İzlanda Futbolunun Jenerasyon Sırrı
Rusya'nın ev sahipliğinde düzenlenen 2018 Dünya Kupası'nın öne çıkan ülkelerinden İzlanda'nın formasını giyen Gençlerbirliği'nin yeni transferi Kari Arnason, "Çalıştığımız yerler ahır gibiydi ve çok soğukta çalıştığımız için de hep hastalanırdık" dedi.
Son dönemde uluslararası turnuvalarda elde ettiği başarılarla öne çıkan İzlanda Milli Takımı'nda 15 yıldır forma giyen Gençlerbirliği'nin yeni transferi Kari Arnason, İzlanda futbolunu, "zor ve rahat dönemlerden gelen iki ayrı jenerasyonun karışımı" olarak nitelendirdi.
Nüfusunun azlığı nedeniyle sınırlı insan kaynağı olmasına karşın, benzin istasyonu pompacılığı, sinema yönetmenliği gibi meslekleri olan futbolculardan kurulu kadrosuyla ilk kez mücadele ettiği 2016 Avrupa Şampiyonası'nda çeyrek finale yükselerek ve 2018 Dünya Kupası'na katılarak uluslararası düzeyde kendinden söz ettiren bir takım olmayı başaran İzlanda, Dünya Kupası Avrupa Elemeleri'nde Türkiye, Hırvatistan, Ukrayna, Finlandiya ve Kosova ile I Grubu'nda mücadele etti.
Türkiye'yi 2 maçta da mağlup eden ve oynadığı 10 karşılaşmada 7 galibiyet, 1 beraberlik ve 2 mağlubiyet alan İzlanda, topladığı 22 puanla grup lideri olarak 2018 Dünya Kupası biletini aldı.
İlk kez katıldığı Dünya Kupası'nda D Grubu'nda yer alan İzlanda, ilk maçında Arjantin ile 1-1 berabere kaldı ancak Nijerya (2-0) ve Hırvatistan'a (2-1) kaybederek turnuvaya veda etti.
İzlanda formasıyla görev yaptığı 15 yılda toplam 69 maça çıkarak 5 gol atma başarısı gösteren ve Rusya'da Arjantin ile Nijerya karşılaşmalarında 90 dakika sahada kalan 35 yaşındaki stoper Kari Arnason, yaklaşık 350 bin nüfusu bulunan İzlanda'nın futboldaki gelişimi, Dünya Kupası Avrupa Elemeleri'nde Türkiye karşısında alınan galibiyetlerin milli takım üzerindeki olumlu etkisi, Dünya Kupası, Türkiye macerası ve Spor Toto 1. Lig ekibi Gençlerbirliği'ne transferine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
"Karda antrenman yapan, at üzerinde sahaya giden..."
Arnason, İzlanda futbolunun bu seviyeye gelmesi için planlı çalışmalar yapıldığını söyledi.
İzlanda'da hava koşullarının futbol adına her zaman "kötü" olduğuna dikkati çeken Arnason, "Küçükken kar üzerinde antrenman yapardım. Çalıştığımız yerler ahır gibiydi ve çok soğukta çalıştığımız için de hep hastalanırdık." diye konuştu.
Tesisler yapıldığında kendisinin de artık 20 yaşına geldiğini aktaran Arnason, "Genç yetenekler ise bu tesislerde futbol oynamaya başladı. Bugünkü İzlanda Milli Takımı'nı zor ve rahat dönemler yaşayan iki ayrı jenerasyonun karışımı gibi düşünebilirsiniz. Karda antrenman yapan, at üzerinde sahaya giden... Bunlar da genelde defans oyuncusu oldu. Bizden sonra tesislerde yetişen kuşak ise çok daha yetenekli oyunculardan oluştu. Bizim başarımızın altında yatan, iki jenerasyonun dengeli karışımıydı." ifadelerini kullandı.
Her antrenöre UEFA lisansı şartı
Gelişimin ilk olarak tesisleşmeyle başladığını vurgulayan Arnason, "Tesisleşmenin yanı sıra devreye antrenörler de girdi. İzlanda'da görev alan her antrenöre UEFA lisansı zorunluluğu getirildi." diye konuştu.
Lisans şartı sonucunda antrenörlerin hepsinin profesyonelleştiğini belirten Arnason, "Antrenörlere UEFA lisansı zorunlu olunca aileler, anneler, babalar, lisans almaya başladı. Bu kriterlerin yanı sıra spor amaçlarımızı gerçekleştirmekte ülkenin mantalitesi de olumlu yönde katkı yaptı. Birçok insan birleşince başarı da çabuk geldi." değerlendirmesini yaptı.
Balina çağırma ritüeli
İzlanda'da balina çağırma ritüelinin bir parçası olan "hu" tezahüratının 2016 Avrupa Şampiyonası'nda popüler olduğunu hatırlatan Arnason, tezahüratın maçlarda kendilerini motive ettiğini dile getirdi.
Tezahüratı taraftarların başlattığını aktaran Arnason, "Biz de onlara katıldık ve kısa sürede dünya tanıdı. Köpek balığından korkmuyorum. Geleneklerimizde önemli bir yere sahip. Kültürümüzün bir parçası." ifadelerini kullandı.
İzlanda'nın doğasının çok güzel ve doğal kaynak açısında da zengin olduğunu aktaran Arnason, "İzlanda'da yaşamak güzel, yaşam standardı yüksek ancak aynı zamanda çok da pahalı bir ülke. O nedenle insanlar başka ülkelerde yaşamayı düşünüyor. Küçük bir ülke, çok fazla takım da olmadığından futbolcular başka ülkeleri tercih edebiliyor. " diye konuştu.
"Sırf yakışıklı olduğu için"
Kari Arnason, Dünya Kupası'na erken veda ettikleri için hayal kırıklığı yaşadıklarını söyledi.
2016 Avrupa Şampiyonası'nda çeyrek final oynadıkları için Rusya'da da böyle bir başarı beklediklerini ifade eden Arnason, "Grubumuz çok zordu, başaramadık." dedi.
Kupa devam ederken birçok ülke ve taraftardan destek mesajları aldıklarını dile getiren İzlandalı futbolcu, "Bu bir şeyleri doğru yaptığımızı gösterir ama biz de gruptan çıkarak bunun karşılığını vermeliydik." diye konuştu.
Diğer ülke taraftarlarının da maçlara gelerek kendilerine destek verdiğini ve çok kısa sürede popülerliklerinin arttığını aktaran Arnason, "Hepimizin tanınırlığı arttı. Hatta takımda çok fazla şans bulamayan bir oyuncumuz vardı. Onun bile sosyal medyada hayran sayısı, 1 haftada 20 binden 2 milyona yükseldi. Sırf yakışıklı olduğu için." esprisini yaptı.
"Her takımı yenebileceğimizi fark ettik"
İzlanda Milli Takımı'nda 15 yıldır yer aldığını belirten Arnason, "Kariyerime ilk başladığımda bu noktalara geleceğimi hiç düşünmemiştim." dedi.
Dünya Kupası Elemeleri'nde Türkiye'yi 3-0 yendikleri maçın ardından takımda bir şeylerin değiştiğini hissettiğini aktaran tecrübeli defans oyuncusu, şöyle devam etti: "Eğer Türkiye gibi zorlu bir rakibi farklı bir skorla yenebiliyorsak her takımı yenebileceğimizi fark ettik. Çıkışımız da böyle başladı. Türkiye'yi yenmiştik ve takım arkadaşlarım bunu ilk kez yaşıyordu. Bu bizim için çok önemli bir andı. Türkiye'yi yenerek grupta yolumuzu açtık her şeyi yapabileceğimizi o zaman anladık."
Türkiye macerası
Futbol oyununun parçası olmaktan büyük keyif aldığını dile getiren Arnason, Türkiye'ye kariyerini devam ettirmek için geldiğini söyledi.
Gençlerbirliği'nin teklifinin dışında başka ülkelerden alternatif takımları da değerlendirdiğini kaydeden Arnason, sözlerini şöyle tamamladı: "Açık konuşmak gerekirse Dünya Kupası bittiğinde oynadığım takımla kontratım da sona ermişti. Bir şeyler olmasını bekliyordum. Gençlerbirliği'nde oynayan arkadaşlarım vardı. Teklif gelince onlara da danışarak karar verdim. Türkiye'nin en iyisi olduğunu düşündüm, kız arkadaşımla da konuştum. O da destek verdi. Daha önce Türkiye'ye 4-5 kez geldim. Antalya, Eskişehir, Konya, İstanbul'da bulundum. Burada olmaktan mutluyum. Her şey beklentilerimin üzerinde. Tesisler çok iyi, insanlar dostça davranıyor. Yemekler de çok güzel."