Özel Röportaj | Mustafa Kurtuldum & Ömercan İlyasoğlu
2001 doğumlu olan Mustafa ve Ömercan’ın arasındaki ilişki, takım arkadaşlığından çok daha fazlası. Zira her ikisinin basketbol ve eğitim kariyerleri küçüklüklerinden beri beraber şekillenmiş.
2001 doğumlu olan Mustafa ve Ömercan’ın arasındaki ilişki, takım arkadaşlığından çok daha fazlası. Zira her ikisinin basketbol ve eğitim kariyerleri küçüklüklerinden beri beraber şekillenmiş. Ve birbirlerine olan saygıları ve arkadaşlık bağları hemen dikkat çekiyor.
Soruları cevaplamadan önce kaybeden ismin ilk, kazananın ikinci cevaplamaya hak kazanacağı taş-kâğıt-makas oynuyorlar. Röportaj boyunca devam eden eğlence bu oyunla başlıyor ve kazanan isim taşa karşılık kâğıt yapan Ömercan oluyor.
Geleceğin Yıldızları
Mustafa Kurtuldum
18 yaşında
Şutör guard pozisyonunda oynuyor.
197 santimetre boyunda.
Perde okumalarını iyi yapıp şut setlerini isabetle sonlandırabilmesi ve maç içinde sorumluluk almaktan kaçınmamasıyla dikkat çekiyor.
En sevdiği dizi: How I Met Your Mother
En sevdiği film: Arif v 216
En sevdiği kitap: Leyla ile Mecnun
NBA’deki idolü: Bogdan Bogdanovic
Avrupa’daki idolü: Nando De Colo
Ömercan İlyasoğlu
18 yaşında
Oyun kurucu pozisyonunda oynuyor.
196 santimetre boyunda.
Geniş saha görüşü, pas repertuvarı, delici penetreleri ve hücum temposunu ayarlayabilmesiyle dikkat çekiyor.
En sevdiği dizi: How I Met Your Mother (Bu diziyi kendisine Mustafa’nın önermiş.)
En sevdiği film: Apocalypto
En sevdiği kitap: Liseden Arkadaşlar
NBA’deki idolü: Jason Williams
Avrupa’daki idolü: Milos Teodosic
Basketbola nasıl başladınız?
Mustafa: Babam bir gün Efes’in basketbol takımına dair haberleri radyodan duymuş. Bana Efes’in altyapı seçmelerine gitmemin çok iyi olacağını söyledi. İlk seçmelere katıldıktan sonra altı ay antrenman yaptım. Ardından bir başka seçmede takıma dâhil oldum. Böylece basketbol kariyerime başladım. Aslında küçükken basketbolla aram yoktu, genelde futbol oynuyordum. Ancak hem Efes’e hem de ilerleyen yıllarda Milli Takım’a seçilmem sayesinde basketbolu çok daha fazla sevmeye başladım. Ve sevdiğim bir şeyi meslek haline getirmemin iyi olacağını düşündüm.
Ömercan: Babam futbol antrenörü olduğu için küçükken sürekli olarak futbol oynuyordum. Babam, yeteneklerimin gelişmesi, özellikle de el-ayak koordinasyonumun gelişmesi için basketbola başlamamın iyi olacağını söyledi. Bu nedenle Başkent34 kulübünde basketbola başladım. İlk başta basketbolla aram iyi değildi ancak Leyla (Çalışkan) Hoca’nın teşviki, bana basketbolu sevdirmesi ve fundamental anlamında harika şeyler öğretmesiyle basketbol kariyerimi inşa etmeye başladım.
Sizler basketbola başladığı zaman ailelerinizin tepkisi ne oldu? Özellikle eğitim hayatınızla basketbol arasındaki seçim hakkında neler dediler?
Mustafa: Açıkçası ailemle çok fazla düşünüp bir konuşma gerçekleştirdiğimiz dönem olmadı. Bir yandan basketbol oynarken bir yandan da Efes’in bize burs desteği verdiği okullarda eğitim alıyorduk. Üçer yıllık dönemlerle birlikte yavaş yavaş kademe atladık. Yıldız takımdaki kariyerlerimizin ardından A Takım’a yükselmemiz bu işi bizim için profesyonel hâle getirdi. Ayrıca ailem de beni destekliyordu.
Ömercan: Bu genel bir süreç içerisinde gelişen bir şey. Zamanla yetenekleriniz gelişiyor ve siz seviyeyi yükselttikçe basketbol kariyeriniz şekilleniyor. Mustafa gibi ben de eğitim hayatımda bir ayrım yaşamadım. Efes’in burs desteği verdiği okullarda eğitim aldım. Hatta Mustafa’yla küçüklükten beri aynı okuldayız.
Şu an "modern" olarak tabir edilen basketbolda pace&space temelli bir oyun anlayışı hâkim. Bunun sonucunda oyun temposunun ve üç sayılık atışların arttığını görüyoruz. Ayrıca görünmeyen istatistiklerin önemi de arttı. Siz kendinizi bu değişimlere karşı nasıl hazırlıyorsunuz?
Mustafa: Modern oyun kavramı, bizim basketbol kariyerimizin şekillendiği zamanlarda çıktı. Yani bizim antrenman programlarımız ve bireysel çalışmalarımız modern oyunun gerekliliklerine göre şekillendi. Bir yandan fundamental gelişimimizi sağlarken bir yandan savunmada agresif kalmaya ve adam değişimlerinde hızlı olmaya çalışıyoruz. İşin hücum kısmında ise şuta dayalı çalışmalar yapıyoruz. Hücumda olduğu kadar savunmada da iyi olmaya, yani iki yönlü oyuncu olmaya çalışıyoruz.
İstatistiklerde sayı, ribaund ve asist önemli. Ancak dediğiniz gibi farklı unsurlar da kullanılmaya başlandı. Mesela savunmada kaç adamı durdurduğunuz veya yaptığınız perdelerden kaç tanesinin sayı getirdiği (perde asisti) gibi şeyler kullanılıyor. Ama bunları genelde NBA’de görüyoruz. Bence bu tarz ufak detaylar basketbolu yücelten şeyler.
Ömercan: Geçmiş yıllarda temponun çok düşük olduğu maçlar oynanmış. Ayrıca hızlı hücumlar, savunma sistemleri ve üç sayılık atışlarda da farklar vardı. Ancak bizim dönemimizde tempo çok daha yüksek ve her iki yönde de önemli değişimler var. Ayak hareketliliğimizi geliştirmeli, savunmada agresif olmalı ve istikrarlı bir şuta sahip olmalıyız.
Takımımız pick&roll temelli bir hücum anlayışını benimsediği için perde sonrası boş oyuncuyu bulup ona şut hazırlamak veya şutu atan oyuncu olmak önemli. Bence de görünen istatistikler kadar görünmeyen istatistikler önemli. Yani asist öncesi atacağınız pas veya topsuz oyundaki hareketleriniz takıma değer katabilir. Ancak sadece sayı, ribaund ve asist rakamlarınıza göre size olumlu ya da olumsuz şeyler söylenebiliyor. Bence bunların hepsi bir bütün olarak algılanmalı.
Bu sezon neredeyse her Euroleague maçı öncesinde asistan koç Cenk Yıldırım’la birlikte çeşitli antrenmanlar yapıyorsunuz. O antrenmanlarda farklı bir motivasyonunuz oluyor mu?
Mustafa: O günlerde maçtan birkaç saat önce parkeye çıkıp bireysel şut ve dripling antrenmanları yapıyoruz. Böylece kondisyonumuzu korumuş oluyoruz. Ayrıca fundamental olarak çalışmalar yapıp kendimizi bir üst seviyeye hazırlıyoruz. Euroleague’de istediğimiz seviyelere gelmeye çalışmamız bizim en büyük motivasyon kaynaklarımızdan biri oluyor.
Ömercan: Ev sahibi olduğumuz veya takımımızın deplasmana gittiği günlerde Cenk Abi’yle birlikte çalışıyoruz. Maç içinde olabilecek olayları bölüm bölüm gösteriyor, o anlarda neler yapmamız gerektiğini anlatıyor ve böylece bizi bir üst seviyeye hazırlıyor. Ayrıca formda kalmak ve ritim kaybetmemek açısından da önemli çalışmalar yapıyoruz.
Kulübünüz ülkenin en değerli altyapı sistemlerinden birisine sahip. Bu sistemde yetişen oyuncular olarak, sizce altyapınızı özel kılan faktörler neler?
Mustafa: Dediğim gibi küçüklüğümden, basketbola başladığım ilk dönemden beri Efes’teyim. Ve her genç grubunda çalıştığım antrenörlerden saha içine ve saha dışına dair önemli şeyler öğrendim. Burada yetişen ve şu an harika kariyerlere sahip olan isimlere baktığımızda Efes’in bu konuda en iyisi olduğunu söyleyebilirim. Yapılanması, organizasyonu ve bütün ekibiyle sizi basketbola en iyi şekilde hazırlıyor.
Ömercan: Efes, Türkiye basketbolunda bir ekol. Altyapıdan çıkan isimler, A Takım’ımızın başarıları, antrenörlerimizin kariyerleri, organizasyon, konfor, sistem… Kısacası Efes, bir bütün olarak bizleri en iyi şekilde yetiştirdi ve yetiştirmeye devam ediyor.
Basketbol Gelişim Ligi’ndeki (BGL) sezonlarınızın ardından Basketbol Süper Ligi (BSL) ve Euroleague’de önemli dakikalar almaya başladınız. BGL sizlere neler öğretti?
Mustafa: BGL’deki oyun seviyesi BSL ve Euroleague’e oranla doğal olarak daha düşük. Ancak orada takım olarak hareket etmemiz, deplasmanlara gidip o havayı tatmamız ve rakiplerimizden bir şeyler öğrenmemiz önemliydi. Basketbol olarak çok farklı ancak organizasyon olarak bize önemli artıları olan bir yer.
Ömercan: Oradaki kuvvet, oyun temposu, sertlik ve atletizm gibi saha içi faktörler biraz daha farklı. Mustafa’nın da dediği gibi deplasmanlara gitmemiz bizi bu organizasyona hazırladı. BGL ile BSL arasında seviye farkı var ancak altyapıda öğrendiğimiz bilgileri uygulamamız, bireysel gelişimimizi hızlandırmamız ve oyun anlayışı olarak bir üst seviyeye hazırlanmamız için BGL bence çok değerli bir organizasyon.
İkiniz de yaz arasında U18’de forma giydiniz ve turnuvayı gümüş madalyayla tamamladınız. Oradaki hikâyeleriniz hakkında neler söylemek istersiniz?
Mustafa: Oradaki takımla birlikte U16’dan beri madalya alabileceğimizi biliyorduk ama bir türlü sonuca ulaşamamıştık. 2019’da ilk U18 kampımızda Mehmet Döğüşken bize, “Bu sefer madalyayı alacağız. Bu takım madalyayı hak ediyor.” demişti. Turnuva sona erdiğinde altın madalya alamadığımız için üzülmüştük ancak gümüş madalya kötü sonuç değildi. Sonuçta elimizden gelenin en iyisini yapmıştık.
Ömercan: 2001 jenerasyonunun madalya hedefi ve o hedefe ulaşma ihtimali ilk yaş gruplarından beri çok yüksek. Bu yaz arasında altın madalyaya yaklaşmıştık ancak ikinci olarak en azından madalya kazanma hedefimize ulaştık. Tabii herkesin bireysel olarak en iyisini sergilemeye çalışması ve takım olarak hareket etmemiz de önemliydi.
Basketbolunuzu, basketbol oynamak dışında nasıl geliştiriyorsunuz?
Mustafa: Basketbol fiziksel olarak çok şey gerektiren bir spor ancak mental olarak da hazır olmalısınız. Bunun için kitap okumak veya kafanızı başka şeylerle dağıtmak önemli. Fiziğiniz ve zihniniz daima diri kalmalı.
Ömercan: Biz bir maçta yirmi, otuz veya kırk dakika alan oyuncular değiliz. Maçta aldığımız dört veya beş dakikayı en iyi şekilde değerlendirmemiz ve böylece sürelerimizi arttırmamız gerekiyor. Bu durumlara mental hazır olmak için gelişmeye çalışıyoruz.
Basketbolcu olmasaydınız hangi mesleği yapmak isterdiniz?
Mustafa: Sanırım bilgisayarlarla ilgili bir mesleğe sahip olmak isterdim. Özellikle de grafiker olabilirdim. Çünkü bence grafikerlik dönemin en mantıklı meslek seçimi.
Ömercan: Yemek yapmayı ve yemeyi çok sevdiğim için aşçı veya gurme olmak isterdim.
NBA’e giderseniz hangi şehrin takımında oynamak istersiniz?
Mustafa: Lakers taraftarı olduğum için Los Angeles’ta olmak isterdim.
Ömercan: Küçüklüğümde Rajon Rondo’da ve o Celtics takımından çok etkilendiğim için Boston’da olmak isterdim. Ama NBA’e gitme şansımız varsa her yer olur.
NBA’deki hangi dört oyuncuyla birlikte oynamak isterdiniz?
Ömercan: Jason Williams-…
Mustafa: Neden kendi pozisyonunu söylüyorsun?
Ömercan: Sorun değil biz onunla “combo guard”oynarız (gülerek). Neyse en baştan başlayalım. Ben, Ray Allen, Kevin Durant, Anthony Davis ve Joel Embiid.
Mustafa: Steph Curry’i guarda alıp şut ve asist desteğimi yükseltirim. İki numarada doğal olarak ben varım. Sonrası ise Kobe Bryant, Kevin Durant ve Shaq O’Neal olur.
İkinizin kadrolarında da Michael Jordan yok.
Mustafa: İkide ben varım. Ayrıca Kobe’yi çok sevdiğim için üçe onu yazdım.
Ömercan: Jordan’ın bireysel oyunundan dolayı topla fazla buluşamayabilirim. O yüzden ikiye Allen’ı yazdım. Topu ben getiririm, set başlar, pastı Allen’a atarım ve o da üçlüğü gönderir.