Sezon En Komik Kitabı
Türkiye'de hayatın bir kısmı futbola göre şekilleniyor, malum.
Türkiye'de hayatın bir kısmı futbola göre şekilleniyor, malum. Derbi maçları, takımların transfer görüşmeleri, alınan cezalar uzak yakın herkesi ilgilendiriyor ama özellikle de erkekleri. Peki ya kadınlar ne oluyor bu durumda? Cevap veriyoruz: Çoğu zaman bir hiç! Bir derbi maçının önünden isterseniz en şık halinizle geçin, fark etmez. Size bakılmadığı gibi çoğu zaman "Dolaşacak başka bir yer yok mu?" şeklinde canhıraş bağırışlarla da karşılaşabilirsiniz.
"Bizim ev maç günleri okyanusta fırtınaya yakalanmış bir tekne gibi" diyor gazeteci Yasemin Candemir. Bu yazın ellerden düşmeyecek kitabı Fenerbahçe Kocamın Yakasını Bırak'ta da sadece bunu, yani Fenerbahçe'ye adanmış bir hayatı, aileyi anlatıyor. Her gün evini temizlerken, yemek yaparken çekirdek ailesi için değil, Aziz Yıldırım dahil tüm Fenerbahçeliler için de çalışıyor. "Evimin başköşesindeler genellikle; ne yapsam kurtulamam, alıştım böyle yaşamaya" diyor.
Candemir, Denizler Kitabevi'nden çıkan ve daha çıkmadan yüzlerce sipariş alan kitapta sadece eşini değil, Fenerbahçe aşkı ile yaşayan diğer fanatik arkadaşlarını, fanatik kadınları da anlatıyor. En çok etkilendikleri, yara aldıkları döneme; Fenerbahçe'nin ceza aldığı, Aziz Yıldırım'ın cezaevinde kaldığı zamanlara da geniş yer veriyor. Fenerbahçe ile yaşadıkları hayatı, aksiyonu bol polisiye bir filme benzetiyor.
Mizahi bir dille kaleme alınan kitap, fanatizmin ailelere yaptığını görmek açısından önemli. Editörlüğünü Işıl Ateş'in yaptığı kitaptaki tüm fotoğraflar ünlü basın fotoğrafçısı Çağrı Kılıçcı'ya, kapak çizimleri ise illüstratör Naci Koç'a ait.
Kitaptan kısa kısa:
Evdeki Olağan Haller
Açıkçası bu kitap benden çok sevgili kocam Ergun'u ve onun kendisi gibi fanatik arkadaşları Güçlü Özgan ve Çağrı Kılıçcı'yı anlatıyor. Kendimi de yazdım arada ama "Gerçekleri bu kadar ortaya dökmese miydim acaba?" dediğim anlar olmadı değil. Çünkü burada kocasının emrinde, Fenerbahçe'nin köleliğinde, ezik büzük bir kadın bulacaksınız. Herkes kendini kraliçe gibi göstermeye çalışır ya, benim bırakın kraliçeliği evde en ufak bir otoritem bile yok. Ama itiraf edeyim yaşadıklarımız komik. Gerçeklerin büyük bir kısmı da trajikomik değil mi zaten?
Ev Hapsinde Bir Hayat
Yıldırım cezaevindeyken biz de ev hapsindeydik. "Lütfen canım, oğlanı anneme bıraksak da biz de şöyle bir gezip dolaşsak" diyecek olsam, Ergun'un kocaman açılmış, şaşırmış bakan gözlerini bulurdum karşımda. "Aziz Yıldırım içerideyken nasıl eğleneceğiz? Adam ne çileler çekiyor, biliyor musun sen? Hiçbir şey dağıtmaz benim kafamı. Ne halde olduğumu anlamıyor musun, duymamış olayım…" derdi.