Haberler

    Hızlı ve Öfkeli 6: Biz Arabaları İzleyelim Demiştik Ama?

    Abone Ol

    Hollywood, arabayı şarampole sürmeye başladı.

    Mahmut Saral - - Yılın en çok beklenen filmlerinden Hızlı ve Öfkeli 6 da nihayet sinemalarda yerini aldı. Önceki çekilen 5 filmle paraya para demeyen yapımcılar, tabii bu filmle de yine paraya para dememeye başladı bile. 160 milyon dolar bütçeyle çekilen film, gösterime gireli üç gün olmasına rağmen şimdiden 112 milyon dolar hasılatı geride bıraktı bile ve bu yaz aylarında da yedinci filmin çekimlerine başlanıyor. Eğer 6. filmi izlemeye gittiyseniz ve film bittikten sonra 1-2 dakika daha bekleyip, yazıların ardından gelen görüntüleri izlediyseniz, yedinci filme dair ilk büyük detayları da almış oluyorsunuz zaten.

    Neyse, gelelim altıncı filmle alakalı görüşlerime. Evil Dead'in aksine, bu kez spoiler vermeden, kısaca bahsedeceğim. Evil Dead'i beğenmemiştim, "ben çeksem bin çekerim" düşüncesindeyim hatta. Yılın iddialı isimlerinden Iron Man 3'ü de pek ahım şahım bulmamıştım. Tamam güzel, eğlenceli, ama o kadar, fazlası değil. Fast and the Furious 6'ya gelirsek, o da Iron Man 3'e biçtiğim statüden öteye gidemiyor. Yapımcılar, "marka kullanımı ve bu kullanımdan gelecek büyük gelirlere" bel bağlayarak özensiz işler yapmayı ya çok seviyor, yo, seviyor seviyor. "Ya" takısı fazla oldu, bayağı seviyorlar...

    İlk iki filme bakıyorum... Müthiş bir underground kültürü, neon lambalar, gece karanlığı, harika motor sesleri, modifiye çılgınlığı, kesintisiz aksiyon ve bu aksiyonu oluşturan yegana unsurlar "ARABALAR!!!"

    Defalarca söyledim, ama yine söyleyeyim; Hızlı ve Öfkeli 1 olmasa, Need for Speed Underground da olmayacaktı ve belki de bugün NFS serisi artık eskide kalmış olacaktı, neyse... İkinci Hızlı ve Öfkeli de gayet iyiydi. Tyrese Gibson'ın gelmesi ve sıcak mekanların seçilmesi, Hızlı ve Öfkeli markasına güzel şeyler katmıştı. Ondan sonrasında ise, "güzel film" olarak gösterilebilen, ama sürekli bir düşüşün yaşandığı, ilk iki filmin sürekli özlemle anılmasına yol açan üyeler geldi. Arabalar, giderek geri plana itildi ve silahlar, dövüşen insanlar daha da arttı. The Rock bile geldi seriye ve bu yeni filmde de var tabii...

    Altıncı film!

    Güzel bir film arkadaşlar, ama daha fazlası değil. Göya senaryoya eskiye yönelik bazı detaylar eklenmiş, ama bunlar zevk vermiyor bence. Ki altıncı filmin senaryosu da fazla sıradan geldi bana. Bu, "arabalar ve modifiye" üzerine kurulmuş bir seriydi, ama görüyoruz ki artık bu yok. Onun yerine; dünyayı tehdit eden kötü adamlar, daha fazla kaslar ve işbirliği yapıp onları yakalamak için çıkılan yol var. Arabalar ise, sadece birer araç, ama bu yeterli değil.

    Arabalar konusunda belki de en kısır Hızlı ve Öfkeli filmi. Sürüşleri gösteren kamera açıları da ilk iki filmin yanına yaklaşamıyor. Hadi Tokyo Drift'i de sayalım, ilk üç bayağı sağlamdı.

    Sonuç olarak bu (altıncı film) bir araba filmi değil, Jason Statham'ın da sürekli araç kullandığı Taşıyıcı (Transporter) filminin farklı bir versiyonu gibi bir şey olmuş, özünden kopmuş. Kanunsuz yerel yarışlar gitmiş, sanki üçüncü dünya savaşını durdurmaya çalışan araba sahipleri gelmiş. Ordu yok mu, dünyanın kaderi 2-3 iyi araba süren insana mı bağlı? Maalesef bence olmamış arkadaşlar. Dediğim gibi, güzel film, ama sadece o kadar, fazlası değil...

    Saçma şeyler de takıldı aklıma tabii. Tamam, filmlerde her zaman mantık aramıyoruz, ama senaryo derinliği düşük olan böyle filmlerde de akıllarda sorular bırakacaksanız, bu olmaz. Spoiler olmaması için detay vermiyorum ama; "Madem Dominic'in dediği gibi ortada büyük bir aile var, o zaman bütünlük bozulmayacaktı. ve bütünlük bozulmasına rağmen millet bunu pek de umursamıyorsa, ortada saçmalıktan ötesi vardır."

    Mahmut Saral - Teknokulis : http: //www.teknokulis.com

    Kaynak: Teknokulis / Teknoloji

    Mahmut Saral Hollywood Teknoloji Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title