Haberler

    Stefanos Tsitsipas: Tahtın yeni adayı

    Abone Ol

    1980’lerin yıldız Sovyet oyuncularından Julia Salnikova ve tenis antrenörü Apostolos Tsitsipas... WTA’in Atina lansmanında tanışan ve tanışmaları evlilikle sonuçlanan bu ikili, sporcu aile profilinin net bir örneği. Her iki ismin de ailesi ünlü yüzücüler, tenisçiler ve voleybolcularla dolu.

    1980’lerin yıldız Sovyet oyuncularından Julia Salnikova ve tenis antrenörü Apostolos Tsitsipas… WTA’in Atina lansmanında tanışan ve tanışmaları evlilikle sonuçlanan bu ikili, sporcu aile profilinin net bir örneği. Her iki ismin de ailesi ünlü yüzücüler, tenisçiler ve voleybolcularla dolu. Hatta Julia Salnikova’nın babası Sergei Salnikova, 1956 Melbourne Olimpiyatları’nda futbolda altın madalya almış bir isim. Tabii spora bu kadar bağlı olan tenisçi iki ebeveynin çocuğunun yapacağı meslek üzerine uzun süre düşünmek gerekmedi.

    Elisavet, Petros, Pavlos ve Stefanos. Tsitsipas ailesinin dört çocuğu ve dört tenisçisi. Ancak Stefanos, bu kardeşlerin arasında küçüklüğünden beri ayrı bir yerdeydi. Üç yaşında tenis oynamaya başlayan Stefanos, hayatının dönüm noktasını bir yüzme etkinliği sırasında yaşadı. Gençlik yıllarında Yunanistan’da düzenlenen bir yüzme yarışına katılan Stefanos, babasının hızlı müdahalesi sayesinde boğulmaktan kurtulmuştu. O olayın yaşama başka bir perspektiften bakmasını sağladığını söyleyen Stefanos, junior kategoride tenise başlayarak asıl gösteriyi başlatıyordu.

    23 Ekim 2017’de ATP sıralamasında 95. sıraya yükselerek ilk 100 arasına ilk defa giren Yunan raket, aynı yıl Washington’da oynadığı yarı final ve turnuva boyunca gösterdiği performansla ilgi çekmişti. Daha sonra Kanada Masters’ta Dominic Theim, Novak Djokovic, Alexander Zverev ve Kevin Anderson gibi rüştünü kanıtlamış yıldızları mağlup eden Tsitsipas, kort içinde adeta büyülüyordu. Güçlü servisi, etkili file oyunu, atak oyun tarzı, harika tek el backhand, kırılma anlarında güçlü mental yapı… Stefanos Tsitsipas, “Old School” tenisi günümüze yansıtarak adeta geçmişi naif şırıltılarla bizlere sunuyordu.

    Kanada’da özellikle Djokovic zaferiyle dikkatleri çeken genç yıldız, daha sonra Stockholm’de şampiyon olarak tenis tarihinde ATP turnuvası kazanan ilk Yunan tenisçi olmuştu. Ama onun yıldızının parlaklığını arttıran gelişme 20 Ocak 2019’da yaşandı. Yılın ilk Grand Slam’i Avustralya Açık’ta Matteo Berrettini, Viktor Trolcki ve Nikoloz Basilashvili karşısında galip gelen Tsitsipas, son 16’da idolü Roger Federer ile eşleşti. İsmini yazarken bile tarihi ağırlığını hissettiğimiz İsviçreli yıldızla karşılaşacağı maç öncesi sık sık Federer’i yenebileceğine dair açıklamalar yapıyordu. Tsitsipas, maça büyük bir özgüvenle başladı. İlk seti kaybetse de üç set üst üste kazanarak Ekselansları’nı turnuva dışına itip çeyrek finali yükseldi. Tsitsipas, kortta gösterdiği performansla tenis severlerin içini kıpır kıpır etmişti.

    Çeyrek finalde Roberto Bautista Agut’u geçen Stef, yarı finalde bir diğer imparator Rafael Nadal ile karşılaştı. Ancak turnuvanın yorgunluğu, son iki turda harcadığı inanılmaz efor ve en önemlisi Nadal’ın muazzam formu; Tsitsipas için Avustralya hikayesinin sonu anlamına geldi. Daha sonra Nadal’a karşı da zafer elde edecekti, sadece biraz zaman gerekiyordu.

    Korttaki agresif ve inatçı oyununun yanına somut başarılar da ekleyen Yunan tenisçi, şubat ayında ATP 250 Marsilya’dan zaferle ayrılır ayrılmaz zaman kaybetmeden Dubai’ye geçti. Yarı finalde Gael Monfils ile efor ve heyecan seviyesi yüksek bir maça imza attıktan sonra finale yükseldi. Rakip, Roger Federer’di. Ancak bu sefer kort içi eforu oldukça düşük olan taraf Stefanos Tsitsipas oldu. 6-4’lük iki set sonucu Federer’e boyun eğen genç yıldız, turnuvadan turnuvaya koşmaya devam etti. Indian Wells, Miami, Monte Carlo, Barcelona, Estoril (şampiyon oldu), Madrid, Roma… Estoril’de gelen şampiyonluğun dışında Madrid’de Nadal’a karşı kazandığı zafer de oldukça özeldi.

    Madrid Open’da Adrian Mannarino, Fernando Verdaso ve Alexander Zverev eşleşmelerinde kort içi eforunu ve tek el backhand’ini efektif kullanan Tsitsipas, yarı finalde ev sahibi Rafael Nadal ile eşleşti. Maç öncesinde yaptığı açıklamalar ile özgüvenini yinelerken tıpkı Federer maçında olduğu gibi Nadal’a karşı da kort içi üstünlükle başladı. Madrid’de, hem de toprak kortta Nadal’a karşı oyun ve skor üstünlüğü kuran Tsitsipas, imparatorlara karşı elde ettiği zaferlerin sayısını üçe çıkarmıştı.

    Roma’da Nadal’a bu sefer kaybeden genç tenisçi için sıradaki durak Rolland Garros oldu. Yunan raket, geçtiğimiz günlerde Stan Wawrinka ile epik bir maça oynadı. Kazanan, beş setin ardından Wawrinka’ydı. Bu mağlubiyetten gösterdi ki Tsitsipas’ın uzayan maçlarda fiziksel açıdan yetersiz kalması ve karar anlarındaki mantıklı seçimlerini maçın normal akışına entegre edememesi onun şu anki eksileri.

    Roger Federer’in varisi olacak kişi için birçok isim sayıldı. Bu isimlerin çoğunluğu ya saman aleviydi ya da Dimitrov gibi bir iki seviye düşük imitasyonlardı. Stefanos Tsitsipas için bu durum, Akdeniz genlerinin verdiği mental gücün, özgüvenin de etkisiyle biraz farklı. Kendisine olan güveni tenis severleri umutlandırıyor. Eksiklerini erken fark edip bireysel gelişimini hızlandırması, Tsitsipas’ı çok daha erken bir vakitte en üst seviyede izleyeceğimiz anlamına gelebilir. Ama şu ana kadar biz tenis severlerde yarattığı etki ve geçmişten getirdiği esintiler, onu izlemenin en keyifli yanları. Bugünlerde basketbola odaklanmış Yunan tanrıları, tenis için de bir şeyler yapmak isterse Stefanos Tsitsapas, imparatorların ardından tahta oturmak için en önemli aday olabilir.

    Hazırlayan: Kuzey KILIÇ

    Kaynak: EuroSport.com / Spor

    Atina Tenis Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title