Tapas: Atıştırmalık La Liga #3
Haftanın açılışmaçında Levante, Mallorca’yı ağırladı.
Haftanın açılışmaçında Levante, Mallorca’yı ağırladı. Barcelona galibiyeti sonrası geçen hafta bekleneni veremeyen Levante, bu karşılaşmada ise daha üstün bir oyun ortaya koydu. Belki hücum hattı daha becerikli bir akşam geçirseydi daha farklı bir sonuç görebilirdik. İkinci yarının başında buldukları gol sonrası savunma hattı da beceriksizlik zincirine dahil olunca Mallorca golü kaçınılmaz oldu. Peki böyle bir akşamda Levante galibiyet golünü nasıl bulabilmiş diyorsanız, sizleri Ruben Rochina’nın golünü izlemeye davet ediyorum. Rochina bu golle haftanın golü yarışında cuma akşamından liste başı oldu! Mallorca’da ise sahada yine tam olarak ne oynadığını bilmeyen ve anlatamayan bir oyuncu grubu vardı. Son haftalardaki skorlar bunu net şekilde yansıtmasa da acil bir önlem alınmazsa Mallorca kendisini küme düşme potasının “premium” üyesi olarak bulabilir.
Şampiyonluk anahtarı: Kötü oynarken de kazanmak! Ligin dibine demir atan Leganes deplasmanına çıkan Barcelona, Youssef En Nesyri’nin harika golüyle geriye düşse de Ernesto Valverde ve taraftarları endişelendiren yenen gol değil, oynanan oyundu. Messi’nin de etkisiz bir performans gösterdiği ilk yarıyı rakip kaleye sadece bir kez gidebilerek geride kapatan Barça, ikinci yarıda Messi’nin dümene geçmesiyle kontrolü eline aldı. Bambaşka bir ikinci yarıoynayıp, golleri duran toptan buldular. İstatistik kağıdına bakıldığında bu sezon ilk kez %75 üzeri topla oynayarak kazanmaları, oyunu ne denli kontrol ettiklerini açık bir şekilde gösteriyor. Leganes ise iyi bir ilk yarı oynadığı, skor olarak uzun süre önde ve dengede götürdüğü karşılaşmadan puan alamadığı için şanssız bir öğlen geçirdi diyebiliriz. Yine de Barcelona karşısındaki bu direnç, küme düşme hattından çıkabilme ihtimalleri adına bir umut ışığıydı.
Cumartesi akşam üstü Real Betis-Valencia maçı izlemek... Belki birçok futbolsever için cezbedici bir teklif olmayabilir fakat maçı takip edenler ve bu yazıyı okuduktan sonra özeti izleyenler ne demek istediğimi çok iyi anlayacaktır. Valencia golüne kadar her iki takım da karşılıklı pozisyonlar üretirken, geçen hafta da adından söz ettiren Ferran Torres muhteşem bir asistle takımını öne geçirdi. Gol sonrası müthiş bir reaksiyon gösteren Real Betis, maçı adeta Valencia kalesine yıktı ve golü de buldu. Buna rağmen beklenen galibiyet golü bir türlü gelmiyordu. Uzatma anlarında futbolun acı kanunu “atamayana atarlar” Betis kale direklerinden dönerken, sahneye Sergio Canales çıktı. Harika bir frikik golü atan İspanyol oyuncu, takımının böyle güzel oynadığı bir karşılaşmayı üç puan ile taçlandırmasını sağladı. Golde Jasper Cillessen’in pozisyon hatası olsa da böyle güzel bir frikik golünü tamamen kaleci hatasına bağlamak ayıp olur.
Beraberlik bu maçın hakkıydı. Granada ile Atletico Madrid’in karşı karşıya geldiği maç için yapılabilecek en basit ve net yorum bu olsa gerek. Artık Atletico Madrid maçlarının pozisyon zenginliğinden uzak maçlar olması tüm futbolseverler tarafından alışılagelmiş durumda. Bir de rakip, formsuz bir Granada olunca, sahada orta saha mücadelesine hapsolan dengeli bir oyun anlayışıvardı. Savunma arkasına atılan toplarla pozisyon üretmeye çalışan Atletico, golü de sol beki Renan Lodi’nin savunma arkası koşusuyla buldu. Simeone göreve geldiğinden beri en önemli gol silahı duran toplar olan Madrid ekibi bu kez kendi silahı ile vuruldu ve bu sezonki beraberlik aboneliğini sürdürmeye devam etti. Granada ise üç maç sonra puanla buluştu. Fakat oynanan oyunun verdiği sinyaller, ligdeki sert düşüşün devam edeceği yönünde.
Eylül ayının sonunda otobiyografi kitabı satışa çıkan Luka Modric, keşke kitabına bu performansı da yazılsaydı denilecek bir performans gösterdi Real Sociedad karşısında. Bir orkestra şefi gibi takımını yöneten Modric iki asist ve bir golle takımının geri dönüşünde başrol oynadı. Real Madrid’in geçiş sezonu olarak düşünülen bu sezonda yakaladığı form grafiği ve oynanan oyun tüm “Madridista”ların beklentilerini arttırmış gözüküyor. Bu hafta da Eden Hazard’ın skora etki edememesi ve Gareth Bale’in cümle alem tarafından bilinen durumu dışında Madrid ekibinde herhangi bir sorun kalmamış gibi. Taraftarların, milli takım arasında açtığı pankarta (“Galler, Golf, Madrid. Bu sırayla...”) tepki olarak, “Rodrygo, Vini, Lucas, Bale.” tezahüratı yapması, Bale ile aralarındaki iplerin tamamen kopmuş olduğunu gösteriyor. Olası bir galibiyette ikinci sıraya yerleşecek San Sebastian ekibi ise maçın başında Sergio Ramos’un büyük hatası ile golü bulduktan sonra rakip yarı sahada bir daha görülmedi ve büyük hayal kırıklığı yarattı.
Pazar gününün açılış maçında Espanyol deplasmanına çıkan Getafe’nin oyun kalitesindeki gözle görülür yükseliş devam ediyor. Golü de maçın başında bulan Getafe, kalesine tek bir atak bile geliştiremeyen Espanyol’un korner organizasyonunu durduramayınca bir puana razı oldu. Geçen hafta olduğu gibi yine rakibine oyun üstünlüğü kurduğu bir maçta daha iki puan bırakan Getafe,kaybettiği bu puanlar ile Şampiyonlar Ligi potasına girmiş olabilirdi. Espanyol’da ise her hafta taktiksel formasyon değişiyor fakat sahadaki görüntü, bir puana sevindiriyor. Espanyol taraftarları, altıncı maçına çıkan teknik direktör Pablo Machin’e git demiyor ama kal demek de gelmiyordur içlerinden.
Osasuna-Athletic Bilbao mücadelesi, birinci sıraya yazılmasa da Bask bölgesinin önemli bir derbi mücadelesidir. Bu hafta oynanan derbide, ismine yakışan bir mücadele izleyemedik. Bilbao golü bulana kadar baskılı bir oyun oynarken, golü bulduktan sonra tamamen defansif bir anlayışa büründü. Kalecileri Unai Simon bu hafta da bizlere muhteşem bir performans izletirken, sonunda Osasuna golüne engel olamadı. Maçı izleyenler gol sonrası Osasuna’nın galibiyet golü için baskısını devam ettirmesini beklerken iki dakika sonra gelen Athletic Bilbao golü şok etkisi yarattı. Golü atan oyuncunun da Osasuna akademisinden yetişen Kenan Kodro olması, Osasuna taraftarlarını daha da üzen bir detadı. Derbi galibiyetiyle beraber yükselişini sürdüren Bilbao, Avrupa potasına görkemli bir giriş yaptı. Osasuna’nın ise iç sahadaki 31 maçlık yenilmezlik serisi sona erdi.
Bu sezon Alaves maçları izleyenlere büyük keyif veriyor. Bu maçların ortak özelliği, her şeye gebe maçlar olması. “Bu hafta da mı?” derseniz, cevabım evet. 85 dakika boyunca iki takım da bol bol pozisyona girip bunlardan yararlanamadı. Eibar, çok daha net gol golleri kaçıran taraftı. Karşılaşmanın gidişatı tek bir yönü işaret ediyordu: Atan kazanır! Öyle de oldu fakat bir fazlasıyla. Joselu, ilk golünü son saniyelerde bir gol daha atarak taçlandırdı ve takımına üç puanı getirmiş oldu. Eibar açısından bu maçta iki farklı mağlubiyetle ayrılmak büyük bir hayal kırıklığı yaratmış olmalı. Hele de küme düşme hattındaki rakiplerinin nefesini hemen enselerinde hissederken...
Celta Vigo başındaki ilk maçında Barcelona deplasmanından yenilgiyle dönen Oscar Garcia için yapılacak değerlendirmenin sıradaki maç ile başlayacağını belirtmiştim. Tam da öyle bir maç izledik. Yeni teknik direktörünün verdiği formayı sıkı sıkı tutan bir Pione Sisto vardı sahada. Onun attığı golle üstünlüğü yakalasalar da Villareal’in maç boyunca kaleyi bulan tek şutu ağlarla buluşunca gergin yüzler takımdaki yerini yeniden aldı. Derken, Iago Aspas,geçen sezonlarına nazire yaparcasına sahneyi devraldı. Attığı iki golle takımını galibiyete taşıyan tecrübeli golcü, bu sezon ilk kez bir maçta iki gol sevinci yaşadı. Villareal tarafında ise kimlik bunalımı devam ediyor. Son haftalarda bir türlü kaleyi bulamamaları onların kronik sorunu hâline gelmiş gözüküyor.
Haftanın kapanış maçında Valladolid deplasmanına çıkan Sevilla, liderlik takibini sürdürmek için sahadaydı. Maça da hızlı başlayan Sevilla, golü penaltıdan buldu. Bu penaltının dikkate değer yanı, örnek bir VAR sistemi kullanımıydı. Valladolid kalecisi Jordi Masip’in en az bir ayağı atış sırasında çizgi üzerinde olmadığı için kurtardığı penaltı geçersiz sayıldı. Yeniden topun başına geçen Ever Banega ikinci penaltıyı gole çevirmeyi bildi. Karşılaşmayı izleyenler golden sonra daha hareketli bir maç beklerken dağ fare doğurdu. Sevilla üç puanı cebine koydu. Golden sonraki bölüm hakkında eklenecek tek şey, hakeme gösterdiği tepki sonrası kırmızı kart gören Lucas Ocampos’tu.
Haftanın Takımı: Celta Vigo
Haftanın Oyuncusu: Luka Modric (Real Madrid)
Haftanın Golü: Ruben Rochina (Levante)
Haftanın Teknik Direktörü: Oscar Garcia (Celta Vigo)
Haftanın Maçı: Real Betis-Valencia