sıkıntı yaşayan Emery, takımın patronu olmasına rağmen en çok para kazanan oyuncu olan Mesut Özil konusunda tutarlı olamadı. Performansı zaten seneden seneye düşen oyuncusuna ne kapıyı gösterdi, ne de kadroda yer edinmesine izin verdi. Geçen sezonun yarısından çoğunu ya tribünden ya da yedek kulübesinden izleyen Mesut, bir anda kendini Avrupa Ligi finalinde ilk 11 oynarken buldu. Yılan hikâyesi bu sezon başında da devam ederken, sezon ortasına gelindiğinde bir anda Mesut’u oynatmaya başladı Emery.
Taraftarların performansını eleştirdiği Granit Xhaka’nın geldiği günden itibaren arkasında durdu ve oynatmaya devam etti, hatta eleştirilerin dozu artarken onu takım kaptanı ilan etti. Xhaka 2-2’lik Crystal Palace maçında oyundan alınırken artan tepkilere dayanamayıp yanlış hareketler içine girince de basına çıkıp “Yanlış hareketler yaptı.” diye belirtip, bir hafta sonunda kaptanlık pazubandını kolundan söküp almış oldu. Oyuncunun durumu patlama noktasına gelene kadar eleştirilere kulaklarını tıkadı, patlama olduktan sonra arkasında durmadığını açıkça belli etti.
Kontratları seneye bitecek olan Aubameyang ve Lacazette için, Emery’nin bu oyuncuların gönderilmesini istediği haberleri medyaya yansıdı. Kısacası soyunma odasında ona olan inanç kayboldu.
Yeteneklerin gelişimi
Matteo Guendouzi, Joe Willock ve Bukayo Saka gibi isimlere şans vermekten çekinmedi. Guendouzi, Fransa Milli Takımı’na çağrıldıysa ve oyun olarak seviye atladıysa bu kısımda Emery’nin katkısı kesinlikle büyük.
Lucas Torreira gibi Serie A’dan top çalma kralı olarak gelmiş bir genci mevkisi dışında her yerde oynatmaya çalıştı. Mevkisinden alakasız yerlerde oynamak zorunda kalan Torreira’nın da günden güne performansı daha düşük seviyelere indi.
Kulübün transfer rekoru kırarak alınan oyuncusu Pepe, alışma evresinin tam atlatacakken rotasyona maruz kaldı. Gelişimi ve kulüpteki rolü yeni gelecek menajerin insafına kalmış oldu.
Sevilla sonrası oldukça büyük bir adımla PSG’nin başına geçen İspanyol teknik adam, maalesef bir adım geri adım attığı bu macerada da başarılı olamadı. Teknik direktörlük meziyetleri Ada futboluyla ve Arsenal’le uyuşamayan Emery, bundan sonraki macerasında bu 18 aydan kendisine oldukça büyük dersler çıkaracaktır.