Haberler

    Gerçekten Asfaltı Ağlatan, Pistlerin Kralı 10 Otomobil (Anadol Sen Misin?)

    Abone Ol

    1867'de gerçekleştirilen tarihteki ilk yarıştan sonra hızla büyüyen motor sporları, 100 yıldan fazla geçmişinde birçok efsaneleşmiş yarış otomobiline ev sahipliği yaptı. Gelin pistlerin kralı unvanını sonuna kadar hak eden 10 efsane yarış otomobiline birlikte göz atalım.

    "Yarış arabaları güzel ya da çirkin değildir. Onlar, yarışı kazandıklarında güzelleşir" sözüyle motor sporlarının felsefesini özetleyen Enzo Ferrari, 1946 yılında kendi adını taşıyan ilk otomobili tasarlamış ve dünyanın en büyük spor otomobil üreticilerinden birinin temellerini atmıştı. Tıpkı Ferrari gibi diğer birçok üretici de o yıllarda oldukça popüler olan araba yarışlarına yönelmiş ve yarışlar için özel otomobiller üretmeye başlamıştı.

    Teknolojinin gelişimiyle paralel olarak büyük değişim yaşayan yarış otomobilleri, günümüzde daha önceden hayal dahi edilemeyecek özelliklere sahip. Elbette bu araçların geliştirilebilmesinde geçmişte üretilen başarılı yarış otomobillerinin payı büyük. İşte günümüzdeki yarış otomobillerine ilham veren ve başarılı performanslarıyla akıllara kazınan 10 yarış otomobili.

    1. Ford GT40

    1963 yılında Ferrari'yi satın almak isteyen Henry Ford'un uzun uğraşları sonucunda başarılı olamaması, motor sporları tarihini değiştiren GT40'ın üretilmesini sağladı. Şirketi satın almak için harcadığı vakit ve paradan dolayı Ferrari'ye oldukça kızgın olan Ford, ekibinden Ferrari'nin ürettiği araçları geride bırakacak bir otomobil üretmelerini istedi.

    Yoğun çalışmaların sonunda ortaya çıkan GT40, 1966 yılındaki 24 saatlik Le Mans yarışında Ferrari'yi geride bıraktı ve yarışı liderlikle tamamladı. 4,9 ve 7,0 litre Ford V8 motorları sayesinde yüksek performans veren GT40, sonraki 3 yılda da Le Mans yarışını kazanarak o döneme damga vurmuştu.

    2. Ferrari 330 P4

    Ford'un GT40 ile 1966 Le Mans yarışlarına damga vurması, bundan önceki 5 yarışı kazanan Ferrari için hiç de iyi bir durum değildi. Enzo Ferrari, hemen ekibini topladı ve yeni yarış otomobili için kolları sıvadı. İki dev arasındaki bu rekabet, motor sporları tarihindeki en önemli yarış otomobillerinden birinin daha doğmasını sağladı.

    Kısa bir araştırma geliştirme sürecinden sonra üretilen Ferrari 330 P4, 1967 yılındaki yarışlara katılmak ve GT40'a kaptırılan birinciliği geri almak için hazırdı. O yıl düzenlenen Monza ve Daytona yarışlarında zirveyi kimseye bırakmayan Ferrari 330 P4 için asıl hedef Le Mans'du. Fakat işler planlandığı gibi gitmedi ve o yıl da Le Mans'u GT40 kazandı.

    3. Chaparral 2J

    Ford ile Ferrari arasındaki çekişmenin devam ettiği yıllarda sürpriz şekilde ortaya çıkan Chaparral 2J, bir anda tüm dikkatleri üzerine çekmişti. 8,1 litrelik 700 beygir gücündeki motoruyla döneminin oldukça ilerisinde olan Chaparral 2J'nin asıl öne çıkan özelliği, arkasında bulunan büyük fanlarıydı.

    Kar motosikletlerinde kullanılan bir motor tarafından çalıştırılan bu fanlar, aracın altındaki havayı çekerek yol tutuşunu önemli derece arttırıyordu. Özellikle sıralama turlarında aldığı derecelerle adından söz ettiren Chaparral 2J, bir süre sonra FIA'nın aldığı kararla dayanıksız tasarımı gerekçe gösterilerek yarışlardan diskalifiye edilmişti. Yalnızca 1 yıl pistlerde kalabilen yarış otomobili, bu kısa süre içerisinde pistlerin kralı olmayı başarmıştı.

    4. Porsche 917

    24 saat süren Le Mans yarışları, yalnızca Ford ve Ferrari için değil; Porsche gibi diğer otomobil üreticileri için de büyük önem taşıyordu. Le Mans'da aldığı dereceleri yükseltmek isteyen Porsche, 1970 yılı için özel bir araç tasarlamaya başladı ve Porsche 917 doğdu. 1970 ve 1971 yıllarında Le Mans'da zirveye oturan Porsche 917, 1972 yılında değişen kurallar gereği yarışa katılamadı.

    Alman otomobil üreticisi, o dönemde büyük başarı yakalayan bu aracı emekli etmek istemiyordu. Bu yüzden şirket, 917'yi Can-Am yarışları için yeniden tasarlamaya karar verdi. Yapılan değişiklikler ve eklemelerle birlikte 1972 ve 1973'te Can-Am yarışlarını kazanan Porsche 917, 1974'te yapılan kural değişikliğiyle bu yarışların da dışında kalmıştı.

    5. Tyrrell P34

    Yarış otomobilleri için yüksek hız oldukça önemli bir parametre. Fakat otomobilin hızı kadar yol tutuşu da büyük önem taşıyor. 1976 yılında tanıtılan Tyrrell P34 de yarış otomobillerindeki yol tutuş sorunlarına çözüm olarak üretilen bir araç.

    Daha fazla yol tutuşu için daha fazla tekerlek kullanarak bu soruna oldukça basit bir çözüm sunan Tyrrell P34, normal büyüklükteki arka tekerleklerine ek olarak ön tarafında 4 küçük tekerleğe sahipti. Temas yüzeyini arttırmasının yanında fren sistemine de katkıda bulunan bu tasarım, aracın Formula 1'in 1976 sezonunda 10 kez ilk üçte yer almasını sağlamıştı.

    6. Lotus 79

    Tyrrell P34'ün Formula 1'de yarattığı etkiye benzer bir etki yaratmak için kolları sıvayan Lotus, yenilikçi bir otomobil üretmenin peşindeydi. "Ground Effect" denilen yer etkisini kullanarak 1978 yılında inanılmaz bir tasarıma imza atan Colin Chapman'ın aracı, henüz ilk yarışında tüm rakiplerini alt etmeyi başarmıştı.

    1978'de üretilen araca gelen eklemelerle 1979'da ortaya çıkan Lotus 79 ise her anlamda rakipsizdi. Rakip üreticilerin yer etkisini kullanan tasarımı çalmamaları için vites kutusunu gizleyerek üreticileri yanlış yönlendiren Lotus, bir süre daha Formula 1'in tek hakimi olmayı sürdürmüştü.

    7. Audi Sport Quattro S1 E2

    1980'lerin başında ralli yarışlarında ağırlığını hissettirmeye başlayan Audi, Sport Quattro S1 E2 ile ralli yarışlarına yeni bir soluk getirmişti. 4 tekerlekten çekiş sistemiyle diğer üreticilere de ilham veren araç, 2,1 litrelik turbo şarjlı 5 silindirli 470 beygir gücündeki motor ile destekleniyordu.

    Güncellenen versiyonuyla 600 beygir gücüne ulaşabilen Audi Sport Quattro S1 E2, o dönemin en zorlu etaplarından biri olan Pikes Peak'i rakiplerinin yarı süresinde tamamlamış ve büyük bir başarıya imza atmıştı.

    8. BMW E30 M3 Touring Car

    Ralli yarışlarının en unutulmaz araçlarından biri olan BMW E30 M3 Touring Car, BMW'nin 1980'lerde ralli yarışlarında daha etkili olmak adına yaptığı çalışmalar sonucu doğmuştu. Yarışlardaki başarısı ve şık tasarımıyla o dönem otomobillere ilgi duyan herkesin beğenisini kazanan araca gelen taleplerden dolayı BMW, E30 M3'ün bir de normal versiyonunu piyasaya sürmüştü.

    1987 yılında Rally Corsica'da elde ettiği başarıyla adından söz ettiren BMW E30 M3 Touring Car, aynı yıl içinde 2 ralli şampiyonasını da zaferle noktalamıştı. Birçok otorite tarafından BMW E30 M3 Touring Car, hâlâ ralli dünyasının en başarılı aracı olarak gösteriliyor.

    9. McLaren MP4/4

    1988'de karşımıza çıkan McLaren MP4/4, efsane Formula 1 pilotu Ayrton Senna ile adeta özdeşleşmiş bir yarış otomobili. Senna'nın McLaren takımına katıldığı yıl kullanılmaya başlayan MP4/4, 1,5 litrelik turbo şarjlı V6 Honda motorlardan güç alıyordu.

    1988'de çıktığı 16 yarışın 15'ini birinci tamamlayan Senna ve McLaren MP4/4 ikilisi, Formula 1 tarihinin en uyumlu pilot-araba eşleşmesi olarak gösteriliyor. Senna gibi McLaren MP4/4'ü kullanan diğer pilotlar Prost ve Gerhard Berger, yıllar boyunca bu araçla başarılı sonuçlar almaya devam etmişlerdi.

    10. Anadol STC-16

    Yarış otomobilleri söz konusu olduğunda Anadol STC-16'dan bahsetmesek olmazdı. 1972 yılında Eralp Noyan tarafından tasarlanan spor otomobil Anadol STC-16, ülkemizin ilk yerli spor otomobili olma özelliğini taşıyor.

    0'dan 100'e ulaşma süresi 15 saniye olan Anadol STC-16, saatte 155 km hıza ulaşabiliyordu. O dönem yalnızca 176 adet üretilen Anadol STC-16, boy gösterdiği dünya çapında birçok ralli yarışıyla pistlerin kralı unvanını kesinlikle hak ediyor.

    Motor sporları tarihinin efsaneleşmiş yarış otomobillerini derlediğimiz yazımızın sonuna geldik. Siz de yorumlar kısmından unutamadığınız yarış otomobillerini bizlerle paylaşabilirsiniz. Otomobiller hakkındaki paylaşımlarımıza önümüzdeki günlerde devam edeceğiz. Kaçırmamak için takipte kalın : )

    Kaynak: WebTekno / Teknoloji

    Porsche Le Mans Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title