"Stratejik düellonun kazananı Ataman"
Anadolu Efes ve Fenerbahçe Beko, bu sezon NBA temposunda bir sezon geçirdi ve 81’er maç oynayarak sezonu tamamaladı.
Anadolu Efes ve Fenerbahçe Beko, bu sezon NBA temposunda bir sezon geçirdi ve 81’er maç oynayarak sezonu tamamaladı. Final serisi boyunca iki tarafta da yorgunluk gözlenirken, sakatlık problemleriyle uğraşan Fenerbahçe Beko bundan daha çok etkilenen taraftı.
Seri öncesindeki havaya baktığımızda iki tarafın da bu seriyi EuroLeague Final Four’unun bir devamı olarak gördüğünü söylemek mümkün: Fenerbahçe Beko bir rövanş, Anadolu Efes ise kazanılacak yeni bir zafer arayışındaydı.
Serinin ilk maçında Final Four’da yaptığı hatalardan ders çıkaran bir Fenerbahçe Beko göze çarparken, özellikle savunmadaki ekstra baskı ve 40 dakikalık tempolu oyunla ilk maçı kazanan sarı-lacivertliler saha avantajını eline geçirmeyi başardı. Pota altında Jan Vesely ve Joffrey Lauvergne’in eksikliğini hissetse de hücumda Ali Muhammed ve Melih Mahmutoğlu’ndan kritik skor katkısı alan Fenerbahçe Beko, yalnızca 73 sayı üretebildiği bu maçı sert savunması sayesinde kazanmayı başardı. Anadolu Efes cephesindeyse serinin ilk maçında Vasilije Micic ve Shane Larkin sınıfta kalırken, serinin geri kalanında lacivert-beyazlıların nasıl bir reaksiyon verecekleri merak konusuydu.
İkinci maçın ilk devresi aslında önceki karşılaşmanın bir kopyası gibiydi; Fenerbahçe Beko’nun sert savunması Anadolu Efes'i durdurdu ve ilk yarı sonunda 12 sayılık Fenerbahçe Beko üstünlüğü vardı. İkinci yarıda maestroluk görevi üstlenen Micic’in skorer oyunu ve Larkin’in de pota altına yaptığı tüm penetrelerin sayı ya da faulle sonuçlanması, skoru Anadolu Efes lehine çevirdi. Serinin kırılma noktalarından biri olan bu karşılaşma, Fenerbahçe Beko’nun tüm sezonun yorgunluğunu hissetmeye başladığı ve oyun kurgusundaki sorunların ortaya çıktığı ilk maç olarak da dikkat çekti.
Serinin üçüncü maçında da Fenerbahçe Beko özellikle hücumda zorlanırken, Anadolu Efes düşük sayı üretmesine rağmen dengeli skor dağılımıyla deplasmandaki ilk maçtan galibiyeti çıkarmayı başardı. Lacivert-beyazlılar böylece seride ev sahibi avantajını da tekrar eline geçirmiş oldu.
Fenerbahçe Beko cephesinde koç Zeljko Obradovic sakatlıkların da etkisiyle sezon boyunca uyguladığı temel planı değiştirmek zorunda kaldı ve şut temelli setlere yöneldi. Pota altında özellikle Jan Vesely’nin olmaması ve Ahmet Düverioğlu’nun tek saf uzun olarak kalması, hücumda Fenerbahçe Beko’nun hem set temposunu düşürmüş hem de pota altından skor üretimini kısıtlamıştı. Set temposunun düşmesi tüm dişlilerin aksamasına sebebiyet verirken, bu tempoda Kostas Sloukas dışında üretkenlik sağlayan bir isim çıkmadı. Tüm bu problemler, Obradovic’i oyun bilgisi temelli ve şuta dayalı bir sistem değişikliğine gitmeye mecbur kıldı.
Bu sistem değişikliğiyle birlikte Fenerbahçe Beko dördüncü maça çıkarken savunmada sertliği koruması gerektiğini biliyordu. Sloukas dışında yaratıcı bir oyun yönlendiricisi bulamayan Fenerbahçe Beko’nun yedi kişilik temel rotasyonu içinde ekstra bir skor üreticisi bulması gerekiyordu. Serinin dördüncü maçında Anadolu Efes’i dış şutlarda düşük yüzdede tutan sarı-lacivertliler, hücumda ise Sloukas yanına aradığı yardımcıyı sonunda bulmuştu: Nicolo Melli. 19 sayılık performansı ve pota altındaki etkinliğiyle İtalyan basketbolcu, Fenerbahçe’nin alıştığımız eski düzenine yakın pota altı temelli bir oyun oynamasını sağladı ve maçı takımına kazandırdı.
Serinin en kritik maçı ise beşinci randevuydu. Kazanan tarafın şampiyonluk için ikinci bir şansa sahip olacağı ve psikolojik üstünlüğü ele geçireceği bu karşılaşmada Anadolu Efes, Larkin’in 4/12 saha içi isabet oranıyla oynamasına rağmen Fenerbahçe Beko’nun pota altındaki zaafını çok iyi değerlendirdi ve hücum silahlarını çeşitlendirdi. Adrien Moerman ve Bryant Dunston ikilisinden gelen 45 sayılık katkı Anadolu Efes’i galibiyete taşıdı. Fenerbahçe Beko ise dış şut temelli oyun yapısından beklediğini bulamadı. Özellikle dış şutların girmemesiyle düşen set temposu ve pota altında Anadolu Efes’in uzunlarının yarattığı sorunlar Fenerbahçe Beko’nun maçı kaybetmesine sebep oldu.
Sarı-lacivertlilerin evinde kazanmak zorunda olduğu serinin altında maçında Obradovic’in yapacağı hamle merakla bekleniyordu. Tecrübeli koç bu serideki "mecburi" temel planına sadık kaldı. Hücumda dış şut temelli setlerle, düşük tempolu oyun akışının önüne geçmeye çalışan Obradovic'in en çok güven duyduğu noktalar doğru saha içi yerleşimi ve doğru pas açıları yaratabilecek oyuncu becerisiydi. Savunmada dış şutlara önlem alarak Anadolu Efes'i Larkin’in penetrelerine mecbur bırakan Fenerbahçe Beko, Micic’in de saha içi üretkenliğini epey azalttı. Bu durum Anadolu Efes’in pas temposunu düşürdü ve lacivert-beyazlılar maçta 70 sayı barajının altında kaldı. Hücumda temel planını Sloukas’ın doğru saha içi yönlendirmeleri ve Guduric’in dış atışlarıyla kusursuz şekilde uygulayan Fenerbahçe Beko ise 85 sayı bulduğu bu karşılaşmayı kazanarak seriyi son maça taşıdı.
Yedinci maçta ise şampiyonu belirleyecek olan unsur, oyuncuların günlük performansları ve fark yaratma becerileri olacaktı. Anadolu Efes cephesinde Ergin Ataman, bu maç için Final Four'da uyguladığı düzene döndü: "Maestro" Micic, "esas oğlan" Larkin ve pota altı savunmasında sertlik. Zeljko Obradovic ise Sloukas liderliğinde elindeki altı temel parçadan tek maçlık en üst seviyede katkı alacağı bir düzen hedefledi.
Bu stratejik düellonun kazananı Ataman oldu. Larkin’in 38 sayılık katkısı ve özellikle de delici penetreleri, maç boyunca Fenerbahçe Beko’nun zayıf karnı oldu. Sloukas ve Kalinic'in çabalarına karşın, yıpratıcı bir sezonun sonunda yedi kişilik rotasyonla oynanan yedi maçlık seride Fenerbahçe Beko beklenen reaksiyonu gösteremedi. Altı oyuncunun neredeyse her maç 30 dakika üzeri süre alması Fenerbahçe Beko adına seriyi zorlaştıran en önemli unsurdu.
Ergin Ataman da serinin genelini yedi temel oyuncuyla oynamasına rağmen her maç kenardan ekstra katkı verebilecek bir sürpriz isim çıkarmaya çalıştı ve bu sayede temel parçalardan en az biri nispeten daha diri kaldı. Sertaç Şanlı, Buğrahan Tuncer seri boyunca kenardan gelip katkı verdiler. Ataman böylece elindeki kartları serinin bir sonraki adımı için çeşitlendirmiş oldu ve stratejik anlamda Obradovic’e karşı en büyük üstünlüğü de bu noktada yakaladı.
Yedi maça uzayan ve Anadolu Efes'in şampiyonluğuyla tamamlanan final serisinde iki takım da alkışı hak edecek bir performansla sezonu bitirdi ve bir anlamda ligin prestijini ortaya koydu.
Harun Erdenay'dan final serisi değerlendirmesi