Nürburgring’de kaos
Formula 1’de üç kez dünya şampiyonu olmuş Jackie Stewart’ın oğlu Paul Stewart, 1988 yılında Gary Evans Motorsport Team’i satın aldı.
Formula 1’de üç kez dünya şampiyonu olmuş Jackie Stewart’ın oğlu Paul Stewart, 1988 yılında Gary Evans Motorsport Team’i satın aldı. Bu takım 1989’da Britanya Formula 3 Şampiyonası’na katılırken Stewart ismi sponsorların ilgisini çekmeye başlamıştı. Çok parlak geçmeyen ilk sezonun ardından 1990’da takımın merkezi Milton Keynes’e taşındı ve Stewart ismi üç farklı alt seride gride girdi.
Başarılı geçen yılların ardından Stewart’ın Formula 1’e girip girmeyeceği tartışılmaya başlandı. 1995 yılının sonlarında Jackie Stewart; Forti, Pacific ve Simtek gibi küçük takımların kısa ömürlü olduğunu söyleyerek Formula 1’e katılmayı düşünmediklerini belirtti. Ancak 1996 yılı Ocak ayında Ford ile imzalanan beş yıllık “fabrika takımı” anlaşması her şeyi değiştirecekti.
Ünlü tasarımcı John Barnard danışmanlığında, 24 milyon pound’luk bütçeyle Stewart takımı 1997 yılında Formula 1’de yarışmaya başladı. Takımın ilk sezonu felaketti, 17 yarışlık sezonda Rubens Barrichello ve Jan Magnussen toplam sekiz kez bitiş çizgisini görebildi. Tek teselli Monako’da yağmur altındaki yarışta Barrichello’nun Michael Schumacher’in arkasında elde ettiği ikincilikti.
1998 de Stewart için zorlu bir yıldı. Dayanıklılık sorunları kısmen çözülse de takım sadece iki yarışta puan alabildi. Sezona aynı ikiliyle başlayan takımda sezon ortası Jan Magnussen’in yerini Jos Verstappen’in almasına karşın bu değişiklik çok büyük bir farklılık yaratmadı. Ford’un 1998 yılının Temmuz ayında motor üreticisi Cosworth’u satın alması ve sezon sonunda baş tasarımcılığa Jordan’dan Gary Anderson’ın transfer edilmesi, Stewart takımının 1999 sezonuna daha iddialı gireceği anlamına geliyordu.
Jos Verstappen’in yerini ise tecrübeli isim Johnny Herbert almıştı. Takımdaki değişiklikler sonuç vermişti, Barrichello sezona Avustralya’daki beşincilikle başlamış, San Marino’da ise üçüncü olmuştu. Fransa’da elde ettiği pol pozisyonu ve bir diğer yarış podyumu çoğu kişi tarafından Stewart takımı için sezonun zirve noktası olarak gösteriliyordu. Johnny Herbert ise Avrupa GP’sine gelene dek sadece Kanada’da puan alabilmişti.
Formula 1’de 1999 sezonunun önceki sezon gibi Mika Hakkinen ile Michael Schumacher arasında geçecek bir şampiyonluk mücadelesine sahne olacağı düşünülüyordu. Ancak Michael Schumacher’in Silverstone’da bacağını kırmasıyla Eddie Irvine, Ferrari’de ön plana çıkmıştı.
Schumacher’in yerini alan Mika Salo’nun Almanya’da Eddie Irvine’a yol vermesi takım emirlerinin tartışılmasına neden olmuştu. McLaren’da ise Mika Hakkinen ile David Coulthard arasında daha büyük bir rekabet vardı. Sezonun bitimine üç yarış kala iki takım arkadaşı arasında 12 puanlık bir fark vardı. Hakkinen’in bir önceki yarış olan İtalya GP’sinde lider giderken kendi hatasıyla yarış dışı kalması pilotlar şampiyonasında işleri kızıştırmıştı.
Şampiyonanın zirvesinde Hakkinen ile Irvine puan puana rekabet içerisindeyken İtalya’da kazanan Jordan sürücüsü Heinz-Harald Frentzen da Hakkinen ile puan farkını 10’a indirmişti. Yarış haftasonu dört sürücünün şampiyonluk iddiasıyla başlamıştı. Sıralama turlarında Frentzen, kariyerinin ikinci pol pozisyonunu elde ederken Coulthard ikinci, Hakkinen üçüncü sırayı almıştı. Eddie Irvine dokuzuncu sırada kalarak şampiyonluk yarışında önemli bir yara alırken Stewart cephesinde de işler yolunda değildi. Yarışa Herbert 14., Barrichello ise 15. sırada başlayacaktı.
Yarış günü pist kuruydu ancak ilerleyen bölümlerde yağmur bekleniyordu. Williams sürücüsü Alessandro Zanardi ve Minardi adına yarışan Marc Gene start anında kalkış yapamadılar ve atılan ekstra formasyon turunun ardından yarış start aldı.
Startla birlikte Coulthard’ın önüne geçen Hakkinen ikinciliğe yükselirken orta bölümler karışmıştı. Jordan sürücüsü Damon Hill’in elektrik arızası pisti karıştırmış, ondan kaçmaya çalışan Alexander Wurz, Sauber pilotu Pedro Diniz’e çarpmıştı. Bu kazayla beraber güvenlik aracı yarışa dâhil oldu. Güvenlik aracı pistten ayrıldıktan sonra starttaki kazadan hasar alan Zanardi yarışa veda ederken yağmur çiselemeye başlamıştı.
Yarışın başında puan pozisyonuna yükselen Irvine, 17. turda Giancarlo Fisichella’yı geçerek beşinci sıraya yükseldi. Bu geçişten kısa bir süre sonra Coulthard’ı geride bırakan Williams sürücüsü Ralf Schumacher, üçüncülüğü aldı. Pistin ıslanmasıyla beraber yağmur lastikleri için ön gruptan pite gelen ilk isim Mika Hakkinen oldu. Bir tur sonra ise Eddie Irvine pite geldi.
Ön kanadı hasar gören Mika Salo’nun ardından Irvine’ın pite gelmesi Ferrari mekanikerlerini şaşırttı ve sağ arka lastiğin garajda bulunamaması nedeniyle çok uzun süren pit stop Irvine’ın 13. sıraya gerilemesine neden oldu. Hakkinen’in aşırı ısınan yağmur lastikleri çok yavaş turlar atmasına neden oluyordu ve 24. turda Irvine, Hakkinen’i geçerek 12. sıraya yükseldi.
Kısa bir süre sonra kuru zemin lastikleri için tekrar pite gelen Hakkinen lider grubun bir tur gerisine düştü. İkinci sıradaki Ralf Schumacher, 27. turda pite geldi ve yerini Coulthard’a kaptırdı. Lider Frentzen ile Coulthard yakın bir mücadele içindeyken iki sürücü 32. turda aynı anda pite geldi. Bu pit stopların ardından klasman oturmuştu. Yarış o sıralamalarla gibi sonuçlanırsa Frentzen sezonun bitimine iki yarış kala o an için puan pozisyonunda olmayan Hakkinen ile Irvine’la olan puan farkını sıfırlayacak, Coulthard da zirve ile arasındaki puan farkını altıya indirecekti. Ancak yarışın gidişatı kısa bir süre tamamen değişecekti.
Pit stopun hemen ardından Frentzen, takım arkadaşı Hill ile aynı kaderi paylaştı ve elektrik arızasıyla yarışa veda etti. Coulthard liderliğe yükselmişti ancak yeniden başlayan yağmur bütün planları bozdu. Risk alan McLaren takımı yağmur lastikleri için Coulthard’ı pite çağırmadı. İskoç sürücü 38. turda pist dışına çıktı ve yarış dışı kaldı.
Klasman tamamen değişmişti. Kuru zemin lastiğiyle yarışa devam eden Ralf Schumacher liderliğe yükselirken, aynı stratejiyle yarışa devam eden Fisichella ikinci sıraya yükselmişti. Doğru zamanda yağmur lastiklerine geçen Johnny Herbert ise sessiz sedasız üçüncü sıraya kadar tırmanmıştı.
Nürburgring’de drama, 49. turda Fisichella’nın David Coulthard’a benzer biçimde yarış dışı kalmasıyla sürdü. Bir tur sonra Ralf Schumacher’in patlayan lastiğiyle Herbert bitime 16 tur kala liderliği aldı. Prost takımıyla yarışan Jarno Trulli ikinciliğe, Barrichello ise üçüncülüğe yükselmişti. Gridin yavaş takımlarından Minardi’de de işler yolundaydı. Luca Badoer dördüncü, Marc Gene ise yedinci yarışa devam ediyordu.
Bitime 13 tur kala yaşadığı vites kutusu problemiyle yarış dışı kalan Badoer kariyerinin ilk puanlarını alma şansını yitirince göz yaşları içinde kaldı. Bitime beş tur kala BAR sürücüsü Jacques Villeneuve de yarış dışı kalınca Gene beşinciliğe yükseldi. Sezon başında kurulan BAR takımı da böylece ilk puanlarını alma şansını kaybetti.
Gene’nin arkasında ise şampiyonluğun iki büyük adayı, Eddie Irvine ile Mika Hakkinen, bir puan için çekişiyordu. Hakkinen’in baskısına dayanamayan Irvine hata yapınca Fin sürücü önce altıncılığa, ardından Gene’yi de geride bırakarak beşinciliğe yükseldi. 66 turun ardından finiş çizgisini ilk sırada geçen Johnny Herbert kariyerinin üçüncü ve son galibiyetini elde ederken Trulli ikinci sırayı alarak kariyerindeki ilk podyum finişini elde etti. Barrichello da podyumu tamamlayan isim oldu. Son turlarda Barrichello’yu arkasında tutan Trulli, sonraki yıllarda da savunma yeteneğiyle ünlenecek ve arkasında beklettiği sürücülere “Trulli treni” adının takılmasını sağlayacaktı. Son turlarda Marc Gene’yi geçemeyen Eddie Irvine ise Nürburgring’den puansız ayrıldı.
Kalan iki yarışta Hakkinen ile Irvine birer galibiyet ve birer üçüncülük elde edince Fin sürücü dünya şampiyonluğuna uzandı. Irvine’ın Nürburgring’de pitte kaybettiği zaman ve Marc Gene’yi geçemeyişinin kendisine şampiyonluğu kaybettirdiği söylenir. Çünkü eğer Irvine puan alabilseydi sakatlıktan dönen Michael Schumacher’in sezonun son yarışında Irvine’ın kendisini geçmesine izin vereceği konuşulur.
1999 Avrupa GP’si şampiyonluk mücadelesi kadar Stewart takımı için de önemliydi. İlk ve son yarış galibiyetini alan takım günümüzdeki Red Bull Racing’in atası konumunda. 2000 sezonunda Ford tarafından satın alınan ve Jaguar adıyla yarışmaya başlayan takım, 2004 yılında Dieter Mateschitz’e satıldı ve yıllar içinde Formula 1’in en başarılı takımlarından biri oldu.
Yazan: Anıl Baran Doğan