Haberler

    Josa Antonio Reyes: Düşünmek

    Abone Ol

    15 Şubat 2004. Arsenal ile Chelsea, FA Cup’ın beşinci turunda, Highbury’de karşılaşıyorlar.

    15 Şubat 2004. Arsenal ile Chelsea, FA Cup’ın beşinci turunda, Highbury’de karşılaşıyorlar. Maç Chelsea’nin kontrolünde ve 40. dakikada Adrian Mutu’dan gelen gol Maviler’i 1-0 öne taşıyor. İkinci yarı ise Arsenal’in dalga dalga hücumlarıyla geçilirken 51. dakikada Edu, Ray Parlour ile değişerek Topçular’ın orta sahasına güç getiriyor. Beş dakika sonra Edu’dan pası alan Jose Reyes, hücum yönünün sağ tarafından biraz dripling yapıyor. Önünde alanı görünce de kaleye bir füze gönderiyor. Chelsea kalecisi Carlo Cudicini topu göremiyor bile… 61. dakika da ise Reyes bu sefer daha mütevazi bir tarzla golü atarak skoru 2-1’e getirerek maçı Arsenal lehine çeviriyor.

    İngiliz futbol tarihinde buna benzer birçok gol atılmıştır ama bu “an”ın Reyes için önemi bambaşkaydı. Sevilla’da yıldızını çabucak parlatan ve 17,5 milyon sterlin karşılığında Arsenal’in Thierry Henry, Robert Pires, Dennis Bergkamp gibi yıldızlarla dolu kadrosuna dahil olan genç İspanyol, Arsenal kariyerinin ilk “an”ını bu gol ile bulmuştu. Artık Reyes, resmi olarak Highbury’nin oyuncusuydu.

    Reyes, milenyumun başlarında bu şaşalı anları yaşatacağının ilk işaretlerini vermişti. Romanyalı bir ailenin oğlu olan Reyes, doğduğu şehir Sevilla’nın altyapılarında ‘’wonderkid’’ apoletli oyunculardan birisi olarak kabul ediliyordu. Henüz 16 yaşındayken Real Zaragoza’ya karşı kariyerinin ilk profesyonel lig maçına çıkan İspanyol, 18 yaşında geldiğindeyse Sevilla’nın bir numaralı oyuncusu olmuştu. Sol ayaklarıyla yarattığı kaygan ve fevkalade dokunuşlar usta bir sihirbazın en büyük numarası gibi görünürken sanki atom altı parçacıkları harekete geçiriyormuş gibi çektiği sert şutlar, Reyes’i vitrine çıkaran özellikleriydi.

    2003-2004 sezonunda Arsenal’a transfer olan Reyes, kariyerinin başından beri Arsene Wenger’in kıskacı altında olan isimlerden biriydi. Arsene Wenger’in Reyes’i 17 defa canlı izlediği ve 40 maçını da kasetlerden takip ettiği belirtilirken yaş/potansiyel bağlamında en çok etkilendiği oyunculardan birisi de olduğu söyleniyordu.

    Transfer haberi ortaya çıktığında Sevilla taraftarının yaşadığı üzüntüyü, transferin anlaşma komisyoncusu David Dein anlatıyor: ‘’Reyes’in transfer haberi çıkar çıkmaz Sevilla taraftarlarını bir hüzün aldı. Bir saat içince tesislere yüzlerce taraftar geldi ve kapılara ‘Seni seviyoruz Reyes, lütfen ayrılma’ yazan pankartlar asıldı. Bu gerçekten de inanılmazdı, sonuçta 20 yaşındaki bir oyuncudan bahsediyoruz.’’

    Oyuncunun Arsenal taraftarlarıyla ilişkisi ise hep belli bir seviyedeydi, çıtası düşük bir seviye. FA Cup’ta Chelsea’ye attığı golün dışında ilk sezonunu birkaç anı ile tamamlayan genç yıldız; Robert Pires, Patrick Viera, Dennis Bergkamp ve Thierry Henry grubunun temellendirdiği ‘’Invincibles’’ içerisinde gölgede kaldı.

    2005 yılında Old Trafford’un ev sahipliği yaptığı Manchester United - Arsenal maçı ise Reyes için bir kariyer basamağı oldu. Sir Alex Ferguson’ın Reyes’e karşı aldığı özel önlemler onu tamamen oyun dışı bırakmak içindi. Neville Kardeşler ve Paul Scholes’ın maç boyu bitmeyen enerjileri, genç yıldızı fiziksel sınava itiyordu. Gary Neville, ‘’Fiziksel olarak onu yıpratmak ve sahada yok etmek asli olarak benim görevimdi. Onun hakkında bazı soru işaretleri vardı ve zayıf yönlerini kullanarak bunları arttırmak istiyordum’’ diyor.

    Evet, böyle de oldu. İngiliz futbolunun en sert halini ilk kez o zaman hisseden Reyes, kısacık Arsenal kariyerini bir düşündüğünde aslında her maçın bu şartlar altında geçtiğini anladı. Bir sporcu için en önemli şeylerden olan özgüven Reyes’in İngiltere yolculuğunda yok olmaya yüz tutmuştu. Aynı yıl yine bir Manu maçı, Jose Antonio Reyes’in Ada macerasının bitiş noktasıydı. FA Cup finali olan bu maçta kırmızı kart görerek ihraç edilen ve tarih boyunca bunu yaşayan ikinci isim olan Reyes, rotasını yeniden İspanya’ya çeviriyordu.

    Julio Baptista karşılığında Real Madrid’e giden Reyes; Robinho, Antonio Cassano ve Raul gibi önemli forvetlerin ardında yalnızca 17 kez ilk 11 şansı bulabildi ve yedi gol attı. O sezonun ‘’an’’ı ise ligin final maçı olan Mallorca karşısında yaşandı. 17 Haziran 2007’de oynanan maçta Sebastian Varela’nın golü ile 1-0 öne geçen Mallorca, Santiago Barnabeu tribünlerini şok etmişti. Maç genelinde Madrid sürekli atak yapıyor ama bir türlü gol atamıyordu. Teknik direktör Fabio Capello, 65. dakikada David Beckham’ı kenara çekerken yerine Jose Reyes’i sahaya sürdü. Etki inanılmazdı. Maça girdikten üç dakika sonra golü atan Reyes, 80. dakikada Lassana Diarra’nın attığı kafa golünü hazırlamış ve 83. dakikada ise skoru 3-1’e getirmişti. Ve orada alınan üç puan ile lig tablosunda 76 puana ulaşılmış, aynı puanda olan Barcelona’ya averaj üstünlüğü sağlanarak şampiyonluk Real Madrid’e gitmişti.

    Jose Reyes’in İspanya’daki ‘’an’ı buydu, şampiyonluk getiren bir an. Ancak bütün bunlara rağmen bir şeyler her zaman yanlış gitti. Sanki heyecan veren o anlar süreklilik sağlamalıydı, saman alevinden hüviyetinde olmamalıydı. Real’da yalnızca bir sezon geçiren Reyes, bu hedefine ulaşmak için başka bir maceraya atıldı: Şehrin diğer takımı Atletico Madrid.

    Los Colchoneros ile ilk yıl korkunçtu . Atleti'nin menajeri Javier Aguirre, kanatlarda Maxi Rodríguez ve Simão Sabrosa'yı tercih ediyordu. Genç Sergio Agüero ve Diego Forlán ise ileri uçta Reyes'in önünde forma şansı buluyordu. Fiziksel oyunda geriye düşmesi yine Reyees’i olumsuz etkilemiş ve performansını kısıtlamıştı. Reyes’in o zaman basına verdiği bir demeçte, ‘’Antrenörünüzün size inanması lazım. Biraz risk almalı ve bazı şeylerin değişebileceğini öngörmeli. Buradaki bazı taraftarlar Real kariyerimden dolayı beni sevmiyor, hadi ama bu kadar da basit olmayalım. Burayı seviyorum ve çalışıyorum. Bana inanın.’’ diyordu.

    Ve yine olmadı… 2008-2009 sezonunda yeni durak Portekiz takımı Benfica oldu. Artık bir şeylerin ters gitmesi söz konusu bile olamazdı. Genç yaşının verdiği tahammül sınırları iyice uçuruma dayanmıştı. Benfica’nın o zamanki antrenörü Quique Sanchez Flores, Reyes’in sallantılı kariyerini sağlama almak istiyordu, öyle de yaptı. Oyuncu olarak harika bir sezonu geride bırakan Reyes ve Benfica’da iyi bir sezon sonuna imza atan Flores, ertesi sezon Atletico Madrid ile imzaladı. Daha doğrusu Benfica’ya kiralık olarak giden Reyes, gösterdiği performansın ardından Madrid’e geri dönmüş, Flores ise yeni antrenör olarak takımın başına geçmişti.

    Reyes, 16 yaşında verdiği o “wonderkid “havasını yeniden yakalamış gibiydi. Hızlı ve zarif hareketlerin öldürücü şutlarla birleşimi… Real Valladolid’e karşı ilk golünü atarken Real Madrid ağlarını iki kez sarsmış ve Barcelona’ya karşı da maçın adamı seçilmişti. 2010 yılında gelen UEFA Kupası’nda mikro ölçekli önemli katkılar veren Reyes, Inter ile oynanan UEFA Süper Kupası’nda da maçın açılış golünü atmıştı. Her şey yerli yerindeydi. Reyes’i özel kılan yetenekleri, Flores’in uyumuyla birleşince ortaya muazzam bir kimya çıkmıştı ama işler yine değişecekti…

    2011 yılında Atleti ile yollarını ayıran Flores yerine Gregorio Manzano takımın başına getirildi. Reyes’in iyi performansı birden tersine dönü. Sanki aradaki turnusol kağıdı kalkmış ve bir pH değerinin düştüğü gibi İspanyolun persormansı birden bire gerilemişti. Reyes, 2011-2012 sezonun ara transfer döneminde Vicente Calderon çimlerinden ayrılarak Sevilla’ya döndü; yuvasına.

    Reyes’in Sevilla’dan ayrılışının üzerinden sekiz yıl geçmişti. Copa del Rey’i iki, UEFA Kupası’nı bir kez kazanan ve Dani Alves, Luís Fabiano ve Frédéric Kanouté gibi kahramanlar çıkaran Sevilla, ilk kahramanına hala daha 16 yaşındaymış gibi davranarak şefkatle karşıladı. Unai Emery’nin menajerliğindeki Sevilla’da büyülü anlar yaşayan Reyes, 2014 ve 2015 yıllarında gelen UEFA Kupaları’nın önemli isimlerinden birisi oldu. 2016’daki şampiyonluk için o yolda önemli işler yapan İspanyol yıldız, apandisit sakatlığı nedeniyle finale çıkamamıştı. Her şey güzeldi Reyes için: Emery ile yakalanan uyum, ligde gösterdiği performans, UEFA başarıları… Ancak 2016 yazında Emery’nin takımdan ayrılması ve yerine Jorge Sampaoli’nin gelmesi Reyes adına yeni bir kırılma oldu.

    2016 yazında Espanyol ile anlaşan Reyes, ertesi yaz arasında takımsız kaldı. 2018 kış transfer dönemine kadar sahalardan uzak kalan İspanyol, yarım sezonluk macera için Cordoba’ya gitti. Ertesi sezon Çin ekibi Xnjiang Tianshan Leopard forması giydi. 22 Ocak 2019’da ise La Liga 2 ekiplerinden Extremadura UD ile anlaştı. Bütün bu kulüplerde ne kısa süren o ‘’an’’ları yaşadı, ne de ele gelen bir başarı.

    Aslında güzel başlamıştı hikayesi, ne de olsa lise çağındaki bir çocuk yaşındayken La Liga forması giyiyordu. “Wonderkid” olarak parlarken naif ve pırıltılı top sürüşü, yarattığı pozisyonlar, füze gibi şutları. Belki Sevilla’dan ilk ayrılışı olmasa ya da belki İngiliz futbolunun fiziğine uyum sağlayabilse çok farklı olabilirdi. Belki.

    Belki’lerin asla bitmediği spor dünyasının ne kadar gelip geçici olduğunu ise dün sabah saatlerinde anladık; Jose Antonio Reyes, geçirdiği trafik kazası sonucu 35 yaşında hayatını kaybetti. O’na dair akıllarda kalan söz ise şu oldu:

    ‘’Ben ayaklarımla veya fiziğimle değil daima kafamla oynarım, hatta düşüncelerimle. Bir topa kafa yerine vole vurmaya çalışıyorsam bu, benim düşüncelerimin bir kanıtıdır. Düşünce.’’

    Hazırlayan: Kuzey KILIÇ

    Kaynak: EuroSport.com / Spor

    Chelsea Madrid Spor Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title