Monte Carlo'da tarihe geçen 5 yarış
Monte Carlo’nun dar sokaklarında gerçekleştirilen Monako Grand Prix; Formula 1 organizasyonu için maddi anlamda verimli olmasının yanı sıra jet sosyetenin uğrak durağı hâline gelen ve pilotlar için en zorlu test niteliğini taşıyan tarihi bir yarıştır.
Monte Carlo’nun dar sokaklarında gerçekleştirilen Monako Grand Prix; Formula 1 organizasyonu için maddi anlamda verimli olmasının yanı sıra jet sosyetenin uğrak durağı hâline gelen ve pilotlar için en zorlu test niteliğini taşıyan tarihi bir yarıştır. Her pilotun maksimum dikkatle ve yoğun bir antrenmanla geldiği Monako GP, yalnızca onlar için değil yarış mühendisleri ve teknik ekip için de oldukça zorludur. Tabii yarış esnasında masmavi suların üzerinde duran milyar dolarlık yatlar, podyum sonrası düzenlenen meşhur havuz partisi, kameralara yansıyan birbirinden ünlü simalar da izleyicilere bambaşka bir dünya sunar. Hafta sonunda düzenlenecek 2019 Monako GP öncesi, bu sıra dışı dünyanın içinde tanık olduğumuz beş tarihi yarışı hatırlayalım...
1992 – Monte Carlo, Brezilyalının yanında
1992 yılındaki ilk beş yarışı Williams’ın yıldız pilotu Nigel Mansell kazanmış ve Monako’ya da favori olarak gelmişti. Cumartesi günü yapılan sıralama turlarında fırtınalar estiren Mansell pole pozisyonunu alırken, rakibi Ayrton Senna üçüncü sırada kalmıştı. O zamanlar pistin çaylağı olan Michael Schumacher ise, Benetton ile alışma dönemlerindeydi. Yarış gününe gelindiğinde Monako’nun dar caddeleri, mücadelenin son bölümüne damga vuracaktı. 78 turluk yarışın büyük bir bölümünü önde götüren Mansell, 71. tura girildiğinde sol arka lastiğinde bir şeylerin ters gittiğini söylüyordu. Daha fazla zaman kaybetmeden pit alanına gelen İngiliz pilot, pit çıkışında Ayrton Senna’nın beş saniye arkasına düşmüştü. Geriye kalan yedi tur adeta nefesleri kesti... Yeni lastiklerin etkisiyle her tur farkı azaltan Mansell, Brezilyalı rakibine art arda ataklar yapıyor ve olabildiğince agresif davranıyordu. Ancak F1 tarihinin en defansif sürüşlerinden birisini sergileyen Senna, Monako’nun pist konumunu da kullanarak bitiş çizgisini rakibinin yalnızca 0.215 saniye önünde geçti. Mansell yarış sonrası, muhteşem sürüşüyle ve biraz da pist şartlarının yardımıyla kazanan Senna için "Senna harika bir yarış çıkarttı ve bu yüzden kazandı. Ben de tam olarak bu yüzden arkasında kaldım." demecini verecekti.
2004 – Formula 1 ruhu
İlk olarak yarışı kazanan ismin Jarno Trulli olduğunu söylememiz lazım; zira 2004 Monako GP, podyumun ilk basamağından ziyade arka sıralarda yaşanan mücadeleyle hafızamıza kazındı. Yarış başlar başlamaz muazzam bir start alan sekizinci sıradaki Takuma Sato, 1.2 saniyede dördüncü sıraya kadar çıktı; hem de Monako’da! Ancak üçüncü turda yaşadığı motor arızası, kendisinin yarış dışı kalmasına neden oldu. İlerleyen turlarda ise yarış boyu çekişme halinde olan Giancarlo Fisichella ile David Coulthard, nefes kesen mücadelenin ardından temas yaşadı ve her iki pilot de yarış dışı kaldı. Yarış bitimine 36 tur kala sarı-mavi aracının içerisinde gençlik hırsının kurbanı olan Fernando Alonso, Schumacher’e karşı yaptığı atakta geçiş alanı bulamayınca pistin kaygan tarafına doğru savruldu ve bariyerlere çarparak yarışı terk etti. Ama asıl olay Michael Schumacher ile Juan Pablo Montoya arasında yaşanacaktı...
Ünlü tünelin sonuna gelinirken Schumacher sert bir frenleme yaparak ön lastiklerini kilitlemiş ve sağa dönen virajda sola doğru kaymıştı. Kontrolü kaybeden Schumi, bir tur gerisinde olan Juan Pablo Montoya’nın temasından kaçınamadığı için bariyerlere çarparak yarışı terk etti. Yarışın ardından hatanın kimde olduğunda dair başlayan tartışma sezon boyu sürdü. Çoğu kişiye göre bu, Schumacher’in kariyerindeki en basit hatalardan birisi olmuştu. Bütün bu kargaşadan uzak Trulli ise kariyerinin ilk Formula 1 zaferine uzanmayı başardı.
1982 – Son iki tur, beş lider, beş sorun ve bir kazanan!
Ne bir kazanan, ne de birebir rekabet... Kazaların damga vurduğu 1982 Monako GP, tarihin unutulmaz yarışlarından birisi. Gilles Villeneuve’ün ölümü sonrasına denk gelen yarış, son turlarda yaşattığı heyecanla destansı bir sona sahne oldu. Yarışın bitimine iki tur kalan lider Alain Prost kaza yapıp yarış dışı kalmıştı. Onun ardından liderliği alan Riccardo Patrese ise aracında yaşadığı sorun yüzünden liderliği Didier Pironi’ye bırakmıştı. Ancak son tura lider giren Pironi, aracının kontrolünü yitirerek liderliği Adrea de Cesaris’e bıraktı. Bitti mi? Tabii ki hayır. Cesaris’in yaşadığı teknik aksaklığın arından da liderliğe bu sefer Derek Daly yükseldi ama o da yerini koruyamadı! Bütün bu kaosun içinden çıkan ve podyumun ilk basamağını alan isim Riccardo Patrese oldu. Tüm bunlar yalnızca iki tur içinde yaşandı...
Geçtiğimiz günlerde vefat eden Niki Lauda’nın ezeli rakibi James Hunt bu günü şöyle özetlemişti: "Start-finiş düzlüğüne oturduk ve galibi bekliyoruz ama anlaşılan o ki hiçbir zaman göremeyeceğiz!"
1996 – 22 araç, 19 yarış dışı ve 3 damalı bayrak...
Normal hava koşullarının hâkim olduğu cumartesi gününün ardından yarış günü yağmur altında başlamıştı. Pistin ıslaklığı güvenlik endişelerini arttırsa da havanın sonradan açması ve pistin kuruması işleri yoluna koymuş gibiydi. Fakat kalan bölümde yağmur yağmamasına rağmen, 22 araç ile başlayan yarış yalnızca üç araçla tamamlanmıştı. Mugen takımından Olivier Panis’in liderliği ile sona eren 1996 Monako GP’de kaza yapan pilotlardan biri de Michael Schumacher’di. O zamanlar yavaşlığı ile eleştiri oklarının hedefi olan F310 aracından maksimumun da ötesinde verim çıkaran Schumi, pole pozisyonunun sahibi olsa da berbat bir start almıştı. İlk virajda Damon Hill’e geçilen Alman pilot, daha sonraki virajda kontrolü kaybedince bariyerlere girerek yarış dışı kaldı. Yağmurun etkili olduğu o bölümde ‘’Yağmur Ustası’’ yarış dışı kalmıştı...
1984 – Ayrton Senna geliyor
Olumsuz hava koşulları altında başlayan yarış, çaylak Ayrton Senna’nın Alain Prost’a iyice yaklaştığı sırada durduruldu. Hava durumu yarış boyunca kötüydü ancak bazı yorumlara göre Senna’nın performansı, yarışın durdurulmasına kolaylık sağlamıştı. 1984 Monako GP'ye 13. sırada başlayan Senna, Toleman takımının vasat aracına karşın yağmurda ustalığını konuşturarak herkesi adeta ipe diziyordu. İvme ve hız avantajı bulunan Brezilyalı pilot, yarışın durdurulma kararıyla ikincilikten öteye geçemedi. O dönemin Otomobil Sporları Federasyonu Başkanı Jean Marie Balestre için büyük prestije sahip olan yarışı, bir çaylaktan ziyade kendini kanıtlayan birinin kazanması daha önemli gibiydi...