Haberler

    LeBron James ile Michael Jordan, Akron ve aile bağları üzerine

    Abone Ol

    Şık, koyu mavi takımıyla göz kamaştıran Michael Jordan, Cleveland'ın salonu Gund Arena'nın tüneline giriyor, parlayan dişleriyle gülümsüyor ve ülkenin en iyi liseli basketbolcusuyla sıcak bir şekilde el sıkışıyor.

    Şık, koyu mavi takımıyla göz kamaştıran Michael Jordan, Cleveland'ın salonu Gund Arena'nın tüneline giriyor, parlayan dişleriyle gülümsüyor ve ülkenin en iyi liseli basketbolcusuyla sıcak bir şekilde el sıkışıyor. "Annen nerede?" diye soruyor Jordan.

    Annesi Gloria'yla Jordan'ın önceki yaz Chicago'da tanıştıklarında ne kadar iyi anlaştıklarını hatırlayarak gülümseyen LeBron, "New Orleans'ta." diye cevap veriyor.

    Gün Ocak'ın son günü, saat akşam 10, ortam heyecan dolu, hatta tarihi bir olayın içindeymiş hissi veriyor. Genç Bill Clinton'ın JFK'yle tanıştığı anın fotoğrafını hatırlıyor musunuz? Aynı his. Burada iki kişi var: Ekselansları ve Kral James, 38 yaşındaki usta ve 17 yaşındaki deha, tüm zamanların en iyisi ve ağzı sulanan NBA menajerlerinden ayakkabı şirketi yöneticilerine, şaşkınlıkla izleyen hayranlara kadar, herkesin veliaht olacağını düşündüğü lise üçüncü sınıf öğrencisi.

    Jordan, Cavaliers'ı yıkacak bir buzzer daha atıyor, ama sırada başka bir maç var. Göz alıcı bir yeteneğe sahip, iki metre boyunda, 102 kilo ağırlığında, Akron'daki St. Vincent-St. Mary Lisesi'nde 29,6 sayı, 8,3 ribaund ve 5,9 asist ortalamasıyla oynayan bir guard olarak LeBron'un, Jordan'ın Nike için yaptıklarını başka bir giyim şirketi için yapabilmesi için tüm özelliklere sahip olduğu düşünülüyor. Sadece gerekli olan üst seviye oyuna ve Jordan'da eksik olan mahalle çocuğu havasına sahip olmakla kalmıyor, gerektiği anda cazibesini de konuşturabiliyor. Bu yüzden LeBron bir NBA çaylağının yapacağı en kazançlı ayakkabı anlaşmasını (beş yıl için 20 milyon dolar civarı) imzalamaya sadece bir yıl uzaklıkta ve bu yüzden Nike'ın spor giyiminde kendi bölümüne sahip olan Jordan, LeBron'u Swoosh ailesine katmak isteyebilir.

    Fakat bu gece LeBron siyah bir mont giyiyor ve lise takımının sponsoru olan Adidas'ın logosunun olduğu bir bere takıyor, Jordan'ın fark ettiği ama görmezden geldiği bir şey. LeBron'un bir sonraki maçından bahsederek, Jordan gidene kadar birkaç dakika sohbet ediyorlar. Giderken ona bir tavsiye veriyor: "Bir penetre yap, dur ve şutu gönder.". LeBron kafa sallıyor ve gülümsüyor. "İşte bu.". Hepsini düşününce, hangisinin daha etkileyici olduğuna karar vermek zor: LeBron'un daha üçüncü sınıfta olmasına rağmen en iyi lise oyuncusu olarak görülmesi mi, birçok NBA scoutu tarafından o yılın draft'ında ilk sıradan seçileceğinin düşünülmesi mi (lig kuralları katılmasına izin verseydi), yoksa LeBron için Jordan'la bir görüşme ayarlamanın kuaförden randevu almak kadar kolay olması mı?

    Kadife perdelerin arkasındaki bu dünya LeBron için yeni bir şey değil üstelik. Geçen yaz Jordan'ın Chicago'daki gizli antrenmanlarına davet edilen tek lise öğrencisiydi. LeBron NBA oyuncularıarasındaki en iyi arkadaşı olan, Boston Celtics'in yıldızı Antoine Walker'la düzenli olarak görüşüyor. Cavaliers maçlarındaki o saha içi biletler? LeBron'un babası gibi olan Eddie Jackson Cleveland'ın koçu John Lucas'ı aradı sadece. LeBron şimdiden Michael Finley, Tracy McGrady ve Jerry Stackhouse'la takılıyor, en sevdiği rapçi Jay-Z'den bahsetmeye gerek bile yok. "O çok da iyi biri. Önce oteline gittik, sonra sahne arkasına geçtik.." diyor LeBron.

    LeBron'un daha yeni 17 olduğunu söylemiş miydik?

    Jordan (Nike için), Bryant ve McGrady'le ilk ayakkabı anlaşmalarını imzalayan Adidas temsilcisi Sonny Vaccaro, "LeBron bu yaşında 37 yıllık kariyerimde gördüğüm herkesten daha iyi. Buna Kevin [Garnett], Kobe [Bryant] ve Tracy dâhil." diyor.

    Aralık'taki 70-64'lük Patriots yenilgisinde LeBron'un 38 sayı ve 17 ribaundla oynadığını gören Germantown (Pa.) Academy koçu Jim Fenerty "Kobe son sınıftayken Kobe'yle oynamıştık ve LeBron şimdiye kadar karşısında oynadığımız en iyi oyuncu. Fiziksel olarak LeBron, Kobe'nin son sınıftaki halinden daha güçlü ve bize karşı bu kadar iyi şut atan kimseyle karşılaşmamıştık." diyor.

    Eğer bu hava Akron'daki tüm lastikleri şişirmeye yeter gibi geliyorsa, LeBron'un bir de özgeçmişini görün. Geçen sezon St.Vincent-St.Mary'i üst üste ikinci kez Division III eyalet şampiyonu yaparken, Ohio Mr. Basketball ödülünü kazanan ilk ikinci sınıf öğrencisi oldu. Geçen temmuz MVP ödülü kazandığı Adidas ABCD Kampı'nda değeri fırladı, Pazar günü Trenton, N.J.'de Oak Hill Academy'ye karşı 72-66'lık mağlubiyette toplam 36 sayı, dokuz ribaund ve dört asistle The Irish'i neredeyse tek başına oyunda tutması istatistikleri altüst ediyordu. Herhalde ayakkabılar sayesindeydi: NBA All-Star maçı için Philedelphia'da olan Kobe'nin önceki Cuma ona verdiği özel yapım Amerikan bayrağı temalı Adidas'ları giyiyordu.

    "Oyuncuların büyük bir kısmı oyunun nasıl oynandığını biliyor." diyor LeBron ve şöyle devam ediyor: "Ama oyunun gerçekten nasıl oynandığını bilmiyorlar, demek istediğimi anlıyor musunuz? Topu çemberden geçirebiliyorlar ama ben bir sürü şeyi daha onlar olmadan önce görüyorum. Bir oyuncunun takımını nasıl daha iyi bir hale getirdiğini bilir misiniz? Ben Jordan'ı izleyerek bunu öğrendim."

    LeBron'un "her şey dâhil" oyunculuğunu -şut menzilini, topla akıcılığını ve müthiş patlayıcılığını- övme konusu NBA scoutlarının ortak özelliği, ancak onu en çok karşılaştırdıkları kişi bir başka harika pasör, Magic Johnson. "En şaşırtıcı şey oyununu hücum merkezli yöneten bir oyuncunun hiç bencil olmaması. Gençlerin bir çoğu oynamayı bilmiyor fakat o önce pas vermeyi düşünüyor ve bunda çok başarılı." diyor bir scout.

    LeBron'u ikinci kez izlemek için Trenton'da bulunan Phoenix Suns eski koçu Danny Ainge "Ben bir genel menajer olsaydım, NBA'de LeBron'u almak için takas etmeyeceğim sadece dört veya beş oyuncu olurdu. Duke'tan Jason Williams'ı seviyorum, Çinli adamı da duydum [2,28 m. boyundaki Yao Ming] ama LeBron bu yıl çıksaydı düşünmezdim bile. Onu bir numaradan alırdım." diyor.

    Fakat bu bir tartışma konusu. Draft'a katılcak ilk lise üçüncü sınıf öğrencisi olabileceğini söyleyerek -ve ABD'deki oyuncuların kendi dönemi mezun olmadan draft'ta seçilemeyeceklerine dair NBA kuralına itiraz ettikten- heyecan yarattıktan sonra, LeBron 2003 yılının baharında St. Vincent-St. Mary diplomasını alacağına dair yemin ediyor. "Kural adil değil, ama hayat böyle." diyor 2,8 not ortalamalı LeBron. "Arkadaşlarım burada o yüzden ben de bir yıl daha kalacağım. Kötü olduğunu düşündüğüm tek nokta şu, 17 yaşında bir golfçünün [Ty Tyron] PGA Tour'a katılmasına izin veriyorlar. 14 yaşında profesyonel oynayan tenisçiler var. Neden baskebolcular da oynayamıyor?"

    LeBron'un bir yıl daha St. Vincent-St. Mary'de kalmasıyla, yarattığı heyecanın liseli bir sporcu için görülmemiş seviyeye çıkması bekleniyor. Okulun spor direktörü Frank Jessie "Ortam orta-üst seviye kolej ortamına döndü." diyor. Fighting Irish bu yıl ev sahibi olduğu maçları Akron Üniversitesi'nin 5100 kişilik James A. Rhodes Arena'sına taşıdı. 1750 civarı kombine bilet satıldı (tanesi 100$ ila 120$ arasında) ve St. Vincent-St. Mary için 4075 taraftar geliyor, bu da üniversitenin erkek takımının çektiği seyircinin neredeyse iki katı.

    LeBron bu histerinin sebebi olabilir, ama o bildiğiniz liseli basketbol yeteneğine benzemiyor. Son iki yıldır St. Vincent-St. Mary Amerikan futbol takımının top tutuculuğunu yaparak kariyerini riske atabilecek sakatlıklar yaşamayı göze aldı. Önce Gloria geçen sonbahar oynamasına izin vermemişti ama Ağustos'ta 22 yaşındaki şarkıcı Aaliyah'nın uçak kazasında hayatını kaybetmesinden sonra, LeBron onu izin vermesi konusunda ikna etti. "Yarın hayatta olacağımızın bir garantisi yok. Takımımla sahada olmalıydım." diyor LeBron. Sol elinin (şut atmadığı eli) işaret parmağını kırmasına rağmen, Irish'in eyalet yarı finallerine çıkmalarında büyük katkısı oldu.

    Gloria, LeBron'u yalnızca belli bir noktaya kadar koruyabileceğini biliyor. Onu doğurduğunda 16 yaşındaydı ve annesi öldükten sonra Akron'da sürekli bir evden başka bir eve sürüklendiler (bir keresinde evleri mühürlendi ve belediye tarafından yıkıldı). Akron'daki hayatını anlatırken şöyle diyor LeBron: "Uyuşturucu, cinayet, hepsini gördüm. Deliceydi. Ama annem ağzımdan yemeğimi, sırtımdan kıyafetimi eksik etmedi."

    James’lerin göçebe hayatı ve düzensiz ev yaşamı durumu çok kötüleştirdi. LeBron, dördüncü sınıftayken okulda 100 günden fazla devamsızlık yaptığını söylüyor. LeBron iki yaşındayken annesiyle ilişkisi başlayan Jackson'ın 1991'de kokain ticareti yapma suçlamasını kabul edip üç yıl hapis yatması da yardımcı olmadı.

    LeBron dördüncü sınıfın sonlarına doğru genç takımının basketbol koçu Frankie Walker'ın evine taşındı. "Bu olay hayatımı değiştirdi." diyor LeBron, "Sonraki yıl hiç devamsızlığım olmadı ve ortalamam B'ydi.". LeBron altıncı sınıfa geldiğinde zamanının yarısını Walker'ın evinde, yarısını da Gloria'nın evinde geçiriyordu. Kısa süre içerisinde Jackson da onlara konser organizatörlüğü ve Akron'daki bir sosyal yardım programında tam zamanlı uyuşturucuyla mücadele danışmanlığı işinden kazandıklarıyla mali destekte bulunarak yeniden hayatlarına dahil oldu. Biyolojik babasıyla hiç tanışmamış olan LeBron, Jackson'dan babası olarak bahsediyor.

    LeBron sekizinci sınıf takımını ulusal AAU turnuvasında finallere taşıdığından beri Akron'ın yükselen yıldızı. Duke, North Carolina, Florida, Ohio State veya Louisville'de okumayı düşündüğünü söylese de, kimse onun koleje gideceğine inanmıyor. Bu sırada 34 yaşındaki Gloria ve 35 yaşındaki Eddie de, Gloria'nın tabiriyle "insanları dinleyerek, satış konuşmalarını yapmalarına izin verecek, seçenekleri değerlendirerek" ülkeyi dolaşmakla meşgul. Gloria'nın yalnızca "birkaç pazarlama işi için bazı temsilcilerle" dediği kişilerle görüştükten sonra New Orleans'ta Super Bowl'u izlemeye gittiler. Adidas'ın LeBron'la zaten St. Vincent-St. Mary (LeBron forma tasarımına yardım bile etmişti) takımı ve son iki yıl oynadığı bir Oakland AAU takımı sponsorlukları aracılığıyla şimdi ikinci yılında olan bir ilişkisi var. Gloria'yla Eddie Vaccaro'nun Los Angeles banliyösündeki evini ziyarete gittiler, LeBron da Vaccaro'nun Teaneck, N.J.'deki ABCD Kampı'na katıldı. Nike da Oregon'da Gloria ve Eddie ve yönetim kurulu başkanı Phil Knight arasında bir görüşme ayarlayarak tam saha hücuma başladı. "Direkt en tepedekiyle görüşebilecekken neden aracıyla görüşeyim ki?" diyor Gloria. "Nike çok ilgili."

    Jordan'ın da bir rolü olabilir. "Bu bir Shakespeare draması olacak." diye tahminde bulunuyor Vaccaro. "Temelde, işin içinde iki kişi var: Ben mi Michael mı? Adidas mı Nike mı? Kim olursa olsun, LeBron'un önü çok açık. Buna inanıyorum."

    "Nike giyen birçok oyuncu Phil Knight'la tanışmadı bile, ama Sonny Vaccaro gibi Adidas'tan insanlarla tanışmak da büyük bir onur." diyor Jackson büyük bir kibarlıkla. Jackson, hangisi olursa olsun LeBron'un direksiyonda olduğunu biliyor. Ancak Jackson hapishane ile uluslararası bir şirketin yönetimi kurulu başkanının ofisi arasındaki mesafenin tahmin ettiğinizden daha kısa olduğunu da birinci elden biliyor. Knight'la görüşmesinden kısa bir süre önce, Jackson bir kamu düzenini bozma suçlamasında suçunu reddetti ve Temmuz'da Akron'da bir barda karıştığı kavga neticesinde 30 günlük tecil edilmiş hapis cezası aldı.

    LeBron şimdilik lise öğrenciliği ve multimilyonerlik arasında, ailesinin baktığı çocuk ve kendini yetiştirmiş bir adam olmak arasında garip bir dünyada yaşıyor. Aslında tabii ki ikisi birden. Gund Arena'da Cavaliers maçı sırasında orta yaşlı babalar ve anneler onunla fotoğraf çektirmek istediler, LeBron da itaatkar bir biçimde kabul etti. Sonra da Jordan forması giymiş 11 yaşındaki bir çocuk imza için yakasına yapıştı, o gece attığı onlarca imzadan sadece biriydi bu. Cleveland Browns koçu Butch Davis bile maç sonunda LeBron'la sohbet etti. "Hey, LeBron! Nasılsın?" dedi Davis, LeBron'un sırtına vurarak. "Bizde top tutucu olmak ister misin? Sadece kırmızı alan için, nasıl olur?"

    Sert bir dünya, ama çoğu yönüyle LeBron aslında hâlâ bir çocuk. Bir Cavaliers molası sırasında saha görevlileri seyircilere minik plastik toplar fırlatırken çılgınca ellerini sallıyordu (sonunda birini yakaladı, maçtan sonra Jordan'la konuşurken sıkıca elinde tutuyordu). Bir muhabirin arabasıyla Akron'a dönerken, LeBron hem son ses Jay-Z dinliyor hem telefonda çene çalıyor hem de ülkenin en iyi ikinci sınıf öğrencisi kabul edilen Brooklyn'in parlak çocuğu Sebastian Telfair gibi arkadaşlarından mesaj gelmiş mi diye çağrı cihazını kontrol ediyordu.

    Başarmasına çok az kaldı. Sadece bir yıl var. Ondan sonra bir sonraki adımı için endişelenebilir. James ailesinin Akron'daki mütevazı dairelerindeki televizyonun üstüne bir Sports Illustrated kapağı asmış LeBron, üzerinde kendi fotoğrafı ve şu başlık var: "LEBRON BİR SONRAKİ MICHAEL JORDAN MI?". Tabii ki şu an buna cevap vermek için fazlasıyla erken, ama genç LeBron'un eşi benzeri görülmemiş yükselişine bakarsak, bu soru sorulmaya değer gözüküyor.

    *Uyarlanarak çevirilmiştir. Röportajın orijinal hâlini okumak için

    tıklayınız.

    Kaynak: EuroSport.com / Spor

    Michael Jackson Michael Jordan Cleveland Adidas Spor Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title