Bilim İnsanları, Kahveyi Neden Bu Kadar Çok Sevdiğimizi Açıkladı
Bilim insanları, yapılan araştırmada kahve ve birayı sevmemizin tatlarından ziyade bize nasıl hissettirdikleriyle alakalı olduğu ortaya çıkardı.
İngiltere'de kahve ve alkol gibi içecekleri sevmemize neden olan etkilerin araştırıldığı bir çalışma yapıldı. Çalışma sırasında uyarıcı içeceklerde farklı reaksiyonlara neden olan mutasyonlar ilk kez keşfedilmiş oldu. Bilim insanlarına göre bu, seçimlerimizin içeceklerin tatları yerine onların bize nasıl hissettirdiğiyle alakalı olduğu anlamına geliyor. Bu buluş, obezite ve alkol bağımlılığı ile mücadelede yeni bir yaklaşımın ortaya çıkmasını sağlayabilir. Ayrıca yatmadan önce kahve içen bazı insanların nasıl rahat bir şekilde uyuyabildiğini ve bazılarının uyuyamadığını açıklayabilir.
Acı ve tatlı içecekler için yapılan ilk genom düzeyi testi, tercihlerin tat alma tomurcukları yerine içeceklerin beyin üzerindeki etkilerine bağlı olduğunu gösteriyor. 360.000 kişinin DNA'sının haritalandırıldığı çalışmada ortaya çıkan sonuç; kahve, alkol veya tatlı içecekleri sevmenin tat geni değişkenlerinden ziyade içeceklerin "psikoaftif" özelliklerine bağlı olduğunu gösteriyor.
Chicago, Northwestern Üniversitesi'nde koruyucu hekimlik yardımcı doçenti Dr Cornelis, insanların kahve ve alkolü kendilerini iyi hissettirdiği için sevdiklerini, onları tatları için içmediklerini söylüyor. Fenomenin anlaşılmasının insanların diyetlerine müdahale etme umudu verdiğini belirtiyor.
Çalışmada içecekler acı ve tatlı olarak iki gruba ayrılıyor. İlk grupta eski kahve, çay, greyfurt suyu, bira, kırmızı şarap ve likör bulunuyor. İkinci grupta ise enerji ve gazlı içecekler gibi şekerli ve yapay olarak tatlandırılmış içecekler. Ekip, 24 saatlik sürede katılımcılar tarafından tüketilen servis sayısını takip ettikten sonra acı ve tatlı içecek tüketimine bağlı genom düzeyi ortak çalışmasını gerçekleştirdiler.
Cornelis'in laboratuvarında araştırmacı olan Victor Zhong, bunun lezzet perspektifine dayalı içecek tüketimiyle alakalı ilk ve en kapsamlı genom düzeyi ortak çalışması olduğunu belirtti.