Tapas: Atıştırmalık La Liga #6
Hafta içi yedek ağırlıklı bir kadroyla Giuseppe Meazza’dan galibiyetle dönen Barcelona, soluğu Real Sociedad deplasmanında aldı.
Hafta içi yedek ağırlıklı bir kadroyla Giuseppe Meazza’dan galibiyetle dönen Barcelona, soluğu Real Sociedad deplasmanında aldı. El Clasico öncesi kayıp yaşamak istemeyen Katalan ekibi, karşılaşmaya en istemediği şekilde başlamış olsa gerek. Sergio Busquest, kalite ve tecrübesine yakışmayacak derecede basit bir penaltıya sebebiyet vererek takımını geriye düşürdü. Yediği gol sonrası reaksiyon vermekte zorlanan Barcelona’da devreye, son haftalarda “versiyon güncellemesi” alarak yeni nesil bir üçlü olan Messi-Suarez-Griezmann girdi. İki güzel golle öne geçen Barcelona için her şey yolunda giderken kaleci Ter Stegen’in, Sociedad’lı genç yıldız Aleksander Isak’a altın tepside yaptığıservis, maçı yeniden dengeye getirdi. Real Sociedad maçın genelinde rakibini kendi yarı sahasında kabul ettiği bir karşılaşmadan bir puanla ayrıldığı için kendisini şanslı hissedebilir. Buna rağmen Bask ekibinin özellikle son 20 dakikalık dilimde üçüncü golü bulması işten bile değildi. Ter Stegen, gole sebebiyet verdiği hatası sonrası öyle bir seviyeye çıktı ki bir puan, onun elleri arasında Barcelona otobüsündeki yerini aldı.
Cumartesi gününün son karşılaşmasında, ligin en çok beraberlikle sahadan ayrılan iki takımı karşı karşıya geldi. Bu beraberliklerin yanı sıra Atletico Madrid maçlarında az gol olmasına da alıştık. Bir de üzerine muhteşem kaleci performansları Atletico maçlarını daha da enteresan hale getiriyor. Bu hafta ise vitrinimizde Osasuna kalecisi Sergio Herrera vardı. Atletico maç başından itibaren adeta bütün tuşlara bastı Sergio Herrera’yı geçebilmek için. Her şeyi denedikleri üçte ikilik bölümde bu güç kalkanını aşamayınca, Diego Simeone dönemindeki özel güçlerini kullandılar: Duran top. Güzel bir serbest vuruş organizasyonu ile golü bulan Madrid ekibi için kalan üçte birlik bölüm oldukça rahat geçti. Çünkü Osasuna’lı hiçbir oyuncu Sergio Herrera’ya yardımcı olma isteği göstermiyordu. Saul’ün şık golüyle skor belirlenirken, Atletico üç maç aradan sonra sahadan üç puanla ayrıldı.
Pazar açılışını ligin yükselen yıldızı Getafe’nin ev sahipliğinde yaptık. Altı haftadır “Yenilmezler”in başrolü olan Getafe, Valladolid karşısında da galibiyete giden yolun akıllı oynamaktan geçtiğini bizlere gösterdi. Yine rakip kaleye çok fazla gitmediler ama gittikleri her pozisyonda tehlike yaratıp üç isabetli şutta iki gole ulaştılar. Rakibi de katı bir savunma anlayışı ile adeta uyutan Getafe, gol yememe serisini de üç maça çıkardı. Böylece bağıra bağıra ben geliyorum diyerek, Şampiyonlar Ligi potasına giriş yaptılar. Madrid ekibinin yenilmezlik serisi ise yedi maça çıktı. Valladolid ise beş maçtır kazanamıyor. Daha da önemlisi bu beş maçta gol sevinci dahi yaşayamadılar. Sezon başından beri kullanılan 4-4-2 taktiğinin sonuç vermediği aşikar. Bu durumda da gözler artık teknik direktör Sergio Gonzalez’e çevrilmiş durumda.
Üç maç üst üste kazanarak Avrupa Ligi potasına doğru emin adımlarla ilerleyen Real Betis, Espanyol deplasmanına çıktı. Son iki maçta olduğu gibi yine ilk 10 dakika içerisinde golü bulan Endülüs ekibi, kontra atak ve duran toptan yediği iki basit golle devre arasına mağlup girdi. İkinci yarı başından itibaren rakibini kendi yarı sahasına hapsettiler fakat aradıkları golü akan oyunda bir türlü bulamadılar. Bu sırada imdada Marc Bartra yetişti. Güzel bir duran top organizasyonunda çok klas bir kafa vuruşu yapan İspanyol stoper, altyapısından yetiştiği Barcelona’nın ezeli rakibinden puan çalan isim oldu. Espanyol’un Pablo Machin dönemindeki galibiyet özlemi yedi maça çıktı. Bu hafta da farklı bir taktikle sahaya çıktılar ve puan da aldılar. Yine de bu oyunun küme düşme hattından çıkmalarına yetmeyeceği gözle görülür bir gerçek.
Sevilla oynadı, Villareal kazandı. Bu karşılaşma ile ilgili en basit yorum bu olsa gerek. Villareal altı haftadır bir maçta bir golden fazlasını atamıyordu. Ben de bu satırlardan forvet hattının bitiricilik sorununu sizlere anlatıyordum. Beni duymuş olacaklar ki bu kez Toko Ekambi’ye boş kale önünde bir pozisyon hazırlayıp golü attırdılar. Karşılaşmanın ilk yarısında da duran toptan Raul Albiol ile golü bulan Villareal, altımaçlık galibiyet hasretine son verdi. Sevilla oyuncuları ve taraftarları ise sekiz haftalık yenilmezlik serilerinin böyle bir maçla bitmesine şaşırmış olmalılar. Hele de El Clasico öncesi Barcelona ve Real Madrid’in puan kaybettiği bir haftada zirveye bir adım daha yaklaşma fırsatını ellerinin arasından kaçırmaları büyük bir hayal kırıklığı yaratmış olmalı. Munir El Haddadi’nin attığı “Messivari” golle beraberliği yakaladıklarında, karşılaşmayı takip eden birçok futbolsever galibiyet golünü bekliyor ve kimin atacağını tartışıyordu. Belki de bu hissiyat yedikleri ikinci gol sonrası girdikleri şokla, reaksiyon verememelerine sebep oldu ve sahadan mağlup ayrıldılar.
Haftanın kapanış mücadelesinde Valencia, evinde Real Madrid’i ağırladı. Şampiyonlar Ligi’nde son 16’ya yükselen iki takımın, bizlere bu seviyeye yakışan bir karşılaşma izlettirdiğini söyleyebiliriz. Real’in rakibini yarı sahasına hapsettiği ve birçok pozisyona girdiği ilk yarıda gol sesi çıkmazken, Valencia kalecisi Jaume Domenech’in performansı dikkat çekiciydi. İkinci yarı ise daha çok sert bir orta saha mücadelesi vardı. İlk yarıya oranla rakip yarı sahada daha az gözüken Madrid, ilk ciddi Valencia tehlikesinde topu ağlarında gördü. Carles Soler’in golü sonrası yeniden rakip sahada baskıyı kuran Madrid ekibi golü de enteresan bir duran top organizasyonu ile son duraklama dakikasında buldu. Kullanılan köşe vuruşunda kafayı vuran Thibaut Courtois, golle burun buruna gelmişken kaleci Domenech izin vermedi. Hemen devreye giren Karim Benzema, El Clasico öncesi takımına altın değerinde bir puan kazandırdı. Şahsi yorumum, sezon sonu Real Madrid birkaç puan farkla şampiyon olursa, mükemmel bir an olarak hatırlanacak bu goldeki aslan payı Courtois’e verilecektir.
Haftanın Takımı: Getafe
Haftanın Oyuncusu: Sergio Herrera (Osasuna)
Haftanın Golü: Munir El Haddadi (Sevilla)
Haftanın Teknik Direktörü: Jose Bordalas (Getafe)
Haftanın Maçı: Real Sociedad-Barcelona