Haberler

    Pembe üzerine bir çalışma #1

    Abone Ol

    Koca bir ilkbaharı tek günlük yarışlarla, monümanlarla devirdik.

    Koca bir ilkbaharı tek günlük yarışlarla, monümanlarla devirdik. Sıra nihayet Giro’ya geldi. Kısa, bir oturuşta bitirilen hikâyeler şüphesiz ki keyifli. Ancak günlerce elden düşmeyen, her sayfası ayrı bir heyecan taşıyan roman okumanın da tadı başka.

    Takımların Giro kadroları aşağı yukarı uzun süredir belliydi. Chris Froome’suz ve Geraint Thomas’sız bir Team Ineos var. Bu takımı en az bir iki ay daha Team Sky olarak anacağız, değişime hemen alışamayacağız gibi duruyor. Genel klasman liderleri genç Kolombiyalı Egan Bernal olacaktı. Ancak Bernal, Giro başlamadan yalnızca birkaç gün önce düşüp köprücük kemiğini kırınca İtalya sınırlarına giremedi.

    Bernal’e geçmiş olsun diyelim ancak bu takımın genel klasmanı domine edemeyeceği bir büyük tur izlemek özlendi. Primoz Roglic’i, Tom Dumoulin’i, geçen yıl burada büyük bir şok yaşayan Simon Yates’iyle çok güzel bir Giro bizleri bekliyor.

    Cumartesi ilk etap İtalya’nın en güzel kentlerinden Bologna’da koşuldu. Sekiz kilometrelik bir bireysel zamana karşı etabı ile başladı Giro. Etabın yaklaşık son iki buçuk kilometresinde tırmanış vardı. Öyle sıradan bir yokuş da değil, sonbaharlarda Giro dell’Emilia’da izlediğimiz, çok keyifli bir yokuş. Çoğu bisikletçi tırmanışın başında zamana karşı bisikletlerinden indi, tırmanış bisikletlerine bindi. Takım arabaları, etap kısa da olsa sıkı çalıştı.

    Bu sene Giro’da üç tane bireysel zamana karşı var. Genel klasman için en az dağlar kadar etkili olacak zamana karşılar bunlar. İlkini beklenildiği üzere Primoz Roglic kazandı. Jumbo Visma’lı Sloven, kazanacağından çok emindi. Buraya gelmeden hemen önce Romandiya’daki beş etabın üçünü alarak bizleri de kazanacağına inandırmıştı.

    Roglic’e en çok yaklaşan isim, bu sene zamana karşısını kardeşi Adam’ın aksine çok geliştiren Simon Yates oldu. Roglic’in 19 saniye gerisinde kaldı. Simon, Giro’ya başlarken orta yollu açıklamalar yapmayan tek isimdi. “Ben kazanacağım.” dedi. Mart ayından beri yarışmıyor Yates, kamp üstüne kamp yaptı. Sondaki yokuşta da oldukça güçlü gözüktü. Ancak önündeki Roglic, çok ciddi bir engel gibi gözüküyor.

    Simon’un arkasında üç genel klasman adayı sıralandı. Pelotonun belki de en kurt ismi Vincenzo Nibali, Nibali’nin tecübesinin zekâtı kadar tecrübeye sahip olan Astana’lı Miguel Angel Lopez ve 2017’de Giro’ya oldukça kalıcı bir iz bırakan (2017’de kazanması burada mevzu bahis değil) Tom Dumoulin, Roglic ve Simon’u sıralamada takip ettiler.

    İkinci etap yine Bologna’da başladı. 205 kilometrelik, az biraz iniş çıkışı olan bir etap izledik. Sprinterleri silkeleyecek türden yokuşlar değildi bunlar.

    Sekiz kişilik bir kaçış grubumuz oluştu. Dört İtalyan, bir Fransız, bir Polonyalı, bir Amerikan ve bir de Avustralyalı pelotondan ileri attılar kendilerini. Ancak ciddi bir fark yaratamadılar. Roglic yaratsınlar isterdi. Zira pembe mayoyu sürekli üzerinde taşımak pek akıl kârı olmayabilir onun için. Ancak sprinterler gitmelerini istemedi. Giro’da bir etap galibiyetinden bahsediyoruz, az buz değil.

    Etap başlarında, Bologna yakınlarında oldukça kararsız bir hava vardı. Yağmur, güneş, yağmur… Ardından Tiren Denizi’ne yaklaştıkça güneş kararlı bir şekilde kendini gösterdi. Eh, Toscana’da üzümlerin zamanında olgunlaşması lazım. Chianti’ler başka türlü aynı tadı vermez.

    Beklediğimiz üzere sprint treni birlikte girdi son düzlüğe. Lotto Soudal en önde çok iyi konumlanmıştı. Ancak Caleb Ewan biraz erken tek başına kaldı. Sprinti erken açtı. Elia Viviani, üzerindeki yeni ve çirkin “tricolore” ile Ewan’ı geçmeyi başardı. Ancak onu da Pascal Ackermann geçti. Bora Hansgrohe bu yıl gerçekten iyi iş çıkarıyor. Sam Bennett’ın ahı bile onları kazanmaktan alıkoymadı. Ackermann böylelikle katıldığı ilk büyük turun ilk sprint finişinde kazanmayı başardı.

    Sırada üçüncü etap var. Vinci’den başlıyor. Tiren Denizi’ne iyice yaklaşıyoruz. Etap, Tiren’in kıyısındaki Orbetello kasabasında sona erecek. Yüksek bir heyecan beklemeyin denilebilirdi ancak pelotonu Tiren’den karaya doğru saate yaklaşık elli kilometrelik bir rüzgâr bekliyor. Paramparça bir peloton izleyebiliriz. Sprint treni son düzlüğe beraber girer mi, onu akşamüstü öğreneceğiz.

    Hazırlayan: Enes KANBUR

    Kaynak: EuroSport.com / Spor

    Tom Dumoulin Bologna Spor Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title