Samsun'dan Ankara'ya: Denizlispor'un Süper Lig'e dönüş hikâyesi
Güneşli bir pazar gününün öğleden sonrasında Çamlık'tan stada inen "Ağaçlı Yol"u kullanarak Denizlispor maçına gitmek, bu şehirde yapılabilecek en keyifli aktivitelerden biri.
Güneşli bir pazar gününün öğleden sonrasında Çamlık'tan stada inen "Ağaçlı Yol"u kullanarak Denizlispor maçına gitmek, bu şehirde yapılabilecek en keyifli aktivitelerden biri. Karabükspor maçının başlama vuruşuna bir saat kala bu yolu kullanarak stada doğru inerken Denizlililerin, onlara yeniden şarkılar söyleten bu takımla ilgili düşüncelerini dinleme fırsatı buldum.
Denizlispor tarihinin en önemli maçı hangisi diye sorulduğunda akla gelen birkaç farklı cevap var: 2006’da lig şampiyonunu değiştiren Fenerbahçe maçı, UEFA Kupası’ndaki unutulmaz sezonda alınan Lyon galibiyeti ve iç sahada Mourinho idaresindeki Porto karşısında gelen beraberlik... Karabükspor maçı öncesi konuştuğum, dört yıldır kombine sahibi olan ve deplasmanlar dâhil hemen hemen her maça giden Mert içinse bu klasik cevapların hiçbiri geçerli değil.
"Geçen yıl nisan ayının sonları olması lazım. Kalabalık bir grupla beraber buradan 700 kilometre yol gittik Samsun’a kadar. Dakika 15... Ne olduğunu anlamadan 2-0 yaptı Samsunspor. Hayatımda o kadar sıkıntılı bir yarım saat geçirdim mi, çok emin değilim. Puan puana çıkmıştık maça ve o sonuçla bitse ikili averajı da onlar alacaktı. Düşüyorduk yani şakası yoktu. Sonra Mehmet Akyüz girdi işte oyuna..."
22 Nisan 2018 günü Samsun 19 Mayıs Stadı’nda dakikalar 37’yi gösterirken oyuna giren Mehmet Akyüz, attığı iki golle maçı çevirdi ve Denizlispor’u o gün ligde tutmakla kalmayıp, yeni bir yolculuğun da fitilini ateşledi.
Mert’i ve arkadaşını hemen bırakmadım tabii. İkiliye bir senede neyin değiştiğini sordum.
"Önceki başkanların en büyük derdi şehrin görünür yerlerine şirketlerinin pankartlarını astırmaktı. Bu yönetim kendisinden çok Denizlispor’u önemsedi ve daha iyi bir takım kurdu. Futbol basit aslında. İyi futbolcuları getirip iyi hocayı da tutturursan sonuç bu oluyor. Sonuç bu olunca da bilet bulamıyorsun maçlara. O yüzden buradan çıkmak da kolay olmuyor tabii."
"Mehmet Akyüz" diyerek söze başladığımdaysa bir şey sormama gerek kalmadan aldılar lafı benden.
"Buradaki meşhur bir kafede bir maç öncesi görmüştük onu ve pek sağlıklı beslenmiyordu açıkçası. Epey söylendik hatta kendi kendimize. İki gün sonra Adana Demirspor’u 5-1 yendik, Mehmet de iki tane attı. Zaten Samsun deplasmanından sonra bizim için dokunulmazlığı vardı ama o maçta izlediğimiz Mehmet, Mustafa Özkan-Ersen Martin karışımı bir adamdı. Artık istediğini yiyip içebilir, sesimizi çıkarmayız. Zaten üst lige taşıyacağımız nadir oyunculardan birisi de o olacak muhtemelen."
Stada yaklaştıkça şehir de iyiden iyiye hareketlenmeye başladı. Biletler zaten bitmişti ve sahayı gören binaların balkonları tıklım tıklımdı.
Bir futbol tutkununu, bir futbol maçı için havaya sokacak şeylerin başında dolu bir stadyum, yemyeşil çimin görüntüsü ve sahanın yarısına vuran güneş ışığı gelir. Denizlispor taraftarı ise bir eklemede bulunuyor bu klasiklere: Çekirdek kokusu. Kapalı tribündeki bu yoğun ve iştah açıcı koku eşliğinde yerimi alıp maç saatini beklerken hemen yanımda oturan ve maçı babalarıyla izlemeye gelen 10’lu yaşlarındaki iki kardeşe en sevdikleri futbolcuyu sordum. Cevap aynı anda geldi:
"Recep Niyaz"
Denizlispor 2010 yılında bir alt lige düşerken; altyapının en önemli oyuncusu olarak kabul edilen Recep de Fenerbahçe’nin yolunu tutmuştu. Geçen sezon Çaykur Rizespor’la da Süper Lig'e yükselme sevinci yaşayan Recep, özel nedenlerle döndüğü yuvasında Denizlili çocukların kalbini çok kısa sürede kazanmayı başarmış. Her ikisinin de futbolcu olmak istediğini öğrendiğim kardeşlerin bu tercihinde, Denizli’deki bir ilkokulda beden eğitimi öğretmenliği yapan Faruk Kozan tarafından henüz 8-9 yaşındayken keşfedilen Recep’in etkisi çok büyük.
Horozlar, kutlama havasında geçen maçı çok rahat kazanıp sadece bir sezon önce ecel terleri dökerek kalmayı başardığı ligde mutlu sona ulaştı. Dokuz yıl önce sessiz sedasız lige veda eden yeşil-siyahlılar; dolu bir stadyum, coşkulu ve gürültülü bir şehirle ait olduğu yere dönmüş oldu.