Yusuf Dikeç: Paris Olimpiyatları'nda gümüş madalya kazanan atıcı
Yusuf Dikeç, 2024 Paris Olimpiyat Oyunları'nda 10 metre havalı tabanca karışık takım kategorisinde Şevval İlayda Tarhan ile birlikte gümüş madalya kazandı. Dikeç, röportajında başarının kolay gelmediğini ve çok çalıştığını belirtti. Atıcılık sporuna geç başladığını söyleyen Dikeç, Paris'te ilk kez podyuma çıktığını ve mutlu olduğunu ifade etti. Dikeç'in hedefi ise 2028 Los Angeles Olimpiyatları'nda altın madalya kazanmak.
“Röportaj için Japonya’dan ta buraya gelmişler” derken şaşkınlığını da mahcubiyetini de gizleyemiyordu Yusuf Dikeç.
Tarzı ve başarısı, 2024 Paris Olimpiyat Oyunları'nda 10 metre havalı tabanca karışık takım kategorisinde Şevval İlayda Tarhan ile birlikte gümüş madalya kazanan Dikeç’e dünya çapında bir şöhret getirdi.
Atışı esnasında eli cebinde, oldukça sakin bir tavır takınan Dikeç, diğer sporcuların aksine ne bir koruyucu kulaklık ne de görüş avantajı sağlayabilecek lensler kullandı.
Bu görüntüsü sosyal medyayı sallarken, Dikeç dünya basınının da ilgi odağı oldu. Pazar günü kendisi ile röportaj yapmak için Japonya’dan Ankara’ya gelen gazetecilerle buluşup, ardından da BBC Dünya Servisi Radyosu’nda da yayımlanan söyleşisi için telefonla BBC Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
‘Başarı hiçbir zaman kolay gelmiyor’
Dikeç, yaşadığı mutluluğu hedefi karşısında nişan alırken takındığı aynı sakinlikle ifade ediyor. Cumhuriyet tarihinin atıcılık branşındaki ilk olimpiyat madalyasını aldığı için gururlu olduğunu belirtirken, mutluluğunun hem kendisi hem de ülkesi adına olduğunu söylüyor.
Atıcılık sporuna 28 yaşında başlayan Dikeç, ateşli ve havalı silah dallarında beş Dünya ve dört Avrupa Şampiyonluğu’na sahip.
2024 Paris Olimpiyat Oyunları, 2008 Pekin Olimpiyatları ile başladığı Olimpiyat macerasının beşinci durağı oldu. Paris’te ilk kez podyuma çıktı.
“Aslında ben bu spora çok geç başladım. Başarı hiçbir zaman için kolay gelmiyor. Çok çalıştım” diyen Dikeç, sahip olduğu Avrupa ve dünya şampiyonluklarının bu kadar ses getirmediğini söylüyor:
“Atıcılık Türkiye’de de çok tanınan bir spor değil. Sanırım bundan dolayı. Ama Olimpiyat olunca elbette daha farklı oldu.”
2008 Pekin Olimpiyatları’na çok çalışmasına ve çok iyi hazırlanmasına rağmen müsabakanın baskısını ve heyecanını kaldıramadığını belirten Dikeç, “Bıkmak, bırakmak, terk etmek yok. İlk başta inanmanız lazım yapabileceğinize. Ben yapabileceğime o zaman inanmıştım” diyor ve şöyle devam ediyor:
“İkinci, üçüncü ve dördüncü derken, beşinci olimpiyatta madalyayı aldık. Avrupa, Dünya, Akdeniz, Balkan ve İslam Oyunları madalyalarım var. Ama koleksiyonumda bir tek Olimpiyatım eksikti. Allah nasip etti ve onu da aldık.
“Bu beşinci olimpiyata ortağım İlayda ile birlikte çok iyi hazırlandık. Geçen sene dünya ikincisi olduk. Bu yıl Şubat ayında Brezilya’da Dünya Kupası’nda birinci olduk. Bir ay önce Almanya’da yine birinci olduk. Zaten biz yarışmaya da altın madalya için gelmiştik. Olimpiyat rekorunu atarak zaten finale yükseldik.”
Son ana kadar mücadele ettiklerini dile getiren Dikeç, “Ben her zaman şunu söylüyorum, sporcu yarışmaya gittiği zaman nasibiyle, rızkıyla ve şansıyla gider. Bu finalde de sadece şans yanımızda değildi. Gümüş madalya aldık. Bunun için de yine mutluyum” diyor.
‘Poligondan geçerken denedim ve hoşuma gitti’
İki yıl önce ordudaki görevinden emekli olan 51 yaşındaki sporcu, atıcılığa ise tesadüfen başladığını söylüyor.
“Bu spor, Türkiye’de çok tanınan ve medyatik bir spor değil. Bir poligondan geçiyordum, tesadüfen baktım, denedim, hoşuma gitti ve öyle devam ettim.”
Sporcu, Paris’teki görüntüsüyle birlikte tüm dünyanın hakkında konuşmaya başlamasına ise çok şaşırdığını söylüyor.
“Bu kadar iyi bir tepki alacağını beklemiyordum. Çok şaşırdım. Ama tabii sevindiren şey, dünyanın dört bir yanından gelen tepkilerin tamamı olumluydu” diyen Dikeç, bu olumlu yorumların aynı zamanda ülkesi adına olmasına da çok sevindiğini ifade ediyor.
Hakkında yazılan yorumları okumaya çalıştığını belirten sporcu, “Gümüşün altından daha değerli olduğunu burada öğrendim” yorumuna ise çok mutlu olduğunu söylüyor.
Türkiye Atıcılık Federasyonu’nun sporculara ekipman sağlamadığı ile ilgili yorumları yalanlayan Dikeç, “Biz bu teçhizatların tamamına fazlasıyla sahibiz. Federasyonumuz, genel müdürlüğümüz bunları sağlıyor” diyor.
Kendisinin ekipmanları “rahat hissedemediği için kullanmadığını” belirtiyor.
“Bu ekipmanları kullanmamak bir dezavantaj yaratıyor mu?” sorusuna ise “Benim için çok fazla bir problem olmuyor. Bunları kullanan insanlara sorduğunuzda bir artı kattığını düşünüyorlardır” yanıtını veriyor.
Dünyanın pek çok yerinde atıcılık sporuna endişe ile bakıldığını ifade eden Dikeç, silah ve atıcılık deyince ailelerin biraz çekindiğinden bahsediyor.
“Bana göre, bir voleybolcu için voleybol topu ne anlam ifade ediyorsa, atıcılık eğitimi almış çocukların hepsi için tabanca da o anlama geliyor. Hiçbir çocuk kalkıp da silahını dışarıda başka bir yerde kullanmıyor.”
Kendisinin başladığı yıllarda bu sporun hiç yaygın olmadığını söyleyen Dikeç, sporcuların ve dolayısıyla başarının da çok az olduğunu kaydediyor:
“Avrupa ve dünya yarışmalarına gittiğimizde finale kalabilirsek başarı kabul ediyorduk. Ama bugün Olimpiyat ikinciliğine üzülür hale geldik. Bu eminim ki gençleri de motive edecek, moral verecektir.
“Nasıl Süreyya Ayhan atletizmde Avrupa şampiyonu oldu, bir sürü genç kızımız şortunu giyip atletimize başladı, benzeri atıcılık için de geçerli olabilir. Bunu izleyen birçok genç arkadaşımız eminim ki atıcılığa başlayacaktır. Bu gençler bizim başarılarımızdan çok daha fazlasını alacaktır.”
2028 Los Angeles son durak mı olacak?
Dikeç’in kariyerinde ise yeni bir hedef var: 2028 Los Angeles Olimpiyatları’nda altın madalya.
Sağlığı el verdiği sürece, bu sporu yapabildiği kadar yapmak istediğini belirten Dikeç, “Los Angeles son noktam olacak. Öyle düşünüyorum. Allah nasip eder de o günleri görebilirsem. İnşallah orada altın madalyayı alabilirim. Yine de devam ederim ama böyle aktif olarak yarışmalara katılabileceğimi pek tahmin etmiyorum” diyor.