İyi, kötü ve çirkin – Gerçek David Luiz’in peşinde
*Bu yazı Ağustos 2019'da The Independent'te yayımlanmıştır.
*Bu yazı Ağustos 2019'da The Independent'te yayımlanmıştır.
David Luiz’i tanıyanlar fikir ayrılığını hemen fark etmiştiler.
32 yaşındaki futbolcu Almanya’dan dönüş uçağında henüz kendisinde değildi. Tavırları, bir azarlama sonucu asabi ve sinirli bir durumda olduğunu ortaya koyuyordu. Frank Lampard, sezon öncesi hazırlık maçında Red Bull Salzurg’a karşı alınan 5-3’lük galibiyet sonrası David Luiz’e yüklenmişti ama Lampard’ın ‘patlaması’ her şeyi bir anda ortaya çıkarmamıştı. Oyuncunun rolü ve geleceği hakkındaki her şey kaynama noktasına gelmişti ve patlamaya hazırdı. David Luiz bir problemi olduğunu fark etti ve bu birkaç yıl öncesine aitti.
Lampard’ın satıştan memnun olduğunu da fark ediyordu Luiz. Brezilyalı menajer Kia Joorabchian en az iki yıl geriye giden bir hamle için butona bastı. David Luiz, Temmuz 2017’de takım arkadaşlarına ayrılacağını söyleyecek kadar Arsenal’la imzalamaya yakındı. Daha sonrasında, bu transfer girişimi suya düşmüştü ancak oyuncu şu an için daha uygun durumdaydı.
O sırada, yeni takım arkadaşları onun geldiğinden oldukça mutluydular ve Luiz orada olmaktan heyecan duyuyordu. Çoktan takım arkadaşları üzerindeki izlenimini mükemmelleştirmeye başlamıştı. Bir farklılık vardı.
İlk büyük test, Cumartesi günü Liverpool’a karşı bir farklılık olup olmayacağı ve bu maç Luiz için kalıcı bir izlenim fırsatı olabilir.
Anfield, son beş yıl içinde diğer deplasmanlara nazaran Arsenal’ın kronik merkez savunma problemini en çok açığa vuran yer. Takım, burayı ziyaret ettikleri son altı maçta kalesinde 22 gol gördü. Bu bir maçta dört golden biraz daha azına işaret ediyor ve bunların ikisi 5-1’lik mağlubiyetlerdi. Bunlardan biri yakın dönemde Unai Emery yönetiminde alınmıştı ve bu yapısal kırılganlık David Luiz’in imzalama sebebiydi.
Sahanın diğer ucunda aynı pozisyonda Virgil Van Dijk’in olması sebebiyle Cumartesi günü daha da ince elenip sık dokunacak bir durum var. Hollandalı stoper, herkesin bir kopyasını üretmek istediği türden bir savunmacı ancak David Luiz, onun savunmasını kopyalayabilecek bir oyuncu değil. Van Dijk’ın oyununu oluşturan soğukkanlılığıyla Brezilyalı Luiz’in intizamsız enerjisi birbirine tezat konumda. İkisi de şüphesiz oldukça farklı algılanıyorlar ancak David Luiz’in algılanış biçimi onun kariyer hikâyesini oluşturuyor.
Bu algı, ilk önce onun dış görünüşüyle başladı. Saçlarıyla gündeme geldiği günlerden evvel çocukluk kulübü Sao Paulo'nun çok küçük olduğu için onu reddettiği, hayallerini yıktığı zamanlar. Ve bu durum, onun modern oyunun en çok anlaşmazlık çıkaran ve en çok tartışılan oyuncularından biri hâline gelmesini sağladı. Bu transfer sadece bu algıyı besliyor.
Bir tarafta, transfer yasağı olan Chelsea menajerinin takımda az sayıdaki futbolculardan olan tecrübeli, başarılı, teknik kapasitesi üst düzey bir savunmacının kulüpten ayrılmasına onay vermesinin doğruluğu üzerine şüpheler vardı. Lampard’ın erken savunma hamleleri daha önemli bir nokta hâline gelmişti. Diğer yandan ise, bu transferin Arsenal’ın çok ihtiyaç duyduğu savunmacı olup olmadığı konusunda kuşkular vardı.
Elbette, David Luiz’in aslında bir merkez savunmacı olup olmadığı konusunda daha fazla şüphe var. Bu belki de oyuncunun algılanışındaki en büyük farkın yattığı yer.
Oyundaki eşsiz hünerleri konusunda bir oy birliği olduğu söylenmeli. Chelsea’den eski takım arkadaşı Mark Schwarzer, Luiz hakkında “Birinci sınıf bir oyuncu” diyor. Ölçülü ve taktik olarak sorumlu biri olan Lucas Leiva kesinlikle onu seviyor. Bazı takım arkadaşları ve rakip oyuncular onun oyunun en iyi uzun pas atan oyuncusu olduğunu düşünüyor ve genel kanı oyuncuların onu taraftarlardan daha fazla oylama eğiliminde olması.
David’i kişisel olarak tanıyan herkes buna katılacaktır: Keyfi yerindeyse, sahip olabileceğiniz en iyi takım arkadaşı odur. Canlılık getirir, hareketlidir. Onun çalışanlarla, taraftarlarla ve çocuklarla ne kadar iyi olduğuna dair hikâyeler var. Arsenal’ın Londra Colney çalışanları, Luiz’in antrenman tesislerine gelirken cipinden yükselen Reggaeton müziğine çoktan alışmışlardı, tıpkı Chelsea’de olduğu gibi.
“O sempatik bir adam.” diyor Schwarzer. “Eğlendirmeyi seviyor.”
Fakat Luiz hakkında fikir ayrılıklarının ortaya çıkmaya başladığı kısım burası.
Onun ‘sersemliği’ herkesin seveceği bir şey değil. Bazı takım arkadaşları rahatsız olabilir. Tam da bir ofis soytarısını kovar gibi ‘defol David’ lafı birçok kez duyulmuştu.
Özellikle oyun hakkındaki kendi ciddiyeti göz önüne alındığında, Lampard diğerlerine aksi yönde fikirlere sahipti. Oldukça farklı karakterlere sahiptiler. Stamford Bridge’deki soyunma odasında taban tabana zıt kamplardaydılar.
Bazıları bunun Brezilyalı savunmacıdan vazgeçmek için verdiği kararda rol oynadığına inanıyor ve bir Premier Lig teknik direktörü ise yeni Chelsea menajerinin “takımın kültürü” için ondan kurtulduğunu anlayabildiğini söylüyor.
“Onu çalıştırmak istemem.” diyor teknik direktör.
David Luiz’in fikir ayrılığına sebebiyet verdiği kısım da burası. Yeni yöntemlere açık olmadığı konusunda bir algı var. Her zaman olumlu yaklaşmadığı kesinlikle doğru fakat hiç de öyle olmadığı birçok durum var.
“İçi dışı bir ve duygusal bir insan olunca iyiyle kötüyü aynı anda kabul ediyorsunuz.” diyor Schwarzer ve ekliyor: “İşler yolunda gittiğinde ona sahip olmak çok kıymetli ancak yolunda gitmediğinde gözlemleyebilirsiniz. Her şey yüzünden okunuyor ve bu durum birçok şeye bağlı. Bu, onun menajerle, zaman zaman taraftarlarla olan ilişkisine ve hatta oyunun gidişatına bağlı.”
“İki yönlü de olabilir. Gerçekten mutlu ve iyi bir ruh hâlinde olduğunda onu dışarı atar ve çevresine aktarır. Ancak, iyi bir ruh hâlinde olmadığında onu da aynı derecede dışarıya yansıtıyor.”
Chelsea’de sezon öncesinde fark edilen şey buydu ve birçoklarının bunun bariz problemlere dönüşecebileceğini hissetmesiydi. Birçok düşüncenin aksine, işler yolunda gitmediğinde David Luiz “rahatsız edici bir varlığa” dönüşebiliyor. Aslında, koca bir olumsuzluk kaynağı hâline gelebilir.
Bu karmaşıklık hissiyatı, Lampard’ın Luiz’in Chelsea’deki son günlerinde takımdan ayrı antrenman yapma kararının dayanağıydı. Bu, Antenio Conte’nin 2017’de ondan kurtulmak için oldukça istekli olmasının sebebiydi. İtalyan teknik direktörle bütün anlaşmazlıklara rağmen Luiz kilit roldeydi. Edinilen bilgilere göre “Orada bir planlama vardı.” diye aktarılıyor.
Bu durum onun transferinde bir etken olmuştu ve şu an onun oyununun en çok tartışılan kısımlardan birine odaklanılacak: savunmadaki öngörü eksikliği ve hatta bir savunma oyuncusu olup olmadığı konusu. Arsenal’ın sezonluk gidişatını belirleyebilecek kabul edilebilir ama küçük pürüzlere sahip oyunu hakkında çok fazla fikir ayrılığı var. Schwarzer’a göre, aslında oyuncunun kendisi orta saha oyuncusu olduğunu düşünüyor.
“Ben Chelsea’deyken David bana sürekli kendisini bir orta saha oyuncusu olarak gördüğünü anlatırdı ama Jose Mourinho öyle düşünmüyordu.” diyor Schwarzer.
Portekizlinin David Luiz’den ziyade bir orta saha oyuncusunun nasıl olması gerektiği hakkında görüşleri düşünülmeli ama Brezilyalı savunmacı yine de kendisini topla iyi oynayabilen bir savunmacı olarak görüyor.
Premier Lig’in savunma organizasyonlarıyla belki de en çok anılan antrenörü Chris Hughton pek de öyle düşünmüyor.
“O muhteşem bir futbolcu ancak onu bir savunmacıdan ziyade sahanın gerisinde oynayan bir hücumcu olarak görmeyi dilerdim. Aslında bir hücumcu gibi düşünüyor.” diyor Hughton.
David Luiz’in oynadığı oyun göz önüne alındığında bunun çoğunluğu mantıklı geliyor. Başlangıçta, gelişimi için nispeten geç denilebilecek bir yaşta ve hücum düşünülerek savunmaya konulmuş. O zamanlar sekiz numarada bir orta saha oyuncusu olan Luiz, Sao Paolo’dan gönderildiği üçüncü ligdeki Vitoria’da bunları yapabilecek durumda değildi ama herhangi bir etki bırakmaya çalışıyordu.
O zamanlar Vitoria’da genç takım antrenörü olan Joao Paolo Sampaio, bir aydınlanma yaşayana kadar neredeyse oyuncuyu serbest bırakacağını itiraf ediyor.
“Oyunu direkt yönetebilecek kadar teknik kapasiteye sahip olduğunu düşünüyordum.” diyor şu anda Palmeiras’ta çalışan Joao Paolo The Independent’a ve ekliyor: “O zamanlar Brezilya’da 2002 Dünya Kupası’yla birlikte üçlü savunma öne çıkıyordu ve David’in libero olabileceğini düşünmüştüm. İşe yaramıştı çünkü iki tarafında da iyi derecede savunma yapabilen oyuncular vardı. Bu sezon Sao Paolo’da olan Anderson Martins ve Flamengo’da oynamış olan Wallace. Bu yüzden David serbest kalıyordu ve o kadar iyi bir kaliteye sahipti ki iki yıl içinde küme çıktık ve o Benfica’ya gitti.”
Oyunun büyük bölümünü ön tarafta oynayınca ve işin savunma tarafı takım arkadaşları tarafından halledilince başarılı olması tesadüf değil. 2016-17 sezonunda, Chelsea’de David’in en iyi form durumuyla benzer bir sistemin ortaya çıkması da tesadüf değil. Ancak buna yol açan unsurlar talihli tesadüfler bütünüydü.
O sezon, David Luiz transferin son gününde, Joorabchian’ın da etkisiyle şaşırtıcı şekilde düzgün ve sakin bir girişimle savunmada eksik olan bir takıma transfer olmuştu. Fikir ayrılığı aslında Conte’nin onu istememesi ve ilk olarak bu transfer karşısında “dehşete düşmüş” olmasıydı. İtalyan teknik adam onunla veya formasyon olarak ne yapacağını bilmediği uyumsuz bir takımla ne yapacağını bilmiyordu, ta ki kendi aydınlanmasını yaşayana dek: David Luiz’in merkezinde olacağı bir 3-4-3.
Brezilyalı futbolcu kariyerinin temeline geri dönüp başarılı oldu. Bu, hâlâ sorgulanmakta olan defansif özelliklerini aslında uygulamak zorunda olmadığı anlamına geliyordu.
Rafa Benitez, David Luiz’i oyuncu olarak çok beğeniyordu ve her defasında gençken ona antrenörlük yapamadığı için hayal kırıklığı yaşadığını dile getiriyordu. Carlo Ancelotti, temel prensipleri öğrense onun dünyanın en iyisi olabileceğini düşünüyordu.
İşte Hughton’ın “Savunma oyuncusu gibi düşünmüyor.” görüşü bu noktada önemli hale geliyor. Bu David Luiz’in sahada bölgesel düşünmediği anlamına geliyor. O sadece onu agresif yapan ve intizamsız anlar yaratabileceği ikili mücadeleleri düşünüyor. Bu sadece iki savunmacı olduğunda ortaya çıkıyor ve ilerideki oyuncu yıkıcı özelliklerini sergileyebiliyor.
“Üstesinden gelebilmek için duygularına açığa vurabilen biri olabilir.” diyor Schwarzer. “Sanırım bazen takılıp kaldığı yer, takım iyi performans göstermediğinde ve o soğukkanlılığını ve disiplinini biraz olsun yitirdiğinde kendisini denemeye ve zorlamaya karar veriyor. Bu daima mantıklı bir gerekçe değil ve işte o zaman hatalar başlıyor.”
David Luiz’e ve onun tecrübelerine ne kadar ihtiyaç duysalar da Arsenal’ın özellikle kaçınması gereken şey bu.
Sahada olduğunda duygularını iki uçta da yaşayabiliyor. Büyük maçlarda akışına bırakıp kendini gösterebilir, tıpkı 2012 Şampiyonlar Ligi Finali’ndeki göz dolduran performasında olduğu gibi.
Arsenal’da nasıl algılanacağı belirleyici olacak.
En büyük sorun ve tartışma ise iyi özelliklerinin kötü özelliklerine ağır basıp basmayacağı. Gerçekten bütün durum buna indirgendi.
Schwarzer bir problem görmüyor. “O, sahada çok ciddi. Organizasyonu sağlayabilir ve Arsenal’ın ihtiyaç duyduğu savunmada kontrolü elinde bulundurabilir. Ayrıca, Bernd Leno’yla uyumlu olabilir.”
Bazıları neler olacağını görmek için bekliyorlar, özellikle de Cumartesi günü oynanacak Liverpool deplasmanını. Arsenal’ın ilk olarak farklı bir şeylere ihtiyaç duyacağı yer burası ve bir algı oluşturabilir.