Haberler

    Peru 44 yıllık hasrete son vermenin eşiğinde

    Abone Ol

    "Seni sevmekten nasıl vazgeçerim?" Peru tribünlerinden gelen coşkulu davul seslerinin eşliğinde sorulan bu soru, kalpleri ısıtan cinsten bir tezahürat. Futbolda birçok farklı tezahürat biçimi duymaya alışkınız.

    "Seni sevmekten nasıl vazgeçerim?"

    Peru tribünlerinden gelen coşkulu davul seslerinin eşliğinde sorulan bu soru, kalpleri ısıtan cinsten bir tezahürat.

    Futbolda birçok farklı tezahürat biçimi duymaya alışkınız. Bunlar genellikle melodinin ve naifliğin feda edildiği, dikkat çekici, suratta patlayan bir tokat etkisi yaratan coşkulu sözler bütünü olarak karşımıza çıkıyor. (Brezilya’nın meşhur Mil Gols tezahüratı gibi) Ancak Peru tribünlerinden yükselen sesler genelgeçer tribün kültürlerinin ürettiklerinden çok daha farklı; çok daha romantik...

    "Sen benim canımsın Peru, beni yaratan kutsanmış topraklar" dizeleriyle başlayan o meşhur tezahüratı Perulu futbolseverler hep birlikte ellerini gökyüzüne doğru kaldırarak söylüyor ve ekliyorlar: “Seni sevmekten nasıl vazgeçerim?”

    Perulu taraftarların tezahüratı oldukça duygusal ve dokunaklı ancak geniş bir perspektiften bakarsak futbolun Peru halkı için ne anlama geldiğinin de bir kanıtı. Hemen hemen tüm Güney Amerika ülkeleri gibi "ulusal gurur" olgusuna çok büyük önem atfeden Peru halkı, komşularına oranla futbola çok daha naif yaklaşıyor ve tribünlerde, genellikle bir festivaldelermiş gibi eğleniyor. Ancak Arena do Gremio’daki Copa America yarı final karşılaşmasının başlama vuruşu öncesi tribünlerdeki durum her zamankinden biraz daha farklıydı. Peru tribünlerinde görmeye alıştığımız coşku, yerini heyecan ve gergin bir bekleyişe bırakmıştı.

    Grup aşamasında Brezilya karşısında alınan 5-0’lık ağır mağlubiyet, Venezuela önündeki golsüz beraberlik ve zayıf Bolivya’ya karşı alınan 3-1’lik galibiyet Peru’nun çeyrek finale yükselmesi için yeterli olsa da oynanan futbol ileriki turlar için hiç de ümit vadetmiyordu.

    Çeyrek finalde rakip, turnuvanın favorilerinden Uruguay’dı. Çeyrek final öncesi son maçında Brezilya karşısında yaşadığı hezimet, Peruluların Uruguay karşısında umutlu olmalarını imkânsız kılıyordu. Suarez, Cavani, Godin gibi yıldızlarla Uruguay, mütevazı Peru karşısında galibiyetin mutlak favorisi konumundaydı. Fakat futbol, daha önce birçok kez yaptığı gibi biz futbolseverlere cilvesini gösterdi. Maç içinde sayısız gol fırsatından yararlanamayan, VAR kararlarıyla attığı goller iptal edilen Uruguay, Peru’nun kilidini açamadı ve uzatmaların sonunda gelen seri penaltı vuruşları sonucunda turnuvaya veda etti.

    Peru’nun final yürüyüşü sıradaki rakip Şili’ydi. Bir önceki turda Kolombiya'yı penaltılarla elemiş olsalar da göz dolduran bir futbol ortaya koyan Şili (La Rojas), aynı zamanda Copa America’nın son şampiyonu unvanıyla yarı finaldeydi. Bu maç aynı zamanda Şili için geçmişten kalan bir hesabı kapatma anlamı da taşıyordu: 2018 Dünya Kupası Elemeleri'nde son hafta karşılaşmaları sonucu Şili’yi saf dışı bırakarak son anda Dünya Kupası vizesi alan ülke Peru'dan başkası değildi...

    Grup aşamasındaki Bolivya maçı dışında eşleşmelerin şans tanınmayan tarafı olan Peru, yarı final karşılaşmasında turnuvada oynadığı diğer maçların çok üstünde bir performans gösterdi. Sergiledikleri futbol, otoritelerin gözünde onları "turnuvanın sürpriz takımı" hüviyetinden çıkararak, finale hak ederek gelmiş bir takıma dönüştürdü.

    Maçın hemen başında Edson Flores, namıdiğer "koca kulak" tarafından kaydedilen gol Peru’nun maça olan iştahını ve inancını artırdı. Diğer karşılaşmalarında "sıkıcı" oynadıkları gerekçesiyle eleştirilere hedef olan Peru, Flores’in golüyle adeta şahlandı ve bir daha arkasına bakmadı. Devrenin sonlarına doğru Şili kalecisi Gabriel Arias’ın büyük hatasıyla oluşan pozisyonda Yoshimar Motun, Peru’nun ikinci golünü kaydetti. Karşılıklı ataklarla geçen ikinci yarıda kalesini korumayı başaran Peru’da kaptan Paolo Guerrero uzatma dakikalarında attığı golle maçın skorunu ilan etti: 3-0.

    Guerrero’nın golü kaydettiği sırada tribünler kutlamalara başlamıştı bile. 44 yıl sonra ilk kez Copa America finaline çıkacak olan Peru’nun rakibi, turnuvanın ev sahibi Brezilya olacak. Tarihinde üçüncü kez finalde boy göstermeye hak kazanan Peru, önceki iki finalde de kaybetmedi ve yine bu geleneğin bozulmamasını umut ediyor.

    Finale çıkabilmek, Peru için çok önemli bir başarı. Ancak belki bu başarı karşısında çok şaşırmamamız gerekiyor. Neticede La Blanquirroja, 2015 Copa America'da yarı finale kadar ulaşmıştı. Bir sonraki Copa America’da grup aşamasını Brezilya’nın önünde tamamlamıştı. Geçen yaz, 1982’den sonra ilk kez Dünya Kupası’na katılarak yükselen başarı grafiğini en tepeye taşıdı. Neşesiz geçen onlarca yıl sonunda Peru, artık haritadaki yerlerini tüm dünyaya hatırlatmıştı.

    Başarının en büyük payesi belki de milli takım antrenörü Ricardo Gareca’ya ait. “Kaplan” lakaplı antrenör, göreve gelmeden önce Peru halkı için hiç de popüler bir figür değildi: 1985 yılında bir eleme karşılaşmasında Arjantin adına kaydettiği gol, Peru’nun Dünya Kupası’na katılma hayallerini suya düşürmüştü. Başarısız geçen yılları simgeleyen gol Peru halkı için kötü hatıralardan yalnızca birisiydi. Gareca, dört yıl önce göreve geldiğinde etrafını çevreleyen negatif algıyı yaptıklarıyla tamamen sildi. Perulular artık hocalarını affetti; onun önderliğini ve yöntemlerini tüm içtenlikleriyle kabul etti.

    Gareca bunu başarırken elbette birkaç taktiksel değişikliğe imza attı. Ancak Gareca’nın değiştirmeyi başardığı en önemli şey oyuncuların zihin yapısıydı. Yıllar boyunca Peru hep yetenekli ama disiplinsiz oyunculardan kurulu, görmezden gelinen ve asla en üst seviyede oynayamayacak bir milli takım olarak değerlendiriliyordu. Mutsuz geçen yıllarda Peru futbolu, 70'li yıllarda Teofilo Cubillas'lı döneme imrenerek bakıp neleri değiştirmeleri gerektiğine odaklandı ancak doğru cevapları hiç bulamadı.

    Ama artık bu bir sorun değil. Çünkü geriye dönüp hasret duymak yerine, başları dik bir şekilde önlerine bakmaları için birçok sebepleri var. Gareca genç ve görece tecrübesiz bir kadroya her şeyden önce inanç aşılaması gerektiğini biliyordu ve öyle de yaptı. Çeyrek final karşılaşmasında ikinci golü atan Yotun’un 2017 yılında verdiği bir mülakatta antrenörü hakkındaki sözleri, Gareca’nın yapmaya çalıştığı şeyi başardığının göstergesi:

    "O bizim için bir antrenörden çok arkadaş gibi. Hem bireysel hem de grup olarak kendimize tekrar inanmamızı sağladı. O bize yenilenmiş bir öz güven bahşetti."

    Perulu futbolcuların milli takım karşılaşmalarında, kulüp takımlarında gösterdiklerinin çok üzerinde performanslar sergilemesi Gareca’nın oluşturduğu havanın ürünü. Cuevas, Tapia ve Bursaspor’dan da tanıdığımız Advincula’nın Peru formasını sırtına geçirdiği andan itibaren süper kahraman hâline dönüşmesi hep yukarıdaki argümanı doğrulayan unsurlar.

    Grup aşamasındaki karşılaşma göz önünce alınınca final mücadelesi Peru için aşılması çok güç bir psikolojik eşik gibi duruyor. Ancak Peru’yu yalnızca finale çıkmanın mutlu etmeye yeteceğini sananlar yanılıyor. Gareca final maçı öncesi yaptığı açıklama da bunu ortaya koymakta:

    "Kazanmayı her şeyden çok istiyoruz. Finale ulaştığınızda yalnızca tek bir şey düşünürsünüz; o da kazanmak. Brezilya karşısında bu anlayışla sahada olacağız."

    Kolay olmayacak, ancak bu tip sürpriz takımlar hep bu zorluklardan beslenmiştir. Eğer bu seviyede oynama hakkı yakaladılarsa elbette maçta da bir şansları olacak ve bu şans, görmezden gelinen takımların ihtiyacı olan belki de tek şey. Her ne olursa olsun Peru bu yaz beklentilerin çok ötesine geçti ve bu takım unutulmayacak. Ancak şimdi önlerinde "ölümsüz" olma şansı var.

    Hazırlayan: Kemal AKDOĞAN

    Kaynak: EuroSport.com / Spor

    Futbol Şili Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title