Haberler

    “Tour” peşinde 45 yıl - John Wilcockson

    Abone Ol

    John Wilcockson ömrünü "Tour" peşinde geçiren bir gazeteci ve hatıraları yazdığı kitaplardan taşıyor.

    John Wilcockson ömrünü "Tour" peşinde geçiren bir gazeteci ve hatıraları yazdığı kitaplardan taşıyor. Son dönemde Peloton Magazine’de yazılarını takip ettiğimiz Wilcockson’la Tour de France'ın dününü ve bugününü konuştuk.

    Tour de France’ı 40 yıldan fazla bir süre boyunca gazeteci olarak takip etmek nasıl bir şey?

    Her sene birbirinden farklı. Farklı karakterler, farklı rotalar, hatta farklı hava durumları... Dolayısıyla, her yeni Tour heyecan verici.

    Elbette, ilk kez Tour’u takip etmeye başladığım zamandan bu yana çok büyük değişiklikler oldu. Özellikle de bisikletler ve ekipmanlar açısından. Günümüzde yedi kiloluk bisikletler, ufacık donanımlar ve vites mekanizmaları var. 60'lı-70'li yıllardaki 10 kiloluk bisikletlerle karşılaştırılınca bu yenilikler özellikle tırmanışlarda bisikletçilere çok büyük kolaylıklar sağlıyor. Bisikletçiler artık Tour’a özel olarak antrenman yapıyorlar, özellikle de domestikler. Yol yüzeyleri de artık çok daha düzgün, yarış genelindeki hızı arttıran bir başka unsur da bu.

    Champs-Élysées, 1989... Tour’un son etabı; bir yanda Greg LeMond, diğer yanda Laurent Fignon. O güne dair aklınızda kalanlar neler? Bunun dışında kalan ikonik bir Champs-Élysées hatıranız var mı?

    1989’da LeMond ve sarı mayoyu taşıyan Fignon zamana karşı etabını Champs-Élysées’de bitirdiler. O sırada ben, yarışı henüz bitirmiş olan Amerikalı bisikletçi Andy Hampsten’in yanında duruyordum. LeMond finişi geçerken Hampsten’le birlikte onun için tezahürat yapıyorduk. Fignon finişi geçene kadar ise tek tek saniyeleri saymıştık. LeMond’un Tour’u Fignon’un sekiz saniye önünde tamamladığını gördüğümüzde ise olduğumuz yerde defalarca zıplayıp bu zaferi kutlamıştık. Bir Amerikalının Tour’u kazandığına inanamıyorduk.

    Tabii ki her finiş özeldir. Ancak doğruyu söylemek gerekirse bunun temel sebebi, o kadar yorgunluktan sonra Tour’un son gününe gelmek ve işimizi bitirip Paris’te güzel bir yemek yiyebilmekti...

    Tour, 1994’ten sonra ilk kez 20. etapta Val Thorens’e geri dönüyor. Ne beklemeliyiz?

    Val Thorens etabına gelene kadar Tour’u kimin kazanacağı aşağı yukarı ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla, kaçış grubunun Val Thorens’teki son yokuştan önce farkı açacağını ve etabın kaçış grubundan birine gideceğini düşünüyorum. Belki Nairo Quintana, Vincenzo Nibali, Dan Martin veya Romain Bardet gibi bir tırmanışçı etabı kazanabilir.

    Tour’da hangi etaplar size “Bu etap güzel olacak!” hissi veriyor?

    Bu sene olağanüstü olarak niteleyebileceğimiz birçok etap vardı. Özellikle, Epernay’de biten üçüncü etap... Alaphilippe’in Bernal ve Thomas gibileri arkasında bırakarak son 15 kilometreyi tek başına geçip etabı ve sarı mayoyu kazanışı harikaydı. Yine, La Planche des Belles Filles’de sona eren etap da beklediğimiz gibi muhteşemdi.

    Aslında zorlayıcı etaplar, her zaman bizim "iyi olacak" diye düşündüğümüz etaplar olmuyor. Öte yandan Tourmalet tabii ki beklediğimiz gibi görkemliydi. Son haftaya gelince, Valloire’da bitecek olan 18. etap ve Tignes’de bitecek olan 19. etabın şahane olacağına inanıyorum. Hele bir de yağmur yağarsa bisikletçilerin işi çok daha zorlaşacak.

    Lance Armstrong, şu an NBC’de Tour de France’ı yorumluyor ve bu konuda çok büyük eleştiriler alıyor. Bütün olan bitenlerden sonra, onun hakkındaki düşünceleriniz neler?

    Lance Armstrong, Tour’daki yedi zaferini yanlış zamanda kazandı. Kan yoluyla doping yapmanın çok yaygın olduğu bir dönemdi. Bugünün Tour’unda da o kadar başarılı olabilir miydi, bunu kimse bilmiyor. O, şu anda tartışmalı bir figür çünkü kazandığı dönemlerde çok kibirliydi ve pek çok kişiye bir zorba gibi davranıyordu. Onun spor tarihindeki yeri çok karmaşık olarak kalacak.

    Tarihsel olarak konuşursak, Tour’un iyi adamları ve kötü adamları kimlerdi?

    Her jenerasyonda iyi adamlar ve kötü adamlar mevcut. Doping yapıp inkâr eden ve sonradan yakalananlar her zaman kötü adam olarak anılacaklar. 1998 yılındaki Richard Virenque ve onun Festina takımı gibi… İyi adamlar ise Cadel Evans gibi kazalardan ve hastalıktan geri dönüp sonunda Tour’u kazanabilenlerdir. İyi adamlara ek olarak; Andy Schleck, Peter Sagan ve Julian Alaphilippe de sayılabilir.

    Bu seneki Tour’da, şu ana kadarki en büyük hayal kırıklığınız nedir?

    Nairo Quintana, Adam Yates, Richie Porte, Dan Martin ve Romain Bardet gibi pek çok yarışçı, kendilerinden bekleneni veremediler. Ancak en büyük hayal kırıklığım INEOS takımı.

    Bu yıl hangi bisikletçiler sizi heyecanlandırdı?

    Tabii ki Julian Alaphilippe... Ayrıca Thibaut Pinot, David Gaudu, George Bennett, Caleb Ewan ve Thomas De Gendt’i de sayabilirim.

    Yaklaşık iki yıl önce, Peloton Magazine’e "Julian Alapphilippe farklı bir davul ritmiyle yürüyor." yazmıştınız. Bugün onun gelişimi hakkında neler düşünüyorsunuz?

    Aslına bakarsan onunla ilk röportajımı 2015’teki Tour of California’da yapmıştım. 1959 metrelik zirvede biten ve %22’lere varan eğimlerin olduğu yarışın en zorlu dağlık etabını kazanmıştı. O zamanlar, Alaphilippe’in Tour’da önemli bir etken olacağını biliyordum ve her yıl kendini geliştirdi. Hâlâ da her yönüyle gelişmeye devam ediyor. O, alçak gönüllü genç bir adam ve bisiklet üzerinde süper bir şovmen.

    Peki, Tour’da bunca yıl boyunca neler iyiye gitti? Neler kötüye gitti?

    Daha önce de bahsettiğim gibi bisikletler, yollar ve antrenmanlar daha iyiye gitti. Ancak en büyük değişiklik medya varlığı ve Tour’un televizyon sayesinde ulaştığı devasa boyut. Büyük kamyonlar, personeller, helikopterler ve başlangıçtan bitişe her etapta yapılan televizyon yayınları... Ben 1963’te Tour’a ilk kez gittiğimde neredeyse hiç canlı yayın yoktu. Belki sadece bazı etapların son 10 kilometresinde...

    Son olarak, Tour’daki favoriniz kim?

    Julian Alaphilippe.

    Kaynak: EuroSport.com / Spor

    Lance Armstrong Nairo Quintana Romain Bardet Dan Martin Spor Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title